Hamas'ın Aksa Tufanı ile 7 Ekim'de başlayan İsrail-Filistin Savaşı 16. Gününde sürüyor. Katil İsrail, Gazze'deki masum çocukları, gençleri, yaşlıları, sivilleri acımasızca katletmeye dünyanın gözü önünde devam ediyor. Masum çocukların kanıyla beslenen bebek katili Siyonist İsrail 16 günde, 4 bin 651 Filistinliyi hayattan kopardı. 14 bin 245 kişiyi ise ağır kimyasal içerikli silahlarla yaraladı. Dünya ise bu zulmün karşısında 3 maymunu oynamaya devam ediyor…

AK Parti İstanbul Milletvekili Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı, aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari Amiri Hasan Turan İstiklal Gazetesi'nden yazar Arzu Erdoğral'a konuştu.

Gazze'de ki zulmün durması için çağrıda bulunan Hasan Turan, ''Tavrımızı duruşumuzu en güçlü şekilde ortaya koyup onların kulak zarlarını patlatacak şekilde feryat etmemiz lazım ve eyleme harekete geçmemiz lazım.'' Dedi.

Yaşatılan bu katliamın bir bedeli olacağını vurgulayan Turan, ''Tabii İsrail korkakça davranıyor. Vahşice davrandığı gibi korkakça da davranıyor. Korktukları için öldürüyorlar öldürdükçe de daha çok korkuyorlar. Çünkü bu vahşetler bu katliamların bir bedeli olacağını onlar da biliyor.'' İfadelerini kullandı.

Her acıdan sonra yeni bir günün doğacağına, bu sancılı sürecin sonucunda galip gelenin Filistin halkı, bütün Müslümanlar olacağına dikkat çeken Filistin parlamentolar arası dostluk grubu başkanı Turan, ''İnsanlar toplumlar Milletler acılarla birlikte büyür. Gazze sokaklarındaki çocukların gözlerindeki öfke İsrail'i yenecektir.'' Dedi.

Katliamın bedelini çok ağır bir şekilde ödetileceğinin altını çizen Turan ''İsrail bu zulümlerin altında kalacaktır zulüm ile Abat olanın ahiri berbat olur.'' Dedi.

Katil İsrail destekçilerine ve bu zulme sessiz kalanlara seslenen Turan, ''Dini dili ırkı rengi ne olursa olsun hiçbir insan bu cinayetleri savunamaz savunmamalıdır eğer savunuyorsa zaten insanlıktan nasibini almamıştır insanlık değerleriyle hiç ilişki kurmamıştır.'' Şeklinde konuştu.

İşte AK Parti İstanbul milletvekili Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye Filistin parlamentolar arası dostluk grubu başkanı aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi idari amiri Milletvekili Hasan Turan'ın İstiklal Gazetesi'ne özel yapmış olduğu birbirinden özel açıklamalar…

Sayın vekilim az önce de bahsettiğim gibi İsrail büyük katliamlara maalesef imza atıyor. Bu imza çok kanlı bir imza. Son olarak hastane katliamı olarak gözükse de aslında İsrail her gün katliam gerçek değiştiriyor neler söylersiniz?

