Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu , AVAZTÜRK’ten Necdet Pekmezci’nin sorularını yanıtladı. İşte o röportaj;

Son dönem hayat tarzı üzerinden yaşanan tartışmaların tırmandırıldığı görülüyor…

YALÇIN TOPÇU: Hayat tarzlarımızdan hareketle başlatılan kutuplaştırma ile bizi birbirimizle kavga ettirmek istiyorlar yine, bunu dönem dönem gündeme getiriyorlar. Kendimize sormamız lazım, ne zaman uyanacağız? Yani mescitteki de meyhanedeki de top yekün birlikte ne zaman uyanacağız. Tuzakları tezgahları görmemiz lazım. Göremediğimiz için çok şeyler kaybettik. Cumhuriyet tarihine bakıyoruz, kurulduğundan bu yana Mustafa Kemal Atatürk’ten bu tarafa bakıyoruz, böyle bir şey olur mu, 10 yılda bir ihtilal… Muhtıralar, sağ sol kavgaları, laik- anti-laik kavgaları…Alevi-Sünni kaşıması şimdi Kürt-Türkmen meselesini açtılar başımıza.

Yetmedi, birde hayat tarzları üzerinden bizi karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar.

15 Temmuz’da Kuvay-ı Milliye ruhu oluştu. Adeta Sakarya ayağa kalktı. 15 Temmuz’da o hayâsız saldırıya karşı, başı açığı-başı kapalısı, Kürt’ü, Türkmen’i, Alevi’si-Sünni’si mescitteki-meyhanedeki tankların paletlerini elleriyle, yürekleriyle durdurdular. Uçakların kanatlarına yetişmeye çalıştılar.

-Maksadı ne bu tartışmaların?

YALÇIN TOPÇU: Bunlar boşa değil, maksatlı yapılıyor. TSK’i Mehmetçik sınır ötesinde bir mücadele veriyor. Dedelerimiz mücadeleyi geçmişte 7 düvele karşı vermişti, düşman karşılarındaydı.

Şimdi torunları olarak bizler 77 düvele karşı savaşıyoruz. Düşman karşımızda değil piyonları karşımızda. Vesayet savaşı yaptırıyorlar. Çayın taşı ile çayın kuşunu vuruyorlar. Son zamanlardaki din eksenli tartışmalar da boşuna değil. Önce bizi İslamsızlaştırmak için çeşitli oyunlar kurdular. Bir kısım eblehlerin yüzünden açık büfe din gibi garip bir durum oluştu. “Seç beğen al” din anlayışı başladı. Allah’ın bize hediyesi İslam dini esasında tek bir tane. Fakat radikali ayrı telden, ılımlısı ayrı telden, filan cemaat şöyle, falan böyle, kafalar çok karışık. Suriye’de, Irak’ta ‘Allah-ü ekber’ diyerek birbirlerini kesen de Müslüman. Tuhaf işler… Esasında orada ölenler de hepsi bizim kardeşimiz, Türkmen-Kürt-Arap... Proje adım adım işliyor. İslamsızlaştırmadan sonra şimdi de insansızlaştırma aşamasına geçtiler.

O yıkıntılar içinden çıkan bebek cesetlerini görmemiz lazım. Bir bebek cesedi çıkıyor, mavi emzikli, kim bu diyorsun Kürt, öbür taraftan pembe emzikli bir bebek cesedi çıkıyor, kim bu diyorsun, Türkmen diyorlar. Başka bir yerden bir bebek cesedi çıkıyor, Arap. Hepsi millet-i vahidenin evlatları. Niye aklımızı başımıza toplayamıyoruz… Kirli oyunu kimlerin kurduğu bu kadar ortada ve nettir. Küresel emperyalizme karşı milleti-i vahidenin evlatları her rengi her deseni birleşmelidir.

Çokluk içinde birlik olmalıyız. Yaratılanı yaratandan ötürü seveceğiz.

