Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş'ın imzasıyla yayınlanan genelgede, polisleri kaydeden kişilerin engellenmesi ve haklarında adli işlem yapılması gerektiği belirtildi. Karara gerekçe olarak "özel hayatın gizliliğinin ihlali" gösterildi. Ses ve görüntü kaydı alınmasının, kolluk personelinin görevini yapmasını engellediği öne sürüldü.

Genelgede, "Personelimizin görevini ifa ederken bu tür ses ve görüntü alınmasına tevessül edecek danışlara fırsat vermemeleri, eylemin veya durumun niteliğine göre kayıt yapan kişileri engellemeleri, kanuni şartlar oluştuğunda adli işlem yapmaları gerektiği hususlarında tüm personelimizin bilgilendirilmesi" ifadelerine yer verildi. Ayrıca, görevli polislerin ve sivillerin ses ve görüntü kayıtlarının sosyal medyada paylaşılmasının, "özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği" savunulurken, ses ve görüntü almanın da görevi yapmayı engellediği ileri sürüldü.

Hukukçular Prof. Dr. Ersan Şen, Özgecan Sırma, Lerzan Bayram Akdoğan, Ejder Demir, İlyas Karahan ve Hakan Şeref Olgun, tartışmalara neden olan düzenlemeyi değerlendirdi.

"İÇERİĞİ CİDDİ ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİLMELİ"

Prof.Dr. Ersan Şen: "Genelge, bir alt normun nasıl çıkarılabileceğine dair öngörülmüş olan sistematiğe açıkça aykırıdır. Ayrıca Anayasa'nın 20.maddesi, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile Türk Ceza Kanunu'nun özel hayatın gizliliğine ve kişisel verilerin ihlaline dair suçların, genelgenin dayanağı yapılabilmesi mümkün değildir.Bu açıdan içeriğini ciddi bir şekilde değerlendirmek gerekir. Genelgenin, soyut ve somut hukukilik ile meşruluk zemininde tartışmalı olup olmadığına bakılmalıdır."

Prof.Dr. Ersan Şen

"GENELGEDE BASIN MENSUBUNA İSTİSNA YOK"

'Genelgede, olaya müdahale eden polisin hukuka uygun davranıp davranmadığını veya kendisine karşı suç işlenip işlenmediğini tespite yönelik, kötü niyet içermeyen ses ve görüntülerin kayda alınmasının da engellenmesinin amaçlandığı görülüyor. Bu kapsamda polise cep telefonuna müdahale yetkisinin önünün açıldığı dikkat çekiyor. Hatta basın mensubu yönünden de bir istisnanın öngörülmediği belli. Ayrıca anayasada yer alan özel bir sınırlama sebebi olmaksızın, demokratik toplumda duyulan zorunluluğa ve 'ölçülülük' ilkesine de aykırı kanuni düzenleme çıkarılamayacağı hususları tartışmasızdır.'

"KAMUOYU İLE PAYLAŞILMASI HUKUKA AYKIRILIK TEŞKİL ETMEZ"

'Elde edilen kaydın, tahrif edilmediği, bozulmadığı, sahte olmadığı, başkalaştırılmadığı veya sırf olaya müdahale eden kolluk görevlilerinin görüntülerini tespit edip onları özellikle sosyal medya üzerinde deşifre etmek niteliği taşımayan, sırf toplumsal bir olayda vuku bulduğu düşünülen hukuka aykırılığın veya suçun o an için başka şekilde elde edilmesi mümkün olmayan, bu nedenle maddi hakikatin ortaya çıkmasının mümkün olmayacağı durumda kişinin ve hatta polisin bile ses ve görüntü kaydı alabilmesi, bunu ilgili yerler ile paylaşabilmesi ve hatta bireyin karşı karşıya kaldığı haksızlığa rağmen incelemenin başlatılmaması nedeniyle bunları kamuoyu ile paylaşabilmesi mümkündür. Çünkü burada amaç; olaya katılan tarafların yüzlerinin deşifre edilmesi, kişilik haklarının ihlal edilmesi veya kişisel verilerinin yayılması değildir.