17 EKİM GÜNÜ İNSANLIK TARİHİNİN GÖRDÜĞÜ EN BÜYÜK VAHŞET

İkinci haftasına giren saldırılarda geçtiğimiz gece büyük bir vahşet yaşandı.17 Ekim insanlık tarihine kara bir gece olarak geçti. Çocuk kanı döken caniler için öfke günü dünyanın bütün mazlumları için de yas günü oldu. 500'den fazla kardeşimizi Gazzeli müslümanı çocuk, kadın, ihtiyar demeden hastanede katlettiler. Şehit ettiler. Bu sadece Oradaki insanların sivil insanların yaralı hastaneye gelmiş tedavi olmak için çırpınan ya da sığınan insanların katledilmesi değil bütün bir insanlık değerlerinin ve bütün bir insanlığın da katledilmesi asla unutulmayacaktır. Bundan sonra 17 Ekim günü insanlık tarihinin gördüğü en büyük vahşet olarak anılacaktır. İsrail'in ve destekçilerinin alnındaki kara leke olarak da kalacaktır. Hiçbir çıkmayacak hiçbir zaman çıkmayacaktır. Nasıl bir aldatma nasıl bir Manipülasyon nasıl bir yalan oluşturmaya çalışırlarsa çalışsınlar asla bu günü unutturamayacağı olması için yetecek de artacaktır.

Sayın Turan maalesef Gazze'de büyük bir insanlık dramı büyük bir dehşet yaşanıyor. Ne yazık ki bu vahşet yaşanırken ABD başta olmak üzere birçok ülke İsrail'i destekliyor. Öyle ki Biden İsrail'e gidip orada Natenyahu ile kucaklaştı. Desteğini tam desteğini gösterdi. Maddi yardımda bulunacağını vaat etti. Zaten sayın cumhurbaşkanı da daha önce dile getirmişti orada ABD uçaklarının ne işi var diye? Ve yine de askeri olarak da bir desteği görüyoruz yalana dahi başvurabiliyor. Biden bunu yapıyor daha önce de yapmıştı. Bu durumla ilgili ne söylersiniz?

BU MÜCADELE MÜSLÜMANLARIN SİYONİZMLE MÜCADELESİDİR

Hiç kuşkusuz ki bir şehrin 2,5 milyon insanın 365 metre kilometrekare içerisinde yaşadığı bir şehrin aralıksız olarak uçaklarla havadan bombalanması top mermileriyle vurulması ve bunun da sürekli devam etmesi büyük bir katliam katliamdan öte büyük bir vahşet vahşetten öte büyük bir soykırımdır. Bugün yaşadığımız yüzyılda bütün bir insanlığın gözünün önünde çok büyük bir soykırım işlenmektedir. Bu soykırımı İsrail işlemektedir ama hiç kuşkusuz ki İsrail'i bu konuda destekleyenler İsrail'e arka verenler, İsrail'e yanındayız diyenler, İsrail'e bu mermileri verenler ve maddi yardımda bulunanlar bunun suç ortağıdır. Dökülen her kan onların da yüzüne gözüne sıçramıştır. Bu suçlardan asla kendilerini kurtaramazlar, arındıramazlar. Gün gelecek herkes hepsi ya bu dünyada ya da öbür dünyada ki öbür dünyaya kalmadan. İnşallah bu dünyada her birisi bu suçların bu cinayetlerin hesabını vereceklerdir. Bundan bizim kuşkumuz yok. Biz inanıyoruz inancımıza da insanlık tarihini şahit tutuyoruz. Tarih zalimlerin nasıl yenildiğini, katillerin nasıl yenildiğini, nemrutlar nasıl yenildiğini, firavunların nasıl yenildiğini bizlere göstermiştir. Tarih dünde kalan değildir yaşanan bugündür ibret alınmazsa yaşanacak yarındır inanıyoruz ve düşünüyoruz. Dünde kalanlara baktığımızda bugünkü yaşananları da yarın olacakları da ne olduğunu görüyoruz? Eee bugün bu cinayetleri işleyenler mutlaka bunların altında kalacak bunların hesabını kitabını mutlaka vereceklerdir. Bizim bundan hiçbir endişemiz hiçbir şüphemiz yok yenilecekler. Bunların hesaplarını verecekler. İnsanlık vicdanı mutlaka zalimleri yenecek, katilleri yenecek, Siyonistleri yenecek onların destekçilerini yenecek ancak bize gösterdiği şey nedir? Dünyaya insan haklarından demokrasiden haktan hukuktan adaletten dem vuranlar, özgürlüklerden dem vuranlar, bu kavramlara ne kadar uzak olduklarını, ne kadar sahte olduklarını ne kadar ikiyüzlü olduklarını ne kadar çifte standart olduklarını bütün bir insanlığa göstermişlerdir. Bütün bir insanlık buna şahit olmuştur görmüştür. Bunların hiçbir sözünün gerçek olmadığını kendi sözlerine kendilerini dahi inanmadığını bu sözleri sadece kendilerini şirin göstermek için kullandıklarını ve Emperyalist amaçlarının bir aparatı olarak bu kavramları kullandıklarını göstermişlerdir. Sahtedirler iki yüzlüdürler, çifte standart içindedirler. Hiçbir zaman samimi olmamışlardır. Bugün de Gazze'nin ortaya çıkarttığı bir gerçek vardır. Bunların yüzlerindeki maskeyi bütün çıplaklığıyla bütün bir insanlığa düşürerek göstermiştir. Bundan sonra Avrupa'dan hiçbir şekilde insanlıkla ilgili bir cümle dahi duymak istemiyoruz. Kendi söylediklerine hiçbir şekilde bağlı kalmayanlar bağlı olmayanlar tüm bir insanlık değerleri ayaklar altındayken, insanlar feryadı figan içinde katledilirken gözlerini kapatıp kulaklarını tıkayan bunların dünyaya insanlık namına bir şey söyleme hakları da yoktur. Hadleri de yoktur. Burada savaşın çizgilerini çizmişlerdir. Siyonizmin emrindeki Batı, Haçlı emperyalizmi ile insanlık alemi mücadele vermektedir. Başta Müslümanlar olmak üzere bu mücadele uzun bir mücadeledir ve bu mücadele sonunda galip gelenler haklı olanlar olacaktır.

