Azeri iş adamı Mubariz Gurbanoğlu'nun FETÖ/PDY kapsamında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istemiyle dava açıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, sanık Mubariz Gurbanoğlu'nun faaliyetleri ve soruşturma evrakına yansıyan irtibatlı olduğu kişiler hakkında araştırma yapıldığı belirtildi.

Mubariz Gurbanoğlu'nun FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün Rusya'daki okullarına para aktardığına ilişkin internet aracılığıyla araştırma yapıldığı ifade edilen iddianamede, Atlantic İnternational School adlı okulun yönetim kurulundakilerin isim ve fotoğraflarının bulunduğu web linki ile görüntülerinde, Gurbanoğlu'nun yanı sıra örgütün üyesi ve yöneticisi firari Akın İpek, Harun Tokak ve İhsan Kalkavan'ın da bulunduğu kaydedildi.

İddianamede, okulun yönetim kurulu üyeleri arasında örgütün sözde Rusya/Moskova imamı olarak belirtilen Ahmet Hamdi Vural'ın ismi ile fotoğrafının da bulunduğu aktarılarak, sanık Gurbanoğlu'nun FETÖ/PDY elebaşı Fetullah Gülen'in yeğeni Selman Gülen'le de ilişkisinin olduğu anlatıldı.

Firari İhsan Kalkavan'ın, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında dahi sanıkla irtibat kurarak, hakkındaki soruşturmadan haberdar olduğu değerlendirilen iddianamede, bu doğrultuda adli makam sahibi bir kısım kişilerle bir araya gelen sanığın, hukuka aykırı şekilde menfaat temin ettiği belirtildi.

İddianamede, tanık beyanları, iletişim kayıtlarının analizleri, MASAK raporu, sanığın yurda giriş çıkış kayıtları, açık kaynak inceleme tutanakları ile arama el koyma tutanaklarının incelenmesi sonucu Gurbanoğlu'nun 17/25 Aralık öncesinde FETÖ/PDY ile olan yoğun irtibatının 17/25 Aralık süreci sonrasında dahi devam ettiği vurgulandı.

Sanığın örgütün birçok alandaki yöneticileriyle 2016'ya kadar yoğun irtibat ve birlikteliğinin devam ettiği, örgütün yurt dışı yapılanmasından sorumlu Ahmet Hamdi Vural ile gizlilik esasına dayalı görüşme ve irtibatının olduğu anlatılan iddianamede, jammer cihazları kullanılarak bu görüşmelerin içeriğinin öğrenilmesinin engellemeye çalışıldığı aktarıldı.

İddianamede, "Örgüt yöneticisi Fetullah Gülen ile yüz yüze görüşüp kişisel eşyalarını dahi alıp kurmuş olduğu müzede sergileyecek kadar örgüte yüksek aidiyet içerisinde hareket ettiği anlaşılan sanık Gurbanoğlu'nun yurt dışında bulunan okul ve derneklerin varlık ve faaliyetlerini sürdürebilmeleri amacıyla maddi yardımda ve yönetimsel işlemlerde bulunduğu anlaşılmıştır." denildi.

Sanık Gurbanoğlu'nun gözaltı ve savunma delil tespiti sürecinde FETÖ/PDY örgüt mensupları ile benzer şekilde, savunma yapmayı reddederek örgütsel tavır sergilediği ifade edilen iddianamede, şu değerlendirmede bulunuldu: "Bu oluş şekliyle eylem sürekliliği, yoğunluğu ve çeşitliliği göz önüne alındığında, sanığın FETÖ/PDY örgütü içerisinde çeşitli ve yoğun şekilde tespit edilen eylemleriyle örgütle organik bağ içerisine girip örgüt talimatları doğrultusunda faaliyetlerinin bulunduğuna dair deliller elde edilmiştir. Bu deliller neticesinde sanığın, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği suçunu işlediği yönünde hakkında kamu davası açılması için yeterli ve somut delillerin elde edildiği anlaşılmıştır."

Sanık Mubariz Gurbanoğlu'nun "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianame, gönderildiği İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Sanığın yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak.

İş insanı Mubariz Gurbanoğlu hakkında, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) kapsamında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan hazırlanan iddianamede, sanığın örgüt elemanlarıyla olan irtibatlarına yer verildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, F.B., A.A., M.E. ve A.K.Ç.'nin 20 Aralık 2019'da savcılığa müracaat ettikleri anlatıldı.

İddianamede, Gurbanoğlu'nun şirketlerinde uzun süre çalıştıklarını beyan eden bu kişilerin, sanığın FETÖ/PDY ile irtibatlı olduğuna dair bilgilere ulaşmaları ve iş konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle darbe teşebbüsü sonrasında bu şirketlerden ayrıldıklarını, sonrasında da sanığın FETÖ ile irtibatlı olduğuna dair kanaatlerinin pekiştiğini anlattıkları aktarıldı.

