CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.

Toplantı sürerken açıklamada bulunan Öztrak, toplantı gündeminde, İdlib'de yaşanan gelişmeler olduğunu belirtti.

Ağrı'da bu sabah Gürbulak Gümrük Müdürlüğü personelini taşıyan zırhlı servis aracına roketli saldırı düzenlendiğini ifade eden Öztrak, bu hain saldırıyı lanetledi.

Öztrak, saldırıda şehit olan yurttaşa Allah'tan rahmet, ailesine ve millete baş sağlığı, yaralananlara acil şifalar diledi.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 27 Şubat 2020'nin çok acı bir gün olarak hatırlanacağını dile getiren Öztrak, o gün havadan yapılan saldırıyla 34 kahraman Mehmetçiğin İdlib'de şehit düştüğünü, çok sayıda askerin yaralandığını anımsattı.

Öztrak, İdlib'deki asker kaybının Kıbrıs Harekatı'ndan bu yana, yabancı bir ordunun kalleş saldırısında yaşanan en büyük asker kaybı olduğunu aktardı.

Şehitliğin, peygamberlikten sonra en önemli makam olduğunu ancak göz göre göre gelen bir felakete karşı önlem alınmaması sonucunda yaşanan bu can kayıplarının kabul edilemeyeceğini vurgulayan Öztrak, devlet aklı ve mantığının bu tür felaketleri önlemek için olduğunu kaydetti.

Öztrak, "Bugün gelişmiş ülkeler her türlü teknolojik gelişmeden yararlanıp orduları en az zayiatla görevlerini yerine getirsin diye askerlerini cephe gerisine alırken, biz 34 yetişmiş Mehmetçiğimizi, vatan evladını göz göre göre şehit verdik. Bu facianın elbette bir siyasi sorumlusu olmalıdır. 'Şehitler tepesi boş kalmayacak.' diyerek birileri beceriksizliğine kılıf hazırlayamaz. Hele din, iman ve şehitlik gibi kutsallarımızın arkasına hiç sığınamaz." değerlendirmesini yaptı.

İktidarı yaklaşan felaket için uyardıklarını ancak iktidarın kendilerini dinlemediğini belirten Öztrak, bu elim olaya kadar İdlib'de çoğu hava saldırılarında olmak üzere 18 şehit daha verildiğini dile getirdi.

- "ŞEHİTLERİMİZ KAMYONET KASALARINDA SINIRIMIZA TAŞINDI"

Öztrak, bu saldırıdan hemen önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın doğum gününü kutladığını, aynı gün üç askerin bir başka hava saldırısında şehit düştüğünü, üç şehidin acısını yaşarken 34 baba ocağına daha ateş düştüğünü söyledi.

Faik Öztrak, şöyle devam etti: "Suriye'de Rusya'dan habersiz kuş mu uçuyor? Hayır. Daha bir gün önce Erdoğan'ın doğum gününü kutlayan Putin, yaralı askerlerimizin alınması için helikopterlerimize Suriye hava sahasını bile açmadı. Yaralılarımız, şehitlerimiz kamyonet kasalarında sınırımıza taşındı.

Sarayın, Putin'e diyebildiği tek şey, 'Sen aradan çekil, beni Suriye rejimiyle baş başa bırak.' oldu. Umarız dış politikada diğer ülkelerle ilişkilerde, 'Dostum Putin', 'Dostum Trump' diyerek dost olunmadığını artık görmüşlerdir. İsmet Paşa'nın dediği gibi 'Büyük devletlerle ilişkiler, ayıyla yatağa girmeye benzer."

Öztrak, büyük devletlerle ilişkilerde akıllı ve dikkatli olunması gerektiğine işaret ederek, Türkiye'yi İkinci Dünya Savaşı'nın yakıcılığından bu devlet aklının koruduğunu anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 5-6 Mart'ta bir kez daha Moskova'ya Putin'in yanına gideceğini dile getiren Öztrak, şunları kaydetti: "34 şehidimiz varken, İstanbul'da yapılacağı söylenen toplantı neden Moskova'ya alındı? Neden Putin'in ayağına gidiliyor? Biz bunu merak ediyoruz. Her şeye rağmen, umarız bu defa Erdoğan, sadece Putin ile fotoğraf vermek için bu ziyareti gerçekleştirmez. Erdoğan, Milli Savunma Bakanına ciddi bir dosya hazırlatır. Bu dosyayı koltuğunun altına alır Moskova'ya götürür ve Putin'in karşısına oturduğunda bu dosyayı önüne koyar. Sonra Putin'in gözlerinin içine bakarak, milletimizin merak ettiği şu soruları sorar, 'Sayın Putin birliklerimizin yerlerini Rusya ile koordine etmemize, yerlerini size bildirmemize rağmen, askerlerimizi neden şehit ettiniz? Sayın Putin, ilk saldırının ardından Rusya'yı bir kez daha uyarmamıza rağmen, ikinci saldırıyı neden gerçekleştirdiniz? Sayın Putin, savaş hukukunda yaralıları taşıyan ambulanslar vurulmaz. Siz yaralı askerlerimizi almaya gelen ambulanslarımızı bile neden vurdunuz? Milletimiz haklı olarak Rusya'dan, Putin'den bu soruların cevabını bekliyor. Erdoğan, o masadan milletimizin beklediği cevapları almadan kalkmamalıdır. En azından bu defa Moskova'ya sadece Putin ile yan yana fotoğraf çektirmek için değil, milletimizin evlatlarının yiten canının hesabını sormak ve başka kayıpları önlemek için gitmelidir."

