Vahşi cinayetin ardından harekete geçen katilin eşi, avukatı Funda Sadıkahmet Alp aracılığıyla Bakırköy Nöbetçi Aile Mahkemesi'ne başvurdu. Eşi Birol Karacal'a boşanma davası açan 26 yaşındaki kadın, 1,5 yaşındaki oğlunun da velayetini istedi. 11 gün önceki vahşete ilişkin bazı detaylar da 6 sayfalık boşanma dilekçesinde ortaya çıktı.
KATİLİN EŞİ BOŞANMAK İÇİN HAREKETE GEÇTİ
Vahşice işlenen cinayetin ardından katil Birol Karacal' ın eşi
harekete geçti. Avukatı Funda Sadıkahmet Alp aracılığıyla Bakırköy
Nöbetçi Aile Mahkemesi'ne başvuran R. K. boşanma davası açtı.
Ayrıca oğlu E.K.'nın velayetini istedi. Mahkemeye sunulan dilekçede
davalı ile davacının 7 Ocak 2015 tarihinde görücü usulü
evlendikleri ve E.K. adında bir çocukları olduğu belirtildi. Kas
gerilmesi hastalığı olan ve yürümekte de güçlük çeken kadının
altınlarıyla Birol Karacal.'ın araba aldığı, araba aldıktan sonra
Karacal'ın eşi ve oğluyla ilgilenmediği belirtildi.
"...SENİN DE KAFANI BÖYLE KOPARIR KAPINA
ATARIM..."
Birol Karacal'ın evine ve ailesine bağlı olmadığı, zaman zaman eşi
ile tartıştıkları ve aynı evi paylaşan iki yabancı oldukları
ayrıntılarıyla anlatılan dilekçede şu ifadelere yer verildi:
"Çalıştığı işten yakınan davalı Birol Karacal bir gün eşine
'Çalışmaktan çok sıkıldım, bir suç işleyip cezaevine gireyim de
rahat edeyim!' dedi. Bu mantıkla bir adamla evli kalmayı tamamen
kafasından çıkaran müvekkil boşanma davası açma arifesindeyken o
vahim olay gerçekleşmiş ve hayatı alt üst olmuştur. Halbuki
davalının iş yerinden arkadaşı Halit, hamile eşi ve 10 aylık bebeği
için ev bulmasına yardımcı olurken karşı dairesine taşınmalarına
sebep olmuş. Hatta davalı, Halit ve ailesini evine davet edip
müvekkille iftar sonrası hazırlatmıştır. Komşuluk ilişkileri iş
arkadaşı da olmaları sebebiyle ilerlemiş, davalı zaman zaman işe
Halit ile beraber gitmeye başlamıştır. Çocukları birlikte oyun
kurmuş, müvekkilimin cani kocası tarafından katledilen hamile
kadın, 10 aylık bebeği, müvekkilim ve oğlu ile gündüzleri birlikte
zaman geçirmiştir. Birbirlerine yemekler ikram edip, birbirlerinin
dilini anlamadan arkadaşlık ve komşuluk etmişlerdir. Yaşanan
vahşetten 2-3 gün önce davalı eve geldiğinde müvekkilime başından
geçen bir olayı anlatmak istediğini ve çok üzüldüğünden bahisle
karşısına oturmuş. Aralarındaki diyalog ise kan donduracak
cinstendir; 'Bugün iş yerinde Halit'e çok kızdım. Tavuğun kafasını
kopardım ve gittim Halit'in önüne attım. Bir daha benim evimin
kapısını çalarsan soru sormak, yardım istemek için senin de kafanı
böyle koparır kapına atarım' dedim. Bunu duyan müvekkil derhal özür
dilemesini, yaptığının ayıp ve incitici olduğunu söylemiş. Ertesi
gün işten gelen davalı 'Halit'ten özür diledim. Merak etme
barıştık' dediğinde müvekkil biraz olsun rahatlamıştır. Ancak son
zamanlarda davalının davranışları onu ciddi manada rahatsız
etmekteymiş. Boşanıp kurtulmak için kollayan müvekkil bu acıyı bir
şekilde tecrübe etmek yaşamak zorunda kalmıştır."
VAHŞİ CİNAYETİN ÖNCESİ SONRASI
Cinayetin ardından müvekkillinin sürekli ağladığı ve ilaçlar
kullandığını belirten Avukat Funda Sadıkahmet Alp dilekçesinde olay
gecesine ilişkin müvekkilinin ifadelerine de yer verdi. Dilekçede
şu ifadelere yer verildi: Cinayet gecesi müvekkil yine saat 02.00
civarı uyanmış işe gidecek olan davalının yemeğini hazırlamak üzere
mutfağa gitmiştir. Bu sırada davalının telefonu çalmış ve
'Geliyorum tamam' dediğini duyunca arayanın kim olduğunu sormuştur.
