Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu TV5'ta yayınlanan Mustafa Yılmaz'ın sunduğu Kulis Ankara programında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk'ü ziyaret etmesini değerlendirdi.

'ÜLKEMİZDE BİR DİYALOG BAŞLASIN'

Mustafa Yılmaz'ın bu ziyareti nasıl değerlendiriyoruz sorusuna Karamollaoğlu, "Bizim prensip itibariyle Türk siyasetinin rayına oturabilmesi için ilk yapılması icap eden iş siyasetçilerin birbirleriyle konuşabilmeleridir. Eğer biz kaos ortamının yok olmasını istiyorsak, ülkemizde birtakım gelişmelere şahit olmak istiyorsak farklı görüşlere sahip olan özellikle siyasilerin bir araya gelip ülkenin meselelerini müzakere edebilmeleri gerekir. Cumhurbaşkanı'nın da Oğuzhan Asiltürk'ü, bizim Yüksek İstişare Kurulu başkanımızı ziyaret etmesini bu yönüyle önemsiyorum. Bir adım atılıyor ve yani ülkemizde bir diyalog başlasın diye" ifadelerini kullandı.

'BİZİM ASLINDA ARZU ETTİĞİMİZ BİR KONU'

"Tayyip Bey'in yakından tanıdığı, yıllarca birlikte siyaset yaptıkları, benim de siyasette beraberce bulunduğumuz bir kişiye (Oğuzhan Asiltürk) Cumhurbaşkanı'nın ziyarette bulunması gayet tabi bir şey ve bizim aslında arzu ettiğimiz bir konu" diyen Karamollaoğlu, "Bunu alıp çok farklı noktalara götürmek mümkün. Herkes, aklına gelen yorumu yapıyor. Ben onları da garipsemiyorum' dedi.

"BİR GÜN ÖNCEDEN HABERİM OLDU"

Mustafa Yılmaz'ın "Birçoğu sürpriz ziyaret diye verdi, sizin için de öyle miydi?' sorusuna Karamollaoğlu, şöyle yanıt verdi:

"Bir gün önceden haberim oldu. Oğuzhan Bey böyle bir ziyaretin olacağını kendisi ifade etti. Ama şu anda böyle bir ziyaret olacak mı diye bekliyor muydunuz deseniz şu anda benim aklıma gelmiyordu fakat Sayın Cumhurbaşkanı'nın birçok ziyaretlere başlamış olması böyle bir ziyaretin yapılma ihtimalini de gündeme getiriyordu."

"YERİ GELDİĞİNDE HERKESLE GÖRÜŞÜRÜZ"

Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir görüşme takvimi olup olmadığı sorusuna, "Şu anda yok gündemimizde ama ileride bu görüşmeler olabilir. Bazı görüşmelerde, ziyaretlerde bulunduk, yeri geldiği zaman herkesle de görüşürüz" dedi.

'SAADET'İN KIRMIZI ÇİZGİLERİ'

Karamollaoğlu, herhangi bir ittifaka katılma konusunda Saadet Partisi'nin kırmızı çizgilerinin ne olduğunu sorulması üzerine de, Erdoğan'ın kendisini yalnız hissetmesinin en büyük sebeplerinden birisinin, şu anda etrafında yola çıktığı arkadaşlardan kimsenin kalmaması olduğunu söyledi.

Karamollaoğlu, 'Bu, insanı endişeye sevk eder, üzer. Üzmemesi mümkün değil; ama burada Cumhurbaşkanının başka partilere elini uzatırken, aynı zamanda kendi içinde birliği beraberliği muhafaza edecek bir noktaya da ihtiyacı olduğunu gösteriyor' dedi. Karamollaoğlu, kırmızı çizgilerinin adalet, liyakat, diyalog, şeffaflık gibi değerler olduğunu dile getirdi.

'TÜRKİYE BUGÜNKÜ BAŞKANLIK SİSTEMİNİ TAŞIYAMAZ'

Karamollaoğlu, AK Parti'nin, geçmiş seçimler öncesinde de dönem dönem bu tür ittifak söylentilerini yükselttiğinin, hatta heyetlerin gelip gittiğini ancak son dakikada bazı değişikliklerin olmadığının da konuşulduğu belirtilerek, 'Bu süreçte de öyle bir endişeyi taşıyor musunuz? Bu bir strateji gibi de olabilir mi?' soru üzerine şu değerlendirmede bulundu:

'Böyle bir iş olabilir tabii. Böyle bir iş, her zaman olabilir; ama biz, parti olarak, Saadet Partisi olarak her ihtimali göz önünde bulundurarak bir politika izleriz ve bizim, tekraren söylüyorum, politikalarımızda biz, temel prensiplerimizden taviz vermeyiz. Bu prensiplere mutlaka uyulması gerektiğini, ülkemizin içinde bulunduğu şartlardan ancak böyle çıkabileceğini düşünüyoruz.