- "CUMHURBAŞKANI, NEDEN 34 ŞEHİT VERDİĞİMİZİ TBMM'YE ANLATMALIYDI"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 4 Şubat 2020'de İdlib'de derinleşen krizden çıkış için 5 maddelik öneri getirdiğini hatırlatan Öztrak, "Sayın Erdoğan'a tavsiyemiz, bu önerilere de Putin ile görüşmeye gitmeden önce iyi çalışmasıdır." dedi.

Faik Öztrak, milletin şehitler için Cumhurbaşkanından ses beklerken Erdoğan'ın sessizliğe büründüğünü, konuşma kürsüsünü Hatay Valisi'ne bıraktığını söyledi.

Milletin şehitlerin sayısını ve yaşananları devletin başından değil, Hatay Valisinden öğrendiğini belirten Öztrak, o gece askerlerin şehadet haberlerinin engellenmesi için sosyal medyaya karartma uygulandığını öne sürdü.

Öztrak, bunun da şehit sayıları hakkında spekülasyonların büyümesine, asker ailelerinde ve millette endişeli bir bekleyişe neden olduğunu ifade etti.

Anayasa'ya göre ordunun başkomutanlığının, TBMM'nin manevi varlığından ayrılamayacağını vurgulayan Öztrak, bu nedenle Kılıçdaroğlu'nun TBMM Başkanını arayıp başsağlığı dileklerini ilettiğini kaydetti.

Anayasa'ya göre milli güvenliğin sağlanmasından ve silahlı kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından TBMM'ye karşı Cumhurbaşkanının sorumlu olduğunu ifade eden Öztrak, "Cumhurbaşkanı, bizzat gelmeli, neden ve nasıl 34 şehit verdiğimizi TBMM'ye anlatmalıydı. Bu, atanmış bakanlar eliyle baştan savılacak bir husus değildir ama durumun aciliyetine ve önemine rağmen bu gerçekleşmedi." diye konuştu.

- "DEVLETİ YÖNETENLER TOPLANTIDA GÜLÜP EĞLENDİ"

TBMM Başkanının iç tüzüğü bahane ederek, Anayasa'nın hükümlerinin gereklerini yerine getirmediğini ileri süren Öztrak, "TBMM'nin olağanüstü toplanmasını engelleyen, şehit analarına ve milletimize diyecek bir şeyi olmayan, hesap vermekten kaçan Erdoğan'dır." ifadesini kullandı.

Öztrak, Meclis Başkanının da taleplerini işleme koymadığını, Anayasa ve iç tüzüğü çiğnediğini iddia etti.

Faik Öztrak, "Meclisin iç tüzüğü Sarayın taleplerine göre mi işletilmektedir? O zaman nerede kuvvetler ayrılığı, nerede hukuk devleti? Bu süreçte TBMM Başkanı da oturduğu koltuğun hakkını verememiştir. Erdoğan'ın Meclisin iradesine koyduğu ipoteğe, vesayete karşı çıkamamıştır ve TBMM'nin hukukunu koruyamamıştır." diye konuştu.

Öztrak, şehit cenazeleri toprağa verilmeden, Erdoğan'ın Dolmabahçe Sarayı'nın çalışma ofisinde partisinin eski ve yeni İstanbul milletvekillerine seslenmeyi tercih ettiğini söyledi. Yapılan bu toplantının milletin acılarını hafifletmediğini, artırdığını savunan Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bütün millet büyük bir hüzün içindeyken, herkes, durumun hassasiyetinin gereği her sözünü tartarak konuşurken, istisnasız tüm muhalefet meseleyi siyaset üstü tutarken, milletimiz Cumhurbaşkanlığı makamından milli bir duruş beklerken, şehit analarının, şehit eşlerinin ve evlatlarının göz yaşları sel olurken, devleti yönetenler bu toplantıda gülüp eğlendi. Yetmemiş, bazıları yapılan espirileri, böbürlenmeleri alkışlayacak kadar düşmüştür."

