Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Habertürk TV yayınına katılarak gündeme dair soruları yanıtladı.

İstanbul'daki Suudi Arabistan Konsolosluğu'nda katledilmesine ilişkin yargılamanın Suudi Arabistan'a devrine ilişkin değerlendirmeler de yapan Kalın'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

BARIŞ YAPARSINIZ YOLUNUZA DEVAM EDERSİNİZ

Uluslararası ilişkilerde daralmalar ve genişlemeler olur. Bizim Mısır, Ermenistan, Suudi Arabistan'la normalleşme döneminden geçiyoruz. Uluslararası ilişkilerde ezeli ve ebedi düşmanlık husumet olmaz. Barış yaparsınız yolunuza devam edersiniz. Suudi Arabistan'la Kaşıkçı cinayetine kadar çok ciddi sorunlarımız yoktu. Kaşıkçı cinayeti büyük bir travma yarattı. Türkiye o dönemde üzerine düşeni fazlası ile yaptığını düşünüyorum. Duyurulması ve dünyada gündem olması.

SİYASETEN VE VİCDANEN YETERLİ BULMAYABİLİRSİNİZ

Daha sonra hukuki bir süreç başladı. Bu hadiseden dolayı Suudi Arabistan'la ilişkilerimiz ciddi yara aldı. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında böyle bir cinayete kurban gitmesi es geçilecek, üzeri örtülecek bir şey değildi. Trump açıktan çıkıp 'Bu konu bizim için bir sorun değildir' mealinde konuştu. Avrupa'da benzer çıkışlar oldu. Bir zaman sonra geriye çekildiler. Hukuki süreçle ilgili birkaç aşamalı süreç yaşandı. Adli süreçlerde ilgili makamların birbiriyle konuşması gerekiyordu. Burada bir sürü hukuki olarak teknik detaylar var. 6706 sayılı Uluslararası Adli İşbirliği Kanunu işletildi. Bizim bir vatandaşımız falanca ülkede uyuşturucu suçundan idama mahkum ediliyor mesela. Bununla ilgili girişimde bulunuyoruz. 'Mümkünse imkan olmasın, gelsin Türkiye'de cezasını çeksin' gibi. Bazen hukukun verdiği bazı kararlar kamu vicdanını rahatlatmayabilir. Neticede mahkemenin verdiği karara hukuken saygı duymak zorundayız. Siyaseten ve vicdanen yeterli bulmayabilirsiniz.

ÜLKEMİZİN ÇIKARLARINI DÜŞÜNMEK ZORUNDAYIZ

Türkiye sert tepki verdi, üzerine düşeni yaptı. Kemal Bey'in 'üç beş kuruş yapıldı' ifadesi gerçekten sakil ifade. Son tahlilde Suudi Arabistan bölgenin önemli aktörü. Bu olaya kadar bizim belli konularda görüş ihtilaflarımız olsa bile, böyle bir çatışma dönemine girmedik. Zaman zaman görüş ayrılıkları elbette olabilir ama ülkemizin çıkarlarını da düşünmek zorundayız. Türkiye'nin konumu, bölge ile ilişkileri, Suudi Arabistan ilişkilerini büyük fotoğrafı görmek zorundayız. Husumetle yönetemezsiniz dış politikaya.

'DEĞERLİ YALNIZLIK'

Değerli yalnızlık ifadesi o dönem çok yanlış anlaşıldı. Belki benim hatam; daha farklı, net ifade etmeliydim. Değerli kısmı değerli, yalnızlık ismi tek başınalığı ifade eden bir şeydi. Onu Türkiye yalnızlaştı diye çekenler oldu. Türkiye hiçbir zaman yalnız olmadı. Türkiye'nin Afrika, Uzakdoğu, Latin Amerika'da Türkiye'nin politikaları, duruşu her zaman takdir topladı.

İsrail'le normalleşme süreci başladı Türkiye Filistin davasından vaz mı geçiyor? Değil tabii ki. Dış politikada sıfır toplamlı oyunlar olmaz. Son tahlilde biz sıfır toplamlı bir oyun olmaktan ziyade, 360 derece perspektifinden dış politikaya bakabilmenin mümkün olduğunu söyledik. Biz Filistin'in işgaline baştan beri karşıyız, karşı olduğumuzu söylüyoruz.

O İNSANLARIN HAKKINI KİM SAVUNACAK

Şu anda Ermenistan'la hızlı bir normalleşme süreci yaşıyoruz. Sorunları çözerek ilerlemek zorundasınız. 3 yıl boyunca Suudi Arabistan'la ilişki kurmadık. İsrail'le, ne zaman Filistin halkına saldırı olsa sesimizi yükselttik, büyükelçimizi çektik. Hepsindeki temel ilke hakkı, hukuku gözetmek. Ülkemizin çıkarlarını, konumunu düşünmek zorundayız. Türkiye'nin güçlü olması mazlum halkların davalarında olmazsa olmaz şarttır. Türkiye'nin siyasi, ekonomik, jeopolitik olarak sıkıştırıldığı, zayıflaştırıldığı dönemde Türkiye'nin buralara olumlu etki etme şansı nedir?

Filistinli bunu söylüyor; İsrail ile normalleşmenizi en çok biz istiyoruz diye. Biz Kudüs'te, Gazze'de, Ramallah'ta olmadığımızda o insanların hakkını kim savunacak?