Dünyanın vicdansızca seyrettiği Suriye’deki iç savaşın kurbanı çocuklar oluyor. Doğu Guta’nın evlatları ölüm döşeğinde açlık çekiyor. 8 yaşındaki Raaf bunlardan sadece biri

SURİYELİ ANNELERİN ACISI TARİFSİZ

Suriye'nin başkenti Şam'da Beşşar Esad rejiminin ablukasındaki Doğu Guta'da, doktorlar, ilaçsızlık ve gıdasızlık nedeniyle 10 kiloya düşen 8 yaşındaki Rahaf Havva'nın yaşamından umudu kesti. Ölüm döşeğindeki çocuğunun bir de açlık çekmesi, anne Üm Betül'ün acısını ve çaresizliğini artırıyor.

‘BİR EKMEK BİLE BULAMADIM’

Anne Üm Betül, gözleri önünde eriyen yavrusu için yakarıyor: "Hastalığı yetmezmiş gibi bir de açlıkla acı çeksin istemiyorum. Dün ona yiyebileceği bir ekmek bulamadım. Biraz şeker buldum, su ile karıştırıp içirdim. Kuşatma yüzünden çok acılar çekiyor. İlk kızım bombardımanda öldü, Rahaf her gün ölüyor.”

‘RAAF GÜLERDİ, YEMEK İSTERDİ’

Eski günleri özlediğini kaydeden Üm Betül, "Rahaf kreşe giderdi. Gülerdi, yemek isterdi. Eski Rahaf'ı, benden sürekli yemek isteyen, kucağımdaki kızımı özledim. Bir şey yapamıyorum. Hiçbir anne benim acımı yaşasın istemem. Umarım annelerin ve çocukları acıları son bulur” diyor.

Guta sessiz sessiz ölüyor

5 yıldır Esad ablukası altındaki Doğu Guta'da çaresizlik bir çocuğu daha teslim alıyor. İlaçsızlık ve gıdasızlıktan 10 kiloya düşen 8 yaşındaki Rahaf bir umut bekliyor

Esad rejiminin ve destekçilerinin 5 yıldır ablukada tuttuğu Doğu Guta bölgesinde, yaklaşık 400 bin sivil yoksulluk, açlık ve zor şartlar altında yaşam mücadelesi veriyor. Rejimin 7 aydır sıklaştırdığı abluka yüzünden bölgeye kaçak yollardan sokulabilen temel gıda ürünleri ve ilaçların girişi durdu. Sivil yerel meclislerin verilerine göre, Doğu Guta'da binden fazla çocuk, besin ve ilaç eksikliği nedeniyle ölüm riskiyle karşı karşıya. Bu çocuklardan biri de Doğu Guta'nın Duma ilçesinde yaşayan 8 yaşındaki Rahaf.

25 KİLODAN 10 KİLOYA DÜŞTÜ

Annesi Üm Betül'ün anlattığına göre, Rahaf 4 yıl önce babaannesini, ablasını ve teyzesini kaybettiği bir rejim saldırısında evlerinin enkazından canlı olarak kurtarıldı. Aynı yıl, Rahaf'ın babası Guta'ya insani yardım sokmaya çalıştığı sırada rejim ateşinde öldürüldü. Annesi Üm Betül ve kızkardeşiyle kalan Rahaf'ın korku, titreme ve kusmaları devam etti. İki yıl önce yatağa mahkum olan ve bir daha düzelemeyen Rahaf, kan tahlili ve MR çekimi yapılamadığı için teşhisi konulamayan bir hastalıkla mücadele ediyor. İlaçsızlık ve gıdasızlıktan dolayı 25 kilo kaybeden Rahaf, 10 kilograma düştü. Rahaf'ı bir deri bir kemik bırakan hastalığı, bitkin, halsiz ve yatağa mahkum bir şekilde onu ölümün eşiğine getirdi. Sık sık nöbetler geçiren Rahaf, ilaç verilemediği için tüm sinirleri gerilerek acılar içinde çığlık atıyor. Nefes almakta zorlanan Rahaf'ın başından ayrılmayan annesi, çaresizce yakarıyor.

Çok acılar çekiyor

Üm Betül, kızın sağlık durumu ile ilgili, "İlk kızımı kuşatmanın ilk başlarında kaybettim. Abluka sıkıştıktan sonra doktorlara gittim ama durumunu anlayacak bir uzman yoktu. İlk başta ne olduğunu anlamadılar. Sonra, benden Guta'da olmayan şeyleri istediler, tahlil ve MR gibi. Kızım ilerleyen günlerde yürüyemez hale geldi, düşmeye başladı." dedi. İlk kızını, annesini ve ablasını 4 yıl önce rejimin roket saldırısında kaybeden Üm Betül, "Abluka, yetersiz beslenme, ilaç yetmezliği arttıkça kızımın durumu daha da kötüleşti." ifadelerini kullandı. Doktorların Rahaf'tan umudu kestiğini ve dua etmesini istediklerini anlatan Üm Betül, "Çocuğumun her an ölebileceğinin farkındayım" diye konuştu. Üm Betül, göz yaşları içinde ve kısık bir ses tonuyla çaresizliğini şöyle anlattı: "Kuşatma yüzünden çok acılar çekiyor. İlk kızım bir defa öldü, Rahaf her gün ölüyor."

Ekmek bulamadım şekerli su verdim

Üm Betül, "Saldırılar oluyor. Binanın 5. katında kalıyoruz. Aşağı inmiyorum. Çünkü ölümü göze aldık. Çok yorulduk. Evsiz kaldık darmadağın olduk. Buna da çok şükür" şeklinde konuştu. Eski günleri özlediğini kaydeden Üm Betül, duygularını, "Rahaf kreşe giderdi. Gülerdi, yemek isterdi. Eski Rahaf'ı, benden sürekli yemek isteyen, kucağımdaki kızımı özledim. Bir şey yapamıyorum. Kızlarımı özledim. Hiçbir anne benim acımı yaşasın istemem. Umarım annelerin ve çocukları acıları son bulur." şeklinde ifade etti. Ağlamaya devam eden Üm Betül, "Çok acı çektim, artık dayanamıyorum, hastalığı yetmezmiş gibi bir de açlıkla acı çeksin istemiyorum. Dün ona yiyebileceği bir ekmek bulamadım, biraz şeker buldum su ile karıştırıp içirdim." sözleriyle içinde bulundukları durumu anlattı.

Herkes bizi yüzüstü bıraktı

Çaresiz anne, kızının hastalığa yakalanmadan önceki fotoğrafını gösterek, şunları söyledi: "Kızımın sesini kimseye duyurmak istemiyorum. Çünkü herkes bizi yüz üstü bıraktı. Tek isteğimiz herkesin kızımı görmesi. Kızım kıpır kıpırken şimdi ise yatalak felçli yatıyor. Kimseden hiçbir yardım istemiyorum. Ben kendimi yenerek, kızımı dünyaya gösterdim. Ama binlerce aile var bu durumda. Onlar sessiz ve utangaç. Kimseden hiç bir yardım istemiyorum, tek isteğimiz Allah'tan. Çünkü herkes bizi yüz üstü bıraktı."

İstiklal gazetesi Esed ablukası altındaki Doğu Guta'da yaşanan drama dikkat çekmeye çalışmıştı. Anne Üm Betül, kızı Rahaf'ın kuşatma öncesinde çekilen sağlıklı resimlerine bakıp bakıp gözyaşı döküyor.