Çoğu kere borç kişiye üzüntü, keder, maddî ve manevî bunalım ve stres verir. Bu da kişiyi çoğu kere kişiliğinden eder. Borçluların, borçlarından kurtulmalarının manevî yollarından biri de, Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin ruhâniyetinden istimdâd etmeleridir.

Bu güzel bir adettir.

Ve hemde adetlerin en güzellerindendir.

Tecrübe edilmiştir.

Bunu tecrübe eden borçlular, borçlarından kurtulmuşlardır.

Her sene, Zilkâde ayının on beşi olduğu zaman Medine Münevverede bulunan Müslümanlar büyük bir heyecan ile buğday tedarik etmeye çalışırlardı.

Borçlular, borçları için bir miktar buğday bulur.

O buğdayların taşlarını temizler.

Büyük bir itina ile yıkarlardı.

O buğdayı beyaz bir kesenin içine koyarlardı.

Sonra Zilkâde ayının on yedinci gecesinde akşam namazıyla Yatsı namazının arasında; lütuf ve kerem madeni Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin kabr şeriflerine gelirlerdi.

O taşları ayıklanmış, yıkanmış temiz buğdayı Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin kabr şerifine takdim ederlerdi.

Büyük tazarru ile:

-"Ya Rasûllüllâh (Sallallâhü Alehi ve Sellem) Hazretleri! Benim şu kadar borcum vardır! Âtiyye (vergi ve ihsanlarına) muhtacım! Düştüğüm bu borcumdan beni kurtar; rahata kavuştur!" diye dua ederlerdi.

Ve sonra da buğday kesesini Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin kabr şeriflerinin hizasında bulunan pencereden içeriye bırakırlardı[2].

Onlar, Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin şefaatine nail olurlardı.

Borcu ne kadar çok olursa olsun; Allâhü Teâlâ Hazretleri o kişiye borcunu ödeme imkanı verirdi.

Sebepler yaratırdı.

Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine bu şekilde borçlarını arz etmek, Medine ehlinin sünnetleri ve adetleriydi.

Hatta borçlu olmayanları bile bu Zilkâde ayı geldiğinde gider borçlanırdı.

Sonra da gelip, borcunu Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine arz ederlerdi.

İhtiyacını Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine arz etmek; onlara büyük bir haz veriyordu.

Cezbe veriyordu.

Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine borçlarını arz etmek onlar için büyük bir şerefti.

Övgüye layık bir hal idi.[3]

Çünkü onlar, kâinatın efendisine hallerini arz ediyorlardı.

Onlar, alemlere rahmet olan yüce bir zata hallerini arz ediyorlardı.

Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin şefaatiyle borçlarını ödeme imkanına kavuştukları zaman; Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine ümmet ve komşu oldukları için Allâhü Teâlâ Hazretlerine şükür ediyorlardı[4]…

Herkes Ona Muhtaç
Bu halini Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine arz etmek sadece fakirlere mahsus değildi.

Zenginlerde mutlaka borçlanır ve sonra gelip Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine hallerini arz ederlerdi.

Bu adet, sadece Medine Münevverede oturanlara mahsus değildi.

Misafirlerde hallerini Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine arz ediyorlardı.

Hatta hususî hallerini arz etmek için her senenin Zilkâde ayının on yedinci gecesi, mü'minlerMedineye akın ediyorlardı.

Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin ziyâretine geliyorlardı…

Hatta o dönemin insanları, beşikteki çocukları için bile Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin kabr şeriflerine buğday takdim ediyorlardı.[5]

Buğdayın Miktarı
Borçluları, borçları nisbetinde buğday tanesini bir keseye koyarlardı. Yani bir adamın eğer bir kuruş borcu varsa; bir keseye bin adet buğday tanesini koyardı[6].

Buğday

Vekâlet
Eyyûb Sabrı Paşa buyurdu:

MedîneMünevverede bulunduğum zaman bende Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin kabr şerifine buğday takdîm ile borçtan kurtulmak için; Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine halimi arz ettim. Gerçekten borçtan kurtuldum.

Dersaadet'te (İstanbulda) bulunduğum sırada da bir kese buğday göndererek; vekâletle Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin mübârekruhâniyetlerinden istimdatta bulundum. Gerçekten de Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin ikram ve ihsanlarına mazhar oldum[7]…

Arz Duası
O dönem Medine Münevvere ehli, hallerini Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine arz ederlerken şu beyitleri okumanın lazım geleceğine inanıyorlardı:

إِلَيْكَ يَا رَسُولَ اللّٰهِ يَا أَشْرَفَ الْوَرَى

لَجَّأْتُ وَاَنِّى ذَاهِلُ الْعَقْلِ حَائِرٌ

اُرِيدُ فِكَاكاً مِنْ دُيوُنٍ تَعَلَّقْتُ

بِذِمّةِ مِسْكِينٍ لَدَيْكَ مُجَاوِرٌ

وَأَصْحَابُ هَذَا الدَّيْنِ لِلدَّيْنِ يَطْلُبُ

وَمَالِى مِنْ مَالٍ وَعَجْزِى ظَاهِرٌ

قَلِيلُ احْتِيَالِ لاَ أُطِيقُ تَكَسُّباً

بِبَابِكَ مَطْرُوحٌ لِفَضْلِكَ نَاظِرٌ

فَفَكِّ رَسُولَ اللّٰهِ أَذِمَّةَ كُرْبَتِى

وَأَقْسِمُ بِالرَّحْمَنِ أَنَّكَ قَادِرٌ

أَغِثْنِى أَغِثْنِى يَا شَفِيعُ بِنَظْرَةٍ

فَبَابُكَ مَقْصُودِى وَفَضْلُكَ غَامِرٌ

وَأَنْتَ رَسُولُ اللّٰهِ خِيَرَةُ خَلْقِهِ

وَأَنْتَ عَلىَ اْلأَكْوَانِ نَاهٍ وَآمِرٌ

عَلَيْكَ صَلَوَاتُ اللّٰهِ مَا ذَكَرَ الْحُمَّى

وَمَا حَنَّ مُشْتَاقٌ إِلَيْكَ زَائِرٌ

İleyke ya rasûlallah! Ya eşrafe'l-verâ!

Lecce'tü ve ennîzâhilü'l-akli hâir…

Ürîdüfikâkenmindüyûnitaallaktü

Bizimmetimiskîninledeykemücâvir,

Ve ashâbühâzeddeyniliddeyniyetlubu

Ve mâlîminmâlin ve aczîzâhir

Kalilü'htiyâli lâ etîkutekessüben

Bibâbikematruhunlifadlikenâzir.

FefekkiRasûlallahiezimmetekürbetî

Ve eksimübirrahmanıenneke kadir.

Eğisnîeğisnî ya şefîubinazratin

Fe babukemaksûdî ve fadlükeğâmir,

Ve enteRasûlallahihiyeretühalkıhî

Ve enteale'l-ekvâninâhin ve âmir

Aleykesalavâtüllahımâzekera'l-hümma

Ve hannemüştâkünileykezâir.

Ya Rasûllüllâh (Sallallâhü Alehi ve Sellem) Hazretleri!

Ey insanların (ve cinlerin ve mahlukatın) en şereflisi!

Sadece ilticâ ettim!

Muhakkak ki aklım gitmiş.

Hayretler içindeyim!

Bağlandığım borçlardan kurtulmak istiyorum;

Miskinin zimmetiyle…

Senin huzurunda ve sana komşuyum!

Bu borcun sahipleri; borçları istiyorlar!

Benim hiçbir malım yok!

Aczim ortadadır!

(Borcu) yüklenmem çok az!

Kazanmaya güç yetiremiyorum!

Kapına (eşiğine) atılmış bir haldeyim!

Senin fazl-ü keremini bekliyorum!

(Ya) Rasûlallah! Zimmetimin sıkıntılarını çöz!

Rahmana yemin ederim ki, senin buna gücün yetir!

Ey şefaat edici!

Bana yardım et! Bana yardım et!

Bir nazarla!

Senin kapın benim maksudümdur!

Senin fazl-u keremin taşıp akıyor!

Ve sen Allâhınresûlüsün!

Onun mahlukatının en hayırlısısın!

Ve sen kâinata; yasaklayıcı ve emredicisin!

Allâh'ınsalavâtı senin üzerine olsun!

Ateşli hastalığa yakalanmış olan kişi zikrettiği müddetçe…

Sana müştak olan ziyâretçi; inledikçe[8].

Dua-2

Farisî Lisan İle Yazılışı

اى رسول گرامى، اى اشرف كاينات،

من با دست تهى و عقل پريشان به درگاهت پناه آوردم.

از پيشگاهت مى طلبم كه اين مسكينِ مجاورِ حرم شريفت را

از ديونى كه بر گرده اش سنگينى مى كند، برهانى.

طلبكارها پرداخت اين ديون را از من مى طلبند،

من چيزى ندارم كه به آنها

بپردازم و ناتوانى ام روشن است.

با توان اندك، قدرت تهيه آن را ندارم،

حاجتم را به درگاهت آورده،

چشم اميد به آستانت دوخته ام.

اى نبىّ مكرم، غم و اندوهم بزداى،

به خدا سوگند كه به گشودن مشكلاتم توانايى.

اى شفيع امّت، مرا درياب

و با نگاهى پناهم ده كه آستانت مطلوب

و مقصود من است و فضل و كرمت فراگير.

اى رسول گرامى، تو بهترين آفريده آفريدگار

و فرمانرواى جهان آفرينشى.

درود بيكرانِ حضرت حق بر شما باد،

تا روزى كه مجاور شيفته اى از شما ياد كند

و زائر دلباخته اى به زيارت حريمت پرگشايد.

Mukaddes Emânetler Arasında

Borçlu