Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Balgat Eğitim Merkezinde gündeme ilişkin haftalık basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu. Karamollaoğlu, "Türkiye her alanda tıkandı. Türkiyemiz bu tıkanıklıklardan kurtulmak mecburiyetindir. Türkiye'de yeni bir dönem başlatılmalıdır. İnsanlarımız artık, kutuplaştıran, kavga ve polemik üreten, gerçek gündemler konuşulmasın diye suni gündemlerle meşgul edilen siyaset anlayışından bıktı. Milletimiz artık kendi dertlerine derman olacak, herkesi kucaklayacak, çözüm üretecek bir siyasi anlayışı görmek istiyor bir çıkış kapısı, bir umut arıyor. Bugün artık her kesimden insanın ortak talebi Yaşanabilir Türkiye'nin oluşturulmasıdır. İnsanımızın dertlerinin ve problemlerinin sürekli ele alındığı bir ülke konumuna gelmektir." ifadelerini kullandı.

PROBLEMLERİN İÇİNDEN BİRLİKTE ÇIKMAK MECBURİYETİNDEYİZ

"Gelin bunu iktidarı ile muhalefeti ile birlikte ele alalım." diyen Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu, "18 yıl iktidarda kalan bir anlayışın artık bu problemleri çözemeyeceği net olarak görülmüştür. Muhalefeti ile iktidarı ile bu problemlerin içinden birlikte çıkmak mecburiyetindeyiz. Yaşanabilir Bir Türkiye hepimizin hedefi olmalı, hepimiz bu heyecanı duymalıyız. Biz Milli Görüş mensupları olarak bu birlikteliğin ülkemizde kurulabileceğine, bütün insanlarımızın bu ülkede huzur ve barış içinde yaşayabileceğimize inanıyoruz. Bu ülkeyi gelin yeniden inşa edelim diyorum. Yaşanabilir Türkiye için ortaya koyduğumuz bu çalışmaların ve girmiş olduğumuz yeni dönemin ülkemize, milletimize ve camiamıza hayırlar getirmesini temenni ediyorum." diye konuştu.

Karamollaoğlu'nun açıklamaları şöyle:

"Ne yazık ki bir hafta yok ki basın toplantımıza acı bir haberle başlamayalım. Bu hafta, Suriye'de insani yardım çalışması yapan Kızılay aracına yapılan hain terör saldırısında şehit düşen Kızılay personeli evladımıza Allah'tan rahmet dileyerek basın toplantımıza başlamak istiyorum.

İnsani yardım aracına saldıracak kadar alçaklaşan terörü lanetliyorum. Bu hain saldırıda yaralanan kardeşlerimize ise Cenab-ı Allah'tan bir an evvel şifa niyaz ediyorum.

Türkiye ve dünya içinde bulunduğu Covid-19 salgın sürecinin etkisini hala sert bir şekilde hissediyor. 18 milyon öğrencimiz eğitim öğretim sürecinin başlangıcını yaptı. 21 Eylül'de ise kademeli olarak yüz yüze eğitim başlayacak. Salgının seyri bu süreçte uzaktan eğitimin daha uzun süre gündemimizde olacağını gösteriyor. Fakat burada şu noktaya dikkat çekmek istiyorum. Özellikle EBA TV üzerinden yapılan eğitimlerle alakalı sistem alt yapısının yetersiz olduğu ortaya çıkmıştır. Öyle ki bize gelen şikayetler de velilerin sisteme girişte yaşadığı sıkıntılar, sistemin yetersizliğinin çok ciddi boyutlarda olduğunu ortaya koyuyor.

EĞİTİM EŞİTSİZLİĞİ BÜYÜDÜ

Özellikle online eğitime ulaşmak için gerekli bilgisayarı, tableti, internetti hatta televizyonu olmayan ailelerin durumu en ciddi problem olarak karşımıza çıkıyor. Yaklaşık Mart ayından beri pandemi süreci başlamış olmasına rağmen, bu süreçte maddi durumu yeterli olmayan vatandaşlarımızın bu ihtiyaçlarının karşılanması yönünde iktidarın hiçbir adım atmamış olması üzüntü vericidir.