Gerçi biz burada; bu tür elde edilen görüntülerin ilgili makamlarla paylaşılmasını, olay sırasında bulunan kişilerin yüzlerinin veya kimliklerinin gizlenmesini, kamuoyu ile de paylaşılacaksa da yüzleri ile kimliklerinin karartılmasını uygun görmekteyiz. Bu düşüncemizin dayanağını, suçsuzluk/masumiyet karinesi ile kişilik haklarının korunması oluşturmaktadır. Uygulamada, insanların karşı karşıya kaldıkları suçlardan dolayı elde ettikleri görüntüler ile sesleri kamuoyu desteğini elde edebilmek ve kamu otoritesinin ilgisini çekebilmek için kullanıp ve özellikle sosyal medya ve basın üzerinden yaydıklarını görmekteyiz. Dolayısıyla; burada da haklar dengesi tartışmasının ortaya çıkacağını, kamu ve birey yararları arasında dengenin gözetilmesi gerektiğini, ancak sırf görüntülerin ve seslerin gizlice ve tuzak kurmak suretiyle elde edilemediği veya tahrifata uğratılmadığı durumda, içinde bulunulan zorluk ve ani gelişme sebebiyle alınan suça konu ve suçu kimin işlediğini ispatlayan görüntülerin kamuoyu veya başkaları ile paylaşılması da hukuka aykırılık teşkil etmez.'

Avukat Özgecan Sırma

'GÖREVE ENGEL GİBİ HUSUSLAR ADLİ İŞLEME TABİDİR"

Avukat Özgecan Sırma: 'Polisin özel hayatının sınırları dışında olan görev ile bağlı olduğu vakitlerde veya bir kanunsuzluk, suça konu eylem oluşması gündeme gelirse alınacak kayıtlar hukuka uygun delil olup, buna genelge ile bir engel konulamaz. Zira burada dikkat edilmesi gereken şey görevin ifasına engel için mi kaydın alındığı yoksa polisin yetki sınırları dışında veya suça konu bir eylemi için mi bu kaydın alındığıdır. Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. Özel hayatın gizliliği kapsamında değerlendirilemez çünkü polisin görev ifası sırasında alınan görüntüler özel hayat alanı değildir. Yargıtay kararları ile de sabit olduğu üzere kişiye veya 3. bir kişiye karşı polisin haksız müdahalesi varsa bunu elbette kayda alabilirler bu genelge ile bu husus ortadan kalkmamıştır zaten genelge ile de yasal delil elde etme hakkı anayasa ve yasalar gereği kaldırılamaz. Şunu da söylemek gerekir ki, polislerin kimliğini deşifre, taciz, göreve engel gibi hususlar tabi ki mevcutta olduğu üzere adli işleme tabii ve yasadışıdır. Ayrımı; insan hakları, görev sınırı, yasaya uygunluk, suça konu eylemi ispat olarak değerlendirmek gerekir. Mevcut yasal düzene bu genelge ile bir değişiklik yasal olarak gelmiş değildir."

Avukat Lerzan Bayram Akdoğan

"ENGELLENME HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜN İHLALİDİR"

Avukat Lerzan Bayram Akdoğan: "İfade özgürlüğü kapsamında kabul edilen haber alma ve verme hakkı, Anayasa'nın 74. maddesinde de düzenlenmiştir; 'Herkes, bilgi edinm hakkına sahiptir.' İnsan Hakları sözleşmesinde de ifade özgürlüğü, ifadenin içeriğine dair önemli-önemsiz gibi ayrımlara gidilmeden her tür ifadeyi kapsar biçimde düzenlenmiştir. Kolluk görevlilerini görev başındayken videoya almak ya da fotoğraflarını çekmek ve yaymak haber alma özgürlüğü içerisinde değerlendirilmedir. Genelgede bahsi geçen özel hayatın gizliliği ihlali oluşması için öncelikle kayıtların özel hayata dair olması gerekir. Fakat kamusal alanda, meslek icrası yapmak, özel hayat alanı içine girmemektedir. Bu bağlamda kamusal alanlarda ve kişinin mesleki hayatını içeren kayıtlar da özel hayatın gizliliği suçunu oluşturmayacaktır. Başka bir deyişle, işlenen fiil özel hayatı kayıt altına almak olmadığından, kanunda suç olarak tanımlanmamış bir fiil olarak kabul edilecek ya da suçun unsurlarının gerçekleşmemiş olduğu görülecek ve herhangi bir cezai yaptırımı olamayacaktır. Genelgeye dayanarak kayıtların engellenmesi ise haber alma özgürlüğünün ihlali olarak kabul edilecektir. Haber alma özgürlüğü ve ifade özgürlüğü mutlak bir hak değildir ve kısıtlanması mümkündür ancak bu imkan temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasını düzenleyen Anayasa'nın 13.maddesinde belirtildiği üzere ancak kanunla sağlanabilir. Yasama organı tarafından yapılan ve kanun olarak düzenlenmemiş olan genelgeler temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması bakımından yetkisizdir.'

