Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelerine ilişkin, "Bugüne kadar 5 defa bir araya geldik. Saat 16.00'da 40 ya da 50 dakika ama bazı konularda kararlar alındıktan sonra bizden uygulamada hata olmaz. Sayın Cumhurbaşkanından da...Cumhurbaşkanı ile bizler arasındaki bu 5 diyalog dahi yaklaşmayı ve kanka olmayı gerektirdi. Şu an kanka halindeyiz." dedi.

Bahçeli, Habertürk TV, Show TV ve Bloomberg HT ortak yayınında soruları yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

MHP ve AK Parti arasında devam eden Cumhur İttifakı'nın gidiş hattından memnun olup olmadığının sorulması üzerine Bahçeli, Cumhur İttifakı'nın 15 Temmuz gecesinde ruhen kurulduğunu, 7 Ağustos'ta Yenikapı ruhuyla adım atıldığını, 16 Nisan halk oylaması ile birlikte tamamen bir anlayış birliği içerisinde vücut bulduğunu, 24 Haziran seçimlerinde ise yasal bir zemin içerisinde geliştiğini söyledi.

Cumhur İttifakı ve ittifakı oluşturan siyasal kurumların birbirlerine karşı saygılı ve uyumlu çalışma alışkanlığını kazanmış bir yapı ile yoluna devam ettiğine dikkati çeken Bahçeli, "Cumhur İttifakı'nın 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve Meclis genel seçimlerdeki birlikteliği ve karşılıklı uyumlu çalışmaları buraya da yansımıştır. Şu an için Cumhur İttifakı sağlıklıdır, kararlıdır, uyumludur. Küçük, büyük hiçbir sorunla da karşı karşıya bulunmamaktadır. 31 Mart akşamı da bunun sonucunu göreceğiz." diye konuştu.

- "CUMHURBAŞKANI İLE 5 DEFA GÖRÜŞTÜK"

Bahçeli, Cumhur İttifakı'nın içeriğine de değinerek, 30 büyükşehirde bir uzlaşma, 51 ilde ise partilerin tamamen kendi adayları ile çıkma prensibi konusunda anlaşıldığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Osmaniye'de aday çıkarmayacakları yönündeki açıklamasının ardından kendilerinin de Rize'de aday çıkarmama kararı aldıklarını aktardı.

"AK Parti ve MHP arasında bir alınganlık oluyor mu?" şeklindeki soru üzerine Bahçeli, tabanda ve partiler arasında bazen de milletvekilleri arasında anlaşmazlık olabileceğini ancak bunların diyalogla çözülebildiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ittifak kapsamında yaptıkları görüşmelere ilişkin de bilgi veren Bahçeli, şöyle devam etti: "Çok sık da görüşmüyoruz...Çok nadir bazen tebrikler sebebiyle oluyor. Esasen karşılıklı bir randevu talebi doğuyor. Bizden ziyade Sayın Cumhurbaşkanı görüşme isteğini bildiriyor. Biz de 'görüşebiliriz' diyoruz. Bugüne kadar 5 defa bir araya geldik. Saat 16.00'da 40 ya da 50 dakika ama bazı konularda kararlar alındıktan sonra bizden uygulamada hata olmaz. Sayın Cumhurbaşkanından da...Cumhurbaşkanı ile bizler arasındaki bu 5 diyalog dahi yaklaşmayı ve kanka olmayı gerektirdi. Şu an kanka halindeyiz."

- "CUMHUR İTTİFAKI'NIN SONUÇ ALACAĞI KANAATİNDEYİM"

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde anayasal bir değişikliğe ihtiyaç olup olmadığı konusunda ise Bahçeli, şu aşamada değişikliğe ihtiyaç görünmediğini çünkü yeni bir uygulama ve sistemin yeni bir yapılandırmayı da beraberinde getirdiğini, bunun da zaman aldığını söyledi. Uygulamayı sabırla takip edeceklerini vurgulayan Bahçeli, "Çok aşırı derece eleştirilerle yapıyı zorlamakta veya çalışamaz hale getirmekte doğru değil. Böyle bir ortamda bir de mahalli idareler seçimleri çıktı. Bu mahalli idareler seçimlerinin sonuçları 24 Haziran seçimlerinde oluşmuş olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kökleşmesi, kalıcı hale gelmesi, istikrarlı bir çalışma ortamının yaratılmasında fayda getirecektir. 31 Mart akşamı hayırlı bir sonuç çıkarsa, önlerinde 4,5 yıl bir süre var. Çok büyük olaylar olmazsa birçok şey yapabilirler." değerlendirmesinde bulundu.