Davalı 'Cemal aradı, işe geliyor musun?' deyince müvekkil, 'Şimdiye
kadar aramayan adam bu gece niye aradı?' dediğinde cevap dahi
alamamıştır. Davalı o gece her zaman olduğundan farklı stresliymiş.
Hatta gece hiç uyanmayan bebekleri o gece uyanmış, huzursuzmuş.
Davalı evden 02.30 sularında çıkınca müvekkil oğlunu banyo yaparsa
uyur belki diye yıkamaya koyulmuş. Banyodan çıktığında karşı
komşularının çocuğunun ağlama seslerini duymuş ancak sıkça gece
ağladığı için yine rutin bir ağlama diye düşünmüş. Sabah komşuları
Halit'in bağrışlarına irkilen müvekkil kapıya çıktığında 'Karım,
çocuğum yok, sen gördün mü? Kocan nerede?' deyince 'İşe gitti gece
sen orada görmedin mi?' demiş. Halit, davalının ve Cemal'in o gece
işe gitmediğini söyleyince müvekkilim çok şaşırmış ve hemen
davalıyı aramıştır. 'Gelince anlatırım , babamın evine geldim'
diyen davalıya 'Sen o eve öyle gitmezsin ne oldu? demesi üzerine
1,5 saat sonra davalı eve geldiğinde müvekkilin baskısıyla geceyi
nerede geçirdiğini şöyle açıklamıştır: Cemal ile bir inek bulduk,
onu çalmaya karar verdik. Ancak çok güzel olmasına rağmen çok
agresifti ve çok bağırdı. Çalamadık, işe bu yüzden gitmedim. Ben de
eve geldim' O an müvekkil davalının komşusunun eşi ve çocuğuyla
ilgili bir şey bildiğini sezmiş ve nitekim karakola gittiklerinde
her ne kadar davalı gizlese de Cemal ile yaptığı görüşmeyi
polislere söylemiştir. Cemal'in de yakalanmasına katkı sağlamıştır.
Müvekkil, davalıdan şüphelenip soruyor eve gelince 'Emani'nin ve
çocuğunun kaybolmasıyla bir ilgin var mı?' diye. Davalı 'Ne elimi
sürdüm, ne de öldürdüm...' şeklinde cevap veriyor. İşte o an
müvekkilin kafasında fotoğraf canlanıyor. Evden çıkıp ablasına
gitmek isteyen davalıyı oyalıyor ve polisin gelmesini bekliyor.
Bebeği E.K.'yı alıp oraları terk ediyor müvekkil. Bu yüz kızartıcı
suç zaten gitmeyen ve boşanma arifesinde olan evliliği tamamen
bitiriyor."
"OĞLUMUN BABASI ÖLDÜ"
"Müvekkil kesinlikle nafaka ve tazminat istememektedir" denilen
dilekçede, "Müvekkil "O kanlı ellerden çıkacak bir kuruş dahi ne
benim ne oğlumun boğazından geçmeyecek oğlumun babası öldü'
demiştir. Ayrıca müvekkil duruşmalara da gelmek istemediğini,
davalı ile karşı karşıya olmak aynı havayı dahi solumak
istememektedir. Müvekkilin tek istediği bir an önce boşanmak ve
oğlunun velayetini almaktır " ifadeleri kullanıldı. Avukat Alp
dilekçesinin sonunda tarafların boşanmasına ve 1,5 yaşındaki
E.K.'nın velayetinin de müvekkili olan anne R. K.'ya verilmesi
talep etti.
AVUKAT ALP: MÜVEKKİLİM ÇOK ÜZGÜN
Davayı açtıktan sonra Avukat Funda Sadıkahmet Alp Bakırköy Adalet
Sarayı önünde basın açıklaması yaptı. Avukat Alp, müvekkili ile
Birol Karacal'ın arasındaki geçmişteki bir takım anlaşmazlıklardan
dilekçesinde bahsettiğini hem de işlenen cinayetin boşanmaya ciddi
bir gerekçe olduğunu anlattı. Müvekkilin boşanmada kararlı olduğunu
söyleyen Avukat Alp, müvekkili ile öldürülen Emani Al- Rahmun'un
komşu olduklarını ve olaydan dolayı müvekkilinin çok üzüldüğünü ve
ağladığını anlattı. Alp, Müvekkilimin kendisi ve çocuğu için
kesinlikle bir nafaka talebi yok. Tazminat talebi yok. Biz avukatı
olarak biz de hiçbir şey talep etmedik. Yargılama giderlerinin bile
biz üzerimizde kalmasını talep ettik. Müvekkil ' Kanlı ellerden
gelecek bir kuruşu bile ne benim ne de çocuğum boğazından geçsin
istemiyorum' diyor. Tabiri caizse beddua ediyor ona. Çok çok üzgün.
Müvekkilim nerede olduğunun dahi bilinmesini istemiyor, çünkü çok
korkuyor . Çok endişeli . Israrla beni boşayın, benim çocuğumun soy
ismini değiştirin ben hayatıma devam etmek istiyorum' diyor"
ifadelerini kullandı.