Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin Alman ARD kanalına verdiği mülakatta, "Biz 53 senedir AB’nin kapısındayız, biz idam cezasını kaldırdık. İdam cezasını kaldırdık da ne değişti?" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: Halk idam istiyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin başarılı olması halinde şehit sayısının binlerce olacağına dikkati çekerek, "Bakınız şu anda biz 53 senedir Avrupa Birliği’nin (AB) kapısındayız, biz idam cezasını kaldırdık. İdam cezasını kaldırdık da ne değişti? Şu anda eğer demokratik bir hukuk devletindeyseniz, demokrasilerde söz kimindir? Halkındır değil mi? Halk şu anda ne diyor? İdam diyor." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Alman ARD kanalına verdiği mülakatta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi ve sonrasında yaşanan gelişmelerle ilgili soruları cevapladı.

"İLK DEFA BÖYLE BİR SİLAHLI DARBE SALDIRISIYLA KARŞI KARŞIYA KALDIK"

FETÖ darbe girişimi ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesine yapılan hava saldırısına ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, Külliye'nin ilk defa böyle bir silahlı darbe saldırısıyla karşı karşıya kaldığını anımsatarak., "Hemen önümüzdeki bölgede atılan bombalar neticesinde 5 kişi orada şehit oldu ama onun 200 metre aşağısında yine bir kavşak noktası vardı, oraya da yine uçaklar bomba attılar, orada ölüm olmadı. Böyle bir saldırıyla karşı karşıya kaldık.Tabii sadece burası değil, hepsinden öte Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosuna bombalar yağdırıldı" dedi.

ERDOĞAN: "SİYASİ YAŞAMIMIN EN KRİTİK ANIYDI"

Cumhurbaşkanı Erdoğan söz konusu darbe ve saldırıların siyasi yaşamının en kritik anı olup olmadığı yönündeki bir soruya da şu cevabı verdi:

"Siyasi yaşamımın en kritik anıydı diyebilirim, yani şu ana kadar 14 sene içerisinde böyle bir anı yaşamadık. Tabii en büyük üzüntümüz, bu şahsımdan öte milletime karşı yapılmış bir darbeydi, bir saldırıydı. Çünkü parlamentolar nerenin temsilcisidir? Milletin temsilcisidir, milletin vekillerinin olduğu yerdir. Mesela benim daha önce Başbakanlık odam olarak kullandığım yer tamamıyla adeta şu anda yok oldu ve Parlamentonun Genel Kurul binasının dışında hemen hemen her yer şu anda harabe halinde. Bu bir demokrasiye saldırıdır ve bu demokrasiye saldırıya da milletimiz çok sert karşılık vermiştir."

"İTİRAFÇILARIN SAYISI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR"

Gülen örgütünün (FETÖ) gerçekten bu darbenin esas unsuru olduğunu mu düşünüyorsunuz, yoksa öz eleştirel olarak bu aslında memnuniyetsizliğin oluşturduğu farklı motiflerin bir araya geldiği bir ortam mıydı?" sorusuna ise Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle cevap verdi:

"Şimdi bunları biz aslında gayet iyi biliyoruz, yani bütün istihbarat bilgilerimizle, şu anda hele hele bütün itirafçılarla. Örneğin bakıyorsunuz Silahlı Kuvvetler’deki birisi Genelkurmay Başkanını özellikle adeta konuşturmak isterken söylediği söz, isterseniz sizi kanaat önderimiz Fethullah Gülen’le görüştürelim diyor. Bakın, bu terör eyleminin, bu silahlı darbe girişiminin nereden idare edildiğini, nasıl yönetildiğini çok açık, net ortaya koyuyor. Bunlar tabii şu anda yargıya hepsi verilmiş durumda, yargının elinde bunlar birer belge olarak var ve bu itirafçıların sayısı da her geçen gün artıyor."

"OHAL'İN UZATILMASINI GELİŞEN ŞARTLAR BELİRLEYECEK"

Erdoğan, olağanüstü halin 3 ay sonunda uzatılıp uzatılmayacağı ve bu süreçte neler yapılacağı sorusunu cevaplarken de hukuk çerçevesinde OHAL'in 3 ay sonunda artı 3 ay olarak uzatılabileceğini hatırlattı.

