1) Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ürdün Haşimi Krallığı Veliaht Prensi Hüseyin Bin Abdullah'ı kabul etti

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ürdün Haşimi Krallığı Veliaht Prensi Hüseyin Bin Abdullah'ı kabul etti.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde basına kapalı gerçekleştirilen kabulde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da hazır bulundu.

2) CHP lideri Özel: Serap Yazıcı CHP'ye geçmek istedi, reddettik

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. Özel, partilerinin büyümeye devam ettiğini vurgulayarak, seçmene seslendi. Özel ayrıca konuşmasında; Gelecek Partisi'nden istifa ederek AK Parti'ye katılan Serap Yazıcı'nın birkaç gün önce CHP'ye katılmak istediği iddiasına yer verdi.

SERAP YAZICI CHP'YE GEÇMEK İSTEDİ

Bir de geçmişte kendinden bir milletvekili gitmiş, dün 'biz AK Parti'nin tek adam rejimine itiraz ediyoruz' diye seçmenden oy toplamış, AK Parti itirazıyla propaganda yapmış, bu seçim döneminde bu Meclise AK Parti'ye itiraz üzerinden taşınmış bir sürü milletvekilini partisine katıyor. İçlerinden bir tanesi bir gün önce, 14 saat önce sadece partisinden istifa etti. O da AK Parti'ye gidiyor haberleri çıkınca akşamüstü tweet attı, 'gördüğüm lüzum üzerine istifa ediyorum' diye. O kongreden üç dört gün önce benim partisine yaptığım ziyarette geldi, oturdu, toplantıda beni dinledi, o partinin genel başkanını dinledi, heyetteydi, şimdi AK Parti'ye gitti. Antalya milletvekilimize gitti. 'Tek adam rejimine itiraz benim partimde yeterli değil. Cumhuriyet Halk Partisi'ne geçmek istiyorum' dedi. Antalya milletvekilimizle birlikte bana geldiler. Ben kendisine, 'Partinizin bir grubu var. İstifanızla grubunuz düşebilir. Grubu düşüren olmayın. Biz o grup düşmesin diye o gruba milletvekili veren partiyiz' dedim. 'Partinizden ayrılsanız bile uzunca bir süre geçmeden alamayız. Çünkü biz bir başka partinin milletvekiline göz koyan bir parti değiliz' dedim. 'İstifa etseniz de, bize gelme iradenizi söyleseniz de ben partinizin genel başkanına bir telefon açmak, durumdan haberdar etmek zorundayım' dedim, şahitlerin huzurunda konuştum. Bu kişi bizden gitti, sonra Adalet ve Kalkınma Partisi'ne geçti. Adalet ve Kalkınma Partisi'ne geçen kimi milletvekillerinin neler istediklerini ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin hangi ilkesel cevabı vererek reddettiğini gerekmedikçe ifade etmeyeceğim ama şunu söyleyeyim: Cumhuriyet Halk Partisi'ne katılan her milletvekili partisinden makul süre önce ayrılıp hem de seçmeni kandırmayıp aynı ittifakla, aynı yön ve yönelimde Cumhuriyet Halk Partisi'ne gelen, partinin ideallerine, partiye, partinin hedeflerine uygun hiçbir, bir zerre pazarlığın içinde olmamış vatansever kardeşlerimizdir. Hepsinin bir kez daha ellerinden öpüyorum, alınlarından öpüyorum. Siyaseti böyle yapanlarla yol yürümeye devam edeceğiz.

MÜSAİD PROLETERYANIN MI TEMSİLCİSİ

Tayyip Bey, Bertolt Brecht'in 'Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz' ifadesinden terör örgütü sloganı çıkarmaya çalışa dursun, 68 kuşağının Türk siyasetine kazandırdığı komprador burjuvazi kelimesini TÜSİAD'a karşı söylüyor. İnsan merak ediyor. TÜSİAD komprador burjuvazinin temsilcisiyse bu beşli çete, yanı başından ayrılmayan MÜSİAD proletaryanın mı? Tayyip Bey'e şunu öneriyorum; illa 68 kuşağından bir slogan benimseyeceksen lütfen BOP eş başkanlığını bırak da 'yaşasın tam bağımsız Türkiye' demeye çalış bakalım.