Zaten eğitim eşitsizliğinin var olduğu bilinen ülkemizde pandemi ve uzaktan eğitim süreci ile bu eşitsizliğin çok daha büyüyeceği endişesi artmıştır. Yükselen döviz kurunun etkisi ile teknolojik araç gereçlerin pahalandığını da göz önüne alırsak bu yıl dar gelirli velilerimiz kara kara düşünmektedir.

Şimdi bu şartlar altında öğrencilerimizin verimli bir eğitim öğretim süreci geçirmesini nasıl bekleriz. Ben burada Vodafone, Türkcell ve Turk Telekom'a seslenmek istiyorum sizler de bu süreçte elinizi taşın altına koymalı öğrencilerimize ücretsiz internet alt yapısı sağlamak yolunda çok daha önemli adım atmalısınız. Burada milyonlarca öğrencimizin yani ülkemizin geleceği söz konusu. Umarım eğitimde yaşanan bu olumsuz atmosfer bir an önce çözülür ve öğrencilerimiz ile velilerimiz rahat bir nefes alır.

MİLLETİN KEFEN PARASINI ÇARÇUR EDEN İKTİDAR ŞİMDİ DE BES'E GÖZ DİKTİ

Muhterem arkadaşlar içinde bulunduğumuz pandemi süreci ve ekonomik kriz milletimizi her alanda daralttı. İktidar ise millete destek vermek yerine IBAN atıp destek istedi. Türkiye'nin ekonomik bunalımını bundan daha iyi anlatacak bir tablo bulmak mümkün değil.

Şimdi 90 yıllık birikimi mirasyedi evlat gibi elden çıkaran, bu milletin kefen parası olan ihtiyat akçelerini çarçur eden bu iktidar şimdi de BES paralarına göz dikti. 154 milyar TL'ye ulaşan BES paralarını Sn. Erdoğan kredi olarak dağıtılacağı mesajını verdi.

Bu iktidarın ekonomi anlayışı, elde olanı rant uğruna çarçur etmek oldukça hiçbir önlem işe yaramayacaktır. Bu karar Türkiye ekonominin yarasına merhem olmaz, yarayı daha da kanatır. Şimdiden çok açık bir şekilde uyarmak istiyoruz, BES paraları ranta kurban edilmemelidir.

BİR ÜLKEDE ADALETSİZLİK YAYGINLAŞIRSA FELAKETİ BEKLE

Ülkemizde Kovid-19 salgını kadar hatta daha tehlikeli olan sosyal hastalıklar var. Eğer bu hastalıklar bir toplumda artıyorsa o toplumun huzur ve refaha kavuşması mümkün değildir. Yüzlerce yıl önce, Sosyoloji'nin temellerini atan İbn Haldun bu hastalıkları şöyle özetliyor; Bir toplumda, bir ülkede eğer dayanışma yok olursa, üretimin zayıflar ve vergiler arttırılırsa, ehliyet ve liyakate önem verilmezse, adaletsizlik yaygınlaşırsa, göç hızlanırsa felaketi bekle.

Ne yazık ki bugün ülkemizde İbn Haldun'un üzerinde durduğu bu hastalıkların tamamı ile karşı karşıyayız. İbn Haldun bugünleri sanki görmüş de ikaz ediyor. Eğer ülkemizin ayağa kalkmasını hakikaten istiyorsak, bu hastalıklardan el birliği ile bir an önce kurtulmak zorundayız.

TOPLUMSAL HASTALIKLARIMIZA REÇETEMİZ

Çok açık bir şekilde ifade etmek istiyorum ki bu hastalıkların doğru teşhis eden ve çözüm üreten tek parti Saadet Partimiz, Milli Görüş anlayışı olmuştur. Biz bu ülkenin sorunlarını da biliyoruz çözüm yollarını da. Bu sebeple Kovid-19 için maske, mesafe, hijyen öneriliyor ise, biz de toplumsal hastalıklarımız için şu önerileri yapmak istiyoruz;

1- Toplumsak dayanışma arttırılmalı, milletimiz arasında oluşan kamplaşma ve kutuplaşma ortadan kaldırılmalıdır.