Bunun üzerine yürütülen soruşturma kapsamında, sanığın yurt dışı giriş çıkış ve iletişim kayıtları ile açık kaynaklara yansıyan faaliyetlerinin incelendiği ifade edilen iddianamede, Gurbanoğlu'nun faaliyetlerinin yoğunlaştığı ülkelerden Rusya Federasyonu'ndaki FETÖ okullarının büyük bir kısmının 2002'de Rusya Yüksek Mahkemesi kararıyla kapatıldığı kaydedildi.

İddianamede, SSCB'nin 1991'de dağılmasının ardından bu coğrafyadaki eğitim ve ticari alanlardaki eksikliği bir fırsat olarak gören FETÖ'nün, Rusya'da özellikle Türki nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgelerde faaliyet gösterme kararı aldığı, ilk olarak eğitim sektörüyle başlayan örgütlenme faaliyetlerini, medya, iş dünyası, akademik çevre ve kültürel alanlardaki çalışmaların takip ettiği anlatıldı.

İddianamede, Rusya Federasyonu tarafından yürütülen soruşturmalarda, sözde Türk okulları adı altında çalışan bu eğitim kurumlarını finanse eden şirket ve vakıfların, FETÖ yapılanması kapsamında faaliyette oldukları, okullardaki görevli öğretmenlerin birçoğunun ise aslında öğretmenlikle ilişkisi olmayan faaliyetlerde bulunduklarının tespit edildiği bilgisine yer verildi.

Örgüt mensuplarının bu dönemde hedeflerini, Rusya Federasyonu'nun baskısı ve maddi kaynaklı sıkıntılar nedeniyle yerine getiremediği ifade edilen iddianamede, "Diğer taraftan Rusya Federasyonu tarafından örgüte yönelik olarak alınan tedbirler kapsamında FETÖ/PDY'nin Rusya Federasyonu sözde imamı ve ByLock hesabı kullanıcısı olan, 'silahlı terör örgütünün yöneticiliğini yapma' ve 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçlarından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında yakalama kararı çıkarılan 'Saffet' kod adlı Ahmet Hamdi Vural'ın, 2015'te Rusya Federasyonu'na 5 yıl süreyle girişi de yasaklanmıştır." denildi.

FETÖ'nün, Rusya Federasyonu'ndaki kültürel faaliyetlerini ise İstanbul merkezli Türk Rus Kültür Vakfına bağlı çeşitli kuruluşlar tarafından yürüttüğü, Moskova'daki Türk-Rus Kültür Merkezinin 2011'de açıldığı belirtilen iddianamede, KHK ile kapatılan Türk Rus Kültür Vakfının kurucuları arasında firari olarak aranan Muammer İhsan Kalkavan, Mehmet Fatih Baltacı ve Hamdi Akın İpek ile Mubariz Gurbanoğlu'nun bulunduğu anlatıldı.

- ZAMAN GAZETESİ İLK MOSKOVA'DA BASILMIŞ

İddianamede, örgüte ait Zaman gazetesinin ilk sayısının 1997'de Moskova'da basılarak yayımlandığı, Rusya Federasyonu tarafından 2003 itibarıyla FETÖ/PDY kontrolündeki okullara yönelik baskıların arttığı, bu süreçte okulların büyük kısmının kapatıldığı belirtildi.

Gurbanoğlu'nun, ikametinde 14 Mart 2020'de yakalandığı hatırlatılan iddianamede, sanığın yakalandığı adreste jammer olarak tabir edilen sinyal kesici cihaz ve çok sayıda dijital materyal ele geçirildiği, iş adresine yapılan aramada ise Izvestye isimli gazete üzerinde "Fetullah Gülen'i gazetede övünüz." ibaresi bulunduğu aktarıldı.

İddianamede, FETÖ/PDY'nin yargı yapılanmasındaki kozmik birimlerinden olan ulusal ve uluslararası örgüt adına yürütülen operasyonlarda aktif rol oynayan YKK Hukuk Bürosu ile sanık Mubariz Gurbanoğlu'nun sahibi olduğu Palmali şirketinin ilişki içinde olduğu, bu hukuk bürosunun ortaklarıyla Mubariz Gurbanoğlu'nun birlikte seyahat ettikleri kaydedildi.

Gurbanoğlu'nun savunmasına da yer verilen iddianamede, sanık hayatı boyunca örgüt elebaşını iki defa gördüğünü, bu görüşmelerde elebaşıyla tartışarak oradan ayrıldığını, bu nedenle örgütün kendisine tavır aldığını ve Amerika'da şirketine vergi cezası kestirdiklerini, örgüte veya okullarına hiçbir zaman hiçbir şekilde yardımı olmadığını, aksine yurt dışında bu örgütle mücadele ettiğini savunarak, hakkındaki suçlamaları reddetti.

İddianamede, sanığın örgütsel tavırla atılı suçu inkara yönelik beyanlarda bulunduğu tespitine yer verildi.

- FETÖ'CÜLERLE TELEFON TRAFİĞİ

İddianamede, sanığın kullandığı Palmali isimli firma adına kayıtlı GSM hatları üzerinden yapılan incelemeye de yer verildi.

