Korona virüs (Covid-19) ile mücadele kapsamında karantina da bulunanların psikolojik boyutunu değerlendiren Doç. Dr. Fatma Sapmaz, beden ve ruh sağlığının bir bütün olduğunu belirterek, ruhsal iyilik halinin korunması ve güçlendirilmesi için yapılabilecekleri anlattı.



'Düşüncelerinizi gözden geçirin, size iyi gelmeyenleri yakalayarak yeniden düzenleyin'

Doç. Dr. Sapmaz, beyinin denge ve tutarlılık mekanizması ile çalıştığını belirterek, şunları söyledi: 'Hasta olmak istemiyorum, hastalanırsam bu benim sonum olur gibi olumsuz çağrışımlı düşünceler, daha fazla strese sebep olan ve kaygı düzeyinizi artıracak, doğal olarak da bedeniniz göğüste sıkışma, terleme vb. belirtilerle cevap verecektir. Bu noktada; gergin ve kaygılı hissettiğinizde kendinize şu anda 'aklımdan ne geçiyor?' sorusunu sorun ve yakaladığınız düşünceyi yazarak işlevsel düşünceye dönüştürmek için 'bu düşüncenin bana nasıl bir faydası var? aklımdan geçeni başka nasıl açıklayabilirim?' diye sorabilirsiniz. O halde düşüncelerinizi bir forma kaydedin ve yanlarına size iyi gelecek düşüncelerinizi yazın.'

'Sosyal ve duygusal paylaşımlarınızı arttırın'

Doç. Dr. Sapmaz, sosyal mesafenin oluşturduğu olumsuz duygularla mücadelede yapılabilecekleri sıraladı diyen Dr. Sapmaz, konuşmasının bir bölümünde konuyla ilgili ise şöyle konuştu: 'Telefon, sosyal medya araçları ile sevdikleriniz, size iyi gelen dostlarınız ile görüşmelerinizi artırın. Bu süreçte yaşamakta olduğunuz kaygılarınızı, endişelerinizi ve sizi yoran duygularınızı ifade etmeye özen gösterin. Böylelikle olumsuz duyguların üzerinizde kurmuş olduğu baskıdan kurtulacak ve rahatlama hissedeceksiniz. Gündem ve içeriğinizin sadece pandemi olmamasına özen gösterin. Konuşmalarınızda güzel anılarınız, sevdiklerinizle birlikte geçirdiğiniz eğlenceli zamanlar gibi olumlu duygulara, hissettiğiniz yaşantılara yer verin. Farklı mekanlarda olsanız dahi, etkinliklerinizi birleştirebileceğinizi unutmayın. Bir sofrada canlı görüşmelerle aynı saatte, sevdiklerinizle bir arada olabilir; eş zamanlı seçeceğiniz filmleri izleyip üzerine konuşabilirsiniz.'



'Olumlu duygulara odaklanın ve iyimserliğinizi artırmaya çabalayın'

İyimserlikle pollyannacılığın aynı şey olmadığını belirten Doç. Dr. Sapmaz, iyimserliğin var olan problemler ile sahip olunan olumlulukları bir arada değerlendirmeyi içerdiğini söyledi.

Dr. Sapmaz, konuşmasını şöyle devam etti:

'Olumlu çağrışımlar yapan sözcükleri kullanmaya ve göreceğiniz yerlere yazmaya çalışın. Böylelikle beyninize olumlu mesajlar vermeye başlayacaksınız. Olumsuz cümleleri olumluya çevirin. 'Ne kadar sıkıntı yaşarsam yaşayayım sağlıklıyım' cümlesi yerine 'sağlıklıyım' 'mutluyum' 'başarılıyım' 'güzel bir ailem var' vb. cümleleri kurun. Bir liste oluşturabilir ve güçlü olduğunuz yanları yazabilirsiniz. Sizde iyi duygular oluşturan anılarınızı hatırlayın. Resimlere bakabilir, sevdiklerinizle sohbet edebilirsiniz. Yaşamak istediğiniz, size iyi gelecek yaşantıları hayal edin. Hayal ettiğinizde yaşayacağınız duygunun, gerçek yaşamda yaşayacağınız duygu ile benzer ya da aynı olacağını görmeniz için en azından deneyin.'

Doç. Dr. Sapmaz açıklamalarını Martin Seligman'dan yaptığı bir alıntı ile sona erdirdi: 'Hayat olumlu insanlara da olumsuz insanlara da aynı terslikleri ve trajedileri sunar, ama olumlu insanlar bununla daha iyi başa çıkar.'