3) AK Parti Sözcüsü Çelik: Cumhurbaşkanımızın ve Behçeli’nin mesajları nettir! Hedef terörsüz Türkiye’ye ulaşmaktır

Partisinin Merkez Yürütme Kurulu toplantısı sonrası gündeme dair açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, terörü ülke gündeminden çıkaracaklarını ifade ederek, "Terörle mücadele hassasiyetle sürüyor. Terörle müzakere asla söz konusu değildir. Değişmeyecek prensiplerden bir tanesi, demokrasimiz korumak için terörle mücadeleyi güçlü bir şekilde sürdürmektir. Hedefimiz terörsüz Türkiye'ye ulaşmaktır." dedi

Sözcü Çelik'in açıklamalarından önemli satırbaşları...

KONGRE SÜRECİ

Kongrelerimiz vasıtasıyla bütün illerimize yansıtıyoruz. Cumhurbaşkanımızın çağrısına bağlı olarak hareket ediyoruz. Kongrelerimizdeki coşku vatandaşlarımızın sürece sahip çıkmasında memnuniyet duyuyoruz.

AHMET İYİMAYA'YI ANDI

Geçtiğimiz gün acı bir kaybımız oldu. Ahmet İyimaya ağabeyimizi kaybettik. Çok zor zamanlarda cumhurbaşkanımızın yol arkadaşı oldu. Gerçekten çok büyük bir kayıp oldu. Ferdi Tayfur’u da kaybettik. Çok nitelikli bizim sokaklarımızdan çıkmış. İnsanımızla birlikte yol yürümüş bir sanatçımızdı. Allah'tan rahmet diliyoruz.

"TERÖRİSTLERLE VE ÖRGÜTLE MÜCADELEMİZ KARARLILIKLA DEVAM EDECEK"

2024'den 2025'e değişmeyen önceliğimiz deprem konusundaki seferberliğimiz. Cumhurbaşkanımız bölgedeki yapılan çalışmaları gündemde tutuyor. Değişmeyecek prensiplerden bir tanesi, demokrasimiz korumak için terörle mücadeleyi güçlü bir şekilde sürdürmektir. Terör, demokrasimizi, hukuk devletimizi ve bütün medeni yaşam tarzımızı tehdit eden bir şeydir, bununla ilgili hassasiyetimizi sürdürüyoruz. Teröristlerle ve örgütle mücadelemiz kararlılıkla devam edecek. 

'SURİYE'DE TERÖRE İZİN VERMEYİZ'

Suriye halkının özgürlük için gerçekleştirdiklerini takip ediyoruz. Geçmişteki acılar bir daha yaşanmasın diye duruş sergiliyorlar Suriye’de. Suriye'de teröre izin vermeyiz.

Yaklaşımla ilgili doğru kavramlar kullanılmalı. Sayın Bahçeli Türkiye’nin gündeminden terörden çıkarmak için ortaya koyduğu güçlü insiyatif var. Sayın cumhurbaşkanımız çeşitli çalışmalara öncelik etti.

Kürt kardeşlerimizin terör örgütleri ile yan yana anılmasını Siyonistlerden görüyoruz. Kürt kardeşlerimiz yüz vermedi. Siyonist projelerle yan yana olan terör örgütünün tutumuydu. Kürt kardeşlerimiz doğru yerde durdu.

"CUMHURBAŞKANIMIZIN VE BEHÇELİ’NİN MESAJLARI NETTİR"

Hedef terörsüz Türkiye’ye ulaşmaktır. Cumhurbaşkanımızın ve Behçeli’nin mesajları nettir. Taviz söz konusu değildir. Kırmızı çizgilerimiz bellidir. Burada müzakere yok. Bir çerçeve var. Her destek olumlu karşılanacaktır. Kardeşlik diyoruz.

YPG/PYD meselesi. Esad rejiminin çökmesinden sonra tek kalan yapı YPG/PYD’dir. Kürtleri temsil etme yetileri yoktur.

Bölgedeki Kürt kardeşlerimize haksızlığa müsaade etmeyeceğimizi belirtiyorum. Türkiye Suriye Suriyelilerindir yaklaşımında ilerliyor. Suriye halkının zor günlerini aşması için yan yana yürümeye hazır olduğumuzu belirtiyoruz. Suriye'de olan her şey bizi igilendiriyor. Bölge barışı için yakından ilgilenmemiz zaruriyettir. 