-İttifak yasasının oylamasında yaşananlar ve yapılan eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

YALÇIN TOPÇU: Kim ne derse desin çok iddialı demokrasilerden bile daha yüksek bir demokrasiye sahibiz. Memleketin başında bulunan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsiyeti, onuru, bazılarının ağzında. Olmadık hakaretler yapılıyor, ki demokrasi de bu değildir. Mecliste her fikrin temsili var. Bölücülerin bile temsili var. Sol, sosyal demokrat anlayışın da temsilcisi var orada. Milliyetçi ve muhafazakar demokratların da temsilcisi var.

Memlekette basın var, ticaret devam ediyor, hayat devam ediyor. Maksadı aşmış laflar söylemek bazı siyasetçilerin hoşuna gidebilir. Keşke realiteye göre konuşulsa. Algılar üzerinden değil, olgular üzerinden siyaset yapılsa. Keşke siyasetçilerimiz, daha yapıcı, daha sorumlu, daha yol gösterici olsa. Birileri muhalefetini yaptı ama neticede milli irade, iki merkezli siyaset istediğini ortaya koydu. Beni yönetecek kişiyi sandıkta ben seçeceğim, hükümetini kuracak ve 5 yıl sonra gelip bana hesap verecek dedi ve Yüzde 50 artı 1 alamayan da iktidar olamaz dedi.

Milli irade her işin gözü önünde yapılmasını istiyor. Eskiden otellerde, motellerde işler olurdu. Şimdi 50 artı 1’i almak için herkes uzlaştırıcı, toparlayıcı olacak bölücü parçalayıcı olmayacak bunlar sandık önüme gelmeden olacak diyor. İktidara talip olanlar da bunu yasal zemine kavuşturuyor. Bu tekliflere bir teklifle karşı koyacak hazırlığı ve fikri olmayanlar iktidar olma imkanını kendileri için hayal olduğunu görenlerin halinden başka bir şey değil yaşatılmış olanlar. Muhalefet edenlerin bu husus da hazırlığı da yok, bilgisi de. Maraza çıkartıp tribünlerine oynuyorlar.

-Abdülhamit Han ve Atatürk’e yapılanların bugün de Tayyip Erdoğan’a da yapılmak istendiğini söyleyebilir miyiz?

YALÇIN TOPÇU: Tarihimize baktığımız zaman Abdülhamit Han ile Mustafa Kemal Atatürk ‘e

yapılanlar ile şu anda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a yapılanlar üç aşağı beş yukarı aynı. Muhalefet hala daha aynı noktadan hareket ediyor.

Birileri dün hürriyet adına yollarda yürüdüler, hürriyeti gasp eden kişi olarak gördükleri Abdülhamit Han’ı alaşağı ettiler. 10 yıl içinde milyonlarca metre kare topraklardan küçük bir bölümünü atalarımızın kanları ile zor kurtardık. Mustafa Kemal Atatürk’ün zamanına bakıyoruz aynı şeyler, mandayı tartışıp Kuvayı Milliye aleyhinde cemiyetler kurdular.

Neticede bakıyoruz ki Mustafa Kemal’in milletle birlikte cephede kazandığını, kısa sürede getirdiği noktayı 38 den sonra 60 yıl içinde diğer cumhuriyet hükümetleri nasıl ve ne kadar tükettiler ortada…

Rahmetli Özal’ı anlayamadık. Herhalde ileride daha iyi anlaşılır. Sayın Erdoğan’ı da şu anda anlamayabilirler. Ama eminim ki ileride anlayacaklar.

