Neslihan Gürsoy’un farklı kesimlerden kadınlarla yaptığı röportajlarından oluşan kitabın ilk imza gününde yoğunluk yaşandı. Okuyucu yazar buluşmasını kaçırmak istemeyen Ankaralılar 24 Şubat Cumartesi Kitap Fuarı’nda yazar ile buluşma fırsatı yakalayabilir.

“Erkeklerin Ölmeden Önce Söylediği 101 Yalan”da, farklı hayatlar yaşayan 101 kadınla yapılmış röportajlar yer alıyor. Anlatı tarzında kaleme alınan kitapta farklı sosyo-kültürel ve ekonomik çevrelerden kadınların yaşadıkları ilişkilerde duydukları yalanlar anlatılıyor. 81 ilde sıradan hanelerin yanında; akıl hastaneleri, pazar tezgâhları, lüks rezidanslar ve hatta genel evlere kadar uzanıyor bu yelpaze. Kadınlar özetle; “Bir erkekten duyduğunuz en orijinal yalan neydi?” sorusuna yanıt veriyor bu kitapta.

Başta ufak tefek ve hatta masum sayabileceğimiz yalanlar hepsi. Oysa kitabın sayfalarında ilerledikçe bu yalanların -hâlâ küçük ve masum olsalar da- insanların yaşamını nasıl alt üst ettiğini ve bazen de yaşama sevinçlerini ellerinden nasıl alabildiğini görüyoruz.

Dikkat çekici başlığı nedeniyle bu kitaba, bir “Allah’ın belası erkekler” kitabı muamelesi yaparsanız haksızlık edersiniz. Göreceksiniz ki kimi zaman aslında onlara da başka çare kalmıyor ya da başka bir yaşam tarzı bilmedikleri için bu yolda ilerliyorlar. O yüzden kadın ya da erkek demeden bu kitabı okuyup bu alandaki empati yeteneğinizi geliştirebilirsiniz.

Kitabın yazarı bir kadın olarak hemcinslerinin sesini duyurmaya çalışmış. Zaten “Kadın cinayeti”, “Kadına yönelik şiddet”, “Çocuk gelin” gibi kavramların kol gezdiği medyamızda ve edebiyat dünyamızda böyle bir misyon edinmek oldukça haklı ve oldukça olması gereken bir durum değil mi? Kendisi de bir gazeteci olan yazarın, basın mensubu her kadın gibi, bu konularda mesleki bir refleks sahibi olduğunu anlıyoruz yazdığı bu kitapla. Bu refleksini özgün bir tarzla ortaya çıkarmış ve kendine has üslubunu başarılı bir yazım dili ile ifade etmeyi de başarmış.

Bazı hikâyeleri kızarak, bazılarını acıyarak, bazılarını da hiç bitmesin diye okuyacaksınız. Ve hatta kitabın belli bir bölümüne geldiğinizde “Artık şaşıracak şey kalmamıştır. Bu insanlar bundan daha fazla ne yaşayabilir ki?” diyeceksiniz. Öyle olmadığını ise sayfalar ilerledikçe göreceksiniz.

Kadınlar yazar Neslihan Gürsoy’a samimiyetle içlerini dökmüşler. Bazıları hâlâ hissettiği öfkeyi yansıtmış anlatırken, bazıları iyi günlerini hatırlayıp kendi masalını anlatmış. Kimi inandığı yalanın sorumlusu olarak tüm yükü üstlenirken kimi de birazcık kendinden yana pay biçmiş.

Bu kitabı okuduğunuzda göreceksiniz ki aslında anlatılanlar kişiden, yerden ve zamandan sıyrılmış şeyler… Özünde çok azı diğerlerinden farklı olan yalanlar, her hayatta başka başka sonuçlar doğurmuşlar. Bu yüzden okurken, anlatılanlar hem bir yerlerden tanıdık gelecek hem de yine de şaşıracaksınız!