SURİYE'YE YAPILAN YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASI

Batı'dan da Suriye'ye ziyaretler oluyor. Her giden şunu söylüyor. Burada 'İran ve Rusya' olmasın diyor. Bunu diyenler patronaj kurmaya çalışıyor. Yeterli olmayan ama iyi olan bir gelişme de Suriye'ye olan yaptırımlarda muafiyet getirilmesi. ABD 6 Ocak'ta belirli muafiyetler getirilmesine dair bir karar yayınladı. Son derece kıymetli ama yeterli görmediğimizi ifade etmek isterim. Diğer bir konu da değişmez gündemimiz Gazze. Katliam ve soykırım devam ediyor. Destek verenlerin bile durumun sürdürülebilir olmadığını gördüğü bir noktadayız. Ateşkes ve esir takasında inisiyatifimizi sürdürüyoruz. Gazze ile ilgili tutumumuz 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan bir Filistin devleti kurulana kadar devam edecektir.

TRUMP'IN ERDOĞAN AÇIKLAMASI

'İster Cumhuriyetçiler, ister Demokratçılar kazansın ikisiyle de ilgili çalışmamız var' demiştim. Erdoğan ve Trump birbirini iyi tanıyor. Gazze konusunda yönetimin bir an önce adım atması gerekir. Önemli olanlar adımlar atılmasıdır. Biz eylemlere bakıyoruz.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN YENİDEN ADAYLIĞI

Cumhurbaşkanımızla yol yürüyenler olarak bu bizim gündemimizde. Tatlıses'in sorduğu soruyu biz de öyle cevaplıyoruz. 'Siz varsanız bizde varız' diyoruz. Formüle bakarız, siyasette bir yıl çok kısa bir gün çok uzundur. Önemli olan milletimizin istemesidir.

Etrafımızda gelişen olaylara baktığımızda sadece ülkemiz için değil bölgemiz için de sayın Cumhurbaşkanımızın birikimlerinin ne kadar kıymetli olduğu her vesileyle görülmektedir. İnşallah en hayırlı şekilde bu süreçleri yürütürüz"

4) İmamoğlu'nun avukatlarından diploma iddialarına yanıt: Belgelerin gerçekliği konusunda bir tartışma yok

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na açılan diploma soruşturmasına ilişkin bugün açıklama yapılacağı bildirilmişti.

İmamoğlu'nun avukatları Adem Sözüer ve Mehmet Pehlivan, diploma soruşturmasıyla ilgili açıklama yaptı. Prof. Dr. Adem Sözüer açıklamasında şu ifadeleri kullandı; 

"Geçişinde bir sorun yok. O zamanki mevzuat için bir sorun yok. Çalışkan öğrenciler için bu hak tanınıyor. Komisyonlar karar veriyor. Orada da bir sorun yok. Not ortalamasına da bakılıyor, orada da sorun yok. Başvuruda da koşullarda da sorun yok. İlan açılmış başvurmuş, derslerini verip mezun olmuş. Bu nasıl ceza hukuku meselesi yapılıyor?"

Başvuruda, koşullarda geçişte bir sorun yok. Ekrem Bey, fakülteye girmiş dersleri almış mezun olmuş. o zaman nasıl bir soruşturma açılıyor? O zaman nasıl bir soruşturma yapılıyor? Yine bir olmayan kanun uygulamasıyla karşı karşıya mıyız? "

Mehmet Pehlivan'ın açıklamalarından öne çıkanlar ise şöyle: 

"5 Eylül 1988'de Girne Amerikan Üniversitesi İngilizce İşletme bölümüne giriyor. 1990'da Milliyet gazetesinde üniversitelerin yatay geçiş ilanları veriyor. İlanda, 1990-91 eğitim-öğretim yılında yatay geçiş ile kabul edilecek öğrencilere dair koşullar veriliyor. İlanda İstanbul Üniversitesi de var ve Ekrem Bey başvuruyor.