Devlet kadrolarında MHP kökenli yöneticilere yer verildiği iddialarının hatırlatılmasına Devlet Bahçeli, şu karşılığı verdi: "Bunların ne kadarı gerçek ne kadarı değil. Eğer bilmesi gereken birisi varsa, partiyi çok yakınen tanıyan, 50 yılını bu partinin içerisinde geçiren, kimin kim olduğunu, büyük ölçüde bilen birisi olarak bizim bugünkü hükümetin içerisinde böyle bir talebimiz olmamıştır. Herhangi bir beklentiyle de bunu yapmamışızdır. Bu kadar kadromuzun da yönetimde olduğuna ihtimal vermiyorum. Çünkü yok. Tercih edenler varsa bize de haber versinler, biz de bilelim. Ehliyet, liyakat ve gayreti kendisinde görüyorsanız gelin değerlendirin. CHP'den, başkalarından da alın değerlendirin. HDP'nin dışında kimi istiyorsanız alın değerlendirin."

Bahçeli, Cumhur İttifakı'nda başarı hedefinin ne olduğunun sorulması üzerine, Cumhur İttifakı olarak yola çıkıldığını, iyi günde de kötü günde de beraber olmak gerektiğini söyledi.

"Cumhur İttifakı'nın sonuç alacağı kanaatindeyim" diyen Bahçeli, Cumhur İttifakı'ndan oluşan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin 21. yüzyılda 2023'te 100'ncü yıl dönümünü kutlayacak bir iktidar olduğunun altını çizdi. Bu iktidarın devamında fayda olacağına işaret eden Bahçeli, "Belediye seçimlerinde 10 tane belediye kaybettik, 10 tane kazandılar diyerek böyle bir ittifak bozulamaz. Bugünkü iktidara biz 100'ncü yılı hayata geçirebilecek olan bir iktidar gözüyle bakıyoruz. İnşallah bu hedeften sapmadan devam ederler. Lider bir ülke olarak Cumhuriyetin 100'ncü yıl dönümüne hazırlanmamız lazım." dedi.

- "SEÇİMLERDE YÜZDE 52'NİN ALTINA DÜŞMEMEK GEREKİR"

Cumhur İttifakı'nın MHP teşkilatları tarafından benimsenip benimsenmediği konusuna değinen Bahçeli, ilk başlangıçta çok iyi anlaşılmadığı için birçok dış faktörlerin siyasi bölünmelerden MHP üzerinde oyun kurmak isteyenlerin etkisiyle bazı yanlış anlaşılmaların olduğunu, zaman içerisinde ise anlaşıldığını dile getirdi.

"Zillet İttifakı" diye nitelendirdiği oluşumun aldığı şeklin daha iyi görülmesi üzerine Cumhur İttifakı'nın daha anlamlı olmaya başladığını belirten Bahçeli, "Şu an için camiamızda büyük bir sıkıntı görünmüyor." ifadesini kullandı.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, teşkilatlara gönderdiği provokasyon uyarısının da hatırlatılması üzerine şunları kaydetti: "AK Parti ve MHP, Cumhur İttifakı'na dayalı mahalli idareler seçimlerini oluştururken her iki partiden de bir yetkili görevlendirmek suretiyle bu çalışmaları düzenlediler. Sonunda Cumhur İttifakı ana prensipleri itibarıyla kabul edilince o zaman bu ittifakın ne olduğu, nasıl davranılması gerektiği, mitingler olursa nasıl olması gerektiği, bütün bunlar bir prensibe bağlandı. Şimdi bu prensibi aşmamak lazım. İzmir'de ben konuşma için kürsüye çıktığımda bozkurt işareti yapmadım. Elimi salladım. Orada bir tane MHP'li bayrak göremezsiniz çünkü o protokolde bunlar yok. Arkadaşlarımıza diyoruz ki bazen hırslanıp, heveslenip, havaya girip birtakım şeyleri bozmayın. Bu bizim için önemlidir. Cumhur İttifakı içerisinde dayanışma içerisinde olalım ve beraber sonuç alalım.

Cumhur İttifakı'nda mutlak surette mahalli idareler seçimlerinde, 24 Haziran seçimlerinde alınmış olan oyun üzerinde bir sonuçla başarı sağlamak durumundayız. Bu mecburiyettir.

