Mağrib Arap Birliği üyesi ülkelerdeki hükümetlerin çoğu temelde İsrail'le normalleşmeye karşı çıkarken BAE'nin bu yönde attığı adıma ilişkin ise farklı bir politika izleniyor. Kimi hükümet Abu Dabi'nin attığı adımı açıktan tenkit ederken önemli bir kısmı ise BAE söz konusu olduğunda sessiz kalmayı tercih ediyor.

Mağrib halkları ise BAE'nin yaptığını "ihanet" olarak görüyor.

Fas normalleşmeyi reddettiğini açıklarken Kushner Fas ziyaret planını duyurdu

Fas'tan BAE-İsrail normalleşmesine en güçlü tepki Başbakan Sadeddin el-Osmani'den geldi. Osmani, Filistin halkının haklarına saldırının Fas'ın kırmızı çizgisi olduğunu söyledi.

Ülkesinin İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında imzalanan normalleşme anlaşmasını reddettiğini belirten Osmani, "Siyonist yapıyla normalleşme, Filistin halkının haklarını daha çok ihlal etmesi için bir teşviktir." ifadelerini kullandı.

Fas'ın yönetimi ve halkıyla Filistin'in yanında durmaya devam ettiğini vurgulayan Osmani, bölgeyi Yahudileştirme çabalarına, Filistinlilerin ve Kudüslülerin haklarının ihlal edilmesine, Mescid-i Aksa'nın ve Kudüs'ün İslami kimliğinin yok edilmeye çalışılmasına karşı çıktıklarını söyledi.

Osmani'nin açıklamalarının, ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı ve danışmanı Jared Kushner'in Fas'ın da BAE'nin gittiği İsrail'le normalleşme yolunu takip etmesi için Rabat'ta gerçekleştireceği ziyaret planını açıklamasıyla eş zamanlı yapılmış olması dikkati çekti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN'a göre, İsrail, Batı Sahra konusunda Fas ve ayrılıkçı Polisario Cephesi arasında yaşanan anlaşmazlıkta ABD'nin Fas'ın Batı Sahra'da hakimiyetini tanımasını, buna karşılık Fas'ın da İsrail'le normalleşme sürecine giren ikinci Arap ülkesi olmasını ümit ediyordu.

Fas, 1993'te İsrail-Filistin arasında imzalanan barış anlaşmasından sonra İsrail'le sınırlı ilişki geliştireceğini duyurmuş, 2000 yılında ise ilişkilerini dondurmuştu.

Fas'ta da birçok siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu BAE-İsrail normalleşmesini ihanet ve Filistin halkının sırtına saplanmış bir hançer olarak nitelendirerek kınadı.

Tunus Cumhurbaşkanı Said normalleşmeyi reddetti; Meclis ise BAE'yi kınadı

Yaşadığı iç krizlerin İsrail'le normalleşme konusunda taviz vermesi için dış baskı unsurları olarak kullanılmasına rağmen Tunus, yönetim ya da halk düzeyinde Filistin davasına destek veren tutumundan hiçbir zaman vazgeçmedi.

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said BAE'nin İsrail'le normalleşme anlaşmasını açıklamasından bir hafta sonra Filistin'in Tunus Büyükelçisi Hayil el-Fahum'u Kartaca Sarayı'nda kabulünde, özgür insanlar olduğu sürece Filistin davasının kaybolmayacağını söyleyerek, "Filistin davası, üzerinde pazarlık yapılacak bir mal ya da borsada tutku sahipleri ve çıkarcılar arasında elden ele gezen bir hisse senedi değildir." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Said görüşmede, bazı ülkelerin tercihlerine müdahale etmediklerini, bu ülkelerin, halklarının önünde tercihlerinde özgür olduklarını dile getirerek, kendilerinin de özgürce ifade ettikleri tutumları bulunduğunu söyledi.

Nahda Hareketi Partisi lideri Raşid el-Gannuşi başkanlığındaki Tunus Meclisi'nden yapılan açıklamada da, BAE-İsrail normalleşmesi, "Filistin halkının haklarına saldırı" şeklinde nitelendirilerek, normalleşmeyi reddeden Arap ve Müslüman halkların ortak yaklaşımına açık bir tehdit olduğu belirtildi.

Abir İsa'nın başkanlık ettiği BAE yanlısı Özgür Anayasa Partisi dışında Tunus Parlamentosundaki birçok parti de BAE-İsrail normalleşmesini kınayan ve eleştiren açıklamalar yaptı.

