Hz.Fatima Annemiz Vefat'ına Yakın bir gün, Allah'ın galip Arslanı Hz Ali R.A. Kerremallahu veche, Hz. Fatıma'nın yanına girer ve onu Hz. Hasan ile Hz.Hüseyin'i yıkarken görür, yıkadıktan sonrada saçlarını tarar elbiselerini yıkar ve hamur yoğurup bolca ekmek yapar ve bu süre zarfında Hz. Ali R.A ile hiç konuşmaz .

Bu duruma şaşıran Hz Ali, Keremallahu veche Ey Fatima sende bugün daha önce hiç görmediğim bir acayiplik var .

Çocukları yıkadın, elbiselerini giydirdin ve çokça da ekmek yaptın ama benimle tek bir kelime dahi konuşmadın !

Hz.Fatima şöyle cevap verir :

Ey Ali : ben bir yere misafir gidicem, çocuklarım aç kalmasın diye de ekmek yaptım.

Seninle konuşmama sebebim ayrılmak üzere oluşumdandır

Ve sonrada babası hakkında şu beyitler dilinden dökülür :

Sana olan şevkim arttığı zaman kabrini ziyaret ederim.

Sana gelir ve ne halde olduğumu bilmen için ağlarım.

Ey sahranın sakini seni zikretmek ve anmak bana bütün musibetleri unutturdu.

Toprak altında olduğun için bizlere görünmesen dahi.

Sen mahzunun kalbinde görünürsün.

Sonrasında Hz. Ali Misafirin yanından ne zaman dönceksin diye sorar .

Hz Fatıma : kıyamet gününe kadar dönüşüm yok der.

Hz Ali : bu ne biçim bir söz ya Fatıma vahiy kelsidi, sana bunu kim haber verdi der.

Hz Fatıma : dün babam Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'i rüyamda gördüm ve bana "kızım Fatıma süre epey uzadı, şevkim arttı seni bekliyorum, dedi.

Hz Fatımadan bu sözleri duyan Hz.Ali'nin dilinden şu şiir döküldü:

İki halilin buluşması ayrılıktır.

Ayrılıktan aşağı her şey kolaydır.

Ahmetten sonra Fatıma'yı da kaybetmem

Hiç bir dostluğun daimi olmadığına delildir

Onları kaybettiken sonra nasıl yaşar nasıl uyurum

Vallahi bu olmiyacak birşeydir.

Sonra Hz Fatıma hz Hasan ile hz Hüseyin'i çağırır, hz Hasan'ı sağ uyluğuna hz Hüseyin'i de sol uyluğuna oturtur yüzlerine uzun uzun bakar ve ağlayarak şu mısraları dile getirir:

Benden sonra elbiselerinizi kim yıkar saçınızı kim tarar ki.

Keşke zor günlerinizde yanınızda olsam. Şehadetinize tanık olsam ve sizin için ağlasam der.

Hz Fatıma'nın bu sözlerini duyan hz Ali şöyle der :

Ölüm zordur ama gariplerin, gençlerin ve yetimlerin ölümü daha zordur.
( Çünkü Hz Fatıma medinede hem garip hem genç hemde yetimdi).

Ey Fatıma:

Senden bir isteğim var, baban Resulullahı görürüsen ona selamımı ilet, ve onu çok özlediğimi söyle.

Diğer isteğim ise eğer benden razı değilsen beni Resûlullaha şikayet etme, çünkü ben fakirim ve senin kadrini bilemedim.

Ve diğer isteğim ise beni kıyamet günü zebanilerin elinde görürsen bana şefaat et.

Bunları duyan Hz Fatıma Hz Ali'ye, ya Ali :

Benimde senden bazı isteklerim var der .

Ölürsem beni sen kefenle ve sen göm, Eğer garip yetim ve genç görürsen benim gençliğimi ve garipliğimi hatırla.

Hasan ile Hüseyin'e bağırma ve dövme.

Ve bil ki ya Ali babam muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, semada ki melekleri ve ölüm meleği geldiler.

Şimdi kalk ve hokkamı getir, Hz. Ali hokkayı getirir .

Hz. Fatıma hz Ali'ye şöyle der ya Ali beni gömeceğin zaman bu hokkadaki kağıdı çıkar ve açıp bakmadan kefenimin içine koy.

Ey Fatıma :Bu kağıtta ne var Allah için söyle der.

Hz Fatıma şöyle anlatır:

Babam beni evlendirmek istediğinde, ey Fatıma hz Ali'yi seninle 400 dirhem mehire evlendireceğim.

Ben de : ben Ali'ye razıyım ve 400 dirhem mehire de gerek yok, dedim.

Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam geldi ve babama şöyle dedi:

Ey Allah'ın Resulü Allahu Teala diyorki cennet ve içindekileri Fatıma'ya mehir kıldım.

Bende razı olmam deyince, ne istersin dedi .

Bende ümmetinin hepsine şefaat etmen dedim, çünkü kalbin her dem onlar ile meşgul dedim.

Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam bir kağıt getirdi, o kağıdın içinde Fatıma'nın mehri ümmeti Muhammede şefaattir, yazıyordu.

Bende kıyamet günü o kağıdı alıp allahım ümmeti Muhammedi şefaat ile kurtar diyeceğim.
Kıyamet yerinde biri şöyle nida edicek

Ey Topluluk: birazdan Hz.Fatıma geçecek.

O sırat köprüsünden geçene kadar gözünüzü kapayın, nitekim o kendini yıkayıcılardan setrettiği için Allahta onu huzur-u mehşerdeki herkesin gözünden koruyacak göstermeyecek.

Ve o gün Hz. Hasan ile Hz. Hüseyini süsleyip mescide göndermişti çünkü Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ona altı ay sonrada sen peşimden geleceksin diye haber vermişti.

Ona hizmet eden ihtiyara kimsenin yanıma girmesine izin verme bugünümü namaz ve münacat ile geçireceğim deyip gusül alıp kendini kefenleyip babasınından geri kalan koku ile kokulanıp yüzünü kapatıp tecdidi iman yaptıktan sonra ölüm meleğine ruhunu teslim alması için emretmiştir.

Kuşluk vakti Hz.Hasan ile Hz. Hüseyin yanına gelir ve odasına girerler ve onu uyuyor zannederler.

Hz hasan hz Hüseyine kaldır annemizi namaz vakti geldi, der.

O da anneciğim kalk der.

Hemen nida gelir " ölmüşe nasıl nida edersin ".

Yüzünden örtüyü kaldırınca yüzünden nurlar ışıldadığını görür ve ruhunu teslim ettiğine emin olurlar.

Hem onlar ağlar hem ihtiyar ağlar hemde komşular ağlar.

Ağlama sesleri yükselince hz Ali mescidden hızlıca çıkar gelir ve yastığının altında ufak bir kağıt bulur .

Kağıtta hasan ve Hüseyin'i sana emanet ediyorum yazılıdır.

Tekrardan yıkar eşi Hz. Fatımayı, çünkü hem Hz. Fatımanın vasiyeti böyledir hem de Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona"

Ey Ali: Fatima senin cennette de eşin olacak, onu sen yıka ve bakî mezarlığına göm demiştir.

Ezelden ebed'e kadar Allah'ın salat ve selamı Efendimiz Muhammed Mustafa'ya,Hz. Ali'ye Hz Fatıma'ya, Hasan ve Hüseyin efendilerimize ve bütün ehli beytin üzerine olsun.