Mesela prensip olarak gözettiğimiz hususlardan bir tanesi, bugünkü başkanlık sistemidir. Bugünkü başkanlık sistemi, Türkiye'yi taşıyamaz, Türkiye de bugünkü başkanlık sistemini taşıyamaz kanaatindeyim. Onun için, ha, Sayın Cumhurbaşkanı da böyle bir noktaya gelir mi? Çünkü başlangıçta şöyle bir kanaat belki vardı: 'Arkadaş, Türkiye'de 50+1, her zaman bizim lehimize tezahür eder.' Ama şimdi o kanaat, artık eskisi kadar güçlü değil.

Şimdi 1, çok önemli hale geldi. Bunun için farklı girişimler mutlaka olacaktır; ama biz, dediğim gibi, bu konuda ilkelerimizden taviz vermeden, bu ülkenin önce barışa kavuşması… Barış ortamı çok önemli. Bazen 'Türkiye'ye niye yatırımlar gelmiyor? Dışarıdan yatırımcı gelmiyor? Niye Türkiye'deki yatırımcılar, ille de yurt dışında bir yerlerde yatırım yapma ihtiyacını duyuyor?' Bunun tamamı, Türkiye'de iç barışa önem vermeleri ve tereddüt etmeleri bu konuda.'

'VATAN PARTİSİ VE MHP'DEN KURTULMAK İSTİYOR OLABİLİR'

Karamollaoğlu, 'Cumhur İttifakı'na Milliyetçi Hareket Partisi ve Vatan Partisi destek veriyor. Bu desteğe rağmen yalnız hissetmelerini, bir siyasetçi olarak, bir devlet adamı olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusunu şöyle cevapladı:

'Ben burada birazcık hem Cumhurbaşkanının bu becerisini diyeyim, takdir ediyorum. Yani birbirleriyle uzlaşması mümkün olmayan, öyle gözüken iki parti, Vatan Partisi ve MHP'yi bir arada tutabilmesi, takdire şayan bir iş. Nasıl bu iş yürüyor, bilmiyorum. Üstelik de Sayın Perinçek, çıktığı zaman 'Ben idare ediyorum Türkiye'yi' diyor. Bu kadar ileri gidiyor. Ben, bunu garipsiyorum. Sayın Bahçeli'nin tavrı ise çok sert ve mutlaka karşı tarafla, kim olursa olsun, kavga etmeye yönelik bir üslûp. Bu üslûbu bir arada tutmak, epeyce zor ve öyle zannediyorum ki Sayın Cumhurbaşkanı da belki buradan da kurtulmak istiyor olabilir.'

HAFTALIK TOPLANTIDA ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

Öte yandan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu haftalık basın toplantısında da açıklamalarda bulundu. Hükümetin salgın döneminde yeterli ekonomik destek sağlayamadığını belirten Karamollaoğlu "İktidar sınıfta kaldı desek yeridir" dedi.

Karamollaoğlu'nun açıklamaları şöyle:

"Bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adına bir destan yazılmasına vesile olan Rauf Denktaş'ı rahmetle anıyorum.

Bu ülke, bu topraklar üzerinde yaşayan her dilden, her görüşten, her inançtan insanıyla birlikte hepimizin. Biz yarım asırlık siyasi hayatımız boyunca bu anlayışla adımlarımızı attık, bu ülkeye hizmet ettik. Toplumu kucaklayan, ayrım yapmayan, kutuplaşma ve kamplaşmanın karşısında olan bu anlayışımızın meyveleri Kıbrıs Barış Harekatı'nda, D8'lerin kurulmasında ve Havuz Sistemi'nde bu memlekete hizmet olarak ortaya çıktı. Biz her daim bu ülkenin refahını, huzurunu ve saadetini önceledik. Milletimiz için ne yapılması gerekiyorsa tereddüt etmeden icra ettik. Bu tavrımızı, bugün de taviz vermeden sürdürüyoruz.