Buna göre, Gurbanoğlu'nun Hamdi Akın İpek ile 2010'da 2 kez, 2011'de 3 kez, 2012'de 10 kez, 2013'te 27 kez, FETÖ/PDY'nin gerçek yüzünün ortaya çıktığı 17/25 Aralık'tan sonra, bu yapının silahlı terör örgütü olduğunun anlaşılmasının ardından 2014'te 14 kez ve 2015'te 9 kez olmak üzere toplamda 65 kez iletişimin kaydın olduğu tespit edildi.

Gurbanoğlu'nun Hidayet Karaca ile 2009'da 1 kez, FETÖ/PDY'nin tepe yönetiminde yer alan ve halen firari olan Suat Yıldırım'la 2013'te 3 kez, Süleyman Uysal'la 2012'de 35 kez, Muammer İhsan Kalkavan'la 2014'te 1 kez, 2015'te 2 kez, KHK ile rütbesi sökülerek ihraç edilen firari eski emniyet müdürü Mutlu Ekizoğlu'yla 2013'te 1 kez, 2014'te 11 kez, 2015'te 1 kez, yine örgütün üst düzey yöneticilerinden Ankara Ağır Ceza Mahkemelerinde kamuoyunda "kaset kumpası" olarak bilinen dosyalardan yargılanan ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında yakalama kararı çıkarılan İbrahim Faruk Bayındır'la 2013'te 2 kez, 2014'te 10 kez, 2015'te 18 kez, 2016'da 18 kez iletişim kaydığının olduğu belirlendi.

İddianamede, sanığın FETÖ/PDY'nin tepe yöneticileri olan kişilerle 17/25 Aralık süreci öncesinde olduğu gibi sonrasında da yapılanmanın terör örgütü olduğunun herkes tarafından bilinmesine rağmen yoğun ilişki içerisinde bulunarak, irtibatlarını örgütsel faaliyetleri kapsamında yürüttüğü kaydedildi.

Sanık Gurbanoğlu'nun örgütün Rusya Federasyonu sözde imamı Ahmet Hamdi Vural'la 2014'te 2 kez görüşme kaydının olduğu belirtilen iddianamede, baz istasyonu verilerine göre sanık ile Vural'ın bu tarihlerde bir araya gelerek örgütsel faaliyetler kapsamında toplantılar gerçekleştirdikleri bildirildi.

Tanıkların beyanlarına göre de sanığın İhsan Kalkavan ile şirketinde sık sık bir araya geldiği, bu toplantılarda sinyal kesici cihazların devreye sokulduğu, Fetullah Gülen'i Kalkavan'la birlikte ziyarete gittiği, Moskova'daki okullara parasal destek verdiği anlatılan iddianamede, sanık ile Kalkavan'ın 2008-2009-2010-2011-2012-2013 yıllarında aynı tarihlerde yurt dışı giriş ve çıkış kayıtlarının olduğu kaydedildi.

- GÜLEN'İN EŞYALARINI MÜZEDE SERGİLEMİŞ

İddianamede, soruşturma kapsamında alınan ifadesine yer verilen A.K.Ç., 2014 yılı Aralık veya 2015 yılı Ocak ayında Palmali şirketinin hemen hemen tüm üst düzey yöneticilerinin Rusya Federasyonu'nun Rostov şehrindeki Palmali şirketini ziyarete gittiklerini, bir yemek esnasında sanığın o dönem Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında "Erdoğan çok geçmeden gidecek (FETÖ elebaşısını kastederek) hoca efendi gelecek." şeklinde beyanda bulunduğunu, sanığın ve İhsan Kalkavan'ın Pensilvanya'ya Fetullah Gülen'i ziyarete gittiklerini, Gülen'in Gurbanoğlu'na örgütsel bir retorik olarak, pijamasını ve takkesini hediye ettiğini, sanığın bu eşyaları şirketinin girişindeki Denizcilik Müzesi'nde sergilediğini, eşyaların şu an nerede saklandığı hususunda bir bilgisinin olmadığını söyledi.

- GURBANOĞLU'DAN GÜLEN'E ''ÜLKENİN SİZE İHTİYACI VAR.'' SÖZÜ

İfadesine başvurulan A.A., 2009 veya 2010 yılında İhsan Kalkavan ile New York üzerinden Pensilvanya'da Fetullah Gülen'in yerleşkesine gidildiğini, burada bir ara sanığın Fetullah Gülen'e "Siz ne zaman dönüyorsunuz?" diye sorduğunu, Gülen'in ise "Belli değil." sözleri üzerine sanığın "Uçağım burada hazır, isterseniz sizi her zaman götürebiliriz, bu ülkenin size ihtiyacı var." şeklinde beyanda bulunduğunu aktardı.

İddianamede, MASAK'ın raporu doğrultusunda sanık Gurbanoğlu'nun hesap hareketlerinin incelenmesinde, hakkında örgüt suçundan işlem tesis edilen veya bu yönde araştırma yapılan çok sayıda kişiyle para transferlerinin olduğu kaydedildi.