TOPLARDAMAR TIKANIKLIĞI BELİRTİLERİ NELERDİR
?
Derin ven trombozunun (pıhtılaşması), bir toplardamarın, kan
pıhtısı nedeniyle tıkanması anlamına geldiğini ve sıklıkla bacak
toplardamarlarında ortaya çıktığını belirten İzmir Kent Hastanesi
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Yılmaz Deniz, hastalığın
tedavisindeki yenilikleri anlattı. Hastalığın her yıl 10 bin
kişiden 5-20’sinde görüldüğünü belirten Deniz, “Hastalık, kanın
akışkanlığının değiştiği ve pıhtılaşmaya eğilimin olduğu büyük
cerrahi ve ortopedik ameliyatlar, immobilite (hareketsizlik), uzun
yolculuklar, obezite, hamilelik, hormon tedavisi, kanser ve bazı
kalıtsal kan hastalıkları durumlarında ortaya çıkıyor. Hastalıkta
pıhtılaşma çoğunlukla diz altında, baldır toplardamarlarından
başlıyor, genellikle yukarıya doğru, uyluk ve kasık
toplardamarlarına ve hatta karın içindeki ana toplardamara
ulaşabiliyor” dedi.
TOPLARDAMAR TIKANIKLIĞI TEDAVİ YÖNTEMLERİ ?
“Tıkanmanın seviyesi yükseldikçe, hastalığın şiddeti ve sonrasında
gelişecek komplikasyonlar o kadar fazla oluyor” diyen Deniz, “Hasta
erken tanı konulamadığı ve uygun tedavi edilmediğinde; hastaların
yarısında hastalığın ölümcül bir komplikasyonu olan akciğer
embolisi (pıhtı atması) gelişebiliyor” şeklinde konuştu.
Toplardamar tıkanıklığının eskiye oranla daha güvenli ve etkili bir
şekilde tedavi edildiğini kaydeden Opr. Dr. Yılmaz, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Toplardamar pıhtılaşmasında tedavinin ana amacı, akciğer
embolisi ve bacakta tekrar pıhtı gelişiminin engellenmesidir.
Tedavinin diğer amaçları ise hastanın bacağındaki şikayetin
azaltılması ve ilerde oluşabilecek olan toplardamar yetmezliği gibi
sorunların engellenmesidir. Bu amaçlar için günümüzde klasik olarak
pıhtılaşmayı engelleyici kan sulandırıcı ilaçlar (heparin,
coumadin) ve varis çorabı kullanılmaktadır. Bunlar akciğere pıhtı
gitme riskini azaltır ve bacakla ilgili şikayetlerini azaltmakla
birlikte hastalığı tedavi etmez. Günümüzde etkili ve hızlı
sayılabilecek modern bir yöntem ise girişimsel tedavi yöntemidir.
Bu yöntemin uygulama çeşitleri olmakla birlikte amaç, özel
kateterler kullanılarak damar içindeki pıhtının parçalanması,
aspire edilmesi veya eritilmesi esasına dayanır. Böylece tıkalı
damardaki kan akımı normale getirilmiş olur. Kullanılan pıhtı
eritici ilaç dozunun daha düşük olması dolayısı ile kanama riski
daha azdır. Genellikle lokal anesteziyle yapılabilen girişimle
yaklaşık birkaç saat içinde ve tek bir seansta tedavi
sağlanabilmektedir. Hastalar açısından çok avantajlı ve konforlu
bir tedavi yöntemidir. Avantajları pıhtının tam olarak
temizlenmesinin yüzde 80-100 oranında gerçekleşebilmesi, hastanın
şikayetlerinin kısa süre içerinde geçebilmesi, hastaların
rahatlayabilmeleri ve yaşam kalitesinin normale dönmesidir. Şişlik,
ağrı ve morarma geçince hastalar rahat yürüyebilmekte, hastanede
yatış süresi çok kısalmakta ve günlük yaşamına, işlerinin başına
çok kısa sürede dönebilmektedirler.”