"ÜLKEMİZİN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN MUHATAP AYRIMI YAPMAYACAĞIZ"

Biz inanıyoruz ki Türkiye'nin sorunları ancak bir araya gelinerek ve konuşularak diyalog yolu ile çözülebilir. Biz ülkemizin sorunlarını çözmek için muhatap ayrımı yapmadık, bundan sonra da yapmayacağımızı açıkça ifade etmek istiyorum. Biz her görüşten, her siyasi partiden ve her anlayıştan insanlarla, ülkemizin sorunlarını görüşmeye ve çözüm yollarını aramaya bundan sonra da devam edeceğiz. Çünkü biz bu ülkenin ve milletimizin derdini, sıkıntısını iyi biliyoruz.

Ülkemizin esas meselelerini görmezden gelemeyiz! Ülkemizde geçinemiyoruz diyenlerin oranı %51'e, borcu olduğunu söyleyen insanların oranı ise %77 seviyelerine kadar ulaşmıştır. Maalesef işsizlik sayısı patlama noktasında! Üzerinde oynanmış olan rakamlar gerçeği yansıtmıyor! Hayat pahalılığı artık insanımızın canına tak etti. Ekonomi ve adalet konusunda bu yılın hamle yılı olacağı söyleniyor fakat eyleme dönüşen bir şey hala görünmüyor.

"SUNİ GÜNDEMLERDEN ÇIKAMIYORUZ"

Suni gündemlerden çıkıp da gerçek gündemlerimize bir türlü odaklanamıyoruz. İçinde bulunduğumuz büyük problemlerin tartışılması, çözüm yollarının aranması gerekirken darbe söylentileri ve başörtüsü gibi konularla gündem tekrar tekrar meşgul ediliyor.

Şu an dünyada 46 ülke aşılama çalışmalarına başlamışken Türkiye'nin bu noktada hala faz 3 aşamasında olması düşündürücüdür. Eğer 'Hıfsızsıhha' ülkemizde kaldırılmamış olsaydı, Kovid-19 aşı çalışması olarak ülkemiz çok önemli işler yapabilirdi.

"MAĞDUR KESİMLERE ELİMİZİ UZATAMADIK"

Pandemi, ekonomileri önemli anlamda etkiledi ancak bu süreçte mağdur olan kesimlere elimizi ciddi manada uzatamadık. İktidar bu konuda 'Sınıfta kaldı!' desek yeridir.

Özellikle KHK mağdurlarının, KYK borçlularının, atanamayan öğretmenlerin, tıbbı sekreterlerin ve temizlik, hırdavat, züccaciye vs. satışı yapan esnafların sorunlarına yönelik çözüm yolları bir türlü geliştirilmiyor.

"MART AYINDAN BERİ 160 MOTORLU KURYEMİZ HAYATINI KAYBETMİŞTİR"

Pandeminin başladığı Mart ayından bu yana 160 motorlu kuryemiz hayatını kaybetmiştir. Bu noktada yapılması gerekenler; moto kuryelerin kasksız, eldivensiz, sağlıksız ve güvencesiz şartlarda çalıştırılmalarına müsaade etmeyip gerekli tedbirlerin alınmasıdır.

Teknoloji şirketlerinin, bireylerin verilerini depolaması ve bu verileri kendi çıkarları doğrultusunda kullanması, yeri geldiğinde istihbarat örgütleriyle paylaşmasının yanı sıra ticari emellerle bu bilgilerin kullanılabilir olması endişe vericidir.

Geleceğe dair insan fıtratına uygun, insanı insanın kurdu değil dostu gören bir sosyal düzen inşa etmek gayretinde olmalıyız. Kapitalizmin insanı her haliyle bir 'meta' olarak gören yaklaşımının, insanlığa fayda getirmeyeceğini belirtmek istiyorum.

"KENDİMİZİ ABD'YE TESLİM ETMİŞİZ"

Bundan 70 sene önce kurtarmaya gittiğimiz Güney Kore, teknolojide önemli bir noktaya gelirken biz bu süreçte ne yapmışız! Japonya'nın ya da Tayvan'ın yaptığını biz neden yapamıyoruz? Çünkü kendimizi ABD'ye teslim etmişiz.

Burada çözüm; her alanda bağımsız bir ülke olabilmek, kendi teknolojik alt yapımızı tam manasıyla kurabilmektir."