Halkın 4 yıl için yetki verdiği Başbakan Kiriakos Miçotakis'in yeni kabineyi oluşturması, gözleri iki komşu ülke Türkiye ve Yunanistan'ın ilişkilerine ve başta Ege ve Doğu Akdeniz olmak üzere muhtemel kriz noktalarına çevirdi.

Uzmanlar, Atina-Ankara ilişkilerinde büyük farklılıklar öngörmezken, kriz potansiyeli taşıyan alanlarda gerilimin yükselmesi halinde Avrupa Birliği'nin (AB) taraflara hakemlik edebileceği görüşünde.

Bilkent Üniversitesi Uluslararası ilişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Dimitris Tsarouhas, yeni Başbakan Miçotakis'in kabinesini deneyimli siyasetçilerden ve teknokratlardan oluşturduğunu ve yeni ekibinden en iyi şekilde yararlanmayı ümit ettiğini söyledi.

Tsarouhas, kabinede çok az sayıda kadın bakan olmasını ise "Üzücü ve siyasete epey muhafazakar yaklaşımın göstergesi." şeklinde değerlendirdi.

Kabineye giren yeni Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın siyasi yelpazede saygı duyulan, merkez bir politikacı olduğunu belirten Tsarouhas, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin seyrine yönelik "Genel itibarıyla yeni hükümetin dış politikası özellikle Türkiye açısından süreklilik arz edecek. Yunanistan'da dış politikada partilerin ortak konsensüsünün baskın olması eğilimi vardır ve bu devam edecek." ifadesini kullandı.

- "Sorunlar dostluğun önünde"

Son dönemdeki Türk-Yunan ilişkilerine bakıldığında sorunlu ilişkilerin görüleceğini savunan İngiltere Middlesex Üniversitesi misafir öğretim üyesi Dr. Sebahattin Abdurrahman, bu gerginliklerin zamanla yükselebileceğini belirtti.

Atina ve Ankara arasındaki sorunların AB üzerinden çözülebileceğini dile getiren Abdurrahman, iki ülkenin komşuluğunun kaçınılmaz olduğunu vurguladı.

İktidara gelen merkez sağ ND partisinin yeni dönemde iki ülke ilişkilere etkisine ilişkin Abdurrahman, "Sağ partilerin doğası gereği sertliği, Türkiye'ye karşı daha soğuk bir bakışı olmuştur fakat ciddi sorunlar da hep sol hükümetler zamanında yaşanmıştır." ifadesini kullandı.

Başbakan Miçotakis'in "Batı tarzlı ve özgüvenli" bir siyasetçi olduğunu kaydeden Abdurrahman, şöyle devam etti:

"Doğu Akdeniz sorunun iki ülke ilişkilerini domine edeceğini görüyorum. Ege'deki istikşafi görüşmelerin süreceğini düşünüyorum. Yunan Ulusal Dış Politika Konseyinin oluşması gerekiyor. Miçotakis, (eski Başbakan Aleksis) Çipras'a göre, seçim kampanyasında daha yumuşak bir dil kullandı. Miçotakis'le Londra'ya geldiğinde bir sohbetimiz olmuştu. Açıkçası kendisini Batı tarzı ve özgüvenli bir siyasetçi olarak gördüm. Anormal bir gerginlik beklemiyorum. Bölgedeki dengelerin yeniden şekillenmesine paralel olarak Türk-Yunan ilişkilerindeki sorunların, dostluğun ve iyi ilişkilerin önünde olacağını düşünüyorum, her ne kadar iyi ilişkiler sürse de bölgenin sorunlarına mahkum olarak devam edip etmeyeceğini zaman gösterecek."

- "Yunanistan yeni dönemde Türkiye'ye popülist yaklaşımlar sergileyecek"

Akdeniz Üniversitesi Devletler Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Emete Gözügüzelli de yeni dönemde Yunanistan'ın Türkiye'ye yönelik popülist yaklaşımlar sergileyeceğini kaydetti.

Gözügüzelli, "Yunanistan uluslararası hukuka saygı duymayan, adeta deniz hukukunda öngörülen hükümleri dahi yok sayarak popülizm temelinde hareket ederek Türkiye'ye karşı hamle arayışında bulunacaktır." dedi.

Türkiye'nin denge politikası inşa etmeye çalıştığını anımsatan Gözügüzelli, gerilim yaşanabilecek konularda ise önceliğinin diyalog olacağını ifade etti.