"KOLLUK BAKIMINDAN ÖZEL HAYAT ALANI OLUŞMAMAKTADIR"

"Genelgede belirtilen amaç olan özel hayatın korunması ise zaten hiç ihlal edilmemiş olduğu için, meşru bir amaç olarak kabul edilemez. Demokratik toplumlarda ifade özgürlüğü ve kişisel verilerin korunması hakkı birbiriyle yarıştığında kazanan ifade özgürlüğü olmaktadır. Elde edilmeye çalışılan yarar yani özel hayatın korunması, zaten mesleğini icra eden kolluk bakımından özel hayat alanı oluşmadığından, getirilen tedbirle orantılı değildir. Bu sebeplerden, yayınlanmış genelde Anayasa'ya uygun değildir, uygulanmaya çalışılması da hukuka aykırıdır. Bu tarz düzenlemeler, kolluk ve kişiler arasında uçurumlar açmaya, görevini olması gerektiği gibi yerine getiren kolluk görevlilerini töhmet altında bırakmaya yarayacaktır. Ayrıca, bu tür genelgelerin uygulanması, ileride açılacak tazminat davalarının ve kamuda çalışan diğer kişilerin işyeri kameralarına itirazlarının temeli de olabilir."

Avukat Ejder Demir

"ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL ETMEZ"

Avukat Ejder Demir: "Söz konusu genelgede çerçeve çok geniş hatlarla çizilmiştir. Her türlü kayıt altına alma faaliyetinin engellenmesi gerektiği belirtilmiştir. Böyle bir genelge hem vatandaşın kolluk kuvvetlerine olan güven duygusunu zedelemektedir hem de hak arama özgürlüğüne hukuka aykırı olarak engel olmaktadır. Nitekim Yargıtay'ın da kabul ettiği üzere bazı şartlar gerçekleştiği takdirde kişilerin ses veya görüntü kaydı alması özel hayatın gizliliğini ve kişisel verilerin korunmasını ihlal etmemektedir. Bu şartları sıralayacak olursak; ses veya görüntü kaydı yapan kişinin kendisine veya yakınlarına karşı işlenmekte olan bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen haksız 'tesadüfen' veya 'ani gelişen bir olay' şeklinde cereyan etmelidir. Ses veya görüntü kaydı yapan kişi kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleme ve yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla bu kayıtları yapmalıdır. Kayıtların üçüncü kişilerle paylaşılması veya bu amaçla yapılması suç teşkil eder.

"DELİL ELDE ETME HAKKI ALINIYOR"

Ancak genelgede kamusal alanlarda vatandaşların delil elde etme hakkı ellerinden alınmaktadır. Nitekim kolluk faaliyetleri kamusal hizmetlerdendir ve kolluk faaliyetlerinin de denetlenebilir olması gerekmektedir. Vatandaştan yetki ve imkan bakımından üst bir konumda bulunan kolluğun denetlenebilmesi vatandaşa da güven duygusu verecektir. Kaldı ki kamusal alanda, kamusal bir faaliyeti icra ederken aleni olarak gerçekleşen olaylar özel hayat olarak nitelendirilemez. Bu şekilde bir engelleme gerek vatandaşın delil elde etme hakkını gerekse basın mensuplarının haber yapma hakkını ihlal edecektir.'

"BASIN HÜRDÜR, SANSÜR EDİLEMEZ"

'Ayrıca Anayasa'nın 28. maddesine göre basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır. Bu temel hak ve özgürlüklere aykırı her türlü düzenleme meşru değildir. Temel hak ve özgürlükler, Anayasa'nın 13. Maddesinde belirtildiği üzere özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir."

Avukat İlyas Karahan

"TCK 135'E AYKIRI"

Avukat İlyas Karahan: "EGM 'nün genelgesi hiçbir şüpheye mahal vermeyecek şekilde TCK 135. maddesine aykırıdır. Şöyle ki; Genelgelerin amacı yasa, tüzük ve yönetmeliklerin uygulanmasında yol göstermek, herhangi bir konuyu aydınlatmak, bir duruma dikkat çekmek gibi amaçlarla ilgili yerlere ve ilgililere gönderilen yazılardır. Burada amaç yasayı detaylı bir şekilde yorumlanması ve uygulanmasına yol göstermektir. Fakat EGM yasayı yanlış yorumlayarak yasaya aykırı tam tersine yeni bir yasa gibi genelge yazmıştır. Bu durum kanunlar hiyerarşisine de aykırıdır. Nasıl ki bir kanun anayasaya aykırı olamıyorsa, bir genelgede kanuna aykırı olamaz. Dolayısıyla söz konusu genelge hukuken yok hükmündedir. Çünkü TCK 135. madde yorumlamaya bile gerek duyulmayacak kadar açıktır. Yakın bir zaman diliminde aynı konuyla ilgili olarak müvekkilim adli bir olay olabilecek bir durumla karşılaşması üzerine polis memurlarının ses ve görüntülerini kaydetmesi nedeniyle hakkında Ankara 45.Asliye Ceza mahkemesinde açılan davada beraat etmiştir. Bu kararın yönetmenlikten önce veya sonra verilmesi bir şey değiştirmeyecektir. Çünkü bir olay ile ilgili açık kanun hükmü varsa genelgeden bahsedilemez. Dolayısıyla bu genelge uygulansa dahi yine adli bir davada hakim genelgeyi değil, kanunu uygulayacaktır. Çünkü bir yandan millet adına TBMM'nin çıkardığı bir yasa, diğer yandan aynı konu ile ilgili devletin herhangi bir kurumunun çıkardığı bir genelge siz olsanız hangisini uygularsınız? Tabi ki kanunu uygularsınız. Bunu bilmek için hukukçu olmanıza gerek yoktur."

'DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ İLKESİNE AYKIRI'

'Söz konusu genelgeyi toplumsal açıdan da değerlendirdiğimizde yine son derece sakıncalı bir durum ortaya çıkacaktır. Bu genelgeyi bazı polis memurları istismar edecektir. Örneğin kişinin karşı karşıya kaldığı adli bir olay veya adli bir olay olabilecek bir durumda kamu gücü karşısında kendini aklamak için delil elde edebilmek için başvuracağı bir yolu hukuka ve kanunlara aykırı olarak engellemiş olursunuz ki bu da demokratik hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Son olarak devletin kurumları genelge, tüzük ve yönetmelik çıkardığında bu tür hukuka ve kanunlara aykırılığın önüne geçilebilmesi için Adalet Bakanlığı'nın görüş ve onayının alınması gerekir.'

Avukat Hakan Şeref Olgun

"HUKUKA VE YASALARA AYKIRI"

Avukat Hakan Şeref Olgun: "Söz konusu genelge Anayasa'nın Basın Özgürlüğü ve Haber Alma Hakkı Güvencesini düzenleyen tüm maddelerine aykırılık taşımakta olup hukuka ve yasalara aykırıdır. Genelgeler açık, net ve anlaşılabilir olması gerekirken söz konusu genelge öncelikle kapsam bakımından çok geniş olup sınırlamaları mevcut değildir. Bu nedenle açıkça kötüye kullanımı ortadadır. Kaldı ki Anayasa'nın 20.maddesi ile düzenlenen hükmü de açıkça barındırmamaktadır. Söz konusu genelgenin uygulamasına yönelik olarak bilişim çağında cep telefonu, kişilerin banka hesap bilgileri, e-devlet, Hayat Eve Sığar gibi özel bilgileri de ihtiva ettiğinden cep telefonunun el konulmasının CMK 127-130.maddeleri hükümleri gereği nasıl uygulanacağı da büyük tartışma yaratacaktır.

"KAMUYA AÇIK ALANDA GÖRÜNTÜ ALINMASI SUÇ DEĞİL"

Ayrıca kamuya açık bir alanda yaşanan adli bir olayın görüntülenmesi suç olmadığı gibi haber niteliği de taşımaktadır. Bu durumu iki yönü ile almak gerektiği kanaatindeyim. Kaldı ki unutmamak gerekir ki kolluk kuvvetleri ve ilgili emniyet müdürlükleri tarafından yapılan operasyonlar ve neticesinde ele geçirilen materyallere ilişkin görüntü ve fotoğraflar ilgili Emniyet Müdürlükleri tarafından basına servis edilmektedir. Söz konusu genelge hukuk devleti ilkelerini açıkça zedelemektedir. Demokratik bir hukuk devletinde kolluk görevinin şeffaf ve hesap verebilir, kişisel hak ve özgürlüklere uygun bir şekilde ifa edilmesi önemlidir. Kamu düzenini korumak ve sağlamak maksadıyla çeşitli yetkilerle donatılmış olan ve üstelik bu yetkilerle temel hak ve özgürlüklere kolayca müdahale etme imkanı olan kolluk personelinin de denetlenebilir olması gerekirken bu genelge bu duruma gölge düşürmektedir. Bu tarz düzenlemeler genelge, yönetmelik ile değil kanunlar ile düzenlenmeli ve tüm ihtiyaçlara cevap vermelidir."

ÖRNEK OLAYDA BERAAT KARARI

Öte yandan Ankara'da geçtiğimiz ay karara bağlanan bir olayda genelgedeki tartışmalara benzer bir durum ortaya çıktı. Ankara 47.Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme" suçundan açılan davada, A.C. isimli şahıs için beraat kararı verildi. Olayda, aracının kapısı açıldığı için polis çağıran şahsın olay yerinde görüntü almasının suç teşkil ettiği iddia edild. Ancak mahkeme ihbar üzerine bölgeye gelen polislerin görüntülenmesinin suç teşkil etmediğine karar verdi.