İşte Fikret Orman'ın açıklamaları:

2012'de Fenerbahçe ve Galatasaray'ın yarısı kadar bir gelirimiz vardı. İki rakibimizin stadyumu vardı, bizim yoktu. Mağaza sayısı rakiplerimizin 4'te 1'i durumdaydı, zarar ediyordu. Adım atsan ürün yoktu. Sponsorluk gelirlerimiz, marka değerimiz aynı şekildeydi. İki rakibimizin iki misline yakın borcu vardı. 330 milyon Dolar kadardı. O süreçte Beşiktaş'ı aldık ve kimsenin kapısını çalmadan, kampanya yapmadan, bileklik satalım, saat satalım demeden geldik. Hiçbir şirkete, hiçbir zengin Beşiktaşlı'ya gidip kapı çalmadık. Gururumuzu, vakurluğumuzu bırakmadan mücadele ettik.

Tarihi işlere imza attığımız düşünüyorum. Stadı yapmaktan daha önemlisi izni almak ve onu yıkmak büyük işti. İlk yıkmaya başladık, para yok, bir şey yok, Vodafone ile yapılmış tarihi anlaşma var. İlk 2 yıldaki geliri serbest, sonrası stadyum bittikten sonra başlıyordu. İlk stadyumu yıktık, Fırtına Mustafa vardı, Beşiktaşlı ağabeyimiz, 270 bin Lira'ya yıkacak. O parayı verdi. O sırada kulübe hacizci gelmiş. Dedim o parayı verin, şuradan da üstüne ekleyin, hacizcinin parasını verin. Öyle başladık o işe. Tek güvendiğimiz şey Beşiktaş'tı. Morali üst seviyede tuttuk. Herkeste büyük bir umut vardı. Stadyum projesi olmasıydı, hayalimiz olmasaydı, Beşiktaş kulübü için o gün yapılacak başka bir şey yoktu. Müteahhitlik benim işlerimden biridir. İnşaat yaparsınız, sattığınız dairelerle borcu ödemeyemezsiniz. Yeni bir inşaat gerekir, oradan satıp eski borçlarınızı ödersiniz.

"EVRAKLARIMIZ GAZETE GAZETE GEZİYOR!"

"Bizim evraklarımzı gazete gazete geziyor. Gizli kapaklı mı, hayır ama hiçbir kulüpte görüyor musunuz bunu? Ne oluyor da Beşiktaş'ta yöneticilikten ayrılmış, yanımızda çalışırken ayrılmış kişileri görüyorum. Negatif konuşuyorlar. Bunlar bizle beraberken ne iş yapmışlar da konuşuyorlar. Altını çizerek söylüyorum, bu konuştuğum Ahmet Ağabey için geçerli değildir. Gidiyor, konuşuyorlar, ediyorlar. Tutarlı, izah edilecek 1 tane icraati olacak birisini bekliyorum. Yönetimdeyken hiç istifade edemediğimiz insanlar, yönetimden ayrılınca konuşmalara başlıyorlar. Beşiktaş'ın en büyük problemlerinden bir tanesi de bu. Konuşacak insanın yaptığı bir şey olmasın. Ben çıkıp konuşuyorsam, yaptığım şeyler var diye konuşabiliyorum. "

"YÖNETİMDEN ÇIKINCA KONUŞMAYA BAŞLIYOR"

"Görev vermişiz. Görevler vermişiz. Yerini bilmez, yurdunu bilmez. Ziyaretine gitmemiş. Yönetimden çıkınca konuşmaya başlıyor. Konuştukları doğru olsa... Neyse bir şey demeyeceğim. Her seferinde anlattım. Beşiktaş'ın yönetimi, Beşiktaş için çalışıyor. Halka açık. Borsa denetliyor. İçişleri Bakanlığı denetliyor."

MAÇ KAYBEDİNCE AĞLIYORUM

Bizden önce de menajerlere para ödeniyordu. Bunların miktarını düşürdüm. Şimdi bunu dillerinden düşürmüyorlar. Hangi kulüpte menajer paraları bu kadar konuşuluyor.

