HABER: MÜGE BEZİRCİ

Türkiye bir yandan ağır tehditlerle mücadele ederken diğer yandan da televizyon ekranlarından zihinsel işgale maruz kalıyor. Milli ve manevi değerlerimiz, ahlaksızlığın ağır bombardımanı altında ölüm kalım savaşı veriyor...

BATAKLIĞA DÖNÜŞTÜ
Yeni yayın dönemine giren televizyon kanallarının reyting savaşı çığrından çıktı. Özellikle izleyiciyi ekrana mahkum etmek için hazırlanan diziler, ahlaksızlığa ve gayri meşru hayat tarzına özendiren, toplumsal yapımızı tehdit eden, birer bataklığa dönüştü.

HANGİ KANALI AÇSAN...
Dizilerin daha ilk bölümlerinde ‘rol model’ olarak sunulan başrol oyuncularının yatak sahneleri, hiç bir oto kontrole tabi tutulmadan evlerimizin içine sokuluyor. Bu da yetmezmiş gibi bu ahlaksızlık yazılı basın ve internet medyası tarafından ‘cesaret’ olarak pazarlanıyor.

HEDEF GENÇ BEYİNLER
Ahlaksızlığı, müstehcenliği meşrulaştıran, senaryolardaki ilişki biçimlerini hayatın olağan akışıymış gibi sunan dizeler, hedef aldığı gençleri adım adım dönüştürüyor. Otobüste, sokakta, çarşıda pazarda dizi karakterlerine özenen gençlerin sayısı gün geçtikçe artıyor.

HEPİMİZ İZLİYORUZ

Doğrudan Türk aile yapısını hedef alan dizilerden güya herkes şikayetçi ama veriler tam tersini gösteriyor. Reting ölçümleri dizilerin gün içerinde en çok izlenen yayınlar olduğunu ortaya koyuyor.

RTÜK UYUYOR

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) toplumsal bekamızı tehdit eden yayınlara dur diyemiyor. Verilen para cezaları, kazanılan rakamların yayında komik kalınca TV kanalları kepazeliği bölüm bölüm devam ettiriyor.

ARAPLAR DA ŞİKAYETÇİ

Son dönemde Türk dizileri salgınına maruz kalan Arap ülkelerinde de tepkiler yükselmeye başladı. El Arabiya televizyonu bir haberinde Türk dizilerinin ahlâksızlık ve şiddeti tetiklediğini yazdı.

Son yıllarda artan bir dozda topluma ahlaksızlığı, gayri meşru hayat tarzlarını pazarlayan diziler iyice çığırından çıktı. Yatak sahneleri üzerinden reyting peşinde koşuluyor, medya da değerlerimizi dejenere eden görüntüleri ‘cesaret’ diye sunuyor. Türk aile yapısı, aldatma, ensest ve aşk adına ekrandan evlerimizin içine boca edilen yatak sahneleri ile dejenere ediliyor. Reyting uğruna, toplumun ahlakına saldıran diziler, insanları televizyon açmaya korkar hale getirdi. Özellikle hedefi gençler olan diziler, ahlaksızlığı, görgüsüzlüğü, müstehcenliği hayatın normal akışıymış gibi yeni neslin bilinç altına işliyor. Gün geçtikçe artan dozda ahlaksızlık pazarlayan diziler, Türk toplumunun aileye verdiği öneme darbe vuruyor.

MEDYA AHLAKSIZLIĞI KÖPÜRTÜYOR

Kültürel ve geleneksel değerleri yok sayan diziler toplumsal değerleri zayıflatmakta değiştirmekte önemli çok önemli bir fonksiyona sahip. Ekrandan evlerimizin içine boca edilen ‘gayri meşru’ hayat tarzları, ‘öpüşme sahneleri’ günlük gazetelerin de internet siteleri tarafından günlerce köpürtülerek, toplumsal erozyona destek sağlanıyor. Medya dizilerin ahlaksızlığı, meşru olmayan ilişkileri "normalleştirme, sıradanlaştırma ve olağanlaştırma" gayretine önemli bir katkı sağlayarak toplumsal değerlere yönelik hassasiyetleri zayıflatıyor.

SORSAN KİMSE İZLEMİYOR!

Sorulduğunda kimsenin izlemediği, herkes tarafından ahlaksız, edepsiz, seviyesiz ilişkilerin canlandırıldığı, Türk toplumsal ve aile yapısına uymadığı gerekçesiyle eleştirilen, şikâyet edilen bu dizilerin, reyting listelerinde sürekli birinci olması da sonuç alındığını gösteriyor. Üstelik bu tür diziler belli başlı üniversite ve bu alanda etkin birçok kuruluşlardan ödül bile alıyor.