 Ekran Resmi 2025 02 25 12.40.47

"KAFASINA GÖRE KOYMUYOR"

Başvuru tarihi, öğrencinin okuduğu üniversitedeki bütün sınavları başarmış olması ve not ortalamasının en az 60 olması gerektiğine dair bütün kriterleri karşılıyor. Sayın İmamoğlu'nun yatay geçiş için not ortalaması 62,5'tur. İstanbul Üniversitesi bu kriterleri kafasına göre koymuyor. Bu kriterler tüm üniversitelere geçişte aynı. Hem belgeli hem de yasal bir yatay geçiş.

Ekran Resmi 2025 02 25 12.41.33

"2. SINIF TALEBESİ" 

Başvurular üzerine fakültede yatay geçiş komisyonu kuruluyor. Yatay geçiş komisyonu, geçişin kabulünü yönetim kuruluna öneriyor. 12 Eylül 1990'da İstanbul Üniversitesi Yönetim kurulu toplanıyor ve aralarında Sayın İmamoğlu'nun da bulunduğu yatay geçişler onaylanıyor ve resmiyet kazanıyor. Komisyonun önerisi üzerine kabulü 51 kişi için yönetim kurulu veriyor. İmamoğlu 2 Ekim 1990'da İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme bölümüne kayıt oluyor ve 2. sınıf talebesi olarak başlıyor. Okul takımında kalecilik yaptığını da arkadaşları olduğunu da herkes biliyor. Bu alan bazıları için gizemli olsa da sayın İmamoğlu için böyle bir gizem yok."

Ekrem İmamoğlu öğrenci belgesi

"İŞİN BAM TELİ BURASI"

YÖK'ün hazırladığı bir rapor var. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığın talebi üzerine hazırlanan rapor, İmamoğlu'nun yatay geçiş yaptığı dönem için tüm şartları taşıdığını belirtiyor. YÖK, hazırladığı raporda İmamoğlu aleyhine hangi veriyi ortaya koyuyor? 18 Kasım 1991 tarihli YÖK yönetim kurulu kararına göre Girne Amerikan Üniversitesi YÖK tarafından tanınıyor ama Girne'deki kampüs tanınmıyor. İşin bam teli burası. Bir yatay geçiş işleminin hukuka uygun olup olmadığı, geçişin yapıldığı dönemdeki yasal mevzuat ile belirlenir. Sayın İmamoğlu'nun yatay geçiş başvurusu Ağustos 1990'da. Yani YÖK'ün istismar edilen raporundan 1.5 sene önce. O dönem için tanınırlık ve denklik şartı getirilmiş değildir. Mevzuatta da buna dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle tanınırlık şartı aranması hukuken mümkün değildir. YÖK'ün tanıma ve denklik kuralı 1996'da getirilmiştir. 6 yıl sonra getirilen kuralı geriye yürütmek hukuken mümkün değildir."

Ekran Resmi 2025 02 25 12.41.05

Ekrem İmamoğlu'nun okul kaydı

Daha sonra tekrar sözü alan Avukat Adem Sözüer ise şunları söyledi;

"Belgelerin gerçekliği konusunda bir tartışma yok. İmamoğlu'nun hileli veya hukuka aykırı bir davranışı yok. Cumhuriyet Başsavcılığı'nın İmamoğlu'nu neden ifadeye davet ettiği yazmıyor. Normalde kanuna göre neyle suçlandığınız yazar. Burada yürütülen bir soruşturma deniyor. Bir fiil söylenmesi lazım ama anlaşılan bir suç tespit edilememiş. Böyle hukuka uygun işlemleri sorgulama yeri değildir savcılık."

4) DEM Partili Bakırhan: Öcalan'ın çağrısının videolu olmasını temenni ederiz

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Birbirimizin rengine, kimliğine, dinine, kültürüne saygı duyacağız. Alın size birlikte, güçlü, demokratik bir Türkiye. Bu Türkiye'yi biz istiyoruz, bunun mücadelesini yürütüyoruz." dedi.

Bakırhan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, İçişleri Bakanlığınca Kars'ın Kağızman Belediyesine yapılan görevlendirmeyi eleştirdi.

"KAYYUMLARI GERİ ÇEKİN"

Bu tür adımlarla "sandık sonuçlarının yok sayılmaya çalışıldığını" savunan Bakırhan, "Kayyumlarınızı geri çekin." ifadesini kullandı.