Sayın vekil sizin de belirttiğiniz gibi mutlaka bir gün yargılanacaklar uluslararası ceza mahkemesinde de yargılanmalarına canıgönül den ben de talep ediyorum ve vicdanlara her gün yargılanıyorlar. E bu tepkilerin de sürmesi gerekiyor şimdi baktığımızda bugün yardımlardan bahsediliyor fakat İsrail o kadar iki yüzlü bir tutum sergiliyor ki yardımları içeri sokmak konusunda izin vereceğiz diyor ama baktığımızda kısıtlı bir izinden söz ediliyor. Bir yandan Kara harekatına hazırlanıyor e şart şarta bağlıyor izinleri Gazze'de şu an su yok. Elektrik yok. Büyük bir insani dram var. Bu konuda Türkiye neler yapıyor? İslam dünyası ne yapmalı bu konudaki görüşünüzü de öğrenmek isterim aynı zamanda Türkiye'nin neler yapma neler yaptığını da sizden dinlemek isteriz?

GAZZE KERBELA'YA DÖNDÜ

Bir taraftan zalim İsrail bombalarken insanları sivilleri öbür taraftan da onların yaşam ihtiyaçlarını ellerinden almaya çalışıyor. Elektriklerini kesti, yakıtları kesildi bitti. Sularını kesti. Gıda giriş ve çıkışlarına müsaade etmiyor dedik ya biraz önce burada kelimeler kifayetsiz cümleler yetersiz kalmaya başladı. Söylenecek hiçbir şey yok. Gazze Kerbela'ya döndü. Şu anda buna rağmen Tabii Gazze halkı yiğitçe mertçe direniyor, direnmeye devam ediyor. Bugün insanlık bütün bir insanlığa cesaret ve kahramanlık kavramlarının nasıl olduğunu ne olduğunu gösteriyor görmek isteyen gözlere hem gösteriyor hemde bütün vicdanlara sesleniyorlar. Canımızı veririz kanımızı veririz ama asla izzetimizi şerefimizi vermeyiz. Topraklarımızı vermeyiz. Kutsu Şeriften vazgeçmeyiz ve terk etmeyiz diyorlar. İnandıkları değerler için vatanları için kendi ülkeleri için toprakları için bir adım bile geri adım atmadan hepimiz burada öleceğiz ama asla burayı terk etmeyeceğiz diyorlar. Dünyanın İslam dünyasının en onurlu en izzetli en şerefli bir halkı olarak mücadelelerine devam ediyorlar. Tabii bizim Türkiye'de bütün yürekler Gazze ile birlikte atıyor. Milletimiz gece gündüz nöbetlerde! Gazze'deki kardeşlerinin acılarını paylaşıyor. Müslüman halkımız Gazze için ne yapabiliriz diye çırpınıyor adeta. Hemen hemen her gün gösteriler 81 vilayetimiz de devam ediyor. Duyarlılık içerisinde halkımız Müslüman kardeşlerinin feryatlarını kulaklarını tıkamadı.İslam dünyasında da Müslüman halklar sokaklarda yoğun bir şekilde protestolara devam ediyor. İnsanlık vicdanını uyandırmaya çalışıyor ve Gazzeli kardeşler için de nöbette olduklarını ifade etmeye çalışıyor. Tabii bu seslerini yükseltmemiz lazım daha yükseltmemiz lazım daha yükseltmemiz lazım daha da yükseltmemiz lazım. Yüz milyonların milyarların sokakta olması lazım. 7 milyar insanın yaşadığı bu dünyada milyarlarca insan hep birlikte İsrail'e ve İsrail'in arkasındaki bu zalim güçlere ve ülkelere karşı sesimizi, tavrımızı, duruşumuzu en güçlü şekilde ortaya koyup onların kulak zarlarını patlatacak şekilde feryat etmemiz lazım ve eyleme harekete geçmemiz lazım.

