Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan iki açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Hollanda Temsilciler Meclisi'nde Türkiye karşıtı çevrelerin girişimiyle dün (11 Haziran) kabul edilen kararları ve bu kararlarda ülkemize karşı öne sürülen asılsız ve iftira dolu iddiaları şiddetle reddediyoruz.

Bu tür mesnetsiz, izan ve ciddiyetten yoksun çabaların bunlara tevessül edenler için karşılıksız kalmayacağı bilinmelidir. Popülizm yoluyla günü kurtarıp seçmenleri nezdinde dikkat çekmeye çalışan siyaset anlayışı, son tahlilde bu akıl ve mantık dışı yaklaşımlara teslim olanlara zarar verecektir.

Hollanda Temsilciler Meclisi'nin önyargılardan beslenen bir Türkiye karşıtlığı yerine, Avrupa değerlerini tehdit eden daha ciddi konulara eğilmesi isabetli olacaktır. Bu bağlamda, yükselen aşırı sağ, yabancı düşmanlığı, ırkçılık, İslam karşıtlığı ve camilere yapılan saldırılardaki artışa karşı alınacak önlemlerin öncelikli olarak ele almasında fayda bulunmaktadır.

Hollanda ile ilişkilerimizin normalleşmesine yönelik çaba gösterildiği ve karşılıklı adımlar neticesinde olumlu gelişmelerin kaydedildiği bir aşamada, Parlamento'nun bu tür temelsiz, kötü niyetli ve hangi amaca hizmet ettiği anlaşılamayan girişimlerinin ilişkilerimizin gelişmesine katkı sağlamayacağı açıktır."

CAMİ SALDIRILARINA TEPKİ

"Son dönemde, Almanya başta olmak üzere bazı Batı Avrupa ülkelerinde Müslüman topluma ait camilere yönelik saldırıların artmasından kaygı ve üzüntü duyuyoruz.

İslam karşıtlığı ve yabancı düşmanlığının her geçen gün daha da endişe verici boyutlara ulaşması, derhal çözüm bulunması gereken bir mesele haline gelmiştir.

İbadet özgürlüğünün ve ibadet yerlerinin kutsallığının korunmasının devletlerin sorumluluğunda olduğu unutulmamalıdır. Yerel emniyet makamlarına intikal eden saldırıların faillerinin adalet karşısına çıkarılmaları ve camilerin güvenliğinin tam anlamıyla sağlanması gelecekte daha vahim olaylar yaşanmasının önüne geçecektir.

Bu tür saldırılar sadece Müslümanları hedef almamakta, insanlığın tümü için ortak tehdit oluşturmaktadır. Nefret ve tahammülsüzlük adeta bütün dünyayı tehdit eden bir virüse dönüşmüştür. Bu virüsü tamamen temizlemek için ise uluslararası toplumun birlikte çalışması gerekmektedir.

Bu çerçevede, ülkemiz önderliğinde BM’ye sunulan "Din veya inanca dayalı terörizm ve diğer şiddet eylemleriyle mücadele" başlıklı kararın 2 Nisan 2019 tarihinde Genel Kurul’da kabul edilmesi önemli bir adım olmuştur. Bu kararın tüm üye ülkelerce uygulanması sorunun çözümüne ciddi katkı sağlayacaktır. Türkiye bu yöndeki uluslararası çabalara liderlik etmeye devam edecektir."