DEM Parti heyetinin ziyaretlerine değinen Bakırhan, Hakkari ile Edirne'deki annelerin gözyaşlarının birbirinden ayrılamayacağını ve şimdi yeni bir sayfanın açılabileceğini belirtti.

"Atacağımız her adım ve alacağımız her karar yalnızca 85 milyonu değil, henüz doğmamış çocukların da geleceğini etkileyecek." diyen Bakırhan, bu bilinçle hareket ettiklerini vurguladı.

"BİRBİRİMİZİN RENGİNE, KİMLİĞİNE, DİNİNE, KÜLTÜRÜNE SAYGI DUYACAĞIZ"

Bakırhan, "Birbirimizin rengine, kimliğine, dinine, kültürüne saygı duyacağız. Alın size birlikte, güçlü, demokratik bir Türkiye. Bu Türkiye'yi biz istiyoruz, bunun mücadelesini yürütüyoruz." ifadesini kullandı.

Mutluluğun demokrasiyle sağlanacağını dile getiren Bakırhan, "Yüz yıllık acılı defteri kapatıp, Türkiye'yi barışa ulaştıracak iradeyi ortaya koymaya hazır olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyorum." dedi.

"ÖCALAN'IN ÇAĞRISI VİDEOLU MESAJ İLE OLACAK" İDDİASI

Grup toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakırhan, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un Öcalan'ın videolu çağrısının "mevzuata uygun değil" sözlerine şu yanıtı verdi:

"Biz de daha sağlıklı, inandırıcı olması için görüntülü olmasını temenni ederiz. Bu meseleler iktidarın Öcalan ile birlikte vereceği karar. Bunlar teknik mesele hal yolu bulunur. Bir çağrı olacak yakın zamanda ama tarihi hakkında bir şey söyleyemeyiz. Böylesine tarihi bir çağrının ciddiyetine uygun bir formül bulunsun."

Basın mensuplarının DEM Parti heyetinin İmralı ziyareti için başvuruda bulunup bulunmadığına ilişkin sorusu üzerine Bakırhan, konunun teknik bir mevzuat olduğunu ve heyet adına açıklama yapmayacağını belirtti.

5) Lütfü Savaş, CHP kurultayına ilişkin soruşturma kapsamında ifade verdi

Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, CHP'nin 4-5 Kasım 2023'te gerçekleştirilen 38. Olağan Kurultayı'nda "para karşılığı oy kullandırıldığı" iddialarına ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına tanık sıfatıyla ifade verdi.

Soruşturmayı yürüten savcıya ifade veren Savaş, ardından Ankara Adliyesi'nden ayrıldı.

Savaş'ın avukatı Onur Yusuf Üregen, adliye önünde basın mensuplarına yaptığı açıklamada, müvekkilinin hukuka ve yasal sürece olan saygısı nedeniyle savcılığın daveti üzerine ifadeye geldiğini belirtti.

Üregen, "Hukuki süreçlerin çarpıtılması ve kamuoyunun yanlış yönlendirilmesi, yargı bağımsızlığına ve demokratik değerlere zarar vermektedir. Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve siyasi etiğe olan inancımız doğrultusunda sürecin adil ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi için hukuki girişimlerimizi sürdürüyoruz." ifadelerini kullandı.

Müvekkilinin, CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'nda usulsüzlük yapıldığı ve delegelerin iradesinin sakatlandığı gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yeni bir suç duyurusunda bulunduğunu aktaran Üregen, kurultay sırasında bazı gazeteciler tarafından "Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylıktan çekildiği" yönünde yanlış haberler yapıldığını ve delegeler üzerinde psikolojik baskı oluşturularak seçim sürecinin manipüle edildiğini öne sürdü.

 Lütfü Savaş, CHP kurultayına ilişkin soruşturma kapsamında ifade verdi

"KILIÇDAROĞLU OYLARININ GEÇERSİZ SAYDIRMAK AMACIYLA PUSULALAR ÜZERİNE İŞARETLER KOYULDUĞU DUYULMUŞTUR"

"Cumhuriyet Halk Partisi tüzüğünün 47. maddesine göre, birinci toplantıda çoğunluk sağlanamaması halinde ikinci toplantıya en az üç saat ara verilmesi gerekmektedir. Ancak bu kurala uyulmadan, birinci toplantının ardından yaklaşık bir saat içinde ikinci toplantıya geçilmiştir. Bu durum, parti tüzüğüne açıkça aykırıdır ve kurultay sürecinin delegelerin iradesine müdahale edilerek yönetildiğini göstermektedir."

