Lüksemburg'da toplanan AB dışişleri bakanları, Barış Pınarı harekatı konusunda ortak tavır belirlemede zorlandı. İngiltere, Türkiye'nin kınanmasına tek başına direnirken AB temsilcilerinin baskısıyla kınama kararı çıktı. Toplu bir silah ambargosu kararı ise alınmadı.
SURİYE'nin kuzeyinde devam eden Barış Pınarı harekatının başlama aşamasında Türkiye'ye karşı ortak pozisyon belirlemekte sıkıntı yaşayan ve operasyonun durdurulması çağrısını odağa yerleştiren bir açıklamayla yetinen Avrupa Birliği yine zorlandı. Lüksemburg'da bir araya gelen AB dışişleri bakanları, üye ülkeler arasındaki pozisyonların birebir uyumlu olmaması nedeniyle operasyonu kınamanın ötesine geçemedi. Bir NATO üyesinin askeri operasyonu nedeniyle AB tarafından kınanması örneğine az rastlanan bir durum olarak dikkat çekerken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın operasyona yönelik tanımlamalar konusunda koyduğu 'kırmızı çizgi' de AB tarafından aşılmadı. Bazı üye ülkeler sıkça bu vurguyu yapsa da AB sonuç bildirisinde operasyon için 'işgal' ifadesi kullanılmadı. AB, Türkiye'ye yönelik 'silah ambargosu' konusunda da topu üye ülkelere atan oldukça çekimser bir yaklaşım benimsedi.
ORTAK SİLAH AMBARGOSU ÇIKMADI
Operasyona yönelik kınama, 'bölgenin istikrarı ve güvenliğine yönelik olumsuz etkileri' ve 'yarattığı insani sonuçlar' gerekçelerine dayandırıldı. 'Tek taraflı askeri eylem' olarak nitelendirilen operasyonun sona erdirilmesi çağrısını içeren bildiride AB'nin Suriye'nin birliği, toprak bütünlüğü ve egemenliğine bağlılığı yinelendi. Türkiye'nin AB'nin önemli bir ortağı, Suriye krizinde ve bölgede kritik önemde bir aktör olduğuna dikkat çekilen belgede, güvenlik endişelerinin üstesinden askeri eylemlerle değil siyasi ve diplomatik yollarla gelinmesi gereği üzerinde duruldu. Ortak bir silah ambargosu kararı alınmazken AB, bu konuda üye ülkelerin pozisyonlarını koordine etme rolü üstlendi.
'SİHİRLİ GÜCÜMÜZ YOK'
Bildirinin en dikkat çeken unsurlarından birini ise AB'nin operasyonun durdurulması için uluslararası topluma çağrıda bulunması oluşturdu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de dahil olmak üzere uluslararası toplumun bu doğrultuda çabasına acil ihtiyaç olduğunun vurgulandığı bildiride, 81 üyesi bulunan DEAŞ'la Mücadele Uluslararası Koalisyonu bakanlar düzeyinde toplantıya çağrıldı.
İspanya Dışişleri Bakanı Josep Borrell'in toplantı öncesinde, 'Sihirli güçlerimiz yok ancak yapabileceğimiz mümkün olan tüm baskıyı uygulayarak bu eylemi durdurmak' şeklindeki açıklaması AB'nin durumunu özetler nitelikteydi. AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini de toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, 'Gerçeği söylemek gerekirse sabah toplantıya girerken Türkiye konusunda mutlaka karar alınacağından emin değildim' diyerek üyeler arasındaki görüş ayrılıklarını gözler önüne serdi. AB'nin Türkiye oturumu oldukça hararetli tartışmalara sahne oldu. Operasyonun kınanması fikrine İngiltere tek başında direndi. Ancak Mogherini ile müstakbel halefi Borrell'in çıkışları sonunda 'kınama' vurgusunu kabul etti.