İlk dört maddesinin Meclisten geçen İklim Kanun teklifine yönelik tepki sesleri yükselmeye devam ediyor. Genel Kurul'a hitap eden Gelecek Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün "Bu iklim yasası değil milletin iradesine karbon etiketi yapıştırma girişimidir" dedi. Hükümete de seslenen Ün, "Çevreyi değil sistemi korumaya çalışanlardan olmayın, uyanın. Çünkü bu yasa bir son değilse bile başlayan distopyanın ilk perdesidir. Alet olmayacağız” diye konuştu.
Çevre düzenlemesi altında yapılan çalışmanın onarılmaz sıkıntılara neden olacağını belirten Sema Silkin Ün "Bu yasa gerçekten doğayı korumak için mi çıkarılıyor, yoksa enerji bağımlısı olan Avrupa'nın yeni finans kolonisi mi oluyoruz?" sorusunu yöneltti.
“ÖZEL JETLERİYLE İKLİM TOPLANTILARINA GİDENLERDEN ALACAK ÇEVRE DERSİM YOK”
“Bugün burada iktidar sözcülerinin ‘100 yıllık iklim politikamızın belirleyicisi’ dediği bir yasayı konuşuyoruz ama bu 100 yıllık planın 100 günlük çalışması yok bu Meclis’te. İktidarın kendi tabanını dahi ikna etmekte güçlük çektiği tartışmalı bir yasa bu. Her seferinde ‘millete rağmen iş yapmayız’ diyen iktidara verdiği bu sözü hatırlatıyor ve milletimin sizin şu sıralar unuttuğunuz ferasetine sığınıyor, basiretine güveniyor önümüzdeki bu iklim yasasına hayır diyorum. Mesele çevre ise mesele doysa çözümü nerede aradığınız tekrar önem kazanır. Mesela benim özel jetleriyle iklim toplantılarına, çevre toplantılarına gidenlerden alacak bir çevre dersim yok. Almak isteyenler buyursun alsınlar.
“İKLİM YASASI DEĞİL MİLLETİN İRADESİNE KARBON ETİKETİ YAPIŞTIRMA GİRİŞİMİDİR”
Bugün burada yalnızca bir yasa konuşmuyoruz, bir geleceği mühürleyen dijital kelepçenin ilk halkasını tartışıyoruz. 100 yıl ileri diyorsunuz ama daha 100 saniyelik bir samimiyeti ortaya koyamıyorsunuz? Bu iklim yasası değil bu milletin iradesine karbon etiketi yapıştırma girişimidir. Bu çevre düzenlemesi değil bu küresel reset butonuna bastığınız anın adıdır. Siz buna yeşil dönüşüm diyorsunuz. Ben buna görünmeyen zincirlerin yasası diyorum. Millet uyanıyor, çünkü milletin feraseti Hâlâ gökyüzünden bilgi alıyor. Şimdi soruyorum, bu yasa gerçekten doğayı korumak için mi çıkarılıyor, yoksa enerji bağımlısı olan Avrupa'nın yeni finans kolonisi mi oluyoruz? Karbon vergisiyle, ayak iziyle, salım kotasıyla dünyanın yazılımı yeniden kodlanıyor. Ve biz bu kodun içine bedava kurbanlıklar gibi yazıyoruz. Siz hâlâ anlamamış olabilirsiniz. Bu yasa sadece bacayı değil yaşam tarzımızı denetlemek için geliyor. Bugün karbon emisyonu yarın nefes ölçer cihazlar olacak bunun adı. Bugün çevre hassasiyeti, yarın dijital pasaportlar, karbon cüzdanları, karbon puanın doldu kardeşim marketi yürüyerek git bildirimleri.
“BU MİLLET KÜRESEL ŞİRKETLERİN LOJİSTİK KÖLESİ OLMAYACAK”
Milleti BBG evine mi çevirmek istiyorsunuz? Milleti görünmeyen kameralarla görünmeyen bir patronun hizmetine koşulsuz memur mu yapmak istiyorsunuz? Ben söyleyeyim. Bu millet küresel şirketlerin lojistik kölesi olmayacak. Toprağına aşık, suyunu kutsal bilen bu millet çipli gelecek planlarına uşaklık etmeyecek. Zaten dar boğazda olan çiftçimiz küresel dayatmanın talimatıyla iyice köşeye sıkıştırılıyor. İnsanımız topraktan, milletimiz Anadolu'dan koparılıyor. Büyükbaş çiftliklerini yasaklamaya başladınız bile. Yarın çocuklarınıza ‘et diye bir şey vardı’ diye belgeseller mi izleteceksiniz. Milletin ineğini, tarlasını yaşam döngüsünü karbon hesabına sıkıştıran bir düzene bizler kul olmayacağız. Bize tek dünya tek aile tek gelecek diyorlar ama biz biliyoruz ki o geleceğin içinde tek bir kültür, tek bir hayat tarzı tek bir efendi var. Siz Allah'ın yarattığı çeşitliliğe sırt çevirip, evrensel yazılım şirketlerinin tapulu insan tipini mi kuralım istiyorsunuz? Bakın bu yasa çevreyi korumuyor. Bu yasa doğayı dijitalleleştirip satılabilir hale getiriyor.
“BU MİLLETİN KARBON AYAK İZİ DEĞİL, HAKİKATE BASAN AYAK İZİ VAR”
Bu yasanın geçmesi halinde milletin bunu asla affetmeyeceğini belirten i Sema Silkin Ün konuşmasını şu sözler bitirdi, "Bu yasa iklim bahanesiyle irademizi blockchaine zinciriyor. Şunu asla unutmayın bu milletin karbon ayak izi değil, hakikate basan ayak izi var. Siz bu yasayı geçirirseniz milletin tarihi de toprağı da sizi asla yazmaz. Bu işin sonunda kandırıldık demeyelim diye biz buradayız. Son çağrımız şudur, çevreyi değil sistemi korumaya çalışanlardan olmayın, uyanın. Çünkü bu yasa bir son değilse bile başlayan distopyanın ilk perdesidir. Alet olmayacağız”