Muhalefetin memleketin ana meseleleriyle ilgili söyleyecek sözü olmalı. Birilerinin yaptıkları üzerinden negatif siyaset üretmek iftira ve hakarete dayalı usul ve üslup sadece bizim muhalefetin özelliği. Muhalefetten şunu duymuyoruz, ‘ben olsam sınır güvenliğini şöyle sağlarım’, ‘ben olsam dibimde gözüme bakıla bakıla kurulan terör devletini yok etmek için şöyle harekete yapardım’. Muhalefet bunu söylemiyor, ağzını açınca sen diye başlıyor” ne işin var orada’ diyor. ”Sen Dili” konuşan bir muhalefet var. Allah rızası için bir kere de şunu de ’11 bin kilometre öteden buraya gelenlere’ “burada senin ne işin var?’ de. O sana derse ki New York’un güvenliği için. İnsaf et o zaman sen de de ki ben, burnumun dibinde Ankara’nın güvenliği için varım.

Şu anda bu sistem ikili bir yapıya zorluyor, güçlü bir muhalefet, güçlü bir iktidar. Böyle böyle toparlanacağız. Herkes safını belli edecek. Şahıs İkbaline ilişkin Tabela partileri olsa da sistem oturunca onların hiçbir hükmü kalmayacak. Artık bu sistem uzlaşmayı zorunlu hale getiriyor.

Castro’nun Türkeş ilgisi

MHP İstanbul eski Milletvekili merhum Mehmet Gül, TBMM heyeti ile yapılan Küba ziyareti ile ilgili bir anekdotu paylaşmıştı.

Orada Fidel Kastro ile görüşmüş. Kastro ilk olarak “Türkeş sağ mı” diye sormuş. Sonra da demiş ki Kastro, ‘Siz Türkler çok enteresan bir milletsiniz, Anadolu coğrafyasını bin yıldır elde tutmak zordur.’

Bu milletin anlaması gereken şudur; bu coğrafyayı bize çok görüyorlar. Bunu niye anlamıyoruz. Bütün planlar bunun için.

-Ortadoğu’da yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?

YALÇIN TOPÇU: 1. Dünya Savaşı’na ara verdiler. Hitler araya girdiği için. Kaldıkları yerden yeniden başladılar. Kürt’müş , Arap’mış, Türkmen’miş mesele bu değil.

Bu coğrafyada bizi yanı Müslümanları kaba tabirle maraba yapmak istiyorlar. Bizim Medeniyet Coğrafyamızda bizsiz Yeni bir harita yapmak istiyorlar. Bunu engelleyecek de Ankara’dır.

Ahıska muhaciri Türk Ailenin çocuğu olarak söylüyorum; 81 milyonun her ferdi ne kadar Türk’se o kadar da Kürt’tür. 81 ilin her biri ne kadar Türk’se her biri o kadar da Kürt’tür. Üçte ikisi birbirinden kız alıp vermiş, damat olmuş gelin olmuş amca yeğen olmuş, nerede var böyle kaynaşma.

Bu eşkıya bizim eşkıya değil elin eşkıyası, bu elin eşkıyasını hep beraber yok edeceğiz. Sakarya’da Dumlupınar’da nasıl bir ve beraber olduysak, yine bir olacağız, siyaseten de bir ve beraber olacağız. Herkes aynı şeyi düşünecek değil, iktidarlar her rejim için esastır. Muhalefet ise demokrasiler için esastır. İktidarın ensesinde boza pişirecek güçlü iktidar namzedi “Ben Dili” kullanan pozitif yerli ve milli bir muhalefete ihtiyaç var. Biz kendimizden veya sadece Ortadoğu’dan değil, Medeniyet Coğrafyamızdan da sorumluyuz.

-AK Parti ile MHP arasındaki ittifak ilerde organik bir bütünleşmeyi tetikler mi?

