Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında, örgüte finansal destek sağladığı iddiasıyla tutuklanan ünlü iş adamları Abdullah Kavuk, Ahmet Küçükbay, Şeref Sipahi ile tutuksuz sanık Metehan Kavuk, yargılanmasına devam edildi. İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ilk duruşmaya, tutuklu sanıklar Abdullah Kavuk, Ahmet Küçükbay, Şeref Sipahi, tutuksuz sanık Metehan Kavuk, sanık avukatları ve sanık yakınları katıldı. Dün başlanan yargılamada sanıkların ifadeleri alınmıştı. bugün Sabah başlayan oturumda tanıklar dinlenmeye başlamıştı. Öğle molasından sonra tanıklar dinlenmeye devam edildi.

Kilit yapılanma Yeşildal

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan eski Gediz Üniversitesi Rektörü Prf. Dr. Seyfullah Çevik, "Ben üniversiteye geldiğimde bu 4 sanığın hiçbirini tanımıyordum. Babam rahatsız olduğu için İstanbul’da çalışıyordum. Teklif geldi ve geldim. O dönem ki üniversitenin yapısı ile ilgili bilgi sahibi değildim. FETÖ ya da cemaat ile işbirliği içinde olduklarını bilmiyordum. Üniversitedeki vakfı hiç bilmiyordum. Üniversite mütevelli heyet başkanı olarak bizim tanıdığımız kişi Abdullah Kavuk’tu. Sipahi eğitim sağlık ve spor Vakfını da Şeref Sipahi sayesinde tanıdım. Üniversite mütevelli heyeti bütün yetkileri Abdullah Kavuk’a verdi. Her kurumda olduğu gibi üniversitemizde de cemaatten insanlar vardı. FETÖ terör örgütü olarak anılmadan önce bu üniversite aracılığı ile bu ülkeye, tüm dünyaya ’iyi bir hizmet ediyoruz’ diye canla başla çalıştık. Maalesef üniversitemize gelen kilit elemanlardan Adnan Yeşildal var. Kendisini Bekir Baz getirdi. Bu 7 yıl önceki bir olay. Burada Abdullah Kavuk, Ahmet Küçükbay da vardı. Adnan Yeşildal için genel sekreter olsun dediler. Üniversite içerisindeki en kilit yapılanmayı sağlayan Adnan Yeşildal’dır" dedi.

Kurtulsun dedik

Seyfullah Çevik, şöyle devam etti:

"Teknik olarak üniversitedeki yapılanmanın başıydı. Ben üniversitede rektörüm; ama benim istediğim kadroları kurma, yaşatma şansım yok. Bu yapılanmada Adnan Yeşildal bu eleman çok iyi, çok başarılı diye getiriyor. Mütevelli heyet başkanının da oluru ile biz bunları alıyoruz. Biz söz konusu kişilerin cemaatin elemanı olduğunu operasyonlardan sonra öğrendik. Üniversite içerisinde bu kişilerin detaylı yapılanma içine girdiklerini daha sonra öğrendik. O dönemlerde devlet bize derse ki bu arkadaşlarla ilgili atabilirsiniz ben bu çabayı göstermeye hazırdım ama biz bunu yapamadık. Mütevelli heyetinde değişimler oldu. Bahar havası geldi, ancak bize söylenen Mütevelli Heyetinin değil, vakıf üyelerinin değişmesi gerektiğiydi. Üniversitemize iki defa cemaat yapılanmasından kurtulması için fırsat geldi ama biz bunları değerlendiremedik. Abdullah beye ’Ne olur bu üniversite bu yapılanmadan kurtulsun’ dedik; ama gerçekleştiremedik" dedi.

Eski rektör Çevik, "Murat Akbıçak diye birisi mali işlerden yetkili gelecek dediler. Ben mali işlere dışarıdan iki üç tane eleman almak istedim aldırmadılar. Abdullah Bey, bana bu eleman alınacak dediğinde almak zorundayım. Vakıf üniversitelerinde ben bu kişi ile çalışmıyorum deme lüksünüz yok. Abdullah Bey’in bana direk empoze ettiği insan sayısı çok sınırlıdır. Adnan Yeşildal aracılığı ile hem bana, hem Abdullah Bey’e söylenmişti. Abdullah Bey, direk bana ’bütün elemanları al’ demedi; ama eleman alımında katkısı var. İdari personel alımında siz çok müdahil olmayın diye bana ilk toplantıda söylendi. Tam net hatırlamıyorum; ama üniversitenin yönetiminde etkin kişiler bana bunu söylediler. Akademik kadroya kimin alınacağını Adnan Yeşildal öneriyordu. O dönem cemaat yapılanmasının devleti tehdit eden bir terör örgütü olarak değerlendirmemiştik" şeklinde konuştu.