Tabii ki burada büyük bir insani kriz yaşanıyor bu insani krizin azalması için her türlü yardıma da ihtiyaçları var maddi yardımlara ihtiyaçları var. İşte gıda ihtiyaçları var. Tabii Türkiye bu konuda elinden geleni yapıyor. Birçok yardım araçları hem devletimizin ilgili birimlerimizin işte AFAD' ımızın Türk Kızılayı'nın koordinasyonunda hem de sivil toplum örgütlerimiz çok yoğun bir şekilde bu konuda çabalıyor çalışıyor. Mısır'da şu anda yüzlerce aracımız gitmiş orada bekliyor. Tabii bugün burada Gazze'de bir toplu bir soykırım uygulayan ve İsrail'in uygulamasına neden olanlar maalesef Gazze'yi bir açık hava hapishanesine dönüştürdükleri için insani yardımların da ulaştırılmasına engel olmaya çalışıyorlar. Biz de bu koridorun açılıp insani yardımların bir an önce oraya ulaşması için gayret gösteriyoruz. Ülkemiz bu anlamda Cumhurbaşkanımızın liderliğinde her türlü diplomatik çabayı sürdürüyor. Bölge ülkeleriyle uluslararası toplumun diğer ülkeleriyle ve onların liderleriyle her alanda görüşüyor görüşme trafiğini Cumhurbaşkanımız Dışişleri Bakanımız ve ilgili birimlerimiz sürdürüyor. Bir an önce buradaki tabii ateşin sönmesini ateşkesin sağlanmasını insanların artık bu zulümden kurtulması için bir taraftan çaba gösteriyoruz. Öbür taraftan yaşanan insani krize ortadan kaldırmak için yardımların gönderilmesini işte başta Mısır olmak üzere bölgedeki aktörlerle görüşerek temin etmeye çalışıyoruz. Kalıcı barışı sağlamak gibi bir çabanın da içerisindeyiz. Tabii Filistin halkı kendi topraklarında özgür bir şekilde yaşamaya başkenti Kudüs olan egemen bağımsız ve bütünleşik bir Filistin Devleti kurulmadan bölgeye huzurun gelmeyeceğine inanıyoruz. Bizim düşüncemizde inancımızda ve politikamızda bu uluslararası aktörleri İsrail'in yanında duranları geri adım attırmaya diğer aktörleri de bu konuda dik ve güçlü bir şekilde durup bu hedefin gerçekleşmesi için hep birlikte davranmaya davet etmeye çalışıyoruz. Uluslararası toplumu bu konuda zorlamaya gayret ediyoruz. Ve bu konuda elimizden gelen her türlü gayreti gösteriyoruz. Canı acıyan tabii ki Gazzeli kardeşlerimiz Filistinli kardeşlerimiz belki ateş düştüğü yeri yakar ama bizim de onlar kadar olmasa bile canımız yanıyor. Bu yaşadığından can evimizden vuruyor. Hiçbir şekilde rahat değiliz başımızı rahat bir şekilde yastığa koyamıyoruz. Uykularımız kaçtı, çocukların feryatları kadınların feryatları maalesef hepimizin yüreğini dağlıyor. Bir an önce bu durumun ortadan kalkması için elimizden ne geliyorsa ve bunların tamamını hem kendimiz yapmaya hem de bütün bir bizim bölgemizin İslam dünyasının yapması için ortak hareketin oluşması için bütün çabamızı ortaya koyuyoruz.

