Myanmar’da vatandaşlıkları bile ellerinden alınmış olan Arakan’ın 1.1 milyon nüfuslu Müslümanları aylardan beri ordunun kendilerine uyguladığı zulmü tüm dünyaya haykırıyor. Buna rağmen Myanmar hükümeti, ordunun köyleri yakıp yıkmasına yüzlerce kişiyi öldürmesine karşı sesini çıkarmıyor. Oysa ki Myanmar’ın başında tüm dünyanın bir dönem büyük destek verdiği, ordu tarafından 5 yıl ev hapsinde tutulduğu için ‘en ünlü siyasi mahkum’ olarak anılan Nobel Barış Ödülü sahibi Aung San Suu Kyi bulunuyor.

‘Ordunun hakkı var’

Kadın lider, daha önce BBC’ye verdiği röportajda Arakan’da yaşananlara ‘etnik temizlik’ demenin sert olacağını söylemiş ve eklemişti: “Orada çok fazla hasımlık var. Müslümanlar da Müslümanları öldürüyor. Bir etnik temizlik söz konusu değil. Bölünmüş insanlar meselesi var ve biz bu bölünmüşlüğü ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Ordunun bu bölgeye girme ve çatışma özgürlüğü var. Bu Anayasa’da mevcut. Askeri konular orduya bırakılmalı.” İşte bu sözler ve Suu Kyi’nin son katliama da sessiz kalması bardağı taşıran damla oldu. Türkiye’nin yanı sıra Pakistan, Endonezya, Bangladeş gibi Müslüman ülkeler ile kadın siyasetçinin hayatının büyük kısmını geçirdiği İngiltere, Myanmar liderini katliama sessiz kalmakla suçladı.

DİLİNİ Mİ YUTTUN?

Dünya basını da dün manşetlerden Suu Kyi’yi yerden yere vurdu.

Independent: Gerçek yüzü ortaya çıktı.

TImes: Artık kusurlarını gizleyemiyor.

GuardIan: Katliama neden sessizsin?

CNN: Aung San Suu Kyi dilini mi yuttun?

WashIngton Post: Bu zulme ne zaman karşı çıkacaksın?

Binlerce kişi öldürüldü

Myanmar ordusunun silahlı militanlarla mücadele gerekçesiyle Arakan eyaletinde devam eden saldırılarında, 25 Ağustos’tan beri çok sayıda Arakanlı Müslüman sivil hayatını kaybetti. Saldırılarda 60’tan fazla köy hedef alınıp bu köylerden onlarcası yakıldı. On binlerce Arakanlı Müslüman da can güvenliği sebebiyle bölgeden kaçmaya çalışıyor. Myanmar hükümetinin uluslararası kuruluşlara bölgeye giriş izni vermemesi nedeniyle ölü sayısı saptanamıyor. Arakanlı sivil toplum kuruluşları, hayatını kaybeden sivillerin sayısının bini aştığını bildirirken bazıları rakamın binlerce olduğunu iddia ediyor.

‘Senden bu vahşeti durdurmanı bekliyorum’

Kız olmasına rağmen okula gitmekte direndiği için Taliban tarafından kurşunlandıktan sonra Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Pakistanlı eğitim hakları savunucusu, Malala Yusufzay, Myanmar’ın Rohingya bölgesindeki (Arakan) Müslümanlara yönelik saldırdılar karşısında, “Vahşeti durdurun” çağrısı yaptı. Yusufzay, kendisi gibi Nobel Ödüllü, şiddetsiz direniş savunucusu aktivist ve Myanmar lideri Aung San Suu Kyi’ye de, “Yıllardır bu trajik ve utanç dolu yaklaşımı lanetledim; şimdi aynı şeyi benim gibi Nobel Ödüllü Aung San Suu Kyi’den de bekliyorum. Dünya ve Rohingya Müslümanları da bekliyor” çağrısı yaptı.

‘Yüreğim burkuluyor’

Malala Twitter hesabında, “Myanmar’daki Rohingya Müslümanları’nın çektiklerine ilişkin ne zaman bir haber görsem yüreğim burkuluyor” dedi ve şu çağrıyı yaptı:

“Vahşeti durdurun. Myanmar güvenlik güçlerinin öldürdüğü küçük çocukların yüzlerini gördük. Bu çocuklar kimseye saldırmadı; ama, evleri yakıldı, yerle bir edildi. Eğer onların vatanı kuşaklardır yaşadıkları Myanmar değilse, neresi? Rohingya’da doğan bu insanlara Myanmar vatandaşlığı verilmeli. Benim vatanım Pakistan da dahil diğer ülkeler, Bangladeş’in yaptığı gibi vahşet ve terörden kaçan Rohingyalı bu insanlara gıda, barınma, vatandaşlık ve eğitime erişim hakkı vermeli.”

20 yıl ev hapsine çarptırılmıştı

Suu Kyi İngiliz emperyalizminin altında ezilen ve ardında da 50 yılını askeri cunta yönetimi altında geçiren Myanmarlı bir ailenin çocuğu. Dünya onu, ülkesinde askeri cuntaya karşı direnen barış yanlısı bir siyasetçi olarak tanıdı. Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Aung San Suu Kyi, 21 yıl hapis cezasından sonra 2012 yılında ödülüne kavuşabildi.

- Londra’da yaşayan Suu Kyi’nin hikayesi annesinin hastalanmasıyla uzun yıllar ayrı kaldığı ülkesine geri dönmesiyle başladı. Babası, 1940’lı yıllarda ülkesinin bağımsızlığı için mücadele vermiş, Myanmarlıların gözünde önder bir liderdi. Suu Kyi’nin ülkesine geri dönmesi askeri yönetimin dikkatini çekti.

- Ülkesindeki kanaat önderleri ondan destek istedi. Bu durum Myanmar cuntasının dikkatini çekti ve o günden bu yana Suu Kyi bir daha ülkesinden dışarı adım atamadı. Suu Kyi askeri cunta tarafından 20 yıl ev hapsine mahkum edildi.

- Ancak eşi İngiltere’de kalmıştı. Eşinin çabaları sonucu dünya Suu Kyi’nin ismini duymaya başladı. Nobel Barış Ödülü’nün kendisine verilmesiyle de barışın simgesi Suu Kyi ismi efsane haline geldi.

- Cuntanın baskısı devam etti. İsmini telaffuz etmekte çekinen Myanmarlılar ona Leydi adıyla hitap etti.

- Yaşanan bir takım gelişmelerin ardından cunta Suu Kyi’nin ev hapsine son verdi ve reformlar yapmak zorunda kaldı.

- Sivil görünümlü yönetim sandığa gitti ve seçimleri Suu Kyi kazandı. Kyi seçildikten sonra meclisin yüzde 25’inin ordu temsilcilerine ayrılmasını demokratik bulmadıklarını açıkladı.

- Myanmar’da yaklaşık 50 yıllık askeri yönetime son veren 2010 yılındaki seçimin ardından cunta destekli hükümetin iktidarında ilk kez genel seçim yapıldı. Aung San Suu Kyi’nin partisi Ulusal Demokrasi Birliği (NLD) oyların yüzde 70’inden fazlasını alarak seçimlerin galibi oldu.

- Ancak ülke anayasasına göre yabancı uyruklu biriyle evli bir aday Devlet Başkanı seçilemiyor. İngiliz vatandaşı eşe sahip barışın sembolü haline gelen siyasetçi Suu Kyi, Arakan katliamına sessiz kalmakla suçlanıyor. Kaynak: Euronews

‘İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma işi hallediyoruz’

Myanmar Genelkurmay Başkanı General Min Aoung Hlaing, dünyadan gelen tepkilere rağmen operasyonun süreceğini ve askerlerin ‘terörizme’ karşı mücadele ettiğini söyledi. Myanmarlı general, ‘Şu an yaşanan kriz İkinci Dünya Savaşı’nda halledilemeyen meselenin sonuçlarıdır’ dedi ve Müslüman Arakanlıların Budist Myanmarlıları öldürüp evlerinden attıklarını iddia etti.