Deniz Emniyet Derneği (DEDER) Başkan Yardımcısı Harun Şişmanyazıcı, 1 Temmuz Kabotaj ve Denizcilik Bayramı dolayısıyla bir yazılı açıklama yayınladı. 1 Temmuz 1926 yılında yürürlüğe giren 20 Nisan 1926 tarih ve 815 sayılı Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye ve Limanlarla Karasuları Dahilinde İcra-İ San 'at ve Ticaret Hakkındaki Kanun' uyarınca Türkiye Cumhuriyeti'nin Kabotaj tekeli sağladığı, böylece denizlerimiz üzerindeki egemenliğimiz ve ekonomik bağımsızlığımıza giden yolun açıldığını belirten Şişmanyazıcı, "14'üncü yüzyıl ortasından itibaren yabancı devletlere verilen ve 17'nci yüzyıl sonundan itibaren şartları ağırlaşarak Osmanlı aleyhine işlemeye başlayan imtiyaz ve kapitülasyonların önemli etkisiyle Osmanlının Müslüman tebaasından deniz müteşebbisi, deniz esnaf ve zanaatkarı yetişmemiştir. Kapitülasyonlar yüzünden Osmanlı büyük kayıplar yaşadı. Bu işler çoklukla zimmiler ve yabancıların kontrolünde kaldığından, bu durumun aleyhimize olduğu 17'nci yüzyıldan itibaren Osmanlı sadrazamları tarafından bu kapitülasyonlar kaldırılmaya çalışılmış ise de (Sadrazam Şehit Ali Paşa), başarılı olunamamıştır. İttihat ve Terakki Cemiyeti 1914 yılında bunları kaldırmış fakat 1920'de Sevr Anlaşması ile daha ağır olarak sırtımıza yüklenmiştir. Nihayet ülkemiz 1923'de Lozan Barış Anlaşması ile bu kapitülasyonlardan tamamen kurtulabilmiş ve bilahare Kabotaj Kanunu çıkartılmıştır."

"1484 adet gemiye 180 adet limana sahibiz"
Harun Şişmanyazıcı, açıklamasında, o dönemde Osmanlı kıyılarında deniz taşımacılığının yüzde 90'ı yabancılar ve zimmiler tarafından yapıldığı ve Kabotajın ilanından sonra bile uzunca bir süre Türkiye kıyılarında deniz taşımacılığı izninin yüzde 5 navlun vergisi vermek, gemilerde yerli kömür kullanmak ve sadece İzmir, İstanbul değil eşit oranda Antalya ve Fethiye gibi limanlara da sefer yapmak şartı ile 8 yabancı şirkete birer yıllık müsaadelerin verildiği, sünger çıkarma işini ise Rum ve Yunanlı süngercilerin yapmasına müsaade edildiğine işaret edilerek, "O günlerden bugüne geldiğimizde görüyoruz ki artık Amerika, İspanya, Norveç ve Avrupa ülkeleri dahil olmak üzere dünya üzerinde birçok ülkede yük ve yolcu limanı, marina işleten, Dünyanın ikinci büyük konteyner firmasına ortak olan, iflas etmeden önce yine Dünyanın önemli bir tersanesine finansal destek sağlayan müteşebbis ve varlık yöneticilerine sahip bir ülke haline gelmişiz.
Türkiye 29,4 milyon dwt/1484 adet Türklere ait gemi filosuna sahip, Dünyanın ikinci büyük gemi adamı yetiştiren ülkesi olmuştur ve bazı gemilerin inşasında diğer ülkelere göre büyük avantajları bulunmaktadır. Elleçleme ve kabul imkanları ve verimliliği gayet iyi olan 180 adet limana sahiptir. Tüm bunlar şüphesiz yeterli değildir. Kendi dış ticaretimizin kendi gemilerimizle taşınmasındaki payımız yüzde 10'lar civarındadır. Ülkemiz hala navlun açığı vermektedir. Oysa şu an sıkıntısını çektiğimiz ve ihtiyaç duyduğumuz döviz miktarını biraz devlet yardımı ve bayrak ayrımcılığı ile deniz taşımacılığından kazanmamız mümkündür." ifadelerini kullandı.

"Kabotajda yük ve yolcu taşımacılığımız yok denilecek kadar az"
Kabotaj taşımacılığı kapsamında yapılan yük taşımacılığının diğer ulaşım modlarına kıyasla yüzde 5-6 oranında olduğu, yolcu taşımacılığı ise yüzde 0.5 oranında olduğu vurgulanan Deniz Emniyet Derneği Başkan Yardımcısı Harun Şişmanyazıcı, bu oranların 'yok denilecek kadar az' hükmünde olduğu vurgulayarak, "Karayolu taşımacılığımıza ve alt yapı yatırımlarımıza verdiğimiz ağırlık karşısında, yük cinsleri ve taşıma mesafesi de dikkate alındığında akaryakıt taşımacılığı dışında deniz yolu rekabet edebilir olamamıştır. Bunun bir nedeni de henüz intermodal taşımaya geçilememesidir. Bu nedenle, Kabotaj tekelini ve denizciliğimizin gelişimini sadece Kabotaj sınırlarımız içine hapsetmemek bir bütün olarak değerlendirmemiz gerekmektedir. Yani hattı müdafaa değil sathı müdafaa gereklidir. O satıh da karasularımızdaki mavi ekonomi, dünya denizleri, münhasır ekonomik bölgelerimiz ve kıta sahanlıklarımız da dahil olmak üzere tüm deniz yetki alanlarımızdır. Ödemeler bilançomuzda navlun gelirlerimizi navlun giderlerimizin üstüne çıkarmaya, Yüzde 90'a karşı yüzde 10'luk bu kabul edilemez oranı mutlaka düzeltmemiz gerekmektedir. Denizcilikte küresel ölçekte önemli başarılar elde etmemize karşılık kendi yüklerimizi yabancı bayraklı gemilere taşıtıyor olmamız önemli bir eksikliğimizdir. Kabotajı sadece 1 Temmuz ile sınırlı tutmamalı 365 gün bu konuda farkındalık oluşturmalıyız. Aslında Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, tüm bunları veciz bir halde, "Denizciliği Türk'ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız." diyerek çok güzel özetlemiştir. Bu duygularla tüm ulusumuzun 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı'nı kutluyorum." dedi.