Sayın Turan şunu da sormak istiyorum bundan sonrası için İsrail kısıtlı bir kara harekatı yapabilir deniliyor. Belki karadan direkt direniş gruplarının karşısına İsrail çıkmaya cesaret edemese de tabii burada mühimmat kullandığı mühimmatlar vesaire de önemli bundan sonrası için siz ne düşünüyorsunuz?

''ZULÜM İLE ABAT OLANIN AHİRİ BERBAT OLUR''

Tabii İsrail korkakça davranıyor. Vahşice davrandığı gibi korkakça da davranıyor. Korktukları için öldürüyorlar, öldürdükçe de daha çok korkuyorlar çünkü bu vahşetler bu katliamların bir bedeli olacağını onlar da biliyor. O yüzden göğüs göğse çarpışmak yerine mertçe asker olanlarla milis olanlarla çarpışmak yerine dehşet verebilecek halkı bu anlamda büyük vahşetleriyle dehşet içine düşürüp yıldırabileceklerini düşündükleri için uzaktan bombalayarak yok etmeye çalışıyorlar. Hiçbir sınır tanımıyorlar. İnsanlık tarihinde böyle sınırsız böyle fütursuzca hiçbir kural kaide tanımadan işlenen vahşet sayısını bulmak azdır. Canlı yayınlarda insanlar artık vahşet manzaraları izlemekten yürekleri yoruldu. Söyleyecek hiçbir söz bulamıyoruz ama bu inanıyoruz ki oluşturduğu öfke denizinde boğulmalarına neden olacak. İnsanlar toplumlar Milletler acılarla birlikte büyür. Gazze sokaklarındaki çocukların gözlerindeki öfke İsrail'i yenecektir. Her attığı bomba esasında kendi huzuruna kendi güvenliğine kendi geleceğine attıkları bir bombadır. Katlettikleri bebeklerin hesabı İsrail'den sorulacaktır. İsrail bu zulümlerin altında kalacaktır. ''Zulüm ile abat olanın ahiri berbat olur'' tarihe kazılmış altın değerinde bir sözdür bu. Hiçbir kimse zulüm ile abat olamaz. Yani zulmün sonu yakındır. kendi makus geleceğini ve talihini hızlandırmaktadır. Şu anda her katlettiği bebek İsrail'in sonunu çok daha zor günleri İsrail'in beklediğinin müjdecisidir.O bebeklerin feryatları o masumların o sabilerin dökülen kanları İsrail'e kendi sonunu hazırlatmaktdır. Uzaktan gelişmiş teknolojik silahlarla uçaklarla toplarla tanklarla bir halkı yok etmeye çalışabilirsiniz ama bu yok edişin altında kalacaksınız kalacaklardır. Her katını da tabii iyice Filistin halkını uzaktan katlederek yorarak dirençlerini kırarak en son gidip ü üzerlerinden geçmek istiyorlar hedefleri bu ama gördüğümüz bir şey var ki Filistin halkı keskin bir kılıca dönüşmüştür. Demiri ateşe koyarsınız sürekli döversiniz o demir keskin bir kılıca dönüşür. Bugün attıkları bombaların karşısında feryat eden ve konuşan halkın Gazze halkının içindeki insanlara bakıyoruz. Dün akşam İzlediğim bir Gazzeli kardeşimiz gözyaşı dökmeyeceğim yakışmaz burada öleceğiz diyor. Şimdi bu kardeşimizin bilincinin, duygusunun bu kahramanca duruşunu bu hale gelmesini sağlayan İsrail'in döktüğü kanlar ve yapmış olduğu zulümler zalimlerin sonu yakındır.

