"Times of India" gazetesinde yer alan habere göre, Ladakh bölgesinin doğusunda ve Sikkim eyaletinde iki ülke askerlerinin karşı karşıya gelmesinden sonra gözler tekrar bölgeye çevrildi.

Hindistan ve Çin, Ladakh'ta yer alan Demchok, Chumar, Daulat Beg Oldie, Galwan Vadisi ve Pangong Tso Gölü çevresine ek güvenlik gücü konuşlandırdı.

Çin askerleri, Galwan Vadisi'nde yaklaşık 100 çadır kurarken, Pangong Tso Gölü'ndeki devriye botlarının sayısını da artırdı.

Her iki ülke de savunma amacıyla tahkimatlarını güçlendirmeyi sürdürüyor.

İki ülke askerlerinin son haftalarda üst üste karşı karşıya gelmesi ve her iki taraftan da yaralananların olması ise bölgedeki gerilimin yükselebileceği endişelerine yol açtı.

"3 bin 488 kilometrelik sınır anlaşmazlık konusu"

Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsünde Hindistan ve Çin alanında çalışmalar yapan Hüseyin Korkmaz, Hindistan ile Çin arasında yaşanan sınır gerilimlerine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Korkmaz, "İki ülke arasındaki 3 bin 488 kilometrelik sınır, sürekli derinleşen bir anlaşmazlık konusu." diyerek, Yeni Delhi ve Pekin yönetimleri arasında giderek artan bir rekabetin ortaya çıktığına işaret etti.

Sınır çatışması dolayısıyla iki ülkenin 1962'de savaşa girdiğini anımsatan Korkmaz, "Sınır sorunlarıyla başa çıkmak için 1993'te Hindistan-Çin Sınır Alanlarındaki Fiili Kontrol Hattı Boyunca Barış ve Huzurun Korunması Anlaşması ile temel çerçeve belirlenmişti fakat o günden bu yana dönem dönem sıklaşan bir sınır anlaşmazlığı mevcut." diye konuştu.

"Çatışmaların genişlemesi ihtimali şimdilik zayıf"

Korkmaz, son olayların ardından Hindistan ordusunun yaşananları, "kısa süreli ve geçici" şeklinde geçiştirmesinin dikkati çekici olduğunun altını çizerek, "Ayrıca iki taraf arasında 'iletişim kanallarının' açık olduğunu da eklemek gerekiyor. Yani çatışmaların genişlemesi ihtimali şu an için zayıf." değerlendirmesinde bulundu.

İki ülke arasındaki sınır anlaşmazlıklarını belirli bir şiddette sürdürme eğilimini Hindistan'ın bölgede Çin'e karşı ortaya koymaya çalıştığı caydırma stratejisinin parçası olarak gördüğünü kaydeden Korkmaz, "Çin ise uygun zamanın gelmesini bekleyen bir stratejik kararlılık sergilemeye çalışıyor. Uluslararası konjonktür Çin açısından bölgede statükonun devamını gerektiriyor." dedi.

"Gerilimler, Hindistan'ın DSÖ başkanlığıyla çakışıyor"

Korkmaz, iki ülke arasında yaşanan gerilimlerin, Hindistan'ın 22 Mayıs'ta Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yönetim kurulu başkanlığını devralmasına denk geldiğine işaret ederek, DSÖ'de alınan kararların önemli jeopolitik etkileri bulunduğunu ve bunun da not edilmesi gerektiğini belirtti.

Çin'in Cibuti'de denizaşırı askeri bir üs kurması, Hint Okyanusu'nda operasyonlarını arttırması, Nepal ve Butan gibi sınır devletleri ile ilişkilerini geliştirmesi ve Pakistan ile Kuşak ve Yol Girişimi üzerinden ilişkilerini derinleştirmesi sonrasında Hindistan'ın bir caydırıcılık stratejisi ortaya koymaya çalıştığını dile getiren Korkmaz, "Hindistan'ın kontrol hattı boyunca 2022'de bitirmeyi planladığı atmışın üzerinde 'stratejik yol' inşa ettiğini söylemek gerekiyor. Benzer faaliyetler Çin tarafında da mevcut. Buradan hareketle Hindistan'ın Çin'in sınırdaki önemli altyapı avantajını ortadan kaldırmaya çalışmasının sürtünme alanlarını artırdığını söyleyebiliriz." ifadelerini kullandı.

Korkmaz, her iki tarafın da statükonun devamından yana olduğunu ve birbirlerini test ettiklerini düşündüğünü söyleyerek, şöyle devam etti:

"Hindistan, söz konusu sınır anlaşmazlığını şu anda içinden geçtiğimiz jeopolitik konjonktürde çözmek yerine belirli bir dönem sonra giderek güçlendiği bir konjonktürde çözmeyi daha mantıklı görüyor. Hindistan'ın son dönemde bölgesel güvenliği Pakistan ve Çin tarafından zorlanıyor. Öte yandan Çin'in Kuşak ve Yol Projesi gibi büyük yatırımlar ile bölgede nüfuz kazanması Hindistan'ı endişelendiriyor."

ABD-Hindistan ve ABD-Çin ilişkilerinin bölge jeopolitiğine etkilerini göz ardı etmemek gerektiğine de vurgu yapan Korkmaz, "Bu tarz testler içerisinde çatışma olasılığını saklamakla birlikte devam edebilir, tansiyon yükselebilir ancak iki ülke de geniş çaplı bir çatışma olasılığına cevaz vermeyecektir diye düşünüyorum." yorumunu yaptı.

Editör: Uğur EKİNCİ