Talat Bulut’un 19 yaşındaki kostüm asistanı Özge’yi taciz etmesi üzerine gelişen olaylar her zaman olduğu gibi ‘takipsizlik’ denizlerinde boğuldu gitti. ‘Yasak Elma’nın yapımcısı Fatih Aksoy, “Yarın rakip bir firma setlere kendisine bağlı kişileri soksa, sonra da başrol oyuncularımı tacizle suçlasa...” gibi paranoyak fikirler içinde. “Her önüne gelen tacize uğradım der!” şeklinde bir kaygı bozukluğu yaşıyor.
Doğal olarak Talat Bulut’un kapı gibi arkasında. Fatma Girik bile, “Asla olmaz öyle şey! Sapasağlam aile babasıdır” diye konuya atılmadan edememiş. Talat Bulut hiç merak etmesin. ‘Takipteyiz’ etiketlerinden filan korkmasına da lüzum yok. Olan, “Bundan sonra onunla kim evlenir” dediği Özge’ye olur.
Erkan Petekkaya’nın “Beyoncé mi onu taciz edeyim” dediği Nurgül Yeşilçay’ın beş kuruşsuz kapı önüne koyulamama sebebi ondan büyük bir yıldız olmasıdır. Yoksa daha hikâyesini hiç bilmediğimiz Özgeler, günde 18 saat çalıştıkları setten utandırıla utandırıla, ayıplana ayıplana kovulmuştur.
Deniz Çakır kadehini Oktay Kaynarca gibi masa altına gizlemediğinden, Avlu’nun en şahane karakterlerinden Nil Makaracı lezbiyenliğini saklamadığından zorbalığı (set içinde, dışında, sosyal medyada) sineye çekmek durumunda.
‘Özel hayatının çalkantısı’ sebebiyle dizinin ‘ahlaki
değerlerine’ uymayan kadın oyuncuların bar kapısında en dağınık
resmini yakalamak için bütüüünn paparazziler yarış içinde. Ama
Talat Bulut’un (kendi sözleriyle) ‘karavanında donla oturma’, Kadir
İnanır usulü istediğine sarılma, öpme hakkı saklı.
Ayyaş, çapkın, hatta rezil bir biçimde Harvey Weinstein’laşan bütün
erkekler kral. Ve bu artık ekrandaki hikâyelerin dışında bir
mesele, sulu dedikodu değil. Dizi kurgusuna, orada yaratılan,
dayatılan dünyalara sirayet eden, kadınlara yavaş yavaş gündüz
kuşağındaki magazin programları dışında konuşacak alan bırakmayan
utanç verici bir durum.
Bu yüzden ekranda tacizin her türlüsünü izlediğimiz dizilere hâlâ
‘çok eğlenceli, tam yazlık bir romantik komedi’, ‘tüm aileyi
ağlatacak sımsıcak bir mahalle dizisi’, ‘yürekleri dağlayacak bir
aşk öyküsü’ filan diyoruz. Bütün dizilerde güzel kızlar
patronlarının her türlü sarkıntılığına, eşler kocalarının
kıskançlığına, çaresiz dul kadınlar ayıların tacizine uğruyor ve bu
adamlara ha bire âşık oluyorlar!
Ama Özge’nin Talat Bulut’a âşık olduğunu hiç sanmıyorum. Ya da
yüzlerce Özge’nin “Bir bilmemkim kolay yetişmiyor!” diyen 50-60
yaşında bıyıklılara ölüp bittiğini...
Balık baştan kokar misali, kamera arkası temizlenmedikçe, önünde de
düzgün bir şey izlemek mümkün olmayacak. O yüzden kadınları,
gay’leri, gencecik kızları bir lokmada harcamaktan vazgeçin, çünkü
artık sular iyice bulanıklaşıyor.