Farz, vacip ve mekruh olan günlerin dışında oruç tutulan bütün günler nafile oruçtur.

Peygamber efendimiz Hz. Muhammed, Ramazan ayının dışında en fazla, Ramazan ayından önceki ay olan Şaban ayında oruç tutmuşlardır.

Üç ayların başlangıcı olan Recep ayında özellikle ilk üç günde tutulan oruçlar, Muharrem ayında aşure günü dahil ilk 10 günde tutulan oruçlar veya Pazartesi - Perşembe ve her ayın 13-14-15'inde tutulan oruçlar nafile oruçlardır.

Nafile oruç tutulduğu zaman büyük sevabı vardır. Tutulmadığı takdirde herhangi bir günahı yoktur.

Nafile oruç tutmak isteyenler en geç ne zamana kadar niyet edebilirler?

Mü'minlerin annesi Âişe radıyallahu anha'dan rivayete göre o, şöyle demiştir:

'Resûlullah bir gün yanıma geldi ve 'yanımızda yiyecek bir şey var mı?' Dedi. Ben de yok dedim. O da 'O halde ben oruçluyum' buyurdular. (Buharî, Savm 21, 51; Müslim, Sıyam 169 (1154)-170)

Bu hadise göre 'nafile oruç' tutan kişiler, eğer imsak vaktinden sonra yemek, içmek ve cinsel ilişki gibi orucu bozacak herhangi bir şey yapmamışlarsa kaba kuşluk vakti denilen vakte yani öğle namazı vaktinden 5-10 dakika öncesine kadar oruca niyetlenebilirler.

Nafile oruç bozulduğunda yerine tutulması gereken oruç farz mı yoksa vacip mi olur?

Nafile orucu bozanların kaza orucu tutacağına dair şöyle bir hadis bulunmaktadır:

Aişe radıyallahu anha demiştir ki: 'Biz oruçlu iken Hafsa ile bana bir hediye getirildi. Biz de oru­cumuzu bozduk, sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem odaya girdi. Kendisine: 'Ya Resûlallah! Bize bir hediye getirildi, onu canımız çekti ve orucumuzu bozduk', dedik. O da 'Size günah yok (ancak) onun yerine başka bir gün oruç tutu­nuz' buyurdu. (Tirmizî, Sıyam, 36; Ebû Davûd, Savm, 73)

İmam-ı Azam ve İmam Malik bu hadise dayanarak başladığı nafile orucu bozan kişiye ka­zanın vacip olduğunu söylemişlerdir. Gerçi bu hadis zayıftır. Çünkü raviler arasında tenkide uğrayan Zümeyl vardır. Fakat bu hadis İbn Hibban, İbn Ebî Şeybe ve Taberanî tarafından başka senedlerle de rivayet edilmiştir.

Bu görüşte olanlar ayrıca 'Amellerinizi bozmayınız' (Muhammed, 47/33), ve 'orucu geceye kadar tamamlayınız' (Bakara, 2/187) manalarındaki ayetleri de görüşlerine delil almışlardır. Çünkü bu son ayette, orucun geceye kadar tamamlanması emredilirken farz veya nafile olduğu­na dair bir ayırım yapılmamıştır.

Konu ile ilgili olarak Ömer Nasuhi Bilmen'in Büyük İslam İlmihali'nde şu bilgiler yer almaktadır:

'Nafile oruçların tutulmalarını zorunlu kılacak dinde bir sebep yoktur. Bunlar, yalnız sevap kazanmak için dileyenlerin tutacakları oruçlardır. Ancak böyle bir oruç tutulmaya başlandıktan sonra bozulacak olursa, onun kazası gerekir. Bu kazanın sebebi de, böyle bir ibadete Hak rızası için başlanmış olmasıdır ki, bunu yarıda bırakmak caiz olmayacağından kaza şeklinde tamamlanması vacip olur.' (Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, İstanbul, 1986, s. 255-256.)