Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedavisinin ardından görevine dönen Bursa Şehir Hastanesi Başhekimi Dr. Dursun Topal, yaşadıklarını anlattı.

Topal, AA muhabirine, yaklaşık 1,5 ay önce rahatsızlığının ciddi bir sırt ve baş ağrısıyla başladığını, bunun dışında herhangi bir semptomunun bulunmadığını söyledi.

Buna rağmen yapılan testlerde sonucun negatif çıktığını ancak ilerleyen günlerde halsizlik ve vücut ağrılarının görüldüğünü vurgulayan Topal, "5'inci günde tekrar test verip kan tahlili yaptırdım. Yine Kovid-19'u destekleyen bir bulgu ortaya çıkmadı ancak önceki deneyimlerimizden de gördük ki bunlar olmadığı taktirde hastalık olmayacak gibi bir hadise yok. İlaçlarımızı almaya başlamış olduk." dedi.

Topal, birkaç gün sonra semptomlarda ciddi bir gerileme olmadığını gözlemlediğini aktardı.

Hareket kabiliyeti kısıtlanmaya başlayınca yeniden yaptırdığı testin sonucunun pozitif çıktığını dile getiren Topal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tomografi için hastaneye geldik ama çok kısa eforun çok ciddi derecede baş dönmesine neden olduğunu gördük. Yarım saat içinde, rutin hayatımızda çok önemsiz derecede gördüğümüz basit eforların, hastalığı çok ciddi derecede kötüleştirdiğini tecrübe ettik. Tomografimizi çektirdik. Birkaç saat içinde artık kelimeleri bile özenli seçmeye başladım. Durup şöyle bir nefes almaya çalışmadan açıkçası konuşmak da mümkün olmuyor. Virüsün iki fazı var. Biri replikasyon fazı. Yani vücuda, hücre içine giriyor, bölünüyor ve semptomlar ortaya çıkıyor. Sonrasında herkeste görülmeyen, görmek de istemediğimiz 'hiper enflamatuar' dediğimiz bir faz var. Yani vücudun da virüse yanıt verdiği bir faz. Bundan sonrası için kötüleşme çok çok hızlı olabiliyor maalesef. Bende de böyle bir durum yaşandı. Maalesef insan saatler içinde sağdan sola dönemeyecek duruma geliyor ve bu duruma inanamıyor."

Dr. Dursun Topal, bu süreçte Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın kendisini arayarak tedavisi hakkında bilgi aldığını ifade etti.

Bakan Koca'ya teşekkür eden Topal, "Bir sağlık çalışanı olarak bu desteği hissetmek bizim için önemli. Sürecin başından beri Sayın Bakanımız bu babacan tavrı hakikaten gösterdi. Sağlık çalışanlarının da gönlünü kazandı." dedi.

"İnsan hekim bile olsa yaşamadan bazı şeyleri göremiyormuş"

Topal, sonuçlarını değerlendiren hekimin, kendisindeki tutulumun en ölümcül seyredenlerden biri olduğunu, kötüye gidiş beklediklerini ancak tedaviyle bunu durduracaklarını söylediğini dile getirdi.

O anda sağlık durumunun bu kadar hızlı kötüleşebileceğini aklına getirmediğini, buna inanamadığını anlatan Topal, "Hocamızın söylediklerini birebir maalesef yaşadım. İnsan hekim bile olsa elinden binlerce hasta da geçse yaşamadan bazı şeyleri hakikaten göremiyormuş. Onu anlamama neden oldu." ifadesini kullandı.

Topal, hareketsiz kalmanın, hastalığın belli bir aşamadan sonra bazı kişiler için olmazsa olmazlar arasında yer aldığına dikkati çekti.

Bu süreçte büyük sıkıntılar yaşadığını, tuvalete gitmek bir tarafa 5-6 adım atmakta zorlandığını belirten Topal, şunları kaydetti:

"5-6 kaşık yemeği yemek bile insanın nefesini kesiyor ve klinik olarak insanı bir alt seviyeye düşürüyor. Sonrasında yatakta sağdan sola dönmek kişinin kendi yapabileceği bir şey olmaktan çıkıyor. Bunların hepsi 24-36 saat içinde maalesef gerçekleşiyor. Kardiyoloji uzmanıyım. Açıkçası normal bir zatürre kliniği seyretmeyen bir hastalık bu. Bizim 'akciğer embolisi' dediğimiz tabloya çok benziyor. Akciğer embolisinde çok ufak eforlar, hastayı ölümcül bir tabloya ilerletebiliyor. Bunda da böyle bir durum söz konusu. Bunu yaşayarak tecrübe ettik."

"Sağlık çalışanlarının işlerini kolaylaştırmak için elimizden geleni yapmalıyız"

Başhekim Topal, hastaneyi hasta olarak da deneyimlediğini vurguladı.

Hastanede yattığı dönem bazı şeyleri değerlendirme fırsatının olduğunu aktaran Topal, şöyle devam etti:

"Kendi eksikliklerimizi de görme fırsatımız oldu ama sağlık çalışanlarımızın yaptığı işte en ufak bir eksiklik bulmak söz konusu değil. Gerçekten herkese bir anne, abla, kardeş gibi yaklaşıyorlar. Bununla alakalı zaten onlarca, yüzlerce teşekkür, dua bize ulaştı ama kendimiz de tecrübe ettik, hepsinin ellerinden öpülür. Hepsine çok çok teşekkür ediyorum.

Bu süreçte yaşanan en büyük korku, hastalığı başkasına bulaştırmak. Yattığım süre içinde zorunlu olmadıkça kimsenin odaya dahi girmesini istemiyordum çünkü insan yaşadığı şeyleri bir başkasının yaşamasını istemiyor. Tabii sağlık çalışanları bunun vatandaşlarımıza göre daha çok farkında. Daha çok bildikleri için daha çok korkuyorlar ama bu korku onları işlerinden alıkoymuyor. Hepsine tekrar tekrar teşekkür etmemiz lazım ve işlerini kolaylaştırmak için elimizden geleni yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Bir hekim olarak bahsetmiyorum, bu hastalığı ağır geçirmiş biri olarak şunu söylemek istiyorum; keşke hastalık anlamında yaşadıklarımızı yaşamadan, hissettiklerimizi hissedebilse insanlar. Çünkü insan gerçekten ciddi bir muhasebe yapma ihtiyacı hissediyor. Açıkçası insan bu hayatta tamamen yalnız olduğunu tasavvur ediyor ve görüyor."

Salgınla mücadelede aşının önemine dikkati çeken Topal, bu süreçte de maske, mesafe ve temizlik kurallarına riayet edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.