İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "İktidar, darbe edebiyatıyla, dört gün daha milletin dertlerini konuşmaktan kurtuldu. Salı günleri, partisinin Meclis grubunda, konuşacak konu bulmakta zorlanan küçük ortağa, öfke krizlerine girerek işleyeceği, yeni bir malzeme çıktı." dedi.

Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 2 Nisan'ın "Dünya Otizm Farkındalık Günü" olduğunu anımsatarak, "Milletin kürsüsünde, Nevin Aktulga ve oğlu Cemil konuğumuz oldu. Nevin Hanım'ın şikayetçi olduğu bir konu vardı. Sigorta şirketlerinin, otizmlileri sigorta kapsamına almadığını söyleyip, bunun zorluklarından bahsetmişti." diye konuştu.

Demir Sigorta'nın Genel Müdürü'nün Nevin Aktulga'yı aradığını aktaran Akşener, "Bu uygulamayı, onun konuşmasından öğrendiğini söyleyip, farkındalık yarattığı için teşekkür ederek, şirketin, artık otizmli çocukları da sigorta kapsamına alacağını müjdeledi. Allah onlardan razı olsun. Farkındalık yaratmak işte tam da budur. Bu vesileyle hem şirket yönetimine, hem de Nevin Hanım'a teşekkür ediyor, aynı hassasiyeti, diğer şirketlerimizden de beklediğimi, buradan ifade etmek istiyorum." bilgisini paylaştı.

- "BİZ, KUTLU MİLLET DAVASININ NEFERLERİYİZ"

Siyasetin, olan biteni okuyabilme, gerçeği görebilme, gösterebilme sanatı olduğunu vurgulayan Akşener, "Yaşananları doğru analiz etmek yetmez, kimi zaman, akıntıya karşı kürek çekmeyi de gerektirir. O nedenle siyaset, samimiyet ister, dürüstlük ister, kararlılık ister. İYİ Partinin siyaset anlayışı işte budur. Şu son 3,5 yılda yaşadıklarımızı hatırladıkça; bize, koltuk hesabıyla değil, millet hesabıyla, demokrasi hesabıyla siyaset yaptıran, dünya karşımıza dikilse bile, haktan, hakikatten ayrılmama cesaretini veren, hepimiz adına Cenabı Allah'a şükürler ediyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz, kutlu millet davasının neferleriyiz. En büyük gücümüz de milletimize asla yalan söylememek, hakikatin izinden asla ayrılmamaktır. Bu, bizim için vazgeçilmez bir ilkedir. Bu, bizim için tek seçenektir. Şahsi menfaat hesaplarıyla değil, millet yolunda siyaset yapanlar, şartlar ne olursa olsun, hakkı söyler, hakikati söyler, dik dururlar. Nitekim bugün, vesayete kafa tutuyormuş gibi yapanlar, dün, 28 Şubat'ta masaların altına saklandığında da biz yine aynı yerdeydik, yine dimdik duruyorduk. Geçtiğimiz hafta sonu yaşadığımız olayda olduğu gibi; kim ne der, kim ne düşünür ya da kimi kızdırırız diye düşünmeden, hakkın ve hakikatin yanında durduk.

Son dönemde, bir modadır aldı başını gidiyor: 'Gece vakti ortalığı karıştırma modası.' İstifa eden bakan mı dersiniz, görevden alınan bürokrat mı, feshedilen uluslararası anlaşmalar mı dersiniz, durdurabilene aşk olsun. Gece uykusu kaçan, 'acaba ne yapsam da ortalığı nasıl karıştırsam' diye iş başına geçiyor. Bedelini ödemek de her defasında maalesef milletimize düşüyor. Nitekim, bu modanın son örneği olarak, cumartesiyi pazara bağlayan gecenin bir yarısı 104 emekli amiral, bir bildiri paylaştılar. Sonuçta ne oldu? İktidar, darbe edebiyatıyla, dört gün daha milletin dertlerini konuşmaktan kurtuldu. Salı günleri, partisinin Meclis grubunda, konuşacak konu bulmakta zorlanan küçük ortağa, öfke krizlerine girerek işleyeceği, yeni bir malzeme çıktı. Hani millet iradesinin gasp edildiği getirdikleri kanun reddedildi ya yeniden dünden itibaren görüşmeye açılan o kanunla ilgili tutumlar, konuşmalar, farkındalık ortadan kalktı. Kanunu konuşan var mı? Bunun bir milli irade gaspı olduğunu, bu konuda bir ortaklaşma, paydaşlaşma yaratmak için atılacak, atılmış adımların bir kıymetiharbiyesi kaldı mı? Hayır. Yine esnafın derdi, çiftçinin çilesi, işsizlerin dramı konuşulmadı. Yine aşı sırası bekleyen insanlarımız, tavan yapan vaka sayıları konuşulmadı. Yine milletimiz kaybetti, yine Türkiye kaybetti."

AKŞENER'DEN ÇİN TEPKİSİ

Akşener, Çin'in Ankara Büyükelçiliği'nin Yavaş ve kendisinin Barın kentinde 1990 yılında yaşananlarla ilgili paylaşımlarına verdiği cevabı da eleştirdi: "Birader bunun anlamı ne? 'Çin tarafı haklı tavrını saklı tutuyor.' Buyur buradan yak. Birader buyur bekleriz. Bak sen hele. Adresimiz bellidir" diyen Akşener, "Bizim herhangi bir ülkenin egemenliği ile ilgili sorunumuz yok. Ama Çin'in Uygur kardeşlerimize yaptığı zulümle ilgili çok büyük bir sorunumuz var. O pis elinizi Uygur'un sinesinden çekene kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz, bunu da böyle bilesiniz."

Çin'in Ankara Büyükelçiliği'nin açıklamasında 'Xinjiang (Sincan) Uygur Özerk Bölgesi, Çin toprağının ayrılmaz bir parçasıdır. Bu dünyaca kabul edilen ve tartışılamaz bir gerçektir. Çin tarafı, herhangi bir kişi veya gücün Çin'in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne herhangi bir şekilde meydan okumasına kararlılıkla karşı çıkmakta ve bunu şiddetle kınamaktadır. Çin tarafı, haklı karşılık verme hakkını saklı tutmaktadır" ifadeleri yer almıştı.

ERDOĞAN'DAN BAHÇELİ'YE UYARI

Bahçeli konusunda da Erdoğan'ı uyaran Akşener, şu ifadeleri kullandı: "Bahçeli yakında deniz kuvvetlerinin de kapatılmasını isterse şaşırmayın. Allah Sayın Erdoğan'ın yardımcısı olsun. Dün şerefsiz dediğine bugün mübarek deyip, dün mektup yazıp iktidarı uyarın diye yalvardıklarına bugün şerefsiz diyebilen tutarsız duruş ve söylemleriyle ülkeyi germekten başka fonksiyonu olmayan birinin üstünde gereğinden fazla durmak istemiyorum. Erdoğan'ı buradan uyarıyorum küçük ortağın gazına gelip bildiri imzalayan amirallere abuk sabuk cezalar verdirmeye çalışma."