Emperyalizmin Doğu Akdeniz’de iki temel hedefi vardır: Türksüz bir Kıbrıs ve Türkiye’siz bir Doğu Akdeniz istiyorlar… Çünkü bu coğrafya yalnızca bir enerji havzası değil, geleceğin güç dengelerini etkileyebilecek/belirleyebilecek jeopolitik bir merkezdir. Tarih boyunca bu bölgeye hâkim olan güç, dünyaya da hâkim olmuştur.

Doğu Akdeniz’in kalbinde yatan hidrokarbon rezervleri Türkiye’nin 572 yıllık, Avrupa’nın ise 30 yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecek seviyededir. İşte bu nedenle Doğu Akdeniz emperyalist güçlerin iştahını kabartmaktadır.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) üzerinden bu hidrokarbon rezervlerine çökmek isteyen emperyalist d/üzen, bu hedefe ulaşmak için önce Kıbrıs’taki Türk varlığını denklemden düşürmek adına çeşitli oyunlara başlamış, ardından ise Türkiye’yi bu denklemin dışına itmek üzerine oyunlar kurmaktır.

Bu büyük oyunun tam ortasında Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) içerisindeki bazı hükümetlerin yıllardır KKTC’yi tanımazken GKRY ile diplomatik pozlar vermesi, daha da ileri giderek 12 milyon avro karşılığında Ada’da Türkiye’yi işgalci kabul etmeleri doğrudan Türk milletlerine karşı işlenmiş bir ihanet/emperyalizmin bu oyununa bir hizmettir. Bu gafletin karşılığı Türk’ün denizlerdeki hak ve menfaatlerinin by-pass edilmesi, Kıbrıs’taki Türk varlığının uluslararası konjonktürde hedef alınması/meşruluğunun sorgulanması ve “Mavi Vatan” doktrininin adım adım alan kaybetmesi/zemin kaybetmesi/kadük hâle getirilmesi emellerine hizmet etmektedir.

Vatan toprağı + vatan suyu = güncel misak-ı milli sınırlarımız

Mavi Vatan Doktrini, 462 bin km²’lik Türk deniz yetki alanlarını tanımlayan ve Türkiye’nin denizlerdeki misak-ı milli’sini gösteren bir doktrindir/haritadır. Bu haritadaki Türk deniz yetki alanları karasal misak-ı milli sınırlarımıza dâhildir. Yani vatan suyu vatan toprağı gibidir, vatan toprağına dahildir. Türkiye’nin emperyalizme verecek ne bir karış vatan toprağı ne de bir yudum vatan suyu vardır! Vatan toprağı + vatan suyu = güncel misak-ı milli sınırlarımızdır.

Mavi Vatan’ın yeni bir Master Plan’a ihtiyacı yoktur, harita bellidir!

TDT içerisindeki bazı üye devletlerin Türkiye’yi Kıbrıs Adası’nda işgalci kabul etmeleri ve karşılığında 12 milyon avro almalarını takiben DEHUKAM isimli bir merkez tarafından “Mavi Vatan’a Master Plan, Mavi Vatan derinleşiyor” gibi medya başlıklarıyla duyurulan bir Denizcilik Mekânsal Planlaması (DMP) haritası servis edilmiştir. Öncelikle Mavi Vatan’ın yeni bir master plana ihtiyacı yoktur, çünkü harita bellidir!

DEHUKAM tarafından yayınlanan bu DMP, Libya-Türkiye MEB antlaşması öncesinde çizilmiş olan Mavi Vatan Haritası esinlenerek oluşturulmuştur. O nedenle haritada Libya-Türkiye MEB antlaşması sonrası aynı şekilde antlaşmanın simetrik olarak da uygulanabileceği düşünülerek yeniden çizilen ve Doğu Akdeniz’e eklemlendirilen yeni deniz yetki alanlarımız eksiktir. Bu da Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de alan kaybetmesine, emperyalizme karşı milli hak ve menfaat kaybına ve uzun vadede Libya-Türkiye MEB antlaşmasının simetriğinde yer alan İsrail ile Filistin MEB antlaşması stratejilerinin önünü kapatabileceği gibi, mevcut Libya-Türkiye MEB antlaşmasının da kadük hâle gelmesine neden olabilecek stratejik bir hatadır.

Sonuç Yerine

TDT içerisinde yer alan bazı Türk Devletleri hükümetlerinin emperyalist planlara eklemlenerek Kıbrıs Adası’nda Türkiye’yi işgalci kabul etmeleri, Türk hak ve menfaatlerini Avrupa Komisyonu’na yalnızca 12 milyon Euro’ya pazarlamaları ne diplomasiyle ne stratejik ittifaklarla izah edilebilir bir durumdur. Bu durumun sindirilebilecek, hazmedilebilecek bir tarafı yoktur. Ve bu ihanet yalnızca KKTC’ye karşı değil, tüm bir Türk Dünyasına, Turan ülküsüne, Türk halklarının ortak hak ve menfaatlerine yönelik gerçekleşmiştir.

Bu tablo karşısında TDT’ye yönelik Turan Birliği inancı ciddi ölçüde sarsılmış ve Turan Birliği yapılanmasının siyasetten arındırılması gerektiği gerçeği de ortaya çıkmıştır. Dünyada artan adaletsizliğe karşı tarihin çağırdığı bir Türk birliği, kolektif bir milli şuurla bir halk hareketi olarak “Siyah Sancak” altında günü ve zamanı geldiğinde küllerinden yeniden doğacaktır.

Mavi Vatan Türkiye’nin yalnızca denizlerdeki misak-ı milli’si değil, karasal misak-ı milli sınırlarına da dâhildir. Vatan suyu da vatan toprağı gibidir. Barbaros Hayreddin Paşa’nın dediği gibi, “Denizlere hâkim olan, cihana hâkim olur.”

Ve unutmayalım ki, “Kurt kışı geçirir, ama yediği ayazı unutmaz.”