Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında sözde "yurtta sulh konseyi"nce Denizli'de "sıkıyönetim komutanı" ilan edilen eski Denizli Garnizon ve 11. Komando Tugay Komutanı tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır, kalkışmanın başarılı olması için Ankara'ya intikal ettirmeye çalıştığı birlikleri Çardak Havalimanı'na gönderilmesine ilişkin verdiği emri inkar ederek, o birlikleri "tehlike olarak" gördüğünden "eğitim" amacıyla şehir merkezinden uzaklaştırdığı yalanına sarıldı.

Hain darbe girişiminin ardından bağımsız mahkemeler önünde hesap sorulan terör örgütü üyeleri, yargılama aşamasında örgütün yönlendirmesiyle inkar taktiği uyguluyor.

İnkar politikasını uygulayan FETÖ'cü askerlerden biri de sözde "yurtta sulh konseyi"nce Denizli'de "sıkıyönetim komutanı" ilan edilen Kamil Özhan Özbakır.

Emrindeki birliğe 14-15 Temmuz'da acilen tatbikat hazırlığı yaptıran, darbe girişimi gecesi de Ege Ordusu Komutanlığına iletilmeden gereğinden fazla mühimmat ve kumanyayla Çardak Hava Meydan Komutanlığına intikal emri veren Özbakır, yargılandığı davada Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesince "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi.

Genelkurmay Başkanlığı ve Ege Ordusu Komutanlığınca 15 Temmuz gecesi ve sonrasında cereyan eden olaylara ilişkin hazırlanan rapor, somut tanık ifadeleri, dijital materyal inceleme tespit tutanağı, HTS analiz inceleme gibi somut deliller, Özbakır'ın darbe girişimine destek vermek adına hareket ettiğini ortaya koydu.

Özbakır, tıpkı diğer sanıklar gibi "görmedim, duymadım, bilmiyorum" tarzında örgütün inkar stratejisini seçerek adeta üç maymunu oynadı.

Tanık anlatımlarından derlenen bilgilere yer verilen iddianamede, Özbakır'ın darbe girişimi öncesi yıllık izinde emir astsubayına bırakması gereken makam telefonunu yanında götürmesi de önemli bir ayrıntı olarak yer aldı.

İzinden 12 Temmuz 2016'da dönen Özbakır'ın ertesi gün sivil plaka taktırdığı resmi aracıyla Söke'deki tugay komutan yardımcılığına gitmesi, sonra sivil kıyafetlerini giyip İzmir'e geçmesi, yolda "ağabey" olarak hitap ettiği kişiyle görüştükten sonra Denizli'ye dönmesi de hain kalkışmada rol aldığını ortaya koyuyor.

İddianamedeki bir başka detay da askeri planlamaya göre bir hafta önceden hazırlığı yapılması gereken tatbikat ve faaliyet uygulamalarının Denizli 11. Komando Tugay Komutanlığında emirle 14 ve 15 Temmuz 2016'da acilen başlatılması oldu.

Birliklere, önceki davranışlara aykırı olarak Ege Ordusu Komutanlığına iletilmeden, Denizli Emniyet Müdürlüğünden eskort talep edilmeden, gereğinden fazla mühimmat ve kumanyayla planlamanın öncesindeki bir saatte Çardak Hava Meydan Komutanlığına intikal emri verilmesi de Özbakır'ın hain darbe girişiminden haberdar olduğuna dair deliller arasında.

Özbakır'ın savunması
İddianamede geçen suçlamaları kabul etmeyen, anayasal düzene karşı herhangi bir eylemde bulunmadığını savunan Özbakır, savunmasında "Valiliğe ve kolluk yönetimine yönelik hiçbir eylemde bulunulmamıştır. Yerimize geçme ihtimali bulunan bir heyetin de bunu yapamaması için olabilecek teknik yetenekler il merkezinden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır." ifadelerini kullandı.

Askerlerin Çardak Havalimanı'na intikalini bir "eğitim faaliyeti" olarak nitelendiren Özbakır, bunun da darbeye yönelik bir hazırlık olmadığını ileri sürdü.

Özbakır'ın savunması özetle şöyle:

"Emir geldiğinde ister istemez sürecin bir parçası haline geliyorsun. Bu emir geldikten sonra bahsedilen konseyin kimlerden oluşabileceği konusunda kafa yordum, 'askerlerin içinde ayrışma olur' diyerek düşündüm, çözüm aradım. Bunları düşünürken Ege Ordusu Komutan Orgeneral Abdullah Recep, 'Benimle misin Genelkurmayla mı?' diye sordu. Askerlerin Çardak Havalimanı'nın emniyetini almak için havaalanına gittiklerini söyledim. Askerlerin dönmesini istemedim, dönerlerse halkla karşılaşacaklar. 'Çıkanlar orada kalsın, çıkmayanlar da derhal şehri terk etsin' dedim. Mühimmat fazla değildi, hatta azdı. Normalde 500 kişilik askeri birliğin alması gereken en az 50 bin mermidir. Bu rakam bunun çok altında. Bu da tam tersine bizim eksik mühimmat aldığımızı ve aslında bizim ciddi bir göreve hazırlanmadığımızı gösterir."

"Ağabey" diye hitap ettiği kişiye de ağırlaştırılmış müebbet
Havaalanında askerlere yardımcı olunması gerekirken zorluk çıkarıldığını söyleyen Özbakır, "Bende Ankara'ya, darbecilere destek için askerlerin çağrılması hususunda net bir kanı oluşmadı. Askerleri merkezden uzaklaştırmak yönündeki çabamın sebebi, emir komuta ile ilgili farklı mekanizmaların işletilmeye çalışılabileceği düşüncesiydi. O birlikleri tehlike olarak gördüğümden eğitim amacıyla şehir merkezinden uzaklaştırmaya çalıştım." ifadelerini kullanarak başka bir yalana başvurdu.

Özbakır'ın savunmasında, 13 Temmuz 2016'da İzmir'de görüştüğü ve yolda "ağabey" olarak hitap ettiği kişinin eski Bornova 57. Topçu Tugay Komutanı tuğgeneral Mehmed Nuri Başol olduğunu dile getirdi.

Başol da İzmir'deki darbe girişimi davasında "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi.

Ordu komutanına bilgi verilmesini Özbakır engelledi
O gece yaşananlara ilişkin Orgeneral Recep imzalı 50 sayfadan oluşan idari tahkikat raporuna göre, Özbakır'ın kışladan çıkan askerlerin havalimanına intikalinin Ege Ordusu Komutanlığına haber verilmesine engel olduğuna ilişkin yapılan tespite rağmen sanığın "inkar taktiği" uygulayarak mahkemeyi yanıltmaya çalıştığı dikkatlerden kaçmadı.

Raporda, darbe girişiminden önce Özbakır'ın gizli toplantılarını artırdığı, 15 Temmuz 2016'nın akşamı kışlalarda hareketliliğin başladığına işaret edilerek, saat 23.50 ile 00.18 arasında 41 taktik tekerlekli araç ile 517 askeri personelin aralıklarla nizamiyeden çıkış yaparak Çardak istikametine gittiği aktarıldı.

Özbakır ile hareket eden eski albay Erol Akman'ın makam aracında Uzman Çavuş K.B'ye "Sen hiç darbe gördün mü, şimdi yapacağız görürsün." gibi ifadeler kullandığı, "komutanım" diye hitap ettiği birine de "bizim görevimiz Meclis mi?" diye sorduğu yönünde tanık beyanları yer aldı.

Önceden planlamışlar
Raporda, Özbakır'ın kalkışma hareketine destek vermek maksadıyla Ege Ordusu Komutanlığının emri ve bilgisi dışında eski Söke Komutan Yardımcısı Albay Erol Akman, eski Kurmay Başkanı Yarbay Fahrettin Demir ve eski Yarbay Avşın Yapar ile kendisine bağlı birlikleri sevk ve idare etmek istediği, bu faaliyeti aldıkları emir ve talimatlar doğrultusunda önceden planladıkları ve uygulamaya koydukları değerlendirilmesine vurgu yapıldı.

Kamil Özhan Özbakır'ın amacı ve asıl hedefi de Genelkurmay Başkanlığından istenen bilirkişi raporunda cevap buldu. Özbakır'ın, karargah personeli ve üst komutanlarına karşı gerçek niyet ve maksadını gizlediği belirtilen raporda, 12 Temmuz 2016'da saat 22.30 civarında karargah içindeki kameriyede tugay komutan yardımcısı ve kurmay başkanı ile yapılan toplantıda cep telefonlarının ayrı bir yerde muhafaza edilmesinin çok sık görülen bir davranış olmadığına dikkat çekildi.

Raporda, askerlerin Çardak Havalimanı'na intikaline ilişkin, ülke genelindeki yoğun olayların yaşandığı bir zamanda eğitim faaliyeti için askerlerin birlikten çıkılmasının olağan olmadığı vurgulanarak, "Üst komutanlık bilgisi ve müsaadesi olmadan silahlı ve teçhizatlı birliklerin kışla dışına çıkarılması, üç günlük kumanya alınması, emri veren kişilerin başka bir maksadının olduğu görülmüştür." ifadeleri yer aldı.

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında sözde "yurtta sulh konseyi"nce, Manisa ve İzmir'de "sıkıyönetim komutanı" ilan edilen eski Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkanı tümgeneral Memduh Hakbilen'in emri doğrultusunda, 16 Temmuz 2016 günü saat 05.00'te 4 tank ve iki ZMA aracını İzmir'e gönderilmesi hususunda emir verdiği, sonra bu emri iptal ettiği, aynı konuda Bergama Tank Tabur Görev Kuvvet Komutanlığını da aradığı, tankların İzmir'e gönderilmesini istediği yönündeki iddialarla tanık ifadesi olmasına rağmen Özbakır, bu eylemlerini de inkar etti.