Milliyetçi Hareket Partisi 24. Dönem Milletvekili, Türkiye Stratejik Analizler Merkezi (TÜRKSAM) Başkanı Sinan Oğan, İstiklal Gazetesi Ankara Temsilcisi Nur Batu'ya üçüncü İttifaka dair önemli açıklamalarda bulundu.

12 PARTİ İTTİFAK PROTOKOLÜNÜ İMZALADI

3'ncü ittifakın önemini vurgulayan OĞAN, 12 Siyasi partinin ittifak protokolünü imzaladığını açıklayarak şunları belirtti:

'Türkiye'nin kilitlenmiş siyasi yapısı 3. İttifak ile çözülecek. Türkiye'deki başkanlık sistemi ve seçim sistemi maalesef ki büyük bir kitleyi seçimin dışında bırakıyor ve tercih etmediği bir yapı içinde tercihe zorluyor. Bunun dışında kalan siyasi partiler ve geniş halk kitleleri var. Türkiye'nin ana muhalefeti kararsızlardır. Mevcut ittifaklar dışındaki partilerin bir araya gelip konuşup, görüştüğü bir yapı kuruyoruz. Bu partiler ittifak içinde birleştiklerinde yeni bir yol, yeni bir ittifak kurulmuş olacak. Türkiye'nin kilitlenmiş siyaset yapısı bu ittifakla çözülecek ve şekillenecek. 12 Parti ittifak protokolünü imzalamış durumda, görüşmeler devam ediyor. '

3'NCÜ İTTİFAK OLMAZSA TÜRKİYE'NİN KADERİNİ KANDİL BELİRLEYECEK

Seçimdeki en büyük tehdidi işaret eden OĞAN, HDP'nin seçim denkleminde belirleyici olmaması için 3. İttifakın öneminden bahsetti:

'Önümüzde bir tehdit ve tehlike var. Türkiye'de kimin Cumhurbaşkanı olacağı Kandil'den belirlenecek. HDP Kandil'den yönetiliyor. HDP'nin kime destek vereceğine HDP değil, Kandil karar verecek. Sn. Erdoğan'a mı Sn. Kılıçdaroğlu'na mı destek vereceğini kim kararlaştıracak? Kandil kararlaştıracak. Böyle deyince insanların hoşuna gitmiyor fakat bu gerçeği konuşmak ve değiştirmek gerekir. 3. ittifakın yola çıkış sebeplerinden biri budur. Biz yola çıkarken dedik ki; MHP'liler MHP'ye oy versin. İyi Partililer İyi partiye oy versin. Zafer Partililer Zafer Partisine oy versinler. Ama çok sayıda MHP'li tanıyorum kendi partilerine oy verecekleri halde Sn. Erdoğan'a oy vermeyecekler. Çok sayıda İyi Partili ve Zafer Partili tanıyorum kendi partilerine oy verecekleri halde Sn. Kılıçdaroğlu'na oy vermeyecekler.

'Demokrasinin yolu Diyarbakır'dan geçer' diyen Sn. Kılıçdaroğlu ile, 'milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım' diyen Sn. Erdoğan Türk milliyetçilerinin oy verecekleri isim değil. En azından birinci turda. Birinci turda Türk milliyetçileri neden kendi adayını çıkarmasın? Türkiye'de ben Türk milliyetçisiyim diyen seçmen sayısı çok ciddi oranda. % 40'ları bulan ben Türk milliyetçisiyim diyen bir kitle var. Bu kitlenin sadece % 10'u kendi partilerine oy vermekle beraber bir Türk milliyetçisine oy verme tercihinde bulundukları takdirde, 2. Turda belirleyici HDP ve Kandil olmaz, Türk milliyetçileri olur.'

"TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİ ADAYSIZ BIRAKMAYACAĞIM, ADAY OLACAĞIM"

Cumhurbaşkanlığı adaylığına dair soruya ise OĞAN şöyle cevap verdi:

'Üzerinde uzlaşılacak bir Türk milliyetçisi aday çıkmazsa, bir araya gelip uzlaşılmazsa Türk milliyetçilerini adaysız bırakmayacağım ve aday olacağım!

Türkiye'yi son 20 senedir Arap coğrafyasını ön planda tutanlar yönetti. Ondan önce ise 'Avrupa Birliği' diyenler yönetti. Hiç 'Türk dünyası' diyenler bu ülkeyi yönetmedi. Bu ülkeyi yönetecek olanların 'Türk dünyası' sevdasının olması lazım. Kutlu Turan sevdasının olması lazım. '

MÜLTECİ SORUNUNA ÇÖZÜM; GERİ DÖNÜŞ STRATEJİSİDİR

OĞAN, Gündemden düşmeyen mülteci sorununa dair ise şunları söyledi:

'Türkiye'de çok ciddi oranda sığınmacı söz konusu. 10 Milyona yaklaşan bir sığınmacı ve kaçak nüfus var. Benim Mehmetçiğim orda şehit olurken, Suriyeli 'taşı sıksa suyunu çıkaracak' kişilerin ülkemde sahillerde nargile içmesini ben kabul edemiyorum. Sn. Erdoğan'ın şunu demesi lazım; biz yeterince mülteci aldık, Dünya'da bir tek biz yokuz biraz da başkaları alsın' demesi lazım. Kaldı ki AKP'nin tabanı da buna karşı. Onlar da sığınmacıları istemiyorlar. Türkiye'de ne kadar insanın vatandaşlık aldığı ne kadar insanın Türk pasaportuna sahip olduğu bilinmiyor. Türkiye'de yaşayan hiç kimse bu sayıyı bilmiyor. Bu bilinmezlik içinde Türkiye'de yaşayan, vergi veren, bu ülke için can veren insanların kaderini Pakistan'dan, Afganistan'dan, Suriye'den gelen sığınmacılar ve kaçaklar belirleyecek demektir. Türkiye 2011 senesinden beri göç ve mülteci sorunu yaşadığı halde, bu büyük bir sıkıntı haline gelmeye başladığı halde, hiçbir siyasetçinin gündemine girmemiş. Ne seçim beyannamelerinde buna bir atıf var, ne parti programlarında buna atıf var. Hiçbir siyasi parti şimdiye kadar seçime girerken 'ben seçimi kazanırsam sığınmacılar konusunda şunu şunu yapacağım' dememiş. İktidar da, muhalefet de bu konuda sınıfta kaldı. Hiçbirinin bir çözüm önerisi olmadı. Bir tek yeni kurulan Zafer Partisi'nin gündemine girebilmiş. Çözüm önerisi nedir? Geri dönüş stratejisidir. Entegrasyon bir çözüm değildir. Çözüm 'Geri Dönüş Stratejisi'dir.'