Gözügüzelli, "Yunanistan'ın tüm hukuka aykırı tavırlarına karşı Türkiye, soğukkanlılıkla uluslararası hukuktan kaynaklı hakları kapsamında gerekli adımları atacaktır." diye konuştu.

- Rum yönetiminin yeni sondaj hazırlığı

Doğu Akdeniz'deki gelişmeleri de değerlendiren Gözügüzelli, mevcut gelişmelerde Yavuz sondaj gemisinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) adına faaliyetlerde bulunduğuna işaret etti.

Sürecin daha kritik bir noktaya taşınabileceğine dikkati çeken Gözügüzelli, "Türkiye'nin burada sadece yaptığı ilgili gemilerin olası krizlere karşı güvenliğini korumaktır. Türkiye garantördür ancak Batı ve Rum Yunan lobisinin, diğer unsurlarla Türkiye'yi Yavuz ile ilgili eylemde kınamaya çalışması kabul edilemez. Gerilim daha da artacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Gerilimin sıcak donanma krizine kadar ilerleyebileceğini savunan Gözügüzelli, Rum yönetiminin Kıbrıs adasını çevreleyen bazı parsellerde yeni sondajlara hazırlandığını söyledi.

Gözügüzelli, bu bloklar içinde kıta sahanlığı ile örtüşen alanların olduğunu belirterek, Türkiye'nin kendi kıta sahanlığına girmek isteyecek yabancı bir şirketin izinsiz hiçbir faaliyet yapamayacağını kaydetti.

Gözügüzelli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ancak Rum yönetimi Fransa ile askeri anlaşmasında Total'in Fransız kuvvetlerince korunmasını da kararlaştırıldı. Tüm bu adımlara Batı ve ilgili tarafların, Rumların yürüttüğü provokasyon ve bölge barış huzurunu bozucu hamleleriyle durumu kötüleştirici adımlarına göz yumarak uluslararası hukuku ve Türkiye'nin egemen yetki alanlarını görmezden gelen tutumunu aleni desteklediği görülmektedir. Her koşulda Türkiye ve KKTC blöf yapmadığını ve kendi deniz yetki alanları içerisinde bir oldubittiye müsaade etmeyeceğini sürecin en başından beri çok net olarak göstermektedir."

- "Kronik sorunlara ciddi katkı öngörülmüyor"

Trakya Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Ali Hüseyinoğlu, iki ülke arasındaki sorunların 1950'lerden bu yana çözülemediğini, Miçotakis'in elinde de "sihirli değnek" olmadığını söyledi.

Süregelen sorunların çözümü için tarafların bir araya gelerek iyi niyet gösterebileceğini kaydeden Hüseyinoğlu, bunların ekonomi, turizm gibi düşük politik başlıkları kapsayacağını ifade etti.

Hüseyinoğlu, ikili ilişkilerde Kıbrıs, Ege ve azınlıklar gibi sorunların yüksek siyasi konuların başında geldiğine dikkati çekerek, "Realist olmak gerekirse iyi niyet adımlarının kronik sorunlara kısa vadede ciddi katkı sunacağını düşünmüyorum. İki gün önce hükümeti kurmuşsunuz, Türkiye'ye yönelik 'haylaz çocuk' mesajı veriyorsunuz. İyi niyetli Miçotakis, iyi niyetli Dendias daha hassas olabilirdi. İlk arayan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanca mesaj yayımlayan Türk Dışişleri." dedi.

Kültür, turizm ve eğitim gibi konularda gelişmeler olacağını belirten Hüseyinoğlu, şöyle devam etti:

"Şu an sağ hükümet yani muhafazakar. SYRIZA profili radikal soldu. ND ise sağ hatta içerisinde aşırı sağ profiller de var ancak Miçotakis ortada bir politikacı. Ayrıca Miçotakis siyaseti bilen bir aileden geliyor. Çipras'ın da göreve gelmeden savundukları ile göreve geldikten sonra söyledikleri arasındaki farklılıklar vardı, aynısını Miçotakis'de de göreceğiz. SYRIZA'nın sandıktaki mağlubiyetinin sebepleri arasında ekonomi ve Kuzey Makedonya isim sorunu vardı. ND de bu konulardaki politikaları sebebiyle zafer elde etti."