Karadeniz ile Azak Denizi'ni birleştiren Kerç Boğazı'nda 21 Ocak 2019'da kaçak LPG transferi esnasında Candy ve Maestro isimli gemilerde önce patlama ardından yangın meydana gelmişti. 2 gemideki 32 mürettabattan 4 Türk, 6 Hint uyruklu olmak üzere toplam 10 kişi yanarak ölmüş, yanan giysilerini söndürmek için denize atlayan 10 kişiye ise ulaşılamamıştı. Olaya ilişkin davanın görülmesine başlandı.

Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmada 2'si tutuklu 3'ü tutuksuz 5 sanık hazır bulundu. Duruşmaya ayrıca yakınlarını kaybeden müştekiler ve taraf avukatları da katıldı.

'KURTARMA İÇİN KENDİ CANIMI DA ORTAYA KOYARAK UĞRAŞTIM'

Duruşmada savunması sorulan tutuklu sanık Ozan Güleç 10 yıllık kaptan olduğunu belirterek 'Denizin içindeyken bir grup ile beraber sürüklenmeye başladık, kurtarılmayı bekliyorduk. Hava kararmıştı ve üzerimdeki ısı koruyucu termal elbiseyi ben üzerimden çıkardım çünkü bize yakın bir geminin halat attığını gördüm. Halatı alıp tekrar grubun yanına geldiğimde grubun içinde Tamer, Tolga ve ismini hatırlayamadığım iki Hintli personelim daha vardı. Halatı personelime bağlayarak gemiye ulaşmalarını sağladım ben de gemiye gidecektim ancak daha farklı bölgelerde yardım sesleri duydum. O seslere doğru yüzmeye başladım. Grubun yanına geldiğimde kafamı arkaya çevirdim, bizi kurtarmaya gelen gemi bizden uzaklaşmıştı. Farklı bölgede biraz daha yakın bir gemi gördüm. O gemiye doğru yanımdaki 3 Hintli personel ile birlikte yüzmeye başladım, soğuk denizin etkisiyle vücudumda kan dolaşımını hissetmiyordum. Yarı baygın vaziyetteydim. Yüzmeye çalıştığım geminin yanına yaklaştık ve o gemi bizi kurtardı. Şunu söylemek istiyorum ki kurtarma için denizin içinde kendi canımı da ortaya koyarak uğraştım. Belki 15-20 dakika daha gecikseydik ben de canımdan olabilirdim' dedi.

'DENİZİN ORTASINDA YÜKLEME YAPILMASI ŞİRKETİN TAKDİRİNDEDİR'

Sanık Güleç Mystro gemisinin kaptanı olduğunu da savunmasına ekleyerek 'Diğer gemide kaptanlık yapmadım, sigortamız yoktur. Maaşımı MR denizcilikten alıyordum. MR denizcilik ile Milenyum denizciliğin arasındaki bağlantıyı bilmiyorum. Bana talimatları geminin Tanzanya uyruklu firması gönderiyordu, denizin ortasında neden yükleme yapılması şirketin takdirinde olan bir şeydir. Benim bilgim yoktur, kaza olmasaydı yükü aldıktan sonra gelen talimata göre hareket edecektim, önceden planlanmış bir durum yoktu' dedi.

'PERSONELİM KENDİ İNİSİYATİFLERİYLE DENİZE ATLADILAR'

Tutuklu bir diğer sanık Eralp Akat ise acil durumlarda herkesin ne yapacağının önceden belirlendiğini söyleyerek 'Olay olduktan sonra benim gemi personelim benim hiçbir şekilde gemiyi terk talimatı vermeme rağmen kendi inisiyatifleri ile koruyucu ekipmanları kullanmadan kendilerini denize atmışlardır. Bu nedenle ben gemimde yangın ile mücadele edemedim. Aynı zamanda cankurtaran ekipmanlarımı personel yokluğu nedeniyle kullanamadım' şeklinde savunma yaptı.

Sanık Mehmet Erdem Erimez ise savunmasında 2 geminin de İstanbul Boğazı ve Türk Karasuları'nda acenteliğini yapan Milenyum denizciliğin sigortalı çalışanı olduğunu söyleyerek 'Gemi üstünde herhangi bir denetim kontrol yapma ve karar verme imkanımız yoktur. Armatör ya da kaptandan aldığımız talimatları yerine getiririz' dedi.

'GEMİDE KAÇAKÇILIK YAPILDIĞINI SÖYLEMİŞTİ'

Müşteki Enes Karabulut ise maktul Sinan'ın abisi olduğunu söyleyerek 'Abim ile telefonda görüştüğümüz zaman gemide kaçakçılık yapıldığını ve maaşlarının ödenmediğini eğer gemiden inerse de ödenmeyeceğini söylemişti. Çalıştığı zamanda da maaşlarının ödenmediğini biliyorum' şeklinde beyanda bulundu. Beyanda bulunan diğer müştekiler de olay nedeniyle yakınlarını kaybettiklerini ve şikayetçi olduklarını aktardılar.

2 SANIK TAHLİYE EDİLDİ DAVADA TUTUKLU SANIK KALMADI

Mahkeme heyeti sanıklar Eralp Akat ile Ozan Güleç'in tutuklulukta geçirdikleri süreyi göz önünde bulundurarak adli kontrol şartıyla tahliyelerine hükmetti.

İDDİANAMEDEN

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 21 Ocak tarihinde Karadeniz ile Azak Denizi'ni birleştiren Kerç Boğazı'nda emniyetsiz bir şekilde Candy ve Maestro gemilerinin kaçak LPG transferi (limbo) yapmaları sonucunda bir patlama meydana geldiği açıklanmıştı. Çıkan yangında 2 gemideki 32 mürettabattan 4 Türk, 6 Hint uyruklu olmak üzere toplam 10 kişinin öldüğü, ayrıca yanan giysilerini söndürmek için denize atlayan 10 kişinin de ölüm karinesi altında kayboldukları ifade edilmişti. İddianamede, gemilerin eski, bakımsız, LPG yüklemesi yapılan hortumların çok kaliteli olması gerektiği halde yıpranmış, yırtık yerlerine bez bağlanmış olmasından dolayı patlama ve yangının meydana geldiği açıklanmıştı. İddianamede sanıklar Ozan Güleç ve Eralp Akat ile gemilerin sahibi şirket müdürlerinin asli kusurlu oldukları, kazada ölen ve kaybolan gemi adamlarının da tali kusurlu oldukları ifade edilmişti. Sanıklar Ayhan Özbey, Eralp Akat, Erkan Düzgören, Mehmet Erdem Erimez, Ozan Güleç, Özgür Erkoç ve Yakup Keskin hakkında 'taksirle birden fazla kişiyi öldürme'' suçlarından 15'şer yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.