Sayın Turan Çok teşekkür ediyorum çok kısa eklemek istediğiniz bir şey varsa onu da alalım!

''HAK GALİP GELECEKTİR''

Biz sesimizi yükselteceğiz herkes yapmak durumunda oldukları halde yapmadıklarıyla ve yaptıklarıyla birlikte hesap verecektir. Biz müslümanlar olarak Gazze'deki kardeşlerimizin feryatlarını çağrılarına kulak tıkamayız. Bir müslüman Ey müslümanlar Neredesiniz? diye feryat eder de diğerleri onlara kulak kesilmezse o bizden değildir diyor peygamberimiz Efendimiz. Kim olursa olsun ister Müslüman, dini dili ırkı rengi ne olursa olsun bugün Gazze'de yaşanan insanlık krizine İnsanlık trajedisine bu soykırıma karşı sesini yükseltmelerini. Biz özellikle Batı başkentlerinden daha gür ses bekliyoruz. Vicdanı hala var olan vicdanı körelmemiş yok olmamış, dinleri dilleri ne olursa olsun İsrail'in bu vahşetine sessiz kalmamalarını istiyoruz. Bütün bir insanlık olarak doğudan batıya, Avrupa'dan Asya'ya, Afrika'dan dünyanın en kuzeyine kadar bu dünyada yaşayan her insanın bu vahşete karşı sesini yükseltmesi gerekir. Sesimizi yükselteceğiz ve İsrail ve hamilerine karşı tavır ortaya koyacağız. Güçlü bir tavır, caydırıcı bir tavır, sonuç alacak bir tavır ortaya koyacağız. O zaman bu problemi ortadan kaldıracağız. İsrail ve onun arkasındaki Amerika ve Batı her ne kadar İsrail'i destekleyip onun arkasında olduklarını bizzat oraya gidip kucaklaşarak gösterseler de esasında tedirgin halleri bütün bir vücut dillerinden belli oluyor. Çünkü insanlık tarafından kınandı. Bunların farkındalar kendi toplumları da bunları biliyor ve görüyor. Ancak bütün bir insanlığı uyuşturarak doğruları yalan, yalanları doğru olarak takdim ederek katili maktul, maktulü de katil yaparak bütün bir insanlığa servis etmeye çalışıyorlar.Bugün dünyayı yönetenler maalesef usta yalancılar bu yalancılar hem cinayet işliyor hem de suçu makuller üzerine atıyor. Dolayısıyla bazı halkları uyutuyorlar, uyuşturuyorlar, kandırıyorlar ama gerçeklerin açığa çıkmak gibi bir özelliği vardır. Gerçekleri vurarak öldürerek yok edemezsiniz. Gerçekler mutlaka galip gelecektir hakkın galip gelmesi böyle bir şeydir. Hak galip gelecektir, insanlığı bir miktar aldatabilir ama en sonunda insanlık vicdanı harekete geçecektir. Biz inanıyoruz ki sadece camilerimizde değil gün gelecek dünya kiliselerinden de Allahu ekber nidaları arşı alayı titretecek ve zalimler yenilecektir. Mazlumlar galip gelecektir.