Şimdi seçimlerde yüzde 52'nin altına düşmemek lazım. Onun üzerinde bir değere ulaşmanın çabası içerisinde olmalıyız. Ne kadar yüzde 52'nin üzerinde tutarsak o zaman Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin daha meşruiyeti üzerinde herhangi bir tartışmanın söz konusu olmayacağı bir ortam doğar. Türkiye rahatlar."

"FETÖ TEHLİKESİ VE PKK TERÖRÜ KAZINMADIKÇA BEKA MESELESİ VAR"

Bu tehditler iç ve dış unsurlardan kaynaklanabilir. Geçmişteki yaşanan olaylar bunu göstermektedir. 15 Temmuz'un FETÖ darbesiyle ilgili ortaya çıkmış olan durum netleşmeden, FETÖ'nün kökü kazınmadan birtakım tehditleri görmezden gelemezsiniz. Devam eden bir PKK terörünü de görmezden gelemezsiniz. İç ve dış uzantıları var. Suriye, Irak, İran, ABD var. Trump'ın her gün yeni ortaya koyduğu Ortadoğu'da değişimlere vesile olabilecek yanlış ifadeler var. Türkiye yakın bir tehdit ve tehlike ile karşı karşıya. Bunun boyutu nedir olaylar gösterir. Devletin yöneticileri daha derinlemesine bilir. Biz sezinleriz. Biz devletin varlığını, milletin bütünlüğünü ortadan kaldırılacak olaylara müsaade edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.

"HDP İLE KÜRTLERİ BİR VE AYNI GÖRMEK ÇOK YANLIŞTIR"

Bu millet saf değil. Kalkıp İsrail'le ilgili Trump'ın aldığı kararlarla Filistin sorununun nereye taşınacağını bu millet anlıyor. Bunları görünce Türkiye'ye bir zarar verir mi diyor. Bazı programlarda bazı konuşmacılar oluyor. Diyorlar ki, Türkiye'de bir HDP gerçeği var. Bunların da önemli bir oyu var deniyor. Yani siz Güneydoğu Anadolu'nun kış şartlarında her türlü zor hayatın devam ettiği bir ortamda terörü dağdan indirip yok ediyorsunuz. Ama Türkiye'de HDP'in oyu var 4 milyon, 6 milyon var, bu o oydur diyorsunuz. Bu ifadeler yanlıştır. MHP'de Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Kürt kökenli çok kardeşimiz var bizim. Bazı konuşmacılara göre bunların hepsine HDP'li dolayısıyla PKK'lı olarak nitelendirirsek ne yapacağız? Böyle kurnazlıklar var Türkiye'de. Çıkıyor diyor ki, ne yapacaksınız, İstanbul'da şu kadar HDP diyor. HDP demeyi bıraktılar, Kürt oylarını nasıl alacaksınız diyor. Yok edilen bir şeyi şehre indirdiniz, belediyeler aracılığı ile Sur'daki belediyeyi Ümraniye'ye getirdiniz. Bunları dikkate aldığınızda beka tehdidi devam ediyor. Beka meselesinin şakası olmaz. Terörle mücadelede sayın İçişleri Bakanı'nın rakamlarını dikkate aldığınızda FETÖ ve PKK mücadelede yılmaz bir sonuç alınmış.

"TÜKENMEKTE OLAN PKK'YI SİYASETEN CESARETLENDİRMEKTİR BU"

Kürtlerin hepsini HDP'nin oyu kabul eder, oradaki eş başkan İmamoğlu seçilirse arkasında bu vardır derse bu partiler bu oyları alayım derken Antalya'da olduğu gibi tamam biz sizinle ittifak yapmıyoruz ama oylarınızı bize verin bir iki tane bir şeyler verelim size... Onlar mahalli idareler seçimlerine sızıyorlar. HDP PKK ile hiç alakası yoktur derseniz farklı bir olay. Böyle bir olay yok. Bunlar da televizyonlarda siyasilerin ağzında. Şu kadar oya sahip olan Kürtlerin partisi HDP'dir diyor. Peki o zaman MHP'deki Kürt oylarını ne yapacaksınız? Onlar bizim kardeşimiz, onların içinde HDP'li çok az sayıda insan vardır. Kürtlerin hepsini HDP'nin oyuymuş gibi tükenmekte olan PKK terörünü siyaseten cesaretlendirip belli bir güce getirmek istiyorsunuz. Kayyum öncesi gibi davranılırsa, imkanlar PKK'ya aktarılırsa yeniden kayyum atanması lazım. Bunun demokrasiyle alakası yoktur. Tekrar onlar da bu hataya düşmemeleri lazım.