YALÇIN TOPÇU: Her iki partinin tabanı da, milletimizde bunu benimsedi. Çok heyecan verici bir sinerji oluştu. Bu ittifakın çok ciddi netice alacağını düşünüyorum. Bundan öte tek çatı altında birleşme gibi yorumları bu ittifakın gücünden korkanların kasıtlı olarak çıkardıklarını düşünüyorum. Amaç her iki partiyi de yıpratmak. Siyasi birlikteliğin karşılığı millet tarafından ortaya konur. Sandıkta bu tartılır. Sandıktan çok güçlü bir sonuç çıkacağını tahmin ediyorum ve bu ittifakın devletin ve milletin bekası noktasında çok önemli olduğunu ve bu değerlere inanan herkesin desteklemesi gerektiğini her fırsatta dile getirmeye çalışıyorum. Bölücü Terör uzantılarının ve onlarla ittifak edenlerin böyle meşru ve doğal bir ittifaka söz söyleme hakları olmadığını da eklemek istiyorum.

Yaşadığımız coğrafya her anlamda zordur. Kürt’ün, Türkmen’in bu coğrafyada birlikteliği ilahi bir kaderdir. Bizi Tanrı Dağı’ndan getiren bir kader var. Buraya getirdi Mezopotamya’nın çocukları ile kucaklaştırdı. Malazgirt’te bir çığır açtık. Oradan Afrika’ya, Balkanlar’a oradan Körfez’e indik. Bu ilahi kader aynı zamanda Nureddin Zengi’yi, Selahaddin Eyyübi’yi ortaya çıkardı. Bugün de asrın en zor zamanlarını yaşıyoruz ve siyaseten ilahi kader milliyetçilerle muhafazakâr demokratları yan yana getirdi. Bu ülkemiz için siyasi kader olduğu kadar, medeniyet coğrafyasının şu anda Medine’si olan Ankara’nın kaderi olduğu kadar Arakanlıların da kaderidir. Arakanlı da dara düşünce başını Ankara’ya çeviriyor, Balkanlar’daki de Çad’daki de.

Medine’nin başı dara düşse el uzatacağı yer Ankara’dır. Bu birliktelik aynı zamanda Cumhuriyetimizin de teminatı. Tek bayrak, tek devlet, tek vatan, tek milletin de teminatı. Bu İttifak aynı zamanda, Bin yıllık medeniyetin yeniden tarihi sahneye çıkışının tarihi lokomotifi olacak. Bu ittifakın meselesinin kuru bir oy, kuru bir ikbal meselesi olmadığını her iki lider belirtti. Milletimizin kabulü bu esastadır zaten.

Gerçekten Sayın Cumhurbaşkanımız ve MHP Lideri Sayın Devlet Bey’in söyledikleri ve duruşu gibi, bu mesele bizim yeniden medeniyet değerlerimizin dirilişine vesile olacak bu birliktelik. Allah, mübarek ve başarılı kılsın.

Dünya,400-500 yıldır, sömürge ve dere beyi medeniyetinin temsilcilerinin yönetiminden çok çekti. Bunlar bizi mezarsız ölülerle tanıştırdı. Mezarsız ölülerle tanıştı insanlık. Japonya’da buhar oldu insanlar. Bunların hakim oldukları tarih sahnesinde soykırımlar var. Bunların hakim oldukları tarih sahnesinde katliamlar var.

Nizam ve merhamet medeniyetinin çocuklarının tarih sahnesinde oldukları dönemlerde ise, imar var güvenlik var. Avrupa’nın ortasından Çin’e kadar sağ salim gidiyorsun. Hoşgörü var. Kimsenin dinine, diline karışılmamış. Sadece imar yapmışız. Çeşme, han, cami yapmışız. Bu bayrak düştüğü yerden kalkacak. Bu ittifak o bayrağın kalkmasına vesile olacak inşallah.

Devleti, iktidarı ele geçirme hakkı sadece siyasi partilerin. STK’nın cemaatlerin değil. Anayasamızda da bu açık ve net olarak belli. Önce evin içini toplayacağız. Sonra 1 milyar 700 bin Müslüman’ı.

