Nil Çakırca, Manisa’da öğretmen anne-babanın iki çocuğundan biri. İzmir Amerikan Koleji’nde burslu ve yatılı okuyarak bu yıl mezun oluyor. Dünyanın en saygın ve en iyi üniversitelerinden, ABD’deki Harvard’a yüzde 100 burslu kabul edildi. Nil’in hem kabul hem de burs almasında başvurunun bitmesine yarım saat kala annesinin önerisiyle girişte gerekli olan kompozisyonu değiştirmesi etkili oldu. Liseyi kazanıp Manisa’dan İzmir’e gittiğinde, ailesinin akıllı telefonların sağlık ve çevre açısından zararlı olduğunu düşündüğü için kendisine telefon almadığını söyleyen Nil Çakırca, burs kazanmasında etkili olan mektubunda akıllı telefona sahip olma sürecini Amerikalılara şöyle aktardı:
“Bir geç dönem millennial (Y kuşağı) olarak ilk akıllı telefonumu 2014’te aldım. Aslında o ablamın ilk akıllı telefonuydu. 2013’te arkadaşlarımın WhatsApp mesajlaşmaları ve bazı haberleri, hatta etkinlik davetlerini kaçırıyordum. Bir şakayı anlamadığım için benden başka herkes gülüyordu. Ailemden, maillerimi okuma ve gerçekten araştırma yapma ihtiyacı duyana kadar telefon almalarını istemedim. Ailemin endişelerine ve toplumun benden beklediği standartlara öncelik vermek konusunda oldukça uyumluydum. Arkadaşlarımın farklılıkları nasıl kucakladığını görmenin mutluluğuyla dolmuştum. Bu dönüşüm, benim başkalarının birbirlerini nasıl önemsediğini fark etmemi ve özveride bulunmanın hayatımda büyük bir role sahip olduğunu anlamamı sağladı.”
DÜNYANIN EN İYİ DOSTU
Arkadaşlarını boş zamanlarında anlamadığı konuları çalıştırınca “Dünyanın en iyi dostu” Oscar ödülünü de alan Nil, yıllığı 65 bin 609 dolar (233 bin TL) olan üniversiteden 4 yıl için yaklaşık 1 milyon liralık burs kazandı. Yılda 40 bin kişinin başvurduğu ve sadece 500’ünün farklı oranlarda burs kazandığı Harvard’da Nil; ekonomi ve hukuk okumak istiyor.
Çocuklar için döneceğim
“Ne olursam olayım tekrar Türkiye’ye
dönüp ülkeme hizmet edeceğim” diyen Nil Çakırca, Harvard
Üniversitesi’ne kabul sürecini şöyle aktarıyor:
“Amerika’daki iyi üniversitelerin yüksek not ortalaması, ders dışı
sosyal aktivitelerde liderlik görevlerini üstlenme, SAT sınavından
yüksek puan alma gibi beklentileri var. Ancak buralara dünyadan bu
özellikte on binlerce öğrenci başvuruyor. Harvard gibi okullar,
mezunlarının dünyanın daha iyi bir yer olması için katkı
sağlamasını istiyor. Ben de yazdığım kompozisyonda benim hayatımın
şekillenmesini sağlayan anılarımı paylaştım. İleride ne iş yaparsam
yapayım bir gün ülkeme dönüp elde ettiklerimi benim gibi olan diğer
çocukların da yakalaması ve hak ettikleri eğitimi alabilmeleri için
girişimlerde bulunmak istediğimi söyledim. Türkiye’deki eğitim
sisteminden, sınavların gerçek bir ölçüt olmadığından, PISA
sonuçlarının çok düşük çıktığından, bu sistemin kısa vadede değişip
değişemeyeceğinden söz ettim. Türkiye’deki çoğu çocuğun maalesef
gelecekle ilgili hayal kurmadıklarını ve bu sebeple kendileri için
uygun olmayan üniversitelere sadece sınav sonucuna göre girmek
durumunda kaldıklarını anlattım.”