Kurultay divan başkanının, "seçim öncesinde çizik bulunan oyları geçersiz sayacağını belirterek delegeler üzerinde baskı oluşturduğunu" savunan Üregen, ayrıca "Kılıçdaroğlu'na verilen oyları geçersiz saydırmak amacıyla pusulalar üzerine işaretler koyulduğunu ve seçim sürecinin manipüle edildiğini" iddia etti.

Söz konusu iddiaların takipçisi olacaklarını belirten Üregen, hukuksuzlukların ortaya çıkarılması ve demokratik süreçlerin korunması adına hukuki süreci sonuna kadar sürdüreceklerini vurguladı.

6) MİT, Reyhanlı saldırısının faili teröristi sınır ötesi operasyonla yakaladı

Milli İstihbarat Teşkilatı, düzenlediği sınır ötesi operasyonla Reyhanlı’da 2013 yılında 53 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısının faillerinden Temir Dükancı’yı Suriye’den Lübnan’a kaçmak üzereyken yakaladı.

SON FİRARİ FAİLDİ

MİT, 2013 yılında Reyhanlı’da yaşamını yitiren 53 kişinin kanını yerde bırakmadı. Saldırının üç faili de MİT’in hedefinden kurtulamadı.

PATLAYICILARI GETİRMİŞ

MİT, Reyhanlı saldırısının faili olan aynı zamanda Suriye istihbaratına angaje Temir Dükancı’nın Reyhanlı patlamalarında kullanılan patlayıcıların deniz yoluyla Türkiye’ye geçirilmesine yardım ettiğini ve patlayıcıları taşıyacak araçları temin ettiğini tespit etti.

Faaliyetleri MİT tarafından adım adım izlenen Dükancı’nın, Suriye’de son dönemde yaşanan gelişmeler sonucunda Lübnan’a kaçmayı planladığı tespit edildi. DÜKANCI’nın burada toplayacağı örgüt mensuplarıyla Türkiye’nin yurt dışındaki temsilciliklerine yönelik eylem yapmayı planladığı, bu sebeple sahte pasaport arayışında olduğu belirlendi.

Terörden arananlar listesinde turuncu kategoride bulunan Dükancı’nın tam yerinin tespit edilmesi üzerine harekete geçildi.

TÜRKİYE’YE GETİRİLDİ

Reyhanlı saldırısının faillerinden Dükancı, MİT’in Suriye-Lübnan sınırında düzenlediği sınır ötesi operasyon ile yakalanarak Türkiye’ye getirildi. Suriye’den Lübnan’a kaçmak üzereyken yakalanan Dükancı, Hatay İl Emniyet Müdürlüğü’ne teslim edildi.

Reyhan’lı saldırısının 3 faili

MİT, saldırının faillerinden Yusuf Nazik’i 2018’de, Muhammed Dib Koralı’yı da Ocak 2025’te Suriye’de yakalayarak Türkiye’ye getirmişti.

7) Trump: Ukrayna'da barışı yeniden tesis etmenin zamanı geldi

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile gerçekleştirdiği kritik görüşmelerin ardından, "Ukrayna'da barışı yeniden tesis etmenin zamanı geldi ve bence bunu başaracağız." açıklamasını yaptı.

Trump, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Beyaz Saray'da düzenlediği ortak basın toplantısında, Ukrayna'da kalıcı bir barışın sağlanmasına yönelik uluslararası çabaları ve Avrupa'nın bu süreçte üstlenmesi gereken rolü detaylandırdı.

AVRUPA'NIN MALİ SORUMLULUĞU ARTACAK

Trump, Macron ile yaptığı görüşmelerde, Ukrayna'da barışın sağlanması ve ülkenin uzun vadeli güvenliğinin temin edilmesi konusunda Avrupa'nın daha büyük bir mali yük üstlenmesi gerektiği konusunda mutabakata vardıklarını ifade etti.