"FETÖ'NÜN SEKİZ AYAĞI VAR! SEKİZİNCİ AYAĞI ARIYORUZ"

FETÖ hareketinin devleti ele geçirme faaliyetleri devam ediyor. Her gün FETÖ ile ilişkisi olan iltisakı diyorlar şimdi ona olan insanlar yakalanıyor. Demek ki bi şeyler var. Böyle bir durum karşısında FETÖ yani paralel devlet yapılanması 8 ayak üzerine gelişmiş. TSK, yargı, eğitim kurumları, basın ve medya, iş çevreleri ve bir de bunların siyaseti olması lazım. Sekizinci ayak siyaset. Onu arıyoruz bizde. Darbe Yurtta Sulh Konseyi olarak TRT'yi ele geçirmiş bildiri okuyorlar. Geçmişte de MBK, MGK gibi. Bunlar geçişlerdir. 15 Temmuz günü televizyonlarda veya ondan evvel Yurtta Sulh Konseyi olduğunu söylüyorsunuz. Askeri ayağı yavaş yavaş ayıklanıyor. Diğerleri nerede? Siyasi partilerden silahlı kuvvetlerdeki, emniyet, yargı, iş hayatındaki ayıklanma yapılmazsa 15 Temmuz'u ileride kutlamak mümkün olabilir.

"MHP'NİN YETKİLİ BİR DURUMUNDA BUNLARIN HEPSİNİ ÇIKARIRIZ"

MHP'deki biliyoruz, tahmin ediyoruz. Nasıl güçlü yapılara sahip olduğunu hissediyoruz. Geçmişte bir olağanüstü kongre talebi oldu. Hangi hakim kime ne yardım yapmışsa şu anda FETÖ'den içeride. Bunlar bir siyasi partinin kongresine neden ilgi gösteriyoruz. Bunlar şimdi çıkmıyorsa, MHP'nin yetki kazanması halinde bunların hepsini çıkarırız. Çaycısı, çorbacısı varsa Amerika'ya kaçan bilim insanı nerede? Abant Toplantıları'nda bildiri sunanlar nerede. FETÖ ile mücadelede devlet bütün bilgilere vakıf oluyor ve bunların üzerine gidiyor. Devletin elindeki bilgiler ne ise bunu çıkartması istiyoruz. FETÖ'yü bir zamanlar sevdiklerine dair şahitliklerimiz var. Birisi Pensilvanya'da birisi Ankara'da, bu sevgiyi nasıl ispat edeceksiniz?

"BEKA YOK İSE DOMATESİN FİYATI NE OLURSA OLSUN..."

Vatandaşın gündemi birinci derecede geçimdir. Bu onun günlük hayatta yapması gereken bir konudur. Bu konular istismar edilir, başka türlü alanlara çekilir, Gezi gibi olaylar içerisinde farklılıklar arz ederse o zaman bu bir beka meselesi hale gelir. Öncelik bize göre bekadır. Beka yok ise domatesin fiyatı ne olursa olsun. Mayıs ayının sonuna doğru normal döneme girecek. Mersin'de, Antalya'da domatesi yollara döktüler, bunlara şahit olmadık mı? Domatesi tehdit unsuru haline getirmenin ne alakası var? Yarın mevsimi geldi her taraf patlıcan oldu. Bunlar tahrik unsuru olarak kullanılıyor. Biz buna karşıyız. Bu durumun seçime yansımaması mümkün değil. Seçmen zaman zaman kendi şartlarını öne çıkararak ben daha iyi yaşamak istiyorum diye birtakım davranışlar içine girebilir. Yiyenlerle yemeyenlerin kavgası haline dönüştürmek doğru değil.

"BU SEÇİMDE KATILIMIN DAHA YÜKSEK OLACAĞI KANAATİNDEYİM"

Bütün siyasi partilerin toplantılarında açık veya kapalı, televizyon konuşmalarında sürekli olarak seçime katılmayı çok yüksek tutmayı istiyorlar. Sonuçların milli irade zemininde güçlü olması açısından toplantılarımızda mutlaka sandığa gitmelerini tavsiye ediyoruz. Onun için bütün partilerde bu talep var. Bu seçimde biraz daha katılımın yüksek olacağı kanaatindeyim. Onu da arzuluyorum ve söylüyorum.