"Sözlerimi Ahmet Ağabey'le (Eski Yönetici Ahmet Nur Çebi) ilişkilendiriyorlar. Öyle bir şey yok. Beşiktaş'ta kimin menfaatini kesmişsem bir teşkilat içinde. Kimin Beşiktaş ile işi olmuş, kesiyorum Allah!.. Bunların hepsini biliyorsunuz. Günü geldiğinde Divan Kurulu Toplantısı'nı 23'üne almışlar, orada kimin nerede ayağına bastık, ne organizasyonlar yapıyorlar, hepsini tek tek anlatacağım. Bir kum torbası olarak buraya gelmedim. En büyük ihtiyacım olan şey sizlerin bizlere sahip çıması. Bu, lafla değil icraatle olmalı. Fu futbol. Bunu saat saat takip ediyorum. Maç kaybedilince Beşiktaş'ın içinde sevinenler var. Maç kaybedince çocukluğumda ağlardım, hala için için ağlıyorum. Bu yönetim kuruluna ve bizlere sahip çıkın."

"HAYIRLI İŞLERDE ACELE EDİN, ARAYA ŞEYTAN GİRER"

"Stadyumu yaparkenki hızımız inanılmazdı. Büyük emekler sarf ettik. Bursaspor maçıyla başlayan stadımıza dönme günlerine başladık. Stadımıza döndükten sonra, o gün stadın açılması için kendi aramızda çok konuştuk. Açmayalım, sezon sonunu bekleyelim diyen arkadaşlarımız oldu. Maçta yenilirsek, şampiyonluğu kaybedersek olmaz. Ben dedim ki, "Olmaz. Beşiktaş yönetimi, taraftardan çekinir mi? Şampiyonluk için yaptık biz bu stadyumu.". Hadis-i Şerif'tir, "Hayırlı işlerde acele edin. Araya şeytan girer." Ben çok kullanırım." Hakikaten, ço kbüyük zorlukları aştık.

"EN BÜYÜK KULÜP BEŞİKTAŞ"

İlk şampiyonluğumuz ile beraber, Beşiktaş'ın marka değerine kattığımız, bize sunulmaya çalışılan "2 büyük var" sözünün gerçek olmadığını gördük. Herkes gördü ki, Türkiye'nin en büyük kulübü Beşiktaş! Bu süreç bize, Beşiktaş'ın ne kadar büyük bir kulüp olduğunu hissettirdi. Dünyada tanınan marka Beşiktaş olmaya başladı. "Come to Beşiktaş"ın olması, Uzakdoğu açılımları önemli projelerdi."

"ALLAH RAZI OLSUN DEVLETİMİZDEN..."

"Hatalar yaptık mı, yaptık! Geriye döndüğümüz zaman, daha radikal kararlar alabilirdik. Hiçbir şubeyi kapatmadık. Beşiktaş'ın giderleriyle alakalı kısıtlamalar yaptık ama marka yüzü olan herşeyi yaşattık, kurtardık. Allah razı olsun devletimizden, çıkan kanunla birlikte amatör şubelere harcadığımız paraları vergilerden mahsup edebiliyoruz."

"BEN TATLI CADI SAMANTHA DEĞİLİM"

"Çocukluğumuzda Tatlı Cadı Samantha vardı. Burnunu oynatıyordu. Öyle bir maharetim de yok. Bir şeyleri ya bir yerden feda edeceksiniz ya da gerçeklerle karşı karşıya kalacaksınız. BJK TV'yi kapatalım mı dediler, kabul etmedim. Şubeleri kapatalım mı, hayır. Transfer yapalım, her şeyi yapalım, maliyeti düşürelim olmaz. "

"FİKRET BAŞKAN EKONOMİ BAKANI OLSUN DİYORLARDI"

"Üç kulübe baktığımız zaman, rakamlar ortada. En az borçlu olan kulüp biziz. En çok borçluyken, en az borçlu hale geldik. Stadyum yaptık. Rakiplerimiz araziler sattılar. 1 tane civata satmadım. Ne oldu da, bir anda Beşiktaş'ın üzerinde bir şeyler oynanmaya başlandı? Size de soruyorum, ne oldu? Bana "Fikret Başkan, Ekonomi Bakanı olsun." diyorlardı. Ne oldu? Bu tarihi kadrolar, namağlup gruptan çıkan takım vardı. "Bu takım sizin eseriniz"e gelindi. Ne olduğunu hep beraber irdelemeliyiz."