Birçok sivil toplum kuruluşu ve parti temsilcisi de BAE'nin İsrail'le normalleşme anlaşmasını kınamak için BAE Büyükelçiliği önünde protesto gösterisi düzenledi.

Cezayir'den "her koşulda Filistin'in yanındayız" açıklaması

Cezayir Enformasyon Bakanı Ammar Belhimer, konuyla ilgili Sputnik'e yaptığı açıklamada, Filistin davasının ve Filistin halkının meşru haklarının yanında olduklarını belirtti.

İsrail-BAE normalleşme anlaşmasına değinmeyen Belhimer, "Filistin sorunu, Cezayir dış politikasının sabitelerinden biri. Koşullar ne olursa olsun, halk ve hükümet olarak ezilen Filistinlilerin yanındayız." dedi.

Cezayirli siyasi partiler ise İsrail-BAE normalleşme anlaşmasını, "ihanet" ve "Arapların güvenliğine tehdit" olarak tanımladı.

Ülkedeki aydın ve sanatçılardan oluşan 50 kişi de İsrail-BAE anlaşmasını kınadıkları bir açıklamanın altına imzalarını attı.

BAE'nin yatırımları Moritanya'yı Tel Aviv'e mi yaklaştırıyor?

Diğer Mağrib ülkelerinin aksine Moritanya hükümeti İsrail ile normalleşme anlaşması yapan BAE'ye destekçi tavır içine girdi.

Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, "Moritanya, BAE yönetimine tam bir güven duymaktadır." denildi.

Açıklamada, BAE'nin Filistin halkı ve Arapların çıkarları için aldığı kararlara destek verildiği belirtildi.

Öte yandan, Moritanya muhalefeti, siyonist rejimle normalleşmenin her türlüsünü kınadıklarını duyurdu.

BAE son yıllarda Moritanya'da birçok yatırımda bulunmuştu. Söz konusu yatırımların ardından analistler, Moritanya'nın aldığı kararların Abu Dabi yönetiminden ne kadar bağımsız olduğu sorusunu gündeme getirmişti.

Libya'da taraflar normalleşme konusunda "sessiz"

Libya hükümeti ise içinde bulunduğu istikrarsızlık ve çatışma hali nedeniyle konuyla ilgili resmi bir açıklamada bulunmadı. Ancak meşru hükümete yakın medya, normalleşmeye sert tepki gösterdi.

Libya hükümeti savaş ortamında normalleşme karşıtı açıklamalar yaparak ABD'yi karşısına almak istemiyor.

Diğer taraftan BAE'nin desteklediği ülkenin doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter de konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı.

Daha önce İsrail'le normalleşme konusuna yeşil ışık yakan Hafter'e bağlı sözde hükümetin Dışişleri Bakanı Abdulhadi el-Huveyc, halkın sert tepkisinin ardından bu tutumundan geri adım atmıştı.

Sonuç olarak Mağrib halkları net bir şekilde normalleşme karşısında yer alıyor. Tunus ve Fas bu konuda yapılan baskılara direnmeye çalışıyor. Cezayir ise Filistin davasını, dış politikasının pazarlık kabul etmez temel ilkelerinden biri olarak görüyor.

Bu ülkelerden farklı olarak Moritanya hükümetinin BAE'nin sunduklarına boyun eğme ihtimali bulunuyor. Libya'da ise ABD'yi karşısına almak istemeyen meşru hükümet ve halkın tepkisinden korkan Hafter tarafı sessiz kalmayı tercih ediyor.

BAE ile İsrail arasındaki normalleşme anlaşması

ABD Başkanı Donald Trump, 13 Ağustos Perşembe günü İsrail ile BAE'nin "ilişkilerini tamamen normalleştirmek" için anlaşmaya vardıklarını duyurmuştu.

ABD, İsrail ve BAE adına yapılan ortak açıklamada da İsrailli ve BAE'li yetkililerin gelecek haftalarda bir araya gelerek yatırım, turizm, kültür, doğrudan uçuşlar, güvenlik, telekomünikasyon, teknoloji, enerji, sağlık, kültür, çevre, karşılıklı elçiliklerin açılması konularında ikili anlaşmalar imzalayacağı ifade edilmişti.

BAE, 1979'da Mısır'ın, 1994'te de Ürdün'ün ardından İsrail ile normalleşme anlaşması imzalayan üçüncü Arap ülkesi oldu.