"ADAYLIKTAN ÇEKİLMELİDİR! SEÇİMİ, DEMOKRASİYİ RAHATLATSIN"

Yetkililer konunun üzerinde tartışıyor. Soruşturmalar devam ediyor. Böyle bir ortam içinde gündeme geldi. Bunun hukuki ve siyasi boyutu var. Bir aday olmamış olsa, hukuki boyut üzerinde tartışılır. Türkiye'de ona benzer ne olaylar var. Siyasi boyutu var. Siz Türkiye'nin başkentinde belediye başkan adayı olmayı düşünüyorsunuz. Siz beni önlemek için kumpas kuruyorlar derseniz, Kılıçdaroğlu artık bu isim marka oldu diyor. Yarın mahkeme karar verirse nasıl marka olacak. Vergi ödemedi, şunu yaptı vs. gibi birçok şeyler varken siz bunu marka diye takdim ediyorsunuz. Kötünün markası olur mu? Siyaseti kirletmemek, siyaset yapanları sıkıntıya sokmamak için diyorum ki, adaylıktan çekilin. Sayın Kılıçdaroğlu Türkiye'ye rahatlatın, partinizi rahatlatın, seçimleri rahatlatın. Ankara belediye başkan adayı bu şekilde seçime girmemelidir. Kendisini yıpratmasın.

"BEN İSTANBUL'DA YAŞASAM OYUM BİNALİ YILDIRIM'A OLURDU"

Küskünlükle siyaset olmaz. İstanbul'a talip iki kişi var. Yolda karşılaştıklarında kaldırım değiştirecek halleri yok. Sayın Binali Yıldırım Bey'in yüksek bir tecrübesi var. Geçenlerde sizin yönetiminizde üç gazeteci arkadaşımızın katılımıyla sayın Binali Bey'le İstanbul konuşuldu. O programı ciddi takip ettim. İstanbul'da oy kullanmış olsam oyum Binali Yıldırım'a olur. Cumhur İttifakı'ndan değil, oradaki bilgiler ışığında. İstanbul'da yaşamanın güzelliğine talip olmak açısından oyumu veririm. Nerede ne yapılacağını, kaç liraya yapılacağını biliyor. Programınızdaki sorular, sorular karşısında verilen cevaplar, esprilerle yüklenmiş olması, daha iyi anlaşılmasına vesile olacak sabır içerisinde konuşulmasından dolayı. Partide de arkadaşlara söyledim. İstanbul'da Binali Yıldırım'ın başkan olmasında fayda olacağı kanaati olmuştur dedim.

"BİZ YAPILAN ANKETLERE İNANMIYORUZ ANKET DE YAPTIRMIYORUZ"

Anketlerimizin yasal zemini yok. Önüne gelen dün domates fiyatlarının belirlenmesindeki birtakım faaliyeti yapanlar şimdi toplumdaki seçmen iradesinin faaliyetine yönelmiş. Ne kadarı doğrudur, ne kadarı haklıdır. Kamuoyu oluşturmak mı istiyor, kamuoyunun düşüncesini mi almak istiyor. MHP'nin teşkilat yapısına bakıyorsunuz. Üzüm salkımı gibi sallasanız yere düşenleri topladığınızda yine yüzde 2'yi geçer. MHP'yi yüzde 2 diye sabahtan akşama tekrar etmenin anlamı yok. O yüzden biz kamuoyu araştırması yaptırmıyoruz. Yapılmış olanlar bize ulaştığında şöyle bir kapağına bakıyoruz. İkinci el arabaların ekspersiz raporu isteniyor, kamuoyu araştırmaları yapanların da ekspersiz raporu istensin.

"ARADAKİ FARKI KAPATMAK İÇİN KARARSIZLARI NİYE KULLANIYORSUN?"

Kararsız seçmen olabiliyor. Ne zamana kadar, sandığa kadar. Ya sandığa gidiyor veyahut gitmiyor. Esas yanlışlık kararsız oyların partilere dağılımı hatasıdır. Kararsızları dağıtıyor yüzde 3 AK Parti, yüzde 5 CHP, yüzde 0,5 bize... Kararsızları niçin dağıtıyorsun. Aradaki farkı kapatmak için kararsızları niye kullanıyorsun?