"Ukrayna'da barışı yeniden tesis etmenin zamanı geldi ve bence bunu başaracağız." diyen Trump, hem Putin hem de Zelenskiy ile yürüttüğü görüşmelerin olumlu bir seyir izlediğini ve tarafların barışa açık olduğunu belirtti.

Moskova'nın da bir anlaşma yapmaya istekli olduğunu vurgulayan Trump, "Bir anlaşma yapmak Rusya'nın da çok yararına olacaktır ve bunu yapacağımızı hissediyorum. Artık olan oldu. Bu hiç başlatılmaması gereken bir savaştı." şeklinde konuştu.

UKRAYNA İLE STRATEJİK MADEN ANLAŞMASI YOLDA

Trump, Ukrayna ile değerli madenler konusunda bir anlaşma yapılması gerektiğini belirterek, "Bu konuda çok ilerleme kaydettiğimizi düşünüyorum." dedi. Bu anlaşmanın hem ABD hem de Ukrayna'nın ekonomik ve stratejik çıkarlarına hizmet edeceğini vurgulayan Trump, sürecin hızlandırılması gerektiğini ifade etti.

SUUDİ ARABİSTAN'IN DİPLOMATİK KATKISI

Rusya-Ukrayna görüşmeleri için Suudi Arabistan'ın yaptığı ev sahipliğinin önemine değinen Trump, Veliaht Prens Muhammed bin Selman için "Harika bir genç adam, genç ama büyük bir hayal gücüne sahip ve tüm dünyada son derece saygı duyulan biri." değerlendirmesini yaptı.

BARIŞ SÜRECİNDE ATEŞKES ÖNCELİKLİ HEDEF

Trump, göreve gelmeden önce Rusya ile Ukrayna ve ABD arasında herhangi bir iletişimin olmadığını hatırlatarak, başkanlık koltuğuna oturur oturmaz Putin ile görüştüğünü ve Rusya'nın da barışa açık olduğunu gördüğünü söyledi.

"Şu anda anlaşma üzerinde çalışıyoruz. İster ateşkes ister doğrudan bir anlaşmaya varmak olsun, amaç savaşı durdurmak. Doğrudan bir anlaşmaya varmak isterdim ama ateşkes her zaman biraz daha hızlı gerçekleşir, böylece bazen binlerce insanın hayatını kurtarırsınız. Dolayısıyla bunu çok hızlı bir şekilde yapıp yapamayacağımızı görmek istiyoruz." ifadelerini kullanan Trump, barış sürecinin aciliyetine dikkat çekti.

TRUMP: "MİRASIM BARIŞ YAPICI OLMAK OLSUN"

Rusya-Ukrayna Savaşı'nı sona erdirme isteğini vurgulayan Trump, "En büyük mirasımın bir barış yapıcı ve birleştirici olarak kalmasını umuyorum, savaş değil barış getirmek istiyorum." diye konuştu.

AVRUPA'NIN MALİ KATKISI ARTIRILMALI

Trump, Macron ile yaptığı ortak basın toplantısında, Ukrayna'ya bugüne kadar 300 milyar dolardan fazla harcama yaptıklarını ve barış sürecinde Avrupa'nın daha fazla mali sorumluluk alması gerektiğini belirtti.

"Cumhurbaşkanı Macron'un, Ukrayna'da barışı sağlamanın maliyet ve yükünün sadece ABD tarafından değil, Avrupa ulusları tarafından da karşılanması konusunda hemfikir olmasından memnunum. Ayrıca Avrupa'nın, Ukrayna'nın uzun vadeli güvenliğini sağlamada merkezi bir rol üstlenmesi gerektiğini kabul etmesinden de memnuniyet duyuyorum." diyen Trump, Avrupa'nın katkısını artırması gerektiğini vurguladı.

ABD'NİN UKRAYNA'YA DESTEĞİ VE MALİ YÜKÜ

Trump, ABD'nin Ukrayna savaşında Avrupa'dan çok daha fazla harcama yaptığını kaydederek, "Ukrayna savaşında 300 milyar dolardan fazla para harcadık, Avrupa ise 100 milyar dolar harcadı. Bunu geri almayı hak ediyoruz." demişti.

ABD'nin harcadığı ile Avrupa'nın harcadığı para arasında büyük fark olduğunu belirten Trump, bir noktada bu farkın kapatılması gerektiğini ifade etmişti.