2- Üretime dayalı ekonomiye geçilmeli, üretime dönük olmayan israf mesabesindeki tüm yatırımlar durdurulmalıdır.

3- Tarımsal üretim bir ülkenin milli güvenlik meselesidir, dolayısıyla tarıma gereken destek verilmeli çiftçimiz ayağa kaldırılmalıdır.

4- Devletin her kademesinde ehliyet ve liyakat esas alınmalı, Türkiye parti devleti görüntüsünden kurtarılmalıdır.

5- Adalet kamil manada tesis edilmeli, büyük adalet saraylarının inşası ile adaletin sağlandığı düşüncesinden vazgeçilmelidir. Fırat'ın kenarındaki kuzunun hesabı bu adalete emanet olduğu şuuru yerleşmelidir.

6- Göç veren illere güç verilmeli, büyükşehirlerimizde oluşan nüfus yığılması tersine göçle rahatlatılmalıdır.

DIŞ POLİTİKA İÇİNDEN ÇIKILMAZ HALE GELİYOR

Bir başka önemli konumuz da coğrafyamızda yaşanan krizlerdir. Doğu Akdeniz meselesi ortada, Türkiyemiz yalnız bırakıldı, kimseden destek alamıyoruz. Dün Oruç Reis Gemimiz bakım ve onarım için limana geri dönmüş bulunuyor, biz elbette dış politikada diplomasi ve diyalogu önceleriz. Ama sırf siz iç politika malzemesi yapacaksınız diye 82 Musul, 83 Kerkük kafası ile giderseniz, gemiyi limana çekince diyecek söz bulamazsınız.

Dış politika asarım keserimle yürütülemez, bu zihniyet Türkiye'ye bugün de zarar verdi yarın da. Şam'da Cuma namazı kılacaktınız, abdest bile alamaz duruma düşersiniz. Önceliğimiz her zaman akıllı bir diplomasinin benimsenmesidir, bunun da yolu komşu ülkeler ile geçmişte oluşturduğumuz birliktelikleri güçlendirmektir. Bugün İslam ülkeleri arasında işbirliğinin zayıflamasından en çok İsrail faydalandı.

BAE, Bahreyn'in İsrail ile yaşadıkları normalleşme süreci ortadadır. Bu gelişme normalleşme olarak takdim edilse de bu durum tamamen anormaldir. İsrail gibi emperyal hedefleri olan bir Siyonist devletin bu coğrafyada normalleşme gibi bir derdi hiçbir zaman olmamıştır. İslam ülkelerinin şu anki bu üzücü hali yakında bu coğrafyada çok daha büyük sorunlara yol açacaktır.

Arap Baharı ile başlayan ve İslam ülkelerinin dağılması ile sonuçlanan süreçten güç alan tek ülke İsrail pervasızca hedeflerine doğru ilerlemektedir. Unutulmamalıdır ki kurulmak istenen BOP, Büyük İsrail'in bir adımından ibarettir. Çok açık söylüyorum İsrail ve Amerika'dan dost olmaz. Amerika ve İsrail ile bu bölgede dostluk kurmak onların tahakkümüne rıza göstermekten başka bir mana ifade etmez. Küresel siyonizme karşı mücadele etmek hepimizin görevidir.

Hemen birkaç gün önce Bangladeş Dışişleri Bakanı Türkiye'yi ziyaret etti, onun ileri sürdüğü teklif bizim her basın toplantımızda önerdiğimiz öneri olarak karşımıza çıktı. D-8'leri canlandırın, D8'lere sahip çıkın… 20 küsur yıl oldu kurulalı. Merhum Erbakan Hocamız aramızdan ayrıldı D8'lerin ruhu da neredeyse onunla kayboldu. Şimdi Bangladeş diyor ki buna sahip çıkın, eğer sahip çıkarsanız İslam ülkeleri üzerinde daha etkili olabilirsiniz."