Parti Sözcüsü Öztrak, Erdoğan'ın şehitler defnedilmeden yaptığı konuşmada, şehit analarına, 34 şehidin şehitler tepesine neden gömüldüğünü izah edemediğini savundu.

Bu acı hadisenin yaşandığı andan itibaren, şehitler henüz toprağa verilmemişken, siyaseti bir kenara bıraktıklarını, milletin acısını paylaştıklarını ifade eden Öztrak, "Ama bir kez daha gördük ki böylesine acı bir olayda bile Erdoğan, bu ülkenin Cumhurbaşkanı olmayı değil, partisinin genel başkanı olmayı tercih etmiştir. Şehitlerimiz henüz toprağa verilmeden siyaset yapmaya başlamıştır." ifadesini kullandı.

Mehmetçiğin tek bir tırnağının, İdlib'den, Suriye'den, Libya'dan bin kat daha değerli olduğunu yineleyen Öztrak, "Ama Erdoğan için şehit sayılarının önemi yok. Her biri anasının bir tanesi olan şehitlerimiz, Erdoğan'ın gözünde 'birkaç taneden' ibaret. Sadece Erdoğan mı? Cahil bezirgan siyasetinde damat da ondan beter çıkmıştır." şeklinde konuştu.

- "ANALARIN BABALARIN GÖZYAŞI AKMASIN DİYE GEREKEN HER ŞEYİ YAPACAĞIZ"

Öztrak ayrıca, 2008'de 777 milyar dolar olan milli gelirin, 2019'da 754 milyar dolara düştüğünü, gelirin 11 yıl öncesinin milli gelirinin bile altına indiğini kaydetti.

Büyümenin yüzde 1'in altında kaldığını söyleyen Öztrak, 2007'de 9 bin 656 olan kişi başına düşen gelirin, 2019'da 9 bin 127 dolara gerilediğini belirtti. Öztrak, 12 yıl önceki kişi başına milli gelirin, bugün mumla aranır hale geldiğini kaydetti.

Bu konuları ve Yalova Belediye Başkanının görevden uzaklaştırılmasını şehitlere duyulan saygının gereği o gün dile getirmediklerini anlatan Öztrak, bunların konuşulacağı zamanın geleceğini vurguladı.

Öztrak, bugün devlet aklını da vicdanını da kaybetmiş bir yönetim olduğunu iddia ederek, şöyle konuştu: "Erdoğan, sosyetesiyle beraber Beştepe'ye yerleşirken, Suudi Kralı'na Sevda Tepesi'ni tahsis ederken, damadı Kanal İstanbul manzaralı tepede arsa kapatırken, yandaşları memleketin kupon arazilerine çökerlerken, milletin çocuklarına vadede ede şehitler tepesini vadediyor. Biz bu adaletsizliği ve vicdansızlığı toptan reddediyoruz. Senin görevin şehitler tepesini doldurmak değil, evlatlarımız şehit olmasın diye her türlü tedbiri almak. Dünyadaki tüm büyük devletler bunu yapıyor. Diplomasiyle ekonomiyle teknolojiyle ordusunu destekleyerek askerinin tırnağına taş değmesin diye uğraşıyor. Millet ittifakının iktidarında devlet aklıyla devlet adap ve edebiyle devlet vicdanıyla bu milletin evlatları şehit olmasın diye her türlü gayreti sarf edeceğiz. Anaların babaların, yavukluların ve evlatların gözyaşı akmasın diye gereken her şeyi yapacağız."

Öztrak, ensar-muhacir edebiyatıyla bir insanlık faciasına 40 milyar dolardan fazla paranın harcandığını, şimdi "Bu kadar mülteciye bakmak, beslemek zorunda değiliz." denildiğini dile getirdi.

Avrupa'ya geçiş kapılarının mültecilere açılmasına değinen Öztrak, Yunanistan'ın sınırda bu insanlara yaptığı zulmün kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Öztrak, şu değerlendirmeleri yaptı: "Erdoğan işin başında Emevi Camisi'nde namaz kılma hevesine kapılıp tek başına hareket etmeseydi, BM'yi göreve çağırıp onunla hareket etseydi, kapıları açmayıp, sınırlarımıza hakim olsaydı, bölgenin barıştan yana ağabeyi rolünden vazgeçip, mahallenin kavgacı çocuklarının arasına katılmasaydı bugün bunca sıkıntıyı yaşamazdık. Sahile vuran Aylan bebeğin fotoğrafı tüm dünyayı sarstı. Erdoğan da o fotoğrafları Avrupa'ya karşı bol bol kullandı. Peki şimdi kameralar karşısında botlara doldurulan mülteci bebeklerden biri, tıpkı Aylan bebek gibi suda boğulursa bunun vicdani sorumluluğunu nasıl taşıyacaksın?"

