İÇİŞLERİ Bakanlığı'nın kararı ile görevinden uzaklaştırılan Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, belediye binası önünde yaşanan sürece ilişkin açıklama yaptı.
"YÜZDE 77 OYLA BEŞİKTAŞ HALKININ EMANETİNİ TEMSİL
EDİYORUM"
"Allah'ın verdiği canı Allah alır. Demokrasilerde bunu tezahürü de
milletin verdiği emaneti ancak ve ancak millet alır" diyerek
sözlerine başlayan Hazinedar, şöyle devam etti: Henüz şahsıma
tebliğ edilmemiş olmasına rağmen, görevden uzaklaştırılmama yönelik
karara ilişkin söyleneceklerin birçoğunu bugün söyledim. Yüzde 77
oyla Beşiktaş halkının emanetini temsil ediyorum. Önce bana
partimin bana görev tevdi ederek, yüklediği büyük bir sorumlulukla,
Beşiktaş halkının ve milletimin bana yüklediği sorumlulukla halkıma
4 yıla yakın bir süre hizmet etmeye çalıştım. Çok zor şartlarda,
merkez siyasetinin yerel yönetimler üzerinde kurduğu, hiç bir
dönemde görülmemiş bir vesayetin altında bu emaneti hakkıyla yerine
getirmeye çalıştık. Her zaman devlet tektir, devlet parti, insan
ayrımı yapmadan bu emaneti milletimiz için kullanma anlayışıyla bu
dört yıla yakın süreyi idrak ettik. Devlet kurumları arasındaki iş
birliğini, bu kurumları yönetenler arasındaki iş birliğini
savunarak, bu günlere geldik. Önümüze konulan bütün engellemelere
rağmen, bu iş birliği çabamızın toplumda yarattığı, yüzünü millete
dönen bu aziz milletin hassasiyetlerine, beklentilerine,
önceliklerine, değerlerine herkesten fazla saygı göstererek, hizmet
etmeye çalıştık. Bu sürecin sonunda vesayetin yani merkez
siyasetinin yerel yönetimler üzerinde kurduğu tahakkümün, kötüye
kullanımının birçok örneğini yaşadık.
"AİLELERİ BU İŞLERE KARIŞTIRMAYIN"
Hazinedar, kendisine yöneltilen suçlamalar hakkında, "Ben
Cumhuriyet Halk Partisinin en yüksek oy aldığı şehrin belediye
başkanıyım. Atatürk devrimlerinin milli ve manevi değerlerle
birlikte en güzel yaşandığı şehrin belediye başkanıyım. Herkesin
gözünün olduğu, herkesin büyük bir iştahla baktığı bir şehrin
belediye başkanıyım. Basından öğrendiğim kadarıyla uzaklaştırılma
gerekçem, birtakım yolsuzluk iddialarıyla birlikte 2016 yılından
beri hakkımda yürütülen FETÖ/PDY üyeliği iddiasıyla yürütülen
soruşturmalar. Değil ben ailemde, sülalemde değil bu darbeci
cemaate, hiç bir cemaate mensup bir tek kişi bulamazlar. İktidarın
bu terör örgütünü meşru gördüğü, 17/25 Aralık'tan önce dahi avukat
ve işadamı kimliğimle bu terör örgütünün organizasyonlarıyla
küçücük, minnacık, nokta kadar bir işimiz ne siyaseten ne ticareten
ne de sosyal olarak olmamıştır, olamaz. Ne şahsımın ne ailemin.
Burada en çok üzüldüğüm, sadece şahsıma değil, bu soruşturma aynı
zamanda evladıma, eşime de yöneltilmiştir. Onların da yurt dışına
çıkış yasağı konularak, pasaportları ellerinden alınmıştır.
Bugün Sayın Cumhurbaşkanı'na bir çağrı yaptım. Onun
eleştirdiği sistem onun çocuklarına yurt dışında okuma fırsatı
vermiştir. Benin evladım Türkiye'nin en iyi okullarında okudu.
Benim evladıma yurt dışında okuma fırsatı dahi vermedi. Aileleri bu
işlere karıştırmayın" dedi.
"16 TEFTİŞ GÖREVLİSİ BUGÜNE KADAR TEK BİR ŞEY
BULAMAMIŞTIR"
Hazinedar, konuşmasına şöyle devam etti: Bugün hakkımdaki iddialara
ilişkin belediye başkanı sıfatımla ilgili açılmış tek bir dava
bulunmamaktadır. Ne gariptir ki 1 Aralık yani Ataşehir Belediye
Başkanı Battal İlgezdi'nin görevden uzaklaştırıldığı tarihe kadar
hakkımdaki tüm araştırma ve soruşturmalarla ilgili lehimde kararlar
verilmiştir. Hem Mülkiye müfettişleri hem Danıştay tarafından.1
Aralık tarihinde belediyemize 16 müfettiş gönderilmiştir. 16 teftiş
görevlisi bugüne kadar tek bir şey bulamamıştır. Belediye başkanını
görevden uzaklaştırmalarının nedeni, soruşturmanın selametidir.
Soruşturmanın selametini ben nasıl tehdit edebilirim? Şu anda 16
müfettişe bütün evraklar verilmiştir. Belediyemiz son iki yılda
belediyecilik tarihinde görülmemiş sayıda incelemeye tabi
tutulmuştur. Bütün bunlardan hiç bir şey bulamayanlar, 'biz kararı
verdik, siyaseten verdiğimiz kararı siyaseten uygulamak üzere, altı
boş gerekçeleri bildiriyoruz' demişlerdir.