Olağanüstü halin uzatılmasını gelişen şartların belirleyeceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Eğer normalleşme süreci olmuşsa, normalleşme sürecine girmişsek zaten devamına gerek yok. Bakın Fransa’da bizimki gibi bir darbe filan olmadı, bir terör saldırısı oldu ve terör saldırısının da boyutu belli. Bizimkiyle mukayese edilir bir şey değil. Bakın bizde şehit var, bunun yanında 2 bin 187 yaralı var, onlarınkinde böyle bir şey yok ve devlete karşı yapılıyor bu. Ve Fransa ne yaptı? 3 ay önce ilan etti, ardından bir 3 ay daha ilan etti, şimdi bir 3 ay daha ilan etti ve böylece 6 aydan 9 aya şu anda çıkmış vaziyette. Biz ise şu anda 3 aylık bizim böyle bir ilanımız söz konusu. Eğer bu 3 ay içerisinde bir normalleşme olursa zaten tekrar uzatmak diye bir şey söz konusu değil, ama 6 aya kadar bunu uzatma yetkimiz var."

"AB'NİN DIŞINDA DÜNYANIN NEREDEYSE TAMAMINDA İDAM VAR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gerçekten idamın söz konusu olması, idam cezasının tekrar yürürlüğe konmasını, getirmeyi düşünüyor musunuz? Ki bu durumda dünyadaki dostlarınızı da belki çok azaltma durumu olmayacak mıdır ve bir nevi dostların uzaklaşması söz konusu olmayacak mı? Gerçekten idam cezasının geri getirilmesini düşünüyor musunuz, yoksa sadece bir tehdit miydi bu?" şeklindeki bir soruya da, şu cevabı verdi:

"Şimdi bakın, bir defa bazı gerçekleri görelim, dünya gerçeklerinden uzak yaşamayalım, dünya gerçeklerini görelim. Dünyanın ne kadarında idam var, ne kadarında idam yok, bunu görmemiz lazım. Sadece şurada Avrupa Birliği üyesi ülkelerde idam yoktur ama bunun dışında dünyanın neredeyse tamamına yakınında idam uygulaması vardır.

"İDAM CEZASINI KALDIRDIK DA NE DEĞİŞTİ?"

Burada bir gerçeği vurgulayalım; bakınız şu anda biz 53 senedir Avrupa Birliği’nin kapısındayız, biz idam cezasını kaldırdık. İdam cezasını kaldırdık da ne değişti? Şu anda eğer demokratik bir hukuk devletindeyseniz, demokrasilerde söz kimindir? Halkındır değil mi? Halk şu anda ne diyor? İdam diyor. Biz yöneticilere düşen görev nedir? Halkın bu talebini, hayır, biz sizin bu talebinizi kabul etmiyoruz diyebilir misiniz? Bu talebi getireceğimiz yer neresidir? Parlamentodur, Parlamentoya bu talep gelir, Parlamento kabul eder veya etmez. Ederse bununla ilgili adımlar atılır ama etmezse o zaman da söyleyecek hiçbir şeyimiz yok.

"AB'NİN YAKLAŞIMINI SAMİMİ BULMUYORUM"

"Bakınız, eğer bu darbe girişimi başarılı olsaydı bu şehit sayısı binlerce olurdu ama başarılı olamadılar" diyen Erdoğan şöyle devam etti:

"Böyle bir şeye biz seyirci kalabilir miyiz? Halk şu anda isyan ediyor ve halk adeta gittiğimiz meydanlarda, her yerde bize bunu söylüyor. Ve siz siyasetçi olarak, hayır, biz sizin bu söylediğinizi kabul etmiyoruz, dinlemiyoruz dediğiniz anda, o halk o siyasi hareketten de bu ülkeyi yönetenlerden de kopar, onun için böyle bir şeye evet deme hakkımız yok. Avrupa Birliği’nin de bu noktadaki yaklaşımlarını doğrusu başta şahsım olarak da samimi bulmuyorum."