ŞİKAYET HATTI AÇILDI

RTÜK, 2006 yılında mobil uygulama üzerinden şikayet hattı açtı. Bu uygulamaya onbinlerce şikayet geliyor. Şikayetlerin birçoğunun nedeni ise “ahlak bozan” yayınlar. Şikayette bulunanlar hakkındaki istatistikler de oldukça ilginç. Mobil uygulama üzerinden RTÜK’e gelen şikayetlerin yüzde 28’i kadınlar, yüzde 72’si ise erkekler tarafından yapılıyor. En çok şikayet gelen il yüzde 28 ile İstanbul. İstanbul’u yüzde 9 ile Ankara ve yüzde 5 ile İzmir takip ediyor. Yurt dışından gelen şikayetlerin oranı ise yine yüzde 5. Şikayetçilerin yüzde 24’ü 26-30 yaş aralığında, yüzde 41’i üniversite, yüzde 30’u ise lise mezunu. Vatandaşlardan son bir yılda, RTÜK'ün 444 1 178 çağrı hattı, web sayfası ve elektronik posta adresi ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) ve Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) üzerinden binlerce şikayet geldi. RTÜK’e sadece Mayıs ayında televizyon yayınları ile ilgili toplam 11 bin 523 şikâyet iletildi.

AHLAKİ DEĞER HİÇE SAYILIYOR

SADECE reyting uğruna içeriği değişen diziler aile yapısını ve toplumun ahlak kavramına ait değer yargılarını olumsuz yönde etkiliyor. Üstelik bu durum kamuoyuna gündelik yaşamın bir parçası gibi yansıtılıyor. Gayri ahlaki olan ve Türk aile yapısına uygun olmayan dizileri yayınlayan kurumlara verilen cezalar ise caydırıcı olmaktan çok uzak.

İslam coğrafyasından da tepki yağıyor

SON dönemde Türk dizileri salgınına maruz kalan Arap ülkelerinde de tepkiler yükselmeye başladı. El Arabiya televizyonunun internet sitesinde yayınlanan bir haber-yorumda, Türk dizilerinin ahlâksızlık ve şiddeti tetiklediği belirtildi. Sitede, “Türk dizileri birçok aile problemine neden oluyor. Yemenli bir adam, ‘Kurtlar Vadisi’ni izledikten sonra beş kişiyi öldürdü. Yemenli kadınlar ise eşlerinden dizilerdeki karakterler kadar romantik olmadıkları için şikâyet ediyor. Özellikle Kıvanç Tatlıtuğ’un başrol oynadığı ‘Gümüş’ün yayınlanmasının ardından Yemen’de boşanma davaları arttı” denildi.

RTÜK’e Danıştay yetkisi

DANIŞTAY, 2013 yılında imza attığı bir kararla RTÜK'e televizyon dizilerindeki sevişme sahnelerine süre koyma yetkisi tanıdı. Danıştay'ın dizilerdeki toplam sevişme süresine standart getiren bu kararı Halit Ziya Uşaklıgil'in eseri Aşk-ı Memnu romanından Kanal D'ye uyarlanan aynı adı taşıyan dizisiyle ilgili davada verilmişti. Danıştay 13. Dairesi, dizinin kahramanları Bihter ve Behlül'ün aralıklarla toplam 5 dakika 30 saniyelik müstehcen sahnesini 'uzun ve ahlaka aykırı' bulan ve kanala "uyarı" cezası veren RTÜK'ü haklı bulmuştu. Kanalın temyiz istemi reddedildi ve mahkeme kararı onandı. Bu karar örnek niteliği taşıyor.

TARİHİMİZİ DE ALET EDİYORLAR

ÜLKEMİZDE özellikle son birkaç yıl içinde yapılan dizilerin tamamına yakını ahlaki değerlerin altüst edildiği ve bunların çok masum gösterildiği diziler. Bu dizilerde özellikle aile kurumunda “ihanet teması” yok satıyor. Dizilerdeki senaryoların bazılarında Türk Edebiyatı’nın önemli eserlerinden ve Osmanlı tarihinden alıntı yapılıyor. Hatta Osmanlı padişahlarının hayatlarını konu alan bazı diziler, tarihimizi günümüz dönemine yanlış ve gayri ahlaki şekilde anlatıyor. Ancak, eserlerin özüne ve tarihte yaşanan gerçeklere sadık kalınmamış bu senaryolar, sözde ‘modernleştirilmiş’ bir şekilde veriliyor. ‘Modernleştirme’ adına yapılan bu diziler ise tamamen yozlaştırmaktan ibaret kalıyor.

TOPLUMA ‘ALDATMA PAZARLANIYOR’

TOPLUM değerleriyle bağdaşmayan ve ‘aldatmayı pazarlayan’ televizyon dizileri, aile yapısının temellerini sarsıyor. Doğru modeller yerine kötü karakterlerin örnek gösterilmesi, psikolojik problemlerin artmasına sebep oluyor. Bunların başında da dizi filmler ve aile içi tartışma programlarının reyting savaşı geliyor. Dizilerde yengesi ya da baldızıyla yasak ilişkiye girenlerle 'seviyeli birliktelik' adı altında nikâhsız yaşayanlar ‘kahramanlaştırılıyor’. Sağlam aile yapısına, sevgi, saygı ve namus değerlerine birçok dünya ülkesinden daha fazla önem veren Türk milletine böyle seviyesiz dizi ve programlarla, kabul edilmesi zor gayri ahlakı hayat tarzi benimsetilmeye çalışılıyor.