''İSRAİL KENDİ SONUNU KENDİSİ HAZIRLAMAKTADIR''

Biz istiyoruz ki diyor mustazaflara lütfedelim onları yeryüzünün önderleri ve varisleri kılalım Yüce Rabbimiz böyle vaad ediyor mazlumlar mustazaflar Galip gelecek. Bütün zalimler yenilecekler. Yalanlarıyla işte bugün dünyanın % 70'ten fazlasını neredeyse siyonist anlayışın yönettiği Dedya hakim. Hagana medyası gibi çalışıyorlar dünyayı kandırıyorlar, insanları kandırıyorlar, Mazlum insanları terörist, kendi yurtlarını kendi memleketlerini kendi topraklarını koruma mücadelesi veren ve yiğitçe mücadelen veren elinde de hiçbir imkanı olmayan ve orantısız bir şekilde mücadele vermeye çalışan bir halkı terörist olarak takdim etmeye anlatmaya ve bütün bir insanlığa böyle göstermeye gayret ederlerken gelip hiç ataları orada yaşamadığı halde dünyanın başka yerlerinden gelip oradaki bir halkın topraklarına çöken, gasp eden orayı işgal edenleri de kendini müdafaa eden insanlar kendini müdafaa etme hakkı olan insanlar gibi göstermeye çalışıyorlar ama kendi yalanlarına kendileri bile inanmıyorlar. Esasında insanlığın da inanacağını ve inandığını düşünüyorlar. Hayır belki İsrail bugün teknolojik işte konvansiyonel ve kimyasal silahlara sahip olabilir bunlarla birlikte büyük vahşetler işleyebilir, büyük cinayetler ve katliamlar yapabilir, soykırım işleyebilir ama sonuçta haksızdır, işgalcidir.

Dünyanın her bir tarafından topladığı insanlarla gelip Filistin topraklarına oraya işgal ederek bir devlet kurmaya çalışan bir ülkedir bunu bütün dünya bilmektedir. Bütün bir insanlık bilmektedir. Bu gerçek değişmemiştir, değişmeyecektir. Bu cinayetlerle de asla güçlü bir şekilde varlığını devam ettirmesi ile nihaye sürmesi mümkün değildir. İşlediği her cinayet kendi ömründen bir miktarın kısalmasına neden olmaktadır. Kendi sonunu kendisi hazırlamaktadır. Bir başkasının savaşmasına gerek yok. İsrail kendisiyle savaşmaktadır ve kendi sonunu kendisi hazırlamaktadır. İsrail bugün çocukları katlediyor, parklarda bahçelerde oynarlarken katlediyor, camileri vuruyor ibadet eden insanları öldürüyor, kiliseleri vuruyor öbür taraftan hastaneleri vuruyor, okulları vuruyor, bütün sivil yerleşim yerlerini bombalıyor yüzlerce kiloluk ki en son attıkları yaklaşık 1 tona yakın ağırlığında olan bir bomba Amerikan yapımı bir bombadan bahsediyor askeri uzmanlar. Dolayısıyla bu bombalarla insanları çoluk çocuk demeden çok vahşi bir şekilde katlediyor. Burada sükut etmek zulme ortak olmaktır ses çıkarmamak.. Zulmün iki ögesi vardır; Biri zulmeden Zalim, diğeri ise göz yuman rıza gösteren münzel taraftan bir kısmı sessizliğiyle birlikte zulme ortak oluyor. Bir kısmı da bizzat destek vererek Amerikası İngilteresi, Almanyası biz İsrail'in arkasındayız diyerek adeta İsrail'in işledikleri cinayetlerin yaptıkları bu katliamların bu soykırımın ortağıyız destekçisiyiz demiş oluyorlar. Hangi insan Sabi Çocukların katledilmesini yok edilmesini kabul edebilir. Yani insanlık tarihinde hiçbir hukuk sistemi savaşın bir ahlakı vardır derler ama maalesef bunların bir ahlakı yok.

