Eski Merkez Bankası Başkanı ve İYİ Parti Ekonomiden Sorumlu
Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Yılmaz, partisinin ekonomi basınıyla
paylaştığı 'Türkiye Ekonomisi' adlı sunumda, devletin ürettiği
rakam konusunda kendisinin Merkez Bankası Başkanlığı yaptığı süre
için de şüphe olduğunu anlatarak, “Benim görev süremde de vardı bu
şüphe. Ben hep şunu söyledim: bizim ürettiğimiz enflasyon dünyada
kullanılan metodolojilere göre bir enflasyon. Ama itiraf edeyim,
son iki üç yılda geliştirilen bazı uygulamalar bende de bu şüpheyi
başlattı” diye konuştu.
'NASIL GÜVENİLİR PLAN YAPACAKSINIZ?'
Cumhuriyet'ten Şehriban Kıraç'ın haberine göre, İYİ Parti Genel
Başkanı Meral Akşener’in katılımıyla düzenlenen toplantıda sunum
yapan Durmuş Yılmaz’nın konuşmasının satırbaşları şöyle:
Verilerin güvenilirliğine dair şüphe çıktı ortalığa, bu çok yanlış.
GSYH revize edildi. Kısa vadeli aylık verilerle uzun vadeli veriler
örtüşmüyor. Çağın en büyük güçlerinden biri big data analizi. Eğer
rakamlar doğru değil ise nasıl güvenilir plan yapacaksınız?
'1.1 MİLYON GENÇ İSTATİKLERE DAHİL EDİLEMİYOR'
Türkiye’de yapılan işsizlik hesaplamasında yeni bir alışkanlık
ortaya çıktı. 15-24 yaş aralığındaki genç nüfusumuz 11 milyon 876
bine sabitlenmiş durumda hesaplamalarda. Oysa gerçek rakam 12
milyon küsur. Yani 1.1 milyon genç istatistiklere dahil
edilemiyor.
'ŞU ANKİ KOŞULLAR 2001'DEN ÇOK DA İYİ DEĞİL'
Türkiye’de sabit kur rejimi olsaydı Türkiye şu anda bir kriz
içerisindeydi. Dalgalı kur rejimi olduğu için biz çarkları
döndürmeye devam ediyoruz. Şu andaki koşullarımız 2001 kriz
dönemindekinden çok da iyi değil. Çünkü 2001’de krize götüren
ortamdaki birtakım alışkanlarımızı, birtakım günahları tekrar işler
hale geldik. Maalesef bu krizlerden ders çıkarmamış gibi
görünüyoruz.
'BİR GECEDE HEPSİ DEVLET BORCU HALİNE
GELEBİLİR'
Bu ekonominin kaynak ihtiyacı azalmadı. Kamu borcu GSYH oranı
70’lerden 30’a düştü. Evet ama özel sektör borçlanmaya devam etti.
Özel kesimin borcu devleti ilgilendirmez gibi düşünülüyor ama bir
gecede bunların hepsi devlet borcu haline gelebilir.
'SANAYİSİZLEŞME SÜRECİ'
2000’li yılların başından itibaren izlenen iktisadi politikalar
sonucu ekonomimiz hızlı bir sanayisizleşme sürecine girdi, büyük
ölçüde dış borç ile finanse edilen iç tüketim ve inşaata dayalı
yatırım modeline geçildi.
'MERKEZ, ENFLASYON HEDEFİNDEN VAZGEÇTİ'
Ekonomi 2012 yılından itibaren enflasyon- devalüasyon sarmalına
girmiştir. Bunun başlıca sebepleri gevşek para politikası, aşırı
kredi büyümesi ve kur geçişkenliğidir. Merkez Bankası enflasyon
hedeflemesinden de-facto vazgeçmiş ve siyasi baskılar sonucunda
anti-enflasyonist politikalar izleyemez duruma düşmüştür. Enflasyon
hedeflemesi yapmış gibi yoluna devam ediyor. Seçmen de işsizliğe
karşı daha duyarlı enflasyona karşı daha az. Gıda Komisyonunun
hiçbir etkinliği yok.
'2018'DE ORTAYA ÇIKACAK'
2011’den bu yana kamu maliyesi bozulma işaretleri vermiş, ancak bu
bozulmanın gerçek boyutu 2018’de ortaya çıkacak. İç borç çevirme
rasyosu yüzde 80’lerden, yüzde 130’a fırlayarak, 2009 krizi dahil
AKP iktidarlarının en yüksek seviyesine çıktı.
'0.8 BÜYÜYEBİLMEK İÇİN 3 KAT DAHA FAZLA DIŞ AÇIK
VERİLDİ'
Türk ekonomisi 2003-2017 döneminde, 1950-2002 dönemine kıyasla
yıllık ortalama sadece 0.8 puan daha fazla büyüyebilmek için bu
dönemin 3 katı dış açık vermek durumunda kaldı. Bunun sonucunda
Cumhuriyet tarihinin en yüksek toplam borçluluk oranına
erişildi.
'KGF KREDİLERİ SIKINTILI'
Kredi Garanti Fonu (KGF) kredilerinin büyük kısmı sorunlu. Bu
bankalar üzerinde yük oluşturacak. BDDK bu yükü bişdi geçici
kuraldışı tedbirlerle hafifletmeye çalışıyor.
'KISA VADEDE FAİZLER AŞAĞI İNMEZ'
Kısa vadede faizlerin aşağıya inmesi mümkün değil. Dolarda sürekli
bir rekorla karşılaşıyoruz. Kısa vadede bu inişler çıkışlar
olacaktır. 1 yıllık vadeye baktığımızda da TL değer kaybedecek.
Burada kısa vadede Merkez Bankası’nın alacağı tedbirler var. O
tedbirlerleri almazsa bunlar bir süre daha yukarıya gidebilir. Ama
uzun vadede alınacak tedbir Türkiye’de normal hayata dönmektir.
Merkez tedbir almalı. Kısa vadede faizle bu tedbir alınmalı. Fakat
öyle bir durum oluşur ki Merkez bu mermisini bu silahını
kıllandığında boşa çıkabilir. Çünkü Maliye politikası bunu
desteklemiyor hükümet politikası bunu desteklemiyor. Bu olmayınca
faizi artırmakla kalırız, bu da daha yüksek bir enflasyona daha
yüksek kura neden olabilir. n Yabancı kredi derecelendirme
kuruluşları hükümet için rapor üretmiyor. Bunu yatırım yapacak
firmalar için yapıyor.
Türkiye, 2002-2017 döneminde toplam 1.8 trilyon dolar ihracat, 2.78
trilyon dolar ithalat yaptı. Yanlış ekonomi politikalarının
maliyeti dış ticaret açığı üzerinden yaklaşık 1 trilyon dolar
oldu.