Napolyon'un özel yönetim biçimini tanımlamak için on dokuzuncu yüzyılda icat edilen bir terim olan Sezarizm, Donald Trump'ı ve siyasi projesini anlamak için iyi bir benzetme midir? Bazı çarpıcı paralelliklere rağmen, Amerika başkanının yarattığı yanılsamanın gerçek başarılarda hiçbir temel ideali yoktur. Son on yıldır, siyasetçiler uluslararası ilişkiler uzmanları Donald Trump'ın yükselişini ve yönetimini nasıl anlamlandıracaklarını tartışıyorlar. On yıldır, politikacılar siyaset bilimciler Donald Trump’ın yükselişini ve yönetimini nasıl anlamlandıracaklarını tartışıyorlar. Popülizm veya faşizm gibi etiketler arasında dolaştılar ve bazıları oldukça tuhaf olan çeşitli tarihsel paralellikler önerdiler. Fakat şimdi Trump’ın kendisi, sosyal medyada ülkesini kurtaranın hiçbir yasayı ihlal etmediğine dair bir dipnot verdi. Napolyon genellikle, on dokuzuncu yüzyılda belirli bir otokratik yönetim biçimini karakterize etmek ve meşrulaştırmak için geliştirilmiş bir terim olan sezarizmin en önemli örneği olarak görülür. Hepimizin aradığı etiket bu mu? Gerçekten merak ediyorum. Çarpıcı paralellikler olsa da sezarizmin önemli unsurları Trump rejiminde eksik kendini Amerika’nın kurtarıcısı olarak gören bir programlı cumhuriyetçiden fazlası değil şahsi görüşüm böyle fakat ekibi gerçekten sorun oluşturacağı gözüküyor.
Bazı benzerlikleri değerlendirelim iktidarı ele geçirmeden önce bile, Napolyon Trump gibi propagandanın modern kitle siyaseti için çok önemli olduğunu sezmişti. Ordusunun zaferleri hakkında kişisel olarak bültenler düzenledi ve bonaparte dergisi ve erdemli adamlar gibi başlıkları olan sürekli bir tanıtım broşürü, portre ve gazete akışı gibi argümanları da hazır tuttu. Antik çağın yükselen bir figürü olan Sezar’a yapılan atıflar yaygın olsa da halk ancak 1800'de Sezar, Cromwell, Monck ve Bonaparte arasında kapsamlı bir paralellik kuran bir ciltle süsledi. Demokratların aslında burada ne kadar etkisiz bir siyaset yürüttüğünü görmüş olduk. Ama saygıdeğer okurlar ben durumu böyle düşünmüyorum. Belli bir katmanın içinde, Demokratların yapısal olumsuz siyasetlerini Cumhuriyetçilere devrederek kaos düzenini, dünyaya sunmuş oluyor. Yazımın başlığındaki gibi geçmişin gölgesinde zafer arayanlar ancak hayal göreceklerdir. Ukrayna’nın oynak lideri Zelenski’nin Beyaz Saray’da yaşadığı kâbus Amerika’nın küresel liderlik iddiasından vazgeçtiğinin en net kanıtı oldu. Trump yönetimiyle birlikte işgal altındaki müttefik bir ülkenin liderinin elinin zayıf olduğunu kameralar önünde ilan eden ve müttefikinden ticari tavizler koparmaya çalışan bir Amerikalı emlak komisyoncusundan farkı yoktu.
Önce Amerika sloganının son derece kaba saba uygulanışının bir örneği olan bu hadise, kişisel egoların milli politikaların da üstüne çıktığı bir siyasi iklime işaret ediyor. Trump yönetiminin Rusya’nın izolasyonu politikasını terk ederek herhangi bir karşılık almadan normalleşme adımları atması, Amerikan dış politikasında devamlılık ilkesinin de kalmadığını gözler önüne sermiş oldu. Rusya’yla jet hızıyla normalleşme Ukrayna liderini de korkutmuş olacak ki, Zelenski J.D. Vance’in Rusya’yla diplomasi ısrarını basın huzurunda sorgulama hissi doğurdu. Yaşanan absürt komedyanın bütün dünyaya verdiği mesaj, Amerika’nın güvenilir bir aktör olmadığı yönünde kendini belli etmiş oldu. Bu mesajın Avrupa’yı derinden sarstı Fransız kamarası kendine vazife çıkardı.