Tahribat her tarafta var. Bizim üzerimizde de var. Şu anda aşıyoruz bunları. Şimdi Ankara merkezli stratejiler belirleyici. İçten dıştan rahatsızlıklar, homurdanmalar, ittifakla ilgili hasetlikler var ve bu yüzden. Onlar mastır planlarına bu ittifak çomak soktu, bunun yüzünden geleceklerini kötü görüyorlar.

Bunların hegemonyalarına son veriyor bu ittifak. Surlarından taşları söküyor bu ittifak. Cumhur İttifakı ülkücü hareketin tarihi misyonuna yakıştı.

Rahmetli Başbuğ Türkeş’in siyasi duruşuna baktığımız zaman önce devletim ve milletim tavrını her zaman görürüz.

Sayın Bahçeli de öyle. Ayrıca 15 Temmuz da ortaya koyduğu müthiş ve muhkem siyasi duruş için de şahsen çok medyun-u şükranım. Milletim adına da teşekkür ediyorum. Çok önemli bir duruştur bu. Ülkenin hangi uçurumlardan döndüğü ilerleyen zamanda daha net olarak ortaya çıkacaktır.

-Afrin’e giden askerin “istikamet Kızıl Elma” dediğini işittiğinizde akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istikameti Kızıl Elma diye tanımladığında, beslenmiş olduğu siyasi menbanın temel ülküsü Kızıl Elma olan biri olarak neler hissettiniz?

YALÇIN TOPÇU: Dava kimsenin tekelinde değil, kim savunuyorsa kim inanıyorsa onun da davasıdır.

Milletin iradesiyle seçilmiş, yetmiş yedi düvel ile adeta savaşmak zorunda kalan bir insanın neticede bizim yıllardır, bedelini ödeyerek savunduğumuz bir davanın ana eksenlerini dünyaya karşı ilan etmesi muazzam ve muhteşem bir şey.

Sayın, Tayyip Erdoğan’ın yanında bulunmak kızıl elmanın, tek devlet, tek bayrak, tek millet ve tek vatanın yanında bulunmaktır. Nizam-ı alem ilay-ı kelimetullahın yanında bulunmaktır. Kıskanç olmamak lazım. Miletlerin kaderi bazen kişilerin kaderi ile örtüşüyor. Allah memleketin ve milletin istiklal ve istikbalini bir zamanlar Selanikli Mustafa Kemal Atatürk’e nasip etti şimdi ise Rizeli Recep Tayyip Erdoğan’a nasip etti. Sayın Erdoğan hem siyasetçi hem de devlet adamıdır. Yaptıklarını zaten milletimiz, gönlünde de sandıkta da takdir ediyor. Biz, Roma’ya mızrak gibi giren Atilla’nın çocuklarıyız. Selçuklunun varisiyiz, Osmanlının da torunuyuz. Ve Cumhuriyetin çocuklarıyız. Ertuğrul Gazi’nin, Osman Gazi’nin söylediği devam edip gidiyor.

Bunun içindir ki, zaten birileri bu kadar çıldırıyor. Tayyip Erdoğan düşmanlığı sadece onun şahsı ile alakalı değil, bu milletin misyonu ile alakalı. İçteki dıştaki düşmanlık, nedeni!..

Tayyip Erdoğan duruşuyla, yaptıklarıyla, ettikleriyle, milletimizin tarihi misyonunu ifade ediyor olması nedeniyle ilgili. Bu da birilerini rahatsız ediyor.

Bunların da kendi emelleri, hedefleri var. Bizi geldiğimiz yere geri göndermeye çalışıyorlar. NATO, da ve AB de müttefikliğimiz olanların bizimle dostlukları ortada, biz kimse ile kavga etmek istemiyoruz. Bazı aklı evvel, kendini entelektüel zanneden zatlara sesleniyorum, biz savaşta bile ‘Davran ya kafir’ diyen bir milletin çocuklarıyız.

