Uzmanlar, Avrupa Birliği'nin (AB) göç, savunma, güvenlik, Gümrük Birliği, sağlık ve enerji koridoru konularında Türkiye'nin önemini kavradığını belirterek küresel bir güç olmak isteyen Avrupa'nın Türkiye ile sorunları müzakere yoluyla çözmeye yönelik adımlar atacağını ve ilişkilerin 2021'de son yıllarda görülmediği kadar iyi geçeceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Çankaya Köşkü'nde düzenlenen AB Büyükelçiler toplantısındaki "Avrupa'yı Türkiye'siz anlamak mümkün değildir. 60 yıldır tam üyelik mücadelesi veriyoruz. İlişkilerimizi yeniden rayına oturtmak için hazırız." sözlerini ve Türkiye'nin son dönemde AB'ye yönelik mesajlarını AA muhabirine değerlendiren uzmanlar, 2021 yılının Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olacağını belirtti.

Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Nail Alkan, Türkiye'nin 2021'den önce de "Yönümüz Avrupa", "AB üyeliğinden vazgeçmedik" şeklinde benzer mesajlar, açıklamalar gönderdiğini söyledi.

Türkiye'nin AB ile ilişkilerinden hiç vazgeçmediğini, ilişkileri her zaman sıcak tutmaya çalıştığını vurgulayan Alkan, "Zira Türkiye hem devlet bazında hem de toplumsal bazda AB üyeliğinden hiçbir zaman vazgeçmedi. Halen Türkiye toplumunun yüzde 60-70 oranında bir kısmı AB üyeliğine sıcak bakıyor." dedi.

Ankara'nın son açıklamalarının somut adımlar atmaya yönelik olabileceğine vurgu yapan Alkan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AB Büyükelçiler Toplantısı'nda yaptığı, "AB ile ilişkilerimizi yeniden rayına oturtmak için hazırız" çağrısının Türkiye'nin müzakere masasına oturmaya hazır olduğu şeklinde okunabileceğini ifade etti.

Avrupa ile sorunlu tek ülkenin Türkiye olmadığını, AB üyesi birçok ülkede sorun yaşandığını hatta Polonya ve Macaristan'ın neredeyse aralık ayındaki zirveyi bloke etmeye çalıştıklarını hatırlatan Alkan, şöyle devam etti:

"Türkiye, mart ayındaki zirveye kadar kendisini anlatmak, ifade etmek durumunda. Çünkü her iki taraf da var olan sorunları diyalog yoluyla çözmek istiyor. Burada önemli olan şey AB'nin Türkiye'nin yanında durup durmama konusunu netleştirmesidir."

Alkan, taraflar arasında kurulacak ilişkilerde bakış açısının önemli olduğuna işaret ederek "Şu bir gerçek ki Türkiye'nin ne kadar AB'ye ihtiyacı varsa AB'nin de Türkiye'ye o kadar ihtiyacı var. Salgından dolayı mülteci sorunu ikinci plana düşmüş gibi görünüyor ama pandemi yarın biterse mülteci sorunu yine patlak verecektir." diye konuştu.

"Enerji koridoru meselesinde de Türkiye önemli bir konumda" diyen Alkan, şunları söyledi:

"Güvenlik ve savunma politikalarında da Avrupa Türkiye'nin önemini kavramış durumda. Avrupa küresel bir güç olmak istiyorsa Türkiye'siz yapamaz. Bunun farkına varmış durumdalar. Karşılıklı iyi niyetle hareket edilirse Türkiye-AB ilişkileri 2021 yılında son yıllarda görmediğimiz kadar iyi geçecektir. Bu nedenle AB'den de olumlu mesajlar gelmeye başladı. Mart ayındaki zirveye kadar da gelmeye devam edecektir."

Alkan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "AB üyeliğinden vazgeçmedik" sözlerine değinerek "Bu açıklama Türkiye'nin eksen kayması yaşadığı yönündeki iddialara cevap niteliğindedir. Çünkü Türkiye halen Avrupa'nın bir parçasıdır ama Avrupa'nın da artık bizi anlaması lazım. Biz duygusal bir toplumuz. Bu yıl biraz gönlümüzü alsınlar." ifadelerini kullandı.

Alkan, Türkiye'nin eylül ayında Almanya'da yapılacak seçimlere hazırlıklı olması gerektiğine dikkati çekerek kampanya sürecinde bazı aday ve partilerin seçmene hitaben Türkiye aleyhine söylemlerde bulunabileceğini uyarısında da bulundu.

