Anadolu Ajansı Editör Masası’na konuk olan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, eğitim gündemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. 2019 yılının sonunda geçilmesi planlanan tam gün eğitim ile birlikte kodlama ve diğer konularda konuşan Bakan Yılmaz, İstanbul’da tam gün eğitime geçişte biraz zorlanacaklarını söyledi. Yılmaz’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

TAM GÜN EĞİTİM PLANLAMALARI:

10’uncu kalkıma planında bu yılın sonuna kadar bir hedef konulmuş. Milli gelirden eğitime ayrılan kaynak OECD ülkelerine yaklaştırılsın diye. OECD ülkelerinde 5.2, Türkiye’de şimdi 6.2. OECD ülkelerinin önüne geçmişiz. En son 2018’de OECD’nin eğitime bakışla ilgili bir raporu yayınladı. “Türkiye eğitime diğer ülkelerde olmadığı kadar büyük kaynak aktarıyor” diyor. Şimdi kaliteyi daha da artırmak için çalışıyoruz. Bunun için de ikili eğitimi kaldırmak gerekiyor. Öğrenci sabah alacakaranlıkta gelmesin, saat 09.00 gibi derse başlıyorsa 15.00 gibi çıksın, evine gitsin, rahat gitsin. Oynasın, o da eğitimin bir parçası. Sosyalleşsin, o da eğitimin bir parçası. Dinlensin. Bunun için dersliğe ihtiyaç var. Bazı illerde tam gün eğitime geçmiş durumdayız. 2019 yılı sonunda Türkiye’de tam gün eğitime geçeceğiz. İstanbul’da biraz zorlanacağız. Özel bir seferberliğin başlatılması lazım. İnanıyorum ki, Türkiye eğitmin kalitesinin artırılması adına ikili eğitime son verecektir.

KLAVYELİ BİLGİSAYAR DAĞITIMI:

Eğitimin kalitesini artırmak için yaptığımız hususlardan biri de isteyen evlatlarımızın bilgi otoyollarına ulaşabilmesini sağlamak. Türkiye’nin en ücra köşesindeki okulumuza bile internet bağlantımızı sağladık. Gerek uyduda, gerek fiber kabloyla. Bilgi öğrenme eskiden öğretmen aracılığıylaydı, şimdi internetten de olabiliyor. Fatih Projesi’yle 430 binin üzerinde sınıfımızı donattık. 1 milyon 400 binin üzerinde tablet bilgisayarımızı öğrencilerimize dağıttık. 21’inci yüzyılın dili kodlama. Klavyeli bilgisayar dağıtımını 5 ve 9’uncu sınıflardan başlatacağız. Mevzuat, yönetmelik eksiklikleri vardı, tamamladık. Hukuki altyapı tamamlandı. Teklifler de alınmıştı. Altı bölgeden üç GSM operatöründen teklif alarak her öğrenci başına en iyi hizmeti kim verebilir diye bir görüşme yapılarak, hizmete başlayacağız.

YABANCI DİL PİLOT UYGULAMA SONUÇLARI:

81 ilde 800’e yakın okul seçildi. Bunlardaki 100 bine yakın öğrenciye de 5’inci sınıfta haftada 15 saat İngilizce dersi verdik. Arkadaşlar şimdi bir çalışma yaptılar, henüz tamamlanmadı. Ama bana, bu çocuklar yurtdışında bir eğitime gitse doğrudan muafiyet kazanabilecek kapasiteye ulaştığını; okuma, anlama, yazma, konuşma gibi dört alandaki yetkinliğinin istenen düzeye geldiğini ifade ettiler. Bunu hem yaygınlaştırmak hem de kalıcı hale getirmek istiyoruz. Müfredatı düzenledik. Önümüzdeki dönemde bu eğitimi hem yaygınlaştıracağız, hem de eksikleri varsa ki vardır, onları da gidererek yabancı dili sorun olmaktan çıkaracağız. Rapor tamamlanınca kamuoyuna açıklayacağız.

