Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarından satır başları:

Sevgili gençler, değerli genç arkadaşlarım, genç kardeşlerim sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, milletin evine, bu gazi mekâna hoşgeldiniz. 81 vilayetimizden ve KKTC'den gelen ayrıca başarılarıyla bizleri gururlandırmış olan sporcularımızdan oluşan sizler nezdinde tüm gençlerimizin 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nı tebrik ediyorum. Bu milli günümüz vesilesiyle istikbalimiz olan siz gençlerimizle biraraya gelmekten büyük bir memnuniyet duyduğumu özellikle ifade etmek istiyorum. Gençlerimizin enerjisi, dinamizmi ve geleceğe umutla bakan o gözleri bana daima mutluluk vermiş, motivasyon kaynağı olmuştur. Sizlere baktığımda özellikle kendi gençliğimiz aklıma geliyor. Bu yaşlarda iken tüm benliğimizi kaplayan, heyecanımızla hayata nasıl baktığımızı, dünyayı nasıl avucumuzun içinde hissettiğimizi hatırlıyorum.

BAZI ÇEVRELERİN AKSİNE BEN GENÇLERİMİZDEN ÜMİTLİYİM

İdeallerimiz olmasaydı herhalde bugünlere gelemezdik. Gençlik döneminde yapılan hiçbir şey boşa gitmez. Olumlu ya da olumsuz. Bunun meyvelerini mutlaka ileride toplarsınız. Bazı çevrelerin yeni nesille ilgili karamsar düşünceler taşıdıklarını görüyorum. Ben ise tam tersine gençlerimizden, yeni nesillerden ümitliyim. 2023 Türkiyesini sizler için ve sizlerle birlikte inşa ediyoruz. Bir sonraki kızıl elmamız olan 2053 Türkiyesi ise herşeyiyle sizlere emanettir. Aynı şekilde 2071 vizyonunu sonraki nesillere kazandırma sorumluluğunu da sizler omuzlarınızda taşıyorsunuz. Biz istikballe ilgili hedeflerimizi sürekli büyütüyoruz. 2002 Türkiyesi ile bugünkü Türkiye arasında sadece ekonomik büyüklük açısından üç kat fark var.

İSTİKLAL HARBİNDEN BU YANA EN CİDDİ SIKINTILARI YAŞADIK

14 yılda üç kat büyüyen Türkiye'nin önümüzdeki dönemde 2 kat daha büyümesinin önünde hiçbir engel yoktur. Önümüze çıkartılabilecek tüm engeller çıkartıldı, çıkartılıyor. Ben bütün bu yaşadıklarımızı bir kenara bırakıyorum. Maruz kaldığımız saldırılar İstiklal Harbi'nden bu yana başımıza gelen en ciddi sıkıntılardır. Gezi olaylarından, 17-25 Aralık darbe girişimi, çukur eylemlerinden 15 Temmuz darbe girişimine kadar pekçok olay yaşadık. Türkiye hedeflerinden, programlarından, yatırımlarından zerre kadar taviz vermemiştir. Köprüler inşa edilmiş, denizin altından geçitler yapılmaya devam edilmiştir. Çünkü biz kesinlikle ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkartacağız, bu kararlılık içerisindeyiz dedik. Bu kararlılığın gerisindeki en büyük sebep gençlerimize huzurlu, güvenli, müreffeh bir ülke bırakma kararlılığımızdır.

DEVRİM REFORM YAPACAKSINIZ DİYORUM DARBE DEMİYORUM

16 Nisan'da seçme ve seçilme yaşını 18'e indirdik. Birileri "çoluk çocuğa mı bırakacağız" dedi. Biz de 'hayır' dedik. Bu milletin tarihi o çoluk çocuk dediklerinizin bir çağı kapatıp, bir çağı açmasıyla doludur dedik. Biz siyasetçilere düşen gençliğine ufuk vermektir. Siz gençliğinize ufuk verirseniz, o gençlik çok daha büyük davaların sahibi olur. Bundan sonrası size aittir. Ona göre. Artık reformları, devrimleri siz yapacaksınız. Bu devrimleri yapmak suretiyle Türkiye'nin ne kadar güçlü olduğunu dünyaya siz göstereceksiniz. Bakın darbe demiyorum, devrim diyorum, reform diyorum. Birileri darbe heveslisi. Bırakın onlar onunla uğraşsın. Bizim devrimimiz batılının söylediği gibi sessiz devrimdir.

TARİH KİTAPLARINDA MÜFREDATIMIZI YENİDEN DÜZENLEYECEĞİZ

Bir ülkeyi ve milleti yenmenin en kestirme yolu tarihiyle olan ilişiğini kesmekten geçer. Bunu bize yaptılar mı, bağlarımızı kopardılar mı, kopardılar. Bize öyle bir tarih okuttular ki, bizim okuduğumuz kitaplarda biz hep mağlubiyetlerle, ilkelliklerle, garip garip şeylerle adeta geçmişi olan bir tarih okuduk. Bizim tarihimiz böyle değil. Anlı şanlı tarihimizi bize okutmadılar. Ama şimdi özellikle bunun üzerinde ısrarla duruyorum. Müfredatımızı ona göre düzenleyeceğiz, anlı şanlı tarihimiz kitaplarımıza bu şekilde geçeceğiz.

BİZE ŞİMDİYE KADAR TARİHİMİZİ HEP YANLIŞ ÖĞRETTİLER

Osman Bey boyunun başına seçildiğinde 23 yaşındaydı. Fatih, babası kendisine Devlet-i Aliyeyi Osmaniye'nin başına geçmesini teklif ettiğinde 13 yaşındaydı. Babası emretti, o da kabul etti. Kabul ettikten sonra dedi ki; "Baba madem ki ben Devleti Aliyeyi Osmaniye'nin başına geçtim, padişah benim. Şimdi ben size emrediyormu, gelin devletin başına geçin." Şu zekayı, şu yetişme tarzını görüyor musunuz? Böyle yetiştiği için 19 yaşında devletin başına geçiyor ardından bir çağı kapatıp, bir çağı açıyor. Bunu öğretmekten bize kaçındılar. Böyle yetişirsek o zaman o fetih ruhuyla geleceğe başka türlü bakacağız. Ama aşağılık kompleksi içinde yetiştirilen bir nesil tamamen bezgin, bedbin, hedefi olmayan bir nesil olacağız. İşte şimdi bunu yıkıyoruz.

BÜYÜK KONGREDEN SONRA HER KADEMEDE GENÇLERE YER VERECEĞİZ

Gazi Mustafa Kemal 38 yaşında genç bir yaşta mücadeleyi başlattık. Mustafa Kemal Samsun'dan çıkıyordu. Birileri de Samsun'dan çıkıp İzmir'e dökmekten bahsediyor. Ne oldu? Millet dersini verdi. Adamı Samsun'a bile sokmazlar. İstiklal mücadelesi için Samsun'a çıkmak başka bir şey ama bugünkü işgale yeltenenlere karşı o istiklal mücadelesini sürdürmek için oradan çıkmak başka bir şey. Gittiğim ülkelerin çoğunda 20'li yaşlarda bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanlarını görüyorum. Bu yaşlarda şirket yöneticilerini görüyorum. Bizde niçin olmasın? Bu düzenlemeleri gençlerimizi ihsan değil haklarının gecikmiş teslimi olarak görüyorum. Pazar günü yapacağımız büyük kongreden itibaren her kademede gençlerimize yer vereceğiz.