"TÜRKİYE'DE KRALLIK YOK"

"Normalde Cumhurbaşkanı olarak önemsediğimiz kararları kendinizin verdiğiniz durumlar oluyor?" sorusuna ise Erdoğan,"Kim söylüyor bunu? Böyle bir karar verme yetkim var mı? Kim söylüyor? Ben kral değilim, ben sadece Cumhurbaşkanıyım, yani halkın, milletin seçtiği yüzde 52’yle bir Cumhurbaşkanıyım ve Türkiye’de krallık yok. Demokratik bir hukuk devleti içerisinde biz halkın taleplerine kapalı olamazsınız, hayır diyemezsiniz." şeklinde cevap verdi.

"YURT İÇİNDE VE YURT DIŞINDA GÜÇLÜ BİR CUMHURBAŞKANISINIZ"

Erdoğan, ARD sunucusun "Yurt içinde ve yurt dışında güçlü bir Cumhurbaşkanısınız" sözleri üzerine, şunları kaydetti:

"Güçlü bir Cumhurbaşkanı olmak Anayasaya aykırı, yasalara aykırı hareket etme yetkisini size vermez ama halkın nabzına kulak vermeyi gerektirir. Eğer halkın nabzına biz kulak vermemiş olsaydık, halkımız beni yüzde 52’yle Cumhurbaşkanlığına getirmezdi. Ama halkımla olan diyaloğum iyi olduğu için, halkım yüzde 52’yle beni Cumhurbaşkanlığına getirmiştir, kurucusu olduğum partiyi yüzde 50’yle iktidarda tutmuştur. Dolayısıyla halkla siyasetçi hiçbir zaman kopuk olmamalı, halkın taleplerine de her zaman kulak vermeli ve parlamenter demokrasinin içerisinde bu açıkça bellidir."

"AB VERDİĞİ SÖZLERİ YERİNE GETİRSİN"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir başka soruya verdiği yanıtta da şunları kaydetti:

"Şimdi aslında konuşulması gereken, birinci derecede tabi vize serbestisi. Vize serbestisi olayı 2013 yılında bizim karara bağladığımız bir süreçtir ve 2015 itibarıyla da vize serbestisi başlayacaktı ve geri kabul eş zamanlı olarak yürütülecekti ama vize serbestisi olmayınca geri kabul noktasında da tabii şu anda bu iş yürürlüğe girmedi. Halbuki bunu en son dediler ki, 'tamam, bunu temmuz başı itibarıyla yapalım.' Şimdi temmuzda geldiğimiz nokta ortada ama hala görüyorsunuz sözler tutulmuyor, vize serbestisi hala sağlanmadı. Geri kabulde, Türkiye'den geri kabul istiyorlar. Şimdi bunları mütekabiliyet anlayışına göre yapmalıyız. Sözleri taraflar tutmalı, yani AB de tutmalı, şüphesiz ki biz de tutmalıyız; biz sözümüzdeyiz. Ben Cumhurbaşkanı Erdoğan olarak hükümetimle uyum içindeyim ve bu işlerde biz ne söz verdiysek bunu yerine getiririz, yeter ki AB verdiği sözleri yerine getirsin."

"DEZENFORMASYONA GİDİLİRSE YAZIK OLUR"

ARD sunucusunun, Türkiye'deki olayların toplumun bölünmesine neden olduğunu ve bu bölünmenin Almanya'ya da yansıyarak iç güvenlik sorunu oluşturduğunu iddia etmesi üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yorumun neye dayandırıldığına bir anlam veremediğini belirtti.