"KUMPASTAN KURTULURSAK ŞAMPİYON OLACAĞIZ"

"Kırgınlıklarım var. Bunları hep beraber yaptık. Bu kulüp benim değil, hepimizin. Şahsıma ait bir kulüp değil. Ben aranızdan gelen kardeşinizim. Görev sürem bitince aranıza döneceğim. Bu kulüp tüm Beşiktaşlılar'ındır. Daha çok organize edenlere değil sessiz kalanlara üzüldüm. Bizim layık olmadığımız bir şeydi. Moralimi çok bozdu. Şu anda Beşiktaş futbol takımı, işte dün kazandı. Bakıyorum, ligin başındayız. Fikstüre bakınca önümüzde 16 maç var. Bu kumpastan kurtulursak şampiyon olacağımıza inanıyoruz. Her şey moralle alakalı. Hep beraber yapacağız. Bu bir insanın sırtına bindirilip de yapılacak şey değil."

"TATİLE GİDERKEN HESAP MI VERECEĞİM!"

"7 gün Beşiktaş için çalışıyoruz, her gün Beşiktaş için çalışıyoruz." dedim, zannetiler ki maaşla çalışıyoruz. Benim verdiğim eforu, bir nebze Süleyman Ağabey'in dışında, veren olmadı. Hiçbir kulüpte verilmedi. Normal yapmam gereken bir şeymiş gibi. "Tatile gidiyor Beşiktaş'ın başkanı" diyorlar. Ben burada çalışıyorum, kulübün parasıyla çalışıyorum da tatile gitmenin hesabını vereceğim. Birçok şey oldu. Bunların hepsi, çok üzdü beni.

"BAŞKAN ADAYI OLMAK DURUMUNDA DEĞİLİM"

Mayıs ayında kongre var. Bu kongre Beşiktaş'ın tarihi bir kongresi olacak. Burada, Beşiktaş'ın kongresinde aday olmak isteyenlere her seferinde olmalılar dedim. Hep beraber bir şeye karar vereceğiz. Hep birlikte çalışacak mıyız, yoksa sil baştan mı yapacağız? Ben doğduğum günden beri Beşiktaş için çalışmak istiyordum. Çok önemli projelerin, icratlerin altında imzam vardı. Yaptım, şampiyonluklar yaşadım. Bunu azıcık daha yukarı çıkartmak lazım. Bunu hep beraber yapabiliriz. Ben, sizin başkanınızım. Bana sahip çıkmak zorundasınız. Yoksa, bu mayıs ayında aday da olmayabilirim. Aday olmak durumunda değilim. Taahhütüm yok. Bizim Beşiktaş'a yılmadan hizmet edebilmemiz için size ihtiyacımız var. Sizlere ihtiyacımız var.

"TUTMUŞLAR BİR MİNİBÜS, PARALAR NEREDE"

Çene ile, negatiflikle Beşiktaş bir yere gelmez. Hiç duydunuz mu, borçla alakalı konuşuyor, "Bu borç nasıl iner?" programı gördünüz mü? "Talisca'yı niye almadınız" diyor, sanki onu bir başkası getirdi de bana hesap soruyor. Bir oyuncuyu satıyorsunuz, para getiriyorsunuz, "Beşiktaş kazandı" oluyor. Bazen satamıyorsunuz, "Senin eserin." oluyor. Kim bunları çıkartıyor! Tutmuşlar bir minibüs Beşiktaş'ta gezdiriyorlar, "Paralar nerede?" diye. Beşiktaş'ın Adana'daki maçına gidiyorlar, bayan basket maçına. Beşiktaş'ın bayan basketbol takımı Ankara'ya geliyor maç yapmaya. Kaç taneniz gittiniz? Bu hangi irade, buradan kalkıp da Adana'ya gidiyor, bu ne oldu? Kim organize ediyor? Oradaki insanlara bağırın, edin. Bu Beşiktaş bizim. Bendeniz, sizler için çalışıyoruz. Sizler için mücadele ediyoruz. Beşiktaş için mücadele ederken en büyük ihtiyacımız sizlersiniz. Bu işe Ankara'da başladım. Diğer yerlerde de bunları konuşacağım.