Tabi yok olmuş bir İngiliz diplomasisinin de etkisi olabilir. Ama artık Avrupalılar için güvenilecek adres artık Beyaz Saray değil. Ukrayna savaşını göreve gelir gelmez bitirme sözü veren Trump’ın attığı ilk adım Rusya’yla Ukrayna ve Avrupa olmadan müzakere masasına oturmak oldu. Buradan zaten ciddi bir gol yiyen Ukrayna kaybetmiş olduğu siyaset retoriğini de kolay kolay kazanamayacak. Amiyane tabir ile Putin’in kucağına Ukrayna’yı bırakmış oldu. Bununla birlikte savaşın çıkışından sorumlu tuttuğu Ukrayna’ya ve diktatörlükle suçladığı Zelenski ’ye nadir elementler anlaşmasını imzalatmaya çalıştı. Anlaşmanın detaylarına bakıldığında, Trump’ın 500 milyar dolar olduğunu iddia ettiği Amerikan yardımının geri ödenmesi gibi şartlardan yoksun daha makul bir anlaşma olduğu gözlerden kaçmadı. Amerikan firmalarının nadir elementleri çıkarması ve gelirin paylaşılması üzerine kurulu anlaşma, bu elementlerin önemli bir kısmının Rusya’nın işgal ettiği bölgelerde olması itibariyle Amerikan çıkarının müzakerelere doğrudan dahil edilmesi anlamına da gelmektedir. Zelenski’nin anlaşmayı kabul edip Washington’a gelmesi de Amerikan desteğinin devamına ne kadar ihtiyacı olduğuna işaret ediyor. Fakat Putin’le savaşı müzakere ederken Ukrayna’yla ilişkilerde nadir elementleri öncelemek, Trump yönetiminin müttefikiyle birlikte hareket etmekten ziyade Ukrayna’yı şartlarını kendi belirlediği bir teslimiyete mahkûm etmek amacı güttüğü şeklindeki kaygıları da beraberinde getirmiş oldu.
Trump’ın ulusal güvenlik ekibinin sıklıkla dile getirdiği ‘’güç üzerinden barış’’ şiarının Ukrayna’nın elini güçlendirerek Rusya’yı müzakereye zorlamak olduğu sanılıyordu fakat gelinen noktada Rusya’nın masaya gelmesinin asıl amaç haline geldiği görülüyor. Trump’ın kayıtsız şartsız Rusya’yla masaya oturması ve dahası Rus tezlerini tekrarlaması Ukrayna için pek hayra alamet değil. Beceriksiz ve kukla Zelenski’yle yaşananlar sonrasında Avrupa’nın aldığı tavır, Beyaz Saray’da tedirginlik yaratmış olsa gerek ki Trump ilk döneminde Rusya’ya karşı Ukrayna’ya Javelin’leri vermek gibi adımlar attığını net olarak görmekteyiz. Trump’ın Zelenski’nin takım elbise giymemesine takıldı. Sonrasında onu küçük düşürdü. TV’de takip edenler sonrasında haber yapan mükemmel editörler olayı açıkçası Ukrayna ekibini Beyaz Saray’dan kovduğu yönünde netleşti. Diplomasi böyle mi ilerleyecek merak konusu bizler için saygıdeğer okurlar. Avrupa’da Washington’a güvenmeden yeni bir düzen kurmak zorunda olduğunun farkına varmış olsa gerek. Bu farkındalığın Türkiye’yi de içine alan daha geniş bir savunma konseptine dönüşmesi kaçınılmaz. Avrupa’nın stratejik aklı iflas etmiştir. Yanındaki değeri yani Türkiye’yi göz ardı etmesi onların kaybıdır. Çok açık ve net kaybedenler belli kazanacaklar çabalıyor. Son olarak şunu söylemeliyim. Rus harekete geçerse durması güç olur.