Çevik, şöyle devam etti:

"Üniversitenin kamuoyuna bu yapı ile ilişkisi olmadığını anlatmamız lazım dedim. Maalesef bu bildirgemizde de bazı mütevelli üyeleri beni eleştirdiler. ’Beni isterseniz görevden alabilirsiniz’ dedim. ’Bunu ben söylemiyorum devlet söylüyor’ dedim. Abdullah Kavuk, ’bu senatonun görevi değil, böyle bir şey yaparsa mütevelli heyeti yapar’ dedi. Bu çok pespaye bir ifade. Çok basit kaleme alınmış. Bu engel olunur diye Abdullah Bey’in yurt dışında olduğu güne getirdik. Abdullah Bey Adnan Yeşildal’ı yanına aldığı için Adnan Yeşildal’ın onu dolaylı olarak uyardığı görüşündeyiz" dedi.

Bağlantısını itiraf etti

Tanıklardan sanık Ahmet Küçükbay’ın eski ortağı iş adamı Selim Gökdemir ise ifadesinde Ahmet Küçükbay ile 7 yıl ortaklıklarının olduğunu söyledi. Gökdemir, "O dönem gözlemlerim oldu. Küçükbay’ın cemaat ile ilgili maddi desteklerinin olduğunu gözlemledim. Ben bu örgüte mensup olmadım. Ahmet Küçükbay ile yaptığım sohbetlerde de kabul etmişti. Ahmet Küçükbay’ın talebi üzerine 4 Kasım tarihinde bir araya geldik. Kendisini çok rahat gördüm. Küçükbay’a, ’Çok rahat görüyorum sizi. Siz FETÖ’nün Ege Bölgesi’nin en önemli finansörü değil misin?’ dedim. O da başını sallayarak ’Evet’ dedi. Ahmet Küçükbay cemaat tarafından itibar görüyordu. Ben cemaat toplantılara katılmadığım için detaylarını bilmiyorum" dedi.

Gülen ile görüştü iddiası

Ahmet Küçükbay ile ortaklığının 7 yıl boyunca iyi olduğunu 2009’da sorunlar yaşamaya başladıklarını dile getiren Gökdemir, şunları söyledi:

"Ahmet Küçükbay’ın FETÖ’nün gücünü ile birlikte olması ben rahatsız etti. Bende bunun böyle gitmeyeceğini belirtip ortaklığı sonlandırdık. 1 Kasım seçimlerine müteakip yaptığımız bir konuşma var Ahmet Küçükbay ile. Ben devletin gücünden bahsettim. Devletin her şeyi bileceğinden, senin FETÖ ile alakan var mı diye sordum? ’En son Fetullah Gülen ile ne zaman ziyaret ettin’ dedim. Bana verdiği cevap da 7 Haziran seçimlerinden sonraki Temmuz ayında ziyaret ettiğini söyledi. Bende bu ziyaretin uygun olmadığını söyledim. Ahmet Küçükbay’ın avukatı, savcı oldu; daha sonra FETÖ soruşturması sonrası savcı olan avukatı FETÖ’den dolayı savcılıktan atıldı" dedi. Duruşma yarında devam edecek.

Olayın geçmişi

İzmir’de, 15 Temmuz darbe girişimin ardından, ünlü iş adamları Orkide Yağları ve Küçükbay Şirketler Grubu sahibi olan Ahmet Küçükbay, Kavuklar Şirketler Grubu sahibi ve Gediz Üniversitesi’nin eski Mütevelli Heyet Başkanı Abdullah Kavuk ile oğlu Metehan Kavuk, Şeref Kuyumculuk’un sahibi Şeref Sipahi tutuklanmıştı. İddianamede, 4 iş adamına 10 ile 15 yıl arasında ceza verilmesini istedi. İddianamenin kabul edildiği gün ise Metehan Kavuk dosya üzerinden görülen dava ile tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.