Ukrayna'nın yeniden inşasına katkıda bulunup bulunmayacaklarına ilişkin bir soruya Trump, "Sanırım bu biraz garip bir soru oldu çünkü ABD adına Ukrayna'ya katkıda bulunup bulunmayacağımızı soruyorsunuz. Yaklaşık 350 milyar dolarlık bir katkımız var ve bunun oldukça büyük bir katkı olduğunu düşünüyorum." yanıtını vermişti.

8) Filistin Esirler Cemiyeti: İsrail hapishanelerinde 7 Ekim 2023'ten bu yana 59 Filistinli öldü

Filistin Esirler Cemiyeti, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının başladığı 7 Ekim 2023'ten bu yana, İsrail hapishanelerinde yaşamını yitiren Filistinli esir sayısının 59'a ulaştığını bildirdi.

Cemiyetten yapılan yazılı açıklamada, İsrail hapishanelerinde tutulan Gazzeli esir Musab Heniyye'nin hayatını kaybettiği duyuruldu. Heniyye'nin ölüm nedenine ilişkin herhangi bir bilgi paylaşılmadı.

Açıklamada, 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail hapishanelerinde yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısının 59'a yükseldiği ifade edilirken, hayatını kaybedenlerden 38'inin Gazze Şeridi'nden olduğu belirtildi.

Öte yandan, İsrail'in hayatını kaybeden onlarca Filistinli esirin bilgisini gizlediği öne sürüldü.

9) Almanya'daki seçimlerin galibi Merz, katil Netanyahu'yu ülkesine davet etti

Almanya'da dünkü genel seçimlerden galip çıkan Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin başbakan adayı ve Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Friedrich Merz, hakkında tutuklama emri olan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya ülkesini ziyaret etmesinin yollarını bulmak için söz verdiğini söyledi.

Almanya'da dün gerçekleştirilen erken genel seçimlerin galibi Hristiyan Birlik Partileri CDU/CSU'nun başbakan adayı Friedrich Merz, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından çıkarılan tutuklama emrine değinerek, "Bir İsrail başbakanının Almanya’yı ziyaret edemeyeceği fikrinin tamamen saçma olduğunu düşünüyorum" dedi.
   
Almanya'da dün gerçekleştirilen erken genel seçimlerin galibi Hristiyan Birlik Partileri CDU/CSU'nun başbakan adayı Friedrich Merz, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile telefonda görüştü. Almanya’yı ziyaret etmesi için Netanyahu'yui davet ettiğini açıklayan Merz, Netanyahu hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından çıkarılan tutuklama emrine değinerek, "Bir İsrail başbakanının Almanya’yı ziyaret edemeyeceği fikrinin tamamen saçma olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Merz, Netanyahu'ya Almanya'yı ziyaret etmesi ve tutuklanmadan tekrar ayrılması için yollar ve araçlar bulacağını söylediğini belirtti. 

SOL PARTİ’DEN MERZ’E TEPKİ: ÇİFTE STANDART

Sol Parti Eş Başkanı Jan van Aken, Merz'in davetini bir "felaket" olarak nitelendirerek, "çifte standart" uygulamakla suçladı. Aken, Almanya'nın her zaman uluslararası tutuklama kararlarını uygulaması gerektiğini belirtti. UCM tarafından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında çıkarılan tutuklama emrine değinen Aken, "Vladimir Putin, Almanya'ya gelirse bu tutuklama emri uygulanmalıdır. Aynı şey Netanyahu için de geçerlidir" dedi. 

Almanya dahil 27 AB ülkesinin tamamı, savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlar için tek daimi uluslararası mahkeme olan UCM’ye taraf ve şüphelileri kendi topraklarında tutuklaması gerekiyor. UCM, devletlerin kararlarını uygulamak için yasal bir yükümlülüğü olduğunu ve sahip olabilecekleri endişelerin zamanında ve etkili bir şekilde mahkeme ile ele alınması gerektiğini bildirdi. UCM, "Mahkemenin hukuki kararlarının sağlamlığını tek taraflı olarak belirlemek devletlerin görevi değildir" dedi.  

Kaynak: Haber Merkezi