"Türkiye, mart ayında yapılacak zirve için elini güçlendirmeyi hedefliyor"

Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zuhal Mert Uzuner de köklü ve oldukça güçlü bir geleneğe sahip olan Türk hariciyesinin Avrupa diplomasi tarihiyle yakından ilişkili olduğunu belirterek Türkiye'nin uluslararası toplumun kuruluşunun her aşamasında yer alan güçlü bir aktör olduğunu söyledi.

İlişkilerin en gergin dönemlerinde bile Türkiye'nin tarihsel ve coğrafi olarak Avrupa'nın bir parçası olduğunun kabul edildiğini vurgulayan Uzuner, şöyle konuştu:

"Bugün NATO üyeliğimiz, Doğu Akdeniz'deki Türkiye-Yunanistan gerginliğinde NATO'nun Türkiye aleyhine hareket etmesine önemli oranda engel olan bir unsurdur. Yine Avrupa Konseyi üyeliğimiz de Türkiye'nin Avrupa ülkeleri ile kurmuş olduğu önemli bir diplomatik unsurdur. Uluslararası örgütlere üyeliklerimizde Yunanistan ve sorunlar yaşadığımız diğer ülkelerin bulunduğu her uluslararası platformda bulunma prensibimiz olageldi."

Türkiye'nin AB üyeliğinin 1980'lerde gerçekleşememiş olmasının bugün Yunanistan tarafından AB kurumlarında manipülasyona sebep olduğunun altını çizen Uzuner, "Kıbrıs sorununda bile bunun etkilerini görmekteyiz. Yunanistan, AB'nin Doğu Avrupa genişlemesi karşılığında, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin adanın tümü adına üyeliğe kabulünü sağlamıştır." dedi.

AB üyelik sürecinin önünde pek çok farklı engel olduğunu ifade eden Uzuner, şöyle devam etti:

"Üyelik müzakerelerinin hızla ilerlemesinin beklendiğini zannetmiyorum. Ancak göç hususunda yapılan anlaşmaların içeriğinde yer alan şartların yerine getirilmesi, Gümrük Birliği'nin yenilenmesine yönelik adımlar atılması ve AB ile diyaloğa devam ederek mart ayındaki zirve öncesinde Türkiye'nin elinin güçlenmesi hedefleniyor. Bu bağlamda bu yılın taraflar arasında diyaloğun geliştirilmesine yönelik adımların daha net atılacağını düşünüyorum."

"Türkiye-AB ilişkilerinde derman arayışları devam ediyor"

Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Sezgin Mercan ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AB ülkelerinin büyükelçileriyle buluşmasının hem Türkiye-AB hem de Fransa ve Yunanistan gibi ülkelerle ilişkileri tazeleme arayışlarına işaret ettiğini söyledi.

Türkiye'nin bu yöndeki hamlelerinin 10-11 Aralık 2020'de düzenlenen AB Liderler Zirvesi esnasında da görüldüğünü hatırlatan Mercan, "Karşılıklı olarak gerçekleştirilen diplomatik hamleler, tarafların ilişkileri yeniden yapılandırmak için mecal bulduklarını gösteriyor." diye konuştu.

Mercan, AB içerisinde ticari ilişkileri göz önünde bulundurup Yunanistan'ın başını çektiği Türkiye karşıtı grubu dengeleyecek ülkeler olduğuna dikkati çekerek şunları söyledi:

"İtalya ve İspanya gibi ülkeler Türkiye'nin Avrupa'ya değer katacak bir aktör olduğunun altını çiziyorlar. Bu değerin nasıl daha da artırılacağı ise Türkiye'ye bağlı. Mevcuttan daha fazla katma değer üreten, uzaklaşma halinde AB ve üye ülkeler için maliyet yaratan, sektörel iş birliklerinin vazgeçilmez olduğu bir Türkiye profili değerli bir profil olur. Sadece güvenlik alanında değil, sağlık sektöründe de sağlanacak katkılar değeri katlar. Büyükelçiler buluşmasında da buna vurgu yapıldı."

Toplantıda Doğu Akdeniz'in iş birliği havzası olduğu konusunun da ele alındığını kaydeden Mercan, "Bu havzada bölge ülkeleriyle geliştirilen alternatif enerji iş birliği teklifleri yine Türkiye'nin değerini katlayabilecektir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Türk tarihini Avrupa'sız okumak nasıl mümkün değilse, Avrupa tarihini de Türkiye'siz anlamak mümkün değildir." sözlerini hatırlatan Mercan, "İlişkilerin bu iç içe geçmiş doğasında Türkiye için AB'ye üyelik hedefi bir devlet politikası olup böyle kalmaya da devam etmektedir. Dolayısıyla 2021 yılında Türkiye AB ilişkilerinde çok daha olumlu gelişmeler olacağı kanaatini taşıyorum." ifadelerini kullandı.