Yüksek teknoloji kullanılarak geliştirilen, doku, organ ve hücrelerin beslenmesine olanak sağlayan "Perfüzyon Cihazı" ile yaklaşık 4-12 saatte nakledilmemesi durumunda işlevi yitiren kalp, karaciğer, böbrek, pankreas gibi organlar artık 24 saat korunarak bir başkası için umut olabilecek.
Türkiye Organ Nakli Vakfının (TONV) koordinasyonunda paydaş kurum ve kuruluşlarla iş birliği içinde yürütülen Uluslararası Organ Nakli Ağı (International Transplant Network) kapsamında, organ naklinde kullanılan ileri teknolojilerin anlatıldığı "Ölü Donörden Organ Çıkarımı" başlıklı uluslararası kurs programı, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde düzenlendi.
Dünya genelinden 22 ülkeden 60'dan fazla cerrahın katıldığı kurs
programında, koyundan alınan karaciğer ve böbrekler kullanılarak
perfüzyon cihazı uygulaması gerçekleştirildi.
Canlıdan organ bağışı yüksek, kadavradan
düşük
AÜ Tıp Fakültesi Böbrek ve Pankreas Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr.
Acar Tüzüner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de 25 bini
böbrek, 2 bin 500'ü karaciğer olmak üzere yaklaşık 30 bin kişinin
organ beklediğini belirterek, canlıdan organ bağışının yüksek
olmasına karşın kadavradan organ bağışının düşük olduğunu
söyledi.
İspanya'da milyon kişide 50 olan kadavradan organ bağışçı sayısının Türkiye'de milyon kişide 8 olduğunu aktaran Tüzüner, kadavra bağış oranlarının mutlaka artırılması gerektiğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Tüzüner, kadavradan kısıtlı koşullarda alınabilen ve uygulanabilen organ sayısının yeni teknolojilerle birlikte arttığını söyledi.
Yeni cihazla kullanılamaz hale gelen organlar
kullanılabilecek
Yeni cihazlarla birlikte, vericiden alıcıya nakil sürecinin
uzaması, uyumsuzluk tespit edilmesi ve yeni testlerin yapılmasına
bağlı geçen sürenin artması sonucunda hasar oluştuğundan
kullanılamaz hale gelen ve "marjinal donör" diye isimlendirilen
organların artık kullanılabilir hale gelmeye başladığını anlatan
Tüzüner, şunları kaydetti:
"Perfüzyon cihazlarının özelliği, kadavradan çıkarılan organlar, alıcıya takılana kadar bir süre geçiyor. Canlı nakillerde organ hemen takılabiliyor ama kadavrada organ çıkarılıyor, doku testine gidiyor. Bazen organın il dışına çıkması gerekiyor. Bir hastalıktan dolayı ölen ve hastalığı organa da zarar veren bağışçının hasarlı olan organı takıldığında da performansı düşük oluyor. Yeni teknoloji, organ çıkarıldıktan sonra alıcıya takılıp tekrar kan gidene kadar organı hayatta tutabiliyor.
Karaciğer ve böbrek naklinde 12 saatte nakil yapılamadığında organ kullanılamaz hale gelirken artık bu cihazla 24 saat korunabiliyor ve mükemmel sonuç alınıyor. Perfüzyon cihazı, kalp, pankreas için de kullanılabiliyor."
Perfüzyon cihazlarının İngiltere, Hollanda ve İspanya'da rutin
uygulamaya alındığını belirten Tüzüner, AB ülkeleri ile ABD'de
yaygın olarak uygulanmaya başlandığını da söyledi. Tüzüner,
"Türkiye'de de bağış oranları artırılmalı. Kadavradan bağışlarda
organların ziyan olmaması için bu cihazların kullanıma girmesi önem
taşıyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Oksijenli solüsyon ya da kanla besleniyor"
Cihazın kullanımına ilişkin bilgi veren Tüzüner, klasik yöntemde
çıkarılan organların atardamardan verilen özel saklama
solüsyonlarıyla +4 derecede soğutularak korunduğunu söyledi.
Hücrelerin metabolizmasının yavaşlatılarak fazla enerji
harcamalarının engellenerek organın ömrünün uzatılmaya
çalışıldığını anlatan Tüzüner, perfüzyon cihazlarında ise 2 ayrı
teknik kullanılarak organın sağlıklı kalabilme sürecinin
uzatıldığını aktardı.
Prof. Dr. Tüzüner, ilk yöntemde organa soğuk solüsyonla devamlı oksijen verildiğini, diğer teknikte ise organa kalbin gönderdiği kan gibi oksijenli kan verilerek atardamardan beslendiğini söyledi.
Tüzüner, "Organın hiç vücut dışına çıkarılmamış gibi fonksiyonu
ve canlılığı korunabiliyor. Uzun süre bekletildiği için sınırda
olan organlar, beslenebildiği için zarar görmüyor. Hatta, çok yağlı
olan bir karaciğer nakil için mümkün değilken, bu makinelerle
organa yağları eritici maddeler verilerek, normal karaciğer
değerlerine getirilerek nakil mümkün olabiliyor." bilgisini
verdi.
"Organların daha iyi hale getirilmesi
sağlanıyor"
Hollanda Leiden Üniversitesi Hastanesi Organ Nakli Merkezi
Sorumlusu Prof. Dr. Andrzej Baranski de organın korunmasında yüksek
teknolojik cihazların çok büyük önem taşıdığını belirtti.
Baranski, "Bu makinelerin en büyük özelliği, takılması pek mümkün olmayan organların kullanılabilir hale gelmesine olanak tanımasıdır. İki yıl önce bunu hayal bile edemezken bugün bu makineler sayesinde organları çıkardıktan sonra organların daha iyi hale getirilmesi sağlanıyor." diye konuştu.
Prof. Dr. Baranski, bu şekilde kadavradan alınan organların bir başkası için kullanılmasında önemli bir artış sağlanabildiğini ifade etti.
Öte yandan Baranski, Türkiye'nin canlıdan organ nakli
başarısının ve cerrahi tekniklerin çok iyi düzeyde olduğunu
vurgulayarak, kadavradan bağış ve nakillerin ise yeterli olmadığını
belirtti. Baranski, "Türkiye'nin kadavradan organ nakillerini
artırmasını bekliyoruz." dedi.
"Günlük pratikte de yerini alacaktır"
TONV Başkanı Eyüp Kahveci, program kapsamında Avrupa'da kendi
alanlarında en iyi organ nakli cerrahları ile Türkiye'deki
cerrahların bir araya gelerek eğitimci olduklarını söyledi.
Programın, yurt içi ve yurt dışındaki yansımaları sayesinde Türk sağlık hizmetlerinin önemli ölçüde görünürlüğünü artırdığını ifade eden Kahveci, "Bu da Türkiye deneyiminin yurt dışına aktarımını sağlayacaktır." dedi.
Organların sağlıklı bir şekilde uzun süre korunmasına olanak tanıyan perfüzyon cihazlarının başarılı nakil operasyonlarında önem taşıdığını ifade eden Kahveci, "Eğitim programları ve kurslarla birlikte cihazlar Türkiye'de de kullanılmaya başlanacak ve günlük pratikte de yerini alacaktır diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.
Kahveci, tek bir organın bile ziyan edilmemesi gerektiğini, kadavra bağışlarının sınırlı sayıda ve yetersiz olduğunu vurgulayarak, "yüksek teknolojik cihazların desteğiyle kullanılabilir organ sayısının artırılmasının hayati önem taşıdığı" değerlendirmesinde bulundu.