NATO bize diğer müttefiklerine davrandığı gibi mi davranıyor da biz eleştiriyoruz? AB iyi bizimle ilgili iyi şeyler yapıyor da mı biz eleştiriyoruz? Bize müttefikliğin ve dostluğun gereği gibi davranıyorlar da mı biz rahat durmuyoruz?. Güçlü ülkelerin içimizde lejyonerleri var bunları biliyoruz.

Ayşe Kulin yazıyor romanı da, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Cumhuriyeti kurduk ama daktilo yazacak insan yok ortada. Banka kurulacak, insan yok. O yok bu yok. Ne yapıldı birileri olacak ki bu işler olsun. Kim olacak, Anadolu çocuğu koşmuş gitmiş cepheye, kolunu bacağını, gözünü kaybetmiş, geriye dönmüş bir evlek tarla ile karnını doyurma derdinde. Nasıl yapılmış bu işler cepheden kaçanlar ve onların nesilleri ile.

Şimdi ise milli irade kendi için ölenlerin çocuklarına yönetim erkini teslim etti. İşte bu durumu birileri hazmedemiyor milletin makamlarını milletin tercih ettiklerinin yönetmesini kabul edemiyorlar.

Vatan için ölmesini bilenler ve onların evlatları Vatanı yönetmeye başlayınca bunu kabullenemiyorlar. Mücadele devam ediyor rahmetli Ninem derdi ki, “Ey oğul sen sanır mısın ki, Habil ile Kabil öldü. Onlar yaşıyor” Habil ile Kabil, Yezit ile Hüseyin arasındaki mücadele devam ediyor, bu kavga devam ediyor. Bu kavganın neresinde yer alındığıdır önemli olan. Dünya yeniden şekillenirken, bize saha kenarında dur veya masa da menü ol diyorlar. Bunu istiyorlar. Fakat Allah razı olsun, Sayın Cumhurbaşkanımız “Yok öyle şey ben sahanın içinde olurum masa da etrafında oturan olurum, masa da menüyü isteyen olurum" dedi.

-Bu arada Ülkücü milliyetçi camiada hareketin temsilcisi tartışmaları devam ediyor. Bu yöndeki değerlendirmeniz nedir? Ülkücü camia bedel ödemiş bir camiadır.

YALÇIN TOPÇU: Ülkücülerin Siyasi Partisi MHP’sidir.

Genel Başkanı ise Sayın Devlet Bahçeli Bey’dir. MHP’nin ve sayın Genel Başkanı Devlet Bey’in varlığı ülke millet açısından sıkıntılı geçen bu dönem için daha da anlamlı.

Ülkücüler geçmişte de bugün de her zaman vatan, millet için vardır.

Kahir ekseriyet ülkücünün siyasal adresi MHP’si de bugün Milletimizin istiklali, ikbali bizim için esastır dediği için malum çevrelerin hedefi haline gelmiştir.

-Son olarak Hasan Celal Güzel ismi ne anlatıyor size?

YALÇIN TOPÇU: Mekânı cennet olsun. Celaliyle, cemaliyle ‘güzel’ bir adamdı. Tek derdi memleketti, milletti, din-i mübindi. Cömertti, dürüsttü, cesurdu, vatanperverdi, milliyetperverdi, aydın-münevver bir şahsiyetti. Ömrü mücadeleyle geçti. İstikamet sahibi ve sahici bir mücadele adamıydı. Yakın görüşürdük. En son yaklaşık iki yıl önce birlikte hac farizasını yerine getirmiştik. Ani vefatı hepimizi pek tabi üzdü. Çünkü o hastalık nedir bilmez hasta yatağında dahi memleketi, milleti düşünürdü. Hem siyaset hayatımızda, hem fikir hayatımızda hem de mücadele dünyamızda silinmez izler bıraktı. Milletimizin başı sağ olsun. Allah rahmet eylesin, cennetiyle mükâfatlandırsın. Şahidiz, güzel adamdı.

Kaynak: Necdet Pekmezci - AVAZTÜRK