Türkiye'nin bu meselede yalnız bırakıldığına işaret eden Öztrak, "Ama ensar-muhacir derken bu işlerin buraya geleceğini düşünecektiniz. 40 milyar dolar harcadık, bir 40 milyar dolar daha harcarız derken bunları akıl edecektiniz." ifadesine yer verdi.

Öztrak, Suriyelileri ülkelerine göndermenin en kestirme yolunun, Suriye'de savaşın bitmesinden geçtiğini, bütün dünyanın bu konuda seferber edilmesi gerektiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şu anki Suriye politikasına iki kesimin müteşekkir olduğunu belirten Öztrak, bunlardan birinin insan kaçakçıları, diğerinin ise emperyal güçler, PKK'nın uzantısı YPG ve İdlib'de saklanan IŞİD'çiler olduğunu iddia etti.

- "EĞER BU SAVAŞSA ANAYASAYA AYKIRILIK VAR"

Öztrak, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bir basın mensubunun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu'na yönelik sözlerine ilişkin bir soru üzerine Öztrak, "Sayın Erdoğan, Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerinin hangi koşullarda söylendiğinin bile farkında değildir. Burada söz konusu olan vatandır. Vatan söz konusu olduğu zaman bu vatanı korumak için herkes elinden gelen her şeyi yapacaktır. Şehitler tepesi edebiyatının arkasına sığınarak, kutsalları ön plana çıkararak 34 şehidimizin hesabını vermekten kimse kaçamaz." diye konuştu.

"İdlib'de sahada Türk ordusu ile Suriye ordusunun karşı karşıya gelme durumu var. Bu durumu siz nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna Öztrak, "Sayın Erdoğan buna 'savaş diyebilirim' diyor ama bir şeyi hatırlatmak isterim, bu savaşsa olan biten Anayasa'ya aykırıdır. Biz TBMM olarak kendilerine savaş izni vermedik. Bu yetki bizde. Bizim verdiğimiz, kabul edilen tezkere şunu söylüyor, 'terörle mücadele ve göçün engellenmesi için' verdik bu tezkereyi. PKK, PYD, YPG ve DEAŞ terör örgütleriyle mücadele için verdik tezkereyi. Dolayısıyla burada eğer bu savaşsa Anayasa'ya aykırılık var." yanıtını verdi.

Öztrak, "Sınırı geçmeye çalışan mültecilerle ilgili yaşanan durumu ve bu politikayı nasıl değerlendirirsiniz?" sorusunu yanıtlarken, bu manzaraları doğru bulmadığını söyledi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Türkiye'den ayrılan göçmen sayılarının bilgisini vermesini eleştiren Öztrak, "Bu ülkenin İçişleri Bakanı sanki Saddam döneminin enformasyon bakanı gibi. İşin başından bu yana her şey hatalı gitmektedir. Türkiye maalesef yönetilmemektedir, Türkiye savrulmaktadır. Bütün bu açıkları telafi etme görevi de şanlı ordumuza kalmaktadır." açıklamasını yaptı.

"Suriye'nin İdlib kentinde rejim unsurlarının hava saldırısı sonucu şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Halil Çankaya'nın Ankara'daki cenazesinde MHP Lideri Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun elini sıkmadı. Değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine Öztrak, "Sayın Bahçeli'nin eline değil yüzüne baktım orada, yere doğru bakıyordu orada, ciddi bir mahcubiyet ifadesi vardı ama Sayın Bahçeli'nin Genel Başkanımızın elini sıkmaması Genel Başkanımız açısından bir eksiklik değildir." ifadesini kullandı.

Öztrak, "İdlib'de yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? CHP sürecin başından beri Esad rejimi ile masaya oturulması gerektiğini savunuyordu. Şimdiki durumu göz önünde bulundurduğumuzda bu tezin arkasında mısınız?" sorusuna karşılık, "Esad rejiminden önce Moskova'da Putin rejimi ile masaya oturulacaktır. Bugün 34 askerimizin şehit edilmesinin arkasında Putin rejiminin olduğu tartışmasızdır. Oralarda Rusya'dan habersiz kuş uçmamaktadır. Dolayısıyla önce ona bakılacak, ondan sonra diğerlerine bakılır. Yani çok açık söyleyeyim bugün hala daha bizim bundan önce Genel Başkanımızın hükümete vermiş olduğu 5 maddelik öneri kağıdı geçerlidir. Bu kağıda bir daha bakılmalıdır ve bu çerçevede hareket edilmelidir." değerlendirmesini yaptı.