Erdoğan, şöyle konuştu: "Siz acaba her akşam Türkiye'nin dört bir yanında, 81 vilayette meydanlardaki bir defa yapılanları hiç duymuyor musunuz? Meydanlarda Türk milletinin nasıl toplandığını, Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Abaza'sıyla nasıl toplandığını hiç takip etmiyor musunuz? Almanya devlet televizyonlarının bunları görmesi lazım. Bu meydanlara toplananlar birliği, beraberliği konuşuyor, demokratik ve Cumhuriyet'e sahiplenişi ortaya koyuyor. Ve bir ortak deklarasyonla Parlamento'daki tüm partiler bu darbe girişimini kınadılar, bütün STK'lar kınadılar, kınıyorlar. Siz hangi ayrımdan bahsediyorsunuz, nasıl bir ayrım oluyor? Yani burada bir defa samimi bir medya yayını yapmak lazım, dürüst bir medya yayını yapmak, bu konuda dezenformasyona gidilirse yazık olur. Meydanlar bunu konuşmuyor, Parlamentomuz ortak bildirgesiyle bunu zaten çok açık, net ortaya koymuştur, bütün STK'larımız meydanlarda toplanıyor. Örneğin dün ana muhalefet partisinin şu anda liderliğinde yapılmış dev bir Taksim mitingi vardı, aynı şekilde şu anda STK'ların her akşam o günden bugüne 10 gündür Türkiye'nin dört bir yanında meydanlarda gece geç saatlere kadar toplantıları var. Ve Türkiye'de herkes demokrasiye sahip çıkarken eğer siz derseniz ki, 'Türkiye'de demokraside bir sıkıntı var', bu gerçekten bizim için üzüntü verici olur, yanlış olur."

"TERÖRİSTLERİN BÜYÜK BİRÇOĞU ALMANYA'DA BESLENİYOR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin son zamanlarda Almanya'da meydana gelen terör saldırılarını önlemeye yönelik rolü konusunda ise şunları kaydetti:

"Ben bir Müslümanım, halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin cumhurbaşkanıyım. Biz ülkemizde 30 yıldır, 35 yıldır terörle mücadele ediyoruz ve bu teröristlerin büyük birçoğu Almanya'da besleniyor, Almanya bunlara çok ciddi destek veriyor. Ben bunlarla ilgili Sayın Şansölye'ye 4 bin dosya verdim ve Sayın Şansölye'ye sorduğumda ne yaptınız diye, 'işte yargı devam ediyor, şu anda o dosyaların sayısı 4 bin 500 oldu' dedi. Bakın, geciken adalet, adalet değildir. Ve şu anda bu teröristler Almanya'da yaşıyor, Fransa'da yaşıyor, Belçika'da yaşıyor, Hollanda'da yaşıyor ve bizim bunlarla ilgili istihbaratımız bu bilgileri aktardığı halde bu teröristler bize teslim edilmiyor. Bir defa, terörizmle mücadelede ortak mücadele şart, eğer bu ortak mücadele yapılmazsa Almanya'nın da başı derttedir, Fransa'nın da Hollanda'nın da Belçika'nın da tüm Avrupa ülkelerinin de başı derttedir ve dünyanın başı derttedir."

NATO toplantısında da benzer konulara değindiğini hatırlatan Erdoğan, teröre karşı hep beraber el ele vererek, din, dil, ırk ayrımına gitmeden birlikte mücadele edilmesi gerektiğini ve ortak hedefin insanlığın barışı ve huzuru olması gerektiğini vurguladı.

"BİZ BU MÜCADELENİN İÇİNDEYİZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Avrupa'nın verdiği mücadeleye de katılacak mısınız o zaman?" sorusuna, "Biz bu mücadelenin içindeyiz, biz şu anda DAİŞ ile mücadele ediyoruz, biz PKK ile mücadele ediyoruz, biz YPG ile mücadele ediyoruz, biz PYD ile mücadele ediyoruz ama bunları dostlarımıza söylediğimiz zaman kendi ülkelerinde böyle bir mücadele yok." ifadelerini kullandı.

PKK'nın Almanya'da cirit attığını, çadır kurarak terörist başının resimlerini Strazburg'da, Brüksel'de, Avrupa Birliği Parlamentosu'nda, Avrupa İnsan Hakları binaları ve çevresinde sergilediğini belirten Erdoğan, "Bunlar terör örgütü olarak ilan edildiği halde bu terör örgütü oralarda para topluyor. Nasıl mücadele ediyoruz?" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Münih'te ölenler arasında 4 Türk'ün de olduğunu hatırlatarak, "Her iki taraftaki terör eyleminde ölenler için gerek şahsım, gerekse milletim adına ben tüm Alman halkına başsağlığı diliyorum, gerek Ansbach, gerekse Münih. Tabii el ele vermemiz şart, birlikte olmamız şart ve barışı birlikte yakalamamız şart." diye konuştu.