Hiçbir hukuk sisteminde dünyanın hiçbir döneminde savaşsız da düşmanınızla böyle vahşice katliamların işlendiği ve işlenmesinin doğru bulunduğu ve açıkça dünyada insanoğlunun gözünün içine baka baka bunlara destek verildiği görülmemiştir. Bunlardan dolayı özür dilemek bu yanlışlıkla oldu diye savunma yapmak yerine cinayetlerini açıkça savunan bir uluslararası toplumun güçlü aktörleri ile karşı karşıyayız. Dini, dili,ırkı rengi ne olursa olsun hiçbir insan bu cinayetleri savunamaz, savunmamalıdır eğer savunuyorsa zaten insanlıktan nasibini almamıştır. İnsanlık değerleriyle hiç ilişki kurmamıştır. O yüzden büyük bir insanlık kriziyle karşı karşıyayız derken biz bunu kastediyoruz. Cinayeti işlemek suçu işlemek suçun bir bölümü, diğer bir bölümü de suçu ve cinayeti savunmak. Bugün maalesef karşımızda o kadar çok insanlık değerlerinden uzak bir güruh var ki işledikleri suçu da fütursuzca savunuyorlar ve bu konuda dünyadan yükselen tepkilere de hiç aldırış etmiyorlar. Gözlerini kapatıyorlar, kulaklarını kapatıyorlar. Hayır biz burada yok edişi devam ettireceğiz, sürdüreceğiz ve soykırım sürecini tamamlayacağız diyorlar. Yani bu halkı buradan gitmezse hepsini katledecek yine de göndereceğiz topraklarına el koyacağız böyle bir şekilde! Böylelikle yani gözlerini kan bürümüş ve kendi sapkın hedeflerine varmak için önlerine çıkan bütün engelleri kaldırmaya ant içmiş, karar vermiş bir sapkın, katil ruhlu bir kitleyle karşı karşıyayız. Bütün bir insanlığa esasında şu anda insanlık zihniyetine insanlık anlayışına insan hakları anlamında ne varsa değer olarak ilke olarak, prensip olarak bunların hepsine de kastediyorlar. Bunların hepsini de katlediyorlar ama onlar insanlıktan ne kadar uzaklaşmış olurlarsa olsunlar. Biz insanlık değerlerini savunmaya devam edeceğiz, insanlık için mücadele vermeye devam edeceğiz. Bunu sadece siyasi kimliğimizle söylemiyoruz bir anne olarak bir baba olarak bir kardeş olarak dini dili ırkımız ne olursa olsun sadece bir insan olarak Hazreti insan olarak savunmaya devam edeceğiz. Varlıklar içerisinde Rabbimizin yaratmış olduğu ve eşref-i mahlukat sıfatını verdiği bir insan olarak ama bunlara layık olmayanlar da melun Adal hayvandan daha aşağı olarak takdim edilmiştir. Bugün insanlık kendi içinde tanımlanmış bu iki sıfat iki bölüm iki güç ile mücadele veriyor. Eşref-i Mahlukat olanlarla Belhum Adal olanlar Mücadele veriyor ve sürdürüyor. Hayvandan aşağı olan insanlıktan hiçbir nasibini almamış olanlarla Allah'ın insan sıfatını layık gördüğü yaratılmışların en şereflisi sıfatını layık görmüş olduğu insanlar mücadele veriyor. Vicdanlı insanlar insaflı insanlar hukuku ve adaleti savunan insanlar galip gelecek. Zalimler yenilecektir.

Röportaj: Arzu Erdoğral