İşte Çeviri Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve Akademisyen Doğan Akdeniz sorulara tüm içtenliği ile cevap verdiği o röportaj...
1) SORU: ''Doğan Akdeniz kimdir? Öncelikle sizi daha iyi tanımak isteriz hocam…
Evli, biri kız (13), biri erkek (11) iki çocuğu olan bir aile babasıyım öncelikle. İstanbul'da Göztepe, Kadıköy, Ataşehir, Taksim, Şirinevler, Bakırköy, Beylikdüzü ve Zeytinburnu olmak üzere 8 şubesi bulunan bir çeviri şirketinin kurucu ortağı ve yönetim kurulu başkanıyım. Ayrıca, Arel Üniversitesi Çevirmenlik Bölümünde Öğretim Görevlisi olarak bilgilerimi öğrencilerimize aktarmaktayım. Eşimin de Ataşehir'de bir Sanat Atölyesi bulunmakta. Hem eşim nedeniyle hem de geçmişte aldığım oyunculuk ve oyun yazarlığı eğitimlerimle sanata da pek uzak sayılmam.
2) SORU:Genç Nesillerin özellikle siyasetten kaçmaması ve siyasete ilgi duyması için neler yapılabilir? Ayrıca Gençlerin ülkemizi terk etme ve başka bir ülkeye yerleşme isteği günden güne artmaktadır. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Gençlerimiz çok zeki. Özellikle sosyal medya sayesinde gündemi sıkı takip ediyorlar. Sorgulayıcı ve mükemmeliyetçi yaklaşımları var. Siyasetin, toplumun yararına ve yaşam kalitemizi istediğimiz seviye çekebilecek en önemli araçlardan biri olduğunu gençlerimize anlatmamız gerek. Yeter ki siyasi enstrümanlarımızı toplumumuzun yararına kullanabilmeyi başaralım. Gençlerimizin ilgisini siyaset üzerinde yoğunlaştırmak, siyaseti anlatmak, siyaset aracılığı ile topluma nasıl faydalı olabileceğimizi öğretebilmek en büyük sorumluluklarımızdan biri. Böylelikle;yeni nesil, toplumsal, liyakat odaklı ve genç, dinamik bir siyaset anlayışı ile arzu ettiğimiz yenilikçi, modern, çağdaş, teknoloji ve bilime gerektiği önemi vererek ülkemizi daha üst seviyelere taşıyabileceğimiz karar verici bir topluluk elde etmiş oluruz. Bu vatan hepimizin. Coğrafyamız, atamız, sıkıntılarımız, mutluluklarımız, beklentilerimiz, hayıflandıklarımız, umutlarımız… hepsi benzer. Bizler bu güzel coğrafyanın fertleriyiz. Doğrularımızla, yanlışlarımızla temelde en önemlisi 'Bizim Vatanımız'. Yanlışları düzeltecek, doğruları çoğaltacak yine bizleriz. Yurt dışına kendimizi geliştirmek, uzmanlık alanı elde etmek veya uzmanlığımızı pekiştirmek adına eğitim amaçlı, turizm ve kültürel amaçlı tabi ki gidebiliriz. Ancak, temelli bir gidiş vatanımızı kaderine terk etmek anlamına geleceğinden genç beyinlerin ülkemize ve milletimize katabileceklerinden de mahrum olması bizleri daha da zor duruma düşürecektir.
3) SORU: İngilizce çeviri alanında akademik çalışmalar yaparken, hem de Acil Çeviri Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı olarak Türkiye'de Yabancı Dil Öğrenimi konusunda doğru bir başlangıç ve tavsiyeler hususunda neler söyleyebilirisiniz?
Dil, kültürel bir olgudur. Yani öğrenmek istediğiniz dile ait kültüre maruz kalmayı gerektirir. O kültüre ait değerleri yaşamadan, hayatımızın bir parçası olmasını sağlamadan dil öğrenimimiz gramer bilgisinden öteye gidemez. Öncelikle öğrenmek istediğimiz yabancı dili; o dilde kitaplar okuyup, diziler-filmler izleyerek, müzikler dinleyerek hayatımıza sokmalıyız. Yurt dışına çıkma imkanımız yoksa bu yapacaklarımızın yanı sıra internet ve sosyal medya aracılığıyla yabancı arkadaşlar edinmeli, sürekli olarak o kişilerle konuşmalı ve yazışmalıyız. Gramer öğrenerek dil öğrenmeye başlamak doğru bir başlangıç olmadığı kanaatindeyim. Öğrenmek istediğiniz yabancı dili konuşurken ana dilde düşünmeyi bıraktığınızda bu iş tamam demektir. Dile ve o dilin kültürüne maruz kalın!
4) SORU:Çağımızın Siyaset anlayışı size göre ne gibi hassasiyetler gerektiriyor?
Devletimizin gücünü ve imkanlarını vatanımız ve milletimiz lehine nasıl kullanabiliriz? Siyasete özgün fikrimiz bu soruya verdiğimiz cevaplarda gizlidir. Siyaset anlayışımda temel hassasiyet ve düşünce de budur. Bu ilke ile yola çıktığınızda eksikliğini hissettiğimiz ve geliştirilmesi gereken tüm konularda Devletimizin kaynaklarını bilmek, gerektiğinde yeni kaynaklar oluşturabilmek, liyakat odaklı kadrolaşma ile sorunların üstesinden gelebilmenin hiç de zor olmadığı kanaatindeyim.
5) SORU:Ülkemize, milletimize ve vatanımıza hizmet edebilmek için siyasi bir otoritenin parçası olmak mı gerekir?
Ülkemize, milletimize ve vatanımıza hizmet etmek için sadece siyasi bir otoritenin bir parçası olmak gerekmez ve de yetmez. Öncelikle yaptığımız işi en mükemmel şekliyle yapmak, vergimizi zamanında ve tam olarak ödemek, istihdam oluşturmak, sosyal yardım faaliyetlerinde bulunmak, çevreci olmak, aile olmak, çocuklarımızı vatan sevgisiyle büyütmek, onların iyi bir eğitim almasını sağlamak, doktor olmak, mühendis olmak, avukat olmak, çiçekçi olmak… Vatanımıza, milletimize hizmet edebilmenin yüz binlerce yolu var. Ancak, bu hizmetlerin sağladığı güç, yani yüce Devletimizin gücünün ilgili siyasi organları ve karar vericileri tarafından dönüşü yine vatanımızın ve milletimizin istikrarı ve ihtiyaçları dahilinde olması bu döngünün gün geçtikçe büyüyerek devamını sağlayacaktır.
6) SORU:Ekonomik açıdan mağdur olan vatandaşlarımıza Milli kaynaklarımızı kullanarak nasıl kaynak ve çözüm oluşturabiliriz?
Çok güçlü bir Devletimiz ve milletimiz var. Çok güçlü de kaynaklarımız. Bu kaynakları oluşturmak çok da zor değil. Aklıma gelen birkaçını sizlerle paylaşmak isterim.
Örneğin, turizm sektörüne ilişkin olarak; yabancı turistlerin ülkemizde çok cüzi miktarlarda tutarlarda kalmaları, yapılacak düzenlemeyle en az vatandaşlarımızın ekonomik gücünü zorladığı derecede eşit imkanlarla ülkemizde konaklamalarına yönelik turizm politikası belirlemek, vatandaşımızın da yabancı turistlere komik gelen tutarlarda tatil yapabilmelerini ve faizsiz taksitle ödeme yapabilecekleri olanaklar sağlamak. Cennet vatanımızda konaklayacak her yabancı turist başına 5 (beş) Dolar ihtiyaç sahibi ailelerimize/vatandaşlarımız için oluşturulan Aile Temel İhtiyaçlar Fonuna aktarılmasını sağlamak.
Elde Edilebilecek Sonuç:
Turizm ve Kültür Bakanlığı'nın verilerine göre ülkemizi 1 Ocak 2022 – 30 Kasım 2022 tarih aralığında 42 milyon 164 bin 954 yabancı ziyaret etmiş. Böylelikle, ihtiyaç fonuna aktarılacak tutar: 42.164.954 $ x 5 $ = 210.824.770 $
İthalat Faaliyetlerinden Katkı:
Birçok dev ve global firma vatandaşlarımıza on binlerce, yüzbinlerce ürün gamını satarak ülkemizde para kazanıyorlar. Ülkemizde olmaları ve bu paraları kazanmalarına tabi ki itirazım yok. Rekabet, kalite gibi unsuların oluşması açısında da önemleri var. 2022 yılında ülkemize 331 milyar 98 milyon $ tutarında ithalat hacmi gerçekleştirmiş. Bu tutar üzerinden %1 gibi çok düşük bir vergi dilimi konulsa ve ihtiyaç sahibi ailelerimize, çocuklarımıza, vatandaşlarımıza ayrılsa ne de güzel olurdu bence.
Elde Edilebilecek Sonuç:
Her yıl bu ithalat hacminin sadece %1'inin Aile Temel İhtiyaçlar Fonu ayırabiliriz.
331.098.000.000 $ x 0,1 = 33.109.800.000 $
Sadece iki kalemde elde edilen kaynağın gerçekleştirilme olasılığını sizlere bırakıyorum. Peki gerçekleşirse ülkemizde yatağına aç giren, elektrik, su, doğalgaz ve hatta kira parasını ödeyemeyen vatandaşımız kalır mı?