LGS’DE ‘ZOR SORU’ ELEŞTİRİLERİ:

Liselere Geçiş Sınavı (LGS) ile ilgili bana her türlü eleştiri geldi. Ancak eğitim uzmanlarının söylediği, kesinlikle müfredat dışı hiçbir soru olmadığı. Soruların, öğrencilerin kazanımlarıyla uygun olduğu. Dersleri iyi anlayan, anladıktan sonra analiz yapabilen, öğrendiklerini unutmayan öğrencilerimizin başarılı olacağı. Hiçbir eğitim uzmanı, “Müfredatta olmayan soru soruldu” demedi. Kazanımlara uygundu. Aralık ayında örnek sorular yayınladık. Sınav sorularının onlarla uyumlu olmadığını söyleyen de olmadı. Ne bekliyorlar? Dershane eğitimcileri diye düşünüyorum, ezbere dayalı şey bekliyorlar. TEOG gibi olmasını bekliyorlar. Bu TEOG gibi olamaz. Çünkü TEOG’da her dersten iki veya üç yazılı sınav yapıyorduk, birini bakanlık olarak biz yapıyorduk. Öğretmenden öğretmene, okuldan okula değişen değerlendirme olmasın diye. 1 milyon öğrencimiz sınava girmiş 120 bin öğrencimizi yerleştireceğiz. Sorular kolay olsa, hepsi yapsa... Yeni yetişen çocuklarımız altın gibi, bütün soruları çözerlerdi hafif kolay sorsaydık, 300 bin öğrencimiz bu soruları çözerdi. Son TEOG’da 17 bin birinci olmuştu. Kolay sorsanız, o da bir eleştiri, zor sorsanız o da. Biz sınavı hazırlarken zor soralım demedik, müfredatta öğrenilenlerin günlük hayatta kullanılabilmesine baktık. Aşama aşama zorluk derecesi olacak ki, 1 milyon öğrenciyi 120 bine indirebilelim. 1 milyon öğrencinin 300 bini tam 500 puan alsaydı, nasıl yerleştireceksiniz? Hangisini fen lisesine, hangisini proje uygulayan okullara alacaksınız? Boya mı bakacaktınız, kilosuna mı? Bu sınavın amacı haksızlık yapmadan, adaletten ayrılmadan sıralamak öğrencileri. İnanıyoruz ki bu sistem, gelen eleştirileri de dikkate alarak daha iyiye ulaşacak. Ama müfredat dışı, kazanımlara uygun olmayan soru yok. Sonuçlar açıklandığında göreceğiz ki, çok başarılı öğrencilerimiz de olacaktır.

MUHALEFET ELEŞTİRİSİ
Muharrem İnce 1+8+4 diyor, 1’de başlayacaksın, hiçbir kesinti olmayacak yani yönlendirme de olmayacak. Bu, çağdaş eğitime aykırı. Milli Eğitim Temel Kanunu’na da aykırı. Çünkü yöneltme ilköğretimde başlar, yanılmaları önlemek için ortaöğretimle devam eder. Bilimsel eğitimde yönlendirme anasınıfından başlar, hangi çocuğun güzel sanatlara yatkınlığı var, yeteneği var? Bunlara bırakın ilköğretimi, okul öncesi eğitimde başlamak lazım. İstiyorlar ki 15 yaşından sonraya bırakılsın yönlendirme. 15 yaşından sonra hangisinin eline İngiliz anahtarı vereceksin? Tornayı yap diyeceksin? Meslek eğitimini böyle yaparak 28 Şubat’ta öldürdüler. Şimdi biz onların hatalarını düzeltmek için uğraşıyoruz. İstiyorlar ki bu ülkenin evlatlarına kendi değerlerimizi öğretmeyelim. Ne olacak, hafızlık ortadan kalkacak. Milletin değerleriyle niye kavga edersin. Zaten Türkiye’de 100 kişiden 12 kişi imam hatiplere gönderiyor. Sen göndermiyorsan, tamam. Bırak gönderenlere mani olma. 100 kişiden 12’sine bile tahammül edemiyorlar. Bunun çağdaşlıkla alakası yok.

BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIF UYGULAMASI
Birleştirilmiş sınıf, öğrenciler arasında dayanışmayı da artırdığından sosyalleşmelerine katkıda bulunur diye araştırma da var. Birleştirilmiş eğitimi kaldıracağım, köy okulunu açacağım diyorlar. Ancak o kadar öğretmen verebilecek misin sınıflara? Taşımalı eğitim, iki kişilik sınıfı başka okula taşıyıp öğrencinin sosyalleşmesini de sağlayan bir uygulama. 668 bin öğrenci ikili eğitim alıyorken biz bunu 168 bin 870’e düşürdük. 584 binin üzerinde öğretmen ataması yaptık. 3 öğretmenden 2’sini biz atadık. Öğrenci başına düşen öğrenci sayısı biz geldiğimizde 28 idi. Çağdaş ülkelerde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı bakımından gerideydik. Şimdi 17’ye düştü. Çağdaş ülkelerdeki kriterleri yakaladık. Güney Kore’de, Japonya’da 17. Fransa ve İtalya’da bizden daha fazla bu.

ÖĞRETMEN İHTİYACI
100 bin gibi bir öğretmen ihtiyacımız var. 25 bin öğretmenimizin atamasını bu yıl gerçekleştireceğiz. Aradaki fark, öğrencilerimizin öğretmensiz kaldığı anlamına gelmiyor. Ücretli öğretmenlikle her bir öğrencimizin hangi alanda öğretmen ihtiyacı varsa onu karşılayabiliyoruz. Sözleşmeli öğretmenlik bir ihtiyaçtan doğdu. Kimse durduk yere bunu yapmak ister mi? Sizi istihdam etmek istiyoruz, bilgilerinizi öğrencilerinize aktarmanızı istiyoruz. Ancak 6 yıl, 4+2 çalışacaksınız. 10’uncu Kalkınma Planı’nda bir tabir var, bölgeler arası eşitsizliğin giderilmesi lazım. İstanbul’da, Ankara’da ne varsa, Bitlis’te, Şırnak’ta da o olsun. 90 kişilik sınıflar vardı, şimdi 20 kişilik sınıflara düşüyor. Beşeri eşitsizliği gideriyoruz. 170 bin öğretmen o bölgeye atanıyor, bir yıl sonra 120 bin kişi o bölgeden ayrılıyor. Öğretmen tutamıyorsunuz. Hakkari’de müdür, iki öğretmen toplantısını aynı öğretmenle yapmadık diyor. Kaliteli eğitim için öğretmen, öğrencisini tanıyacak kadar bile orada kalmazsa olmaz. Öğrenciyi tanımak ailesini de tanımayı gerektirir. Öğrencilerimizin bazıları, Muş Varto’da hayvanları sağarım, bakımını yaparım, sonra da ders çalışırım diyor. Bu çocuğu bileceksin. Bunu bir yılda öğrenebilir mi, öğrenemez.

ÖĞRETMENE MÜLAKAT
Mülakat olacak mı diyorlar? Aday öğretmenler en az bir yıl fiilen çalışıp, performans değerlendirmesine göre başarılı olmak kaydıyla yapılacak yazılı ve sözlü sınava girmeye hak kazanırlar. Sözlü sınavda öğretmenlerden bir konuyu kavrama, özetleme ve muhakeme gücü, iletişim becerileri, ikna kabiliyetleri ölçülüyor; bunu mülakatsız nasıl anlayacaksın? Milli eğitim temel kanununda olan bir şey bu. Öğretmen ifade edebilmeli; çağdaş, bilimsel, teknolojik gelişmeleri takip edebilmeli. Bunları mülakat yapmadan nasıl anlayacaksın?

OKULLARA KARNE SİSTEMİ
Her bir okulumuzun karnesi olacak. Gerçekten başarılı, nitelikli okullarımız var. Uluslararası yarışmalarda birinci oldular. Ürettikleri toplumun ihtiyaçlarına cevap verir nitelikte. Engelli, evine girdiğinde ışığa baktığında ışık yanıyor. Bunu öğrencimiz yapmış. Buna benzer proje Çin’de ikincilik ödülü aldı. Karne sistemine imam hatiplerde başladık, diğerlerine aktaracağız.