Kalın, Bloomberg'e verdiği röportajda ABD, Rusya, Mısır ve Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilere dair değerlendirmelerde bulundu.

ABD'nin terör örgütü PYD/YPG'ye verdiği desteğin yanlış bir politika olduğunu düşündüklerini belirten Kalın, "Eğer doğru partnerlerle çalışırsak PYD/YPG'ye gerek kalmaz ki bunlar PKK'nın Suriye uzantıları. ABD'li yetkililer dahil bunu herkes biliyor. YPG'ye verilen destek bizim için bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor." ifadelerini kullandı.

Kalın, bunun ABD yönetimiyle önemli bir anlaşmazlık konusu olduğuna dikkati çekerek, ABD yönetiminin (Barack) Obama döneminde başlayan ve (Donald) Trump yönetimiyle sürdürülen YPG'ye destek politikasını devam ettirecek gibi göründüğünü dile getirdi.

"PYD/YPG'ye desteğin durdurulması gerektiğini söylemeye devam edeceğiz"

"Biz de PYD/YPG'ye verilen desteğin durdurulması gerektiğini çünkü bunun ikili ilişkilerimizi bozduğunu söylemeye devam edeceğiz." diyen Kalın, verilen desteğin Suriye'nin toprak ve siyasi bütünlüğünü de tehdit ettiğini, Suriye içinde başka gerginlik ve problemlere de yol açtığının altını çizdi.

Kalın, Türkiye ile ABD arasındaki 3 temel anlaşmazlık konusunu "ABD'nin PYD/YPG'ye verdiği destek, S-400'ler ve CAATSA yaptırımları" olarak sıraladı.

Ayrıca Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşının ABD'de kalmasına izin verilmesinin de temel sorunlar arasında yer aldığına işaret eden Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ne yazık ki şu ana kadar bu konularda herhangi bir ilerleme olduğunu ve adım atıldığını görmedik. Bu sorunlar, bizim milli güvenlik endişelerimizin kalbini oluşturuyor. Başka alanlarda, mesela Libya'da, Irak'ta terörizme karşı bir noktaya kadar beraber çalışabiliyoruz yani 'Çok karamsar bir resim var.' diyemeyiz fakat bu konuları yapıcı bir diyalog yoluyla çok şeffaf ve samimi olarak konuşarak çözebileceğimize inanıyoruz."

Kalın, ABD'nin bu konuların Türkiye için ne kadar hayati bir öneme haiz olduğunu anlaması gerektiğini belirtti.

S-400 satın alma kararının bir gecede alınmadığına dikkati çeken Kalın, bunun uzun bir sürecin sonucu olduğunu, Suriye savaşının ortasında ABD'nin birdenbire Patriot bataryalarını çekmesinin Türkiye için çok büyük bir sürpriz olduğunu kaydetti.

Kalın, ABD'nin ardından Almanya'nın da aynı şekilde sistemlerini Türkiye'den çektiğini ve sadece İspanya'nın sisteminin Türkiye'de kaldığını anımsatarak, "Müttefiklerimizin Patriotlarını Türkiye'den çekmelerinin ardından biz onları satın alamadık çünkü ABD tarafındaki bazı meslektaşlarımın söylediklerinin aksine bize uygun ve iyi bir teklif sunulmadı. Onların bize sunduklarını söyledikleri iyi teklifi biz görmedik. Her şeye rağmen Cumhurbaşkanımız, Trump'a Patriotları almaya hazır olduğumuzu belirtti." açıklamasında bulundu.

"İki başkan muhakkak görüşecektir"

Türkiye'deki S-400'lerin NATO savunma sistemine entegre edilmeyeceğinin ve böylece NATO savunma sistemine bir tehdit oluşturacak pozisyonda olmayacaklarının altını çizen Kalın, "Patriotların yanı sıra Fransız-İtalyan ortaklığı ile üretilen SAMP/T füzelerini de almak istiyoruz. Ancak Fransa, Suriye'yi bahane ederek bu süreci engelleme kararı aldı. Fransa ile bu süreci hızlandırabilmek için görüşmelere devam ediyoruz. Bizler seçeneklere kapıları kapatmıyoruz." ifadelerini kullandı.

Kalın, ABD Başkanı Joe Biden'ın halihazırda birçok iç politika konusuyla meşgul olduğunu belirterek, "Biz meslektaşlarımızla temaslarımızı kurduk ve iyi bir başlangıç yaptık, muhakkak iki başkan da görüşeceklerdir." değerlendirmesinde bulundu.

İkinci S-400 paketiyle ilgili de Kalın, ilk anlaşmayla ilgili sürecin devam ettiğini, hepsinin aynı sürecin parçası olduğunu ve aynı anlaşmanın değişik aşamalarda uygulanmasıyla ilgili sürecin işlediğini söyledi.

"ABD ile ilişkilerimiz çok yapıcı bir şekilde işleyebilir"

Kalın, Türkiye-Rusya ilişkilerine dair de iki ülkenin her konuda anlaşmadığına işaret ederek, "Suriye ve Esad'ın geleceği, Hafter, Kırım gibi konularda anlaşamıyoruz. Bunlara rağmen ilişkilerimizi yapıcı bir diyalogla yönetebiliyoruz. Neden aynısını ABD ile de yapmayalım?" sorusunu yöneltti.

Öte yandan başka bir ülkenin maksimalist bir pozisyonla isteklerini "ya benim dediğim şekilde yaparsınız, ya da kendi yolunuza gidersiniz" tavrıyla dayatması halinde bunun Türkiye'yi başka bir yöne iteceğine işaret eden Kalın, "ABD ile ilişkimiz, birbirimizi karşılıklı olarak güçlendirebileceğimiz ve ortak sorunları veya endişeleri birlikte ele alabileceğimiz çok yapıcı bir şekilde işleyebilir." dedi.

Kalın, ABD'nin, Türkiye'nin Pakistan'a yapmayı planladığı savaş helikopteri satışını engellediğini, böylelikle söz konusu ihalenin Çin'e gitmesine yol açacağını ve burada kaybedenin ABD olacağını kaydetti.

"Mısır'la ikili ilişkilerimizi görüşmek istiyoruz"

Kalın, "Mısır'la Doğu Akdeniz, Libya ve dünyanın unutmuş gibi göründüğü Filistin meselesinde iş birliği yapmak istiyor ve ikili ilişkilerimizi görüşmek istiyoruz." mesajını verdi.

İki ülkenin karşılıklı olarak yapıcı adımlar atabilmesi halinde bu tür bir ortaklığın bölgedeki tansiyonu düşürmeye ve Kuzey Afrika'dan Doğu Akdeniz'e kadar bölgenin istikrara kavuşmasına yardımcı olabileceğine işaret eden Kalın, şunları dile getirdi:

"Mısır, halen Arap dünyasının beyni ve kalbi. Bazı ekonomik ve güvenlik sorunları var, biz bunu gayet iyi anlıyoruz. İki ülkenin birbirleriyle konuşması, ikili ve bölgesel ilişkilerimizi geliştirebilir. Bu, aynı şekilde diğer dört Körfez ülkesi için de geçerli. Bizim hiçbir Arap ülkesiyle aşılamayacak sorunumuz yok.

Mısır ve diğer Körfez ülkeleriyle bölgesel barış ve istikrar için yeni bir sayfa açılabilir."

"AB ile ilişkileri canlandırmak için yol haritası var"

Kalın, AB ile çok yapıcı bir ivme yakalandığını ve ilişkilerin daha da ilerlemesini istediklerini belirtti.

Türkiye'nin ajandasında Yunanistan'la yürütülen istikşafi görüşmelerden daha büyük konular bulunduğuna dikkati çeken Kalın, bunların arasında 18 Mart'ta beşinci yılını dolduracak olan göç anlaşmasının yenilenmesi, vize serbestisinin sağlanması ve Gümrük Birliği Anlaşması'nın yenilenmesi gibi konuların bulunduğunu söyledi.

Kalın, "Bütün bunlar bize önümüze ilişkilerimizi canlandırmak için yeni bir yol haritası sunuyor. Biz bütün bu alanlarda ilerleme kaydedebileceğimizi düşünüyoruz. Bazı üye ülkeler, Türkiye'ye karşı daha sert bir tutum takınılmasını istiyor ancak AB üyeliğini böyle bir amaç için Türkiye'ye karşı kullanmak doğru değil. Aklıselim AB ülkeleri de bunun olmasına izin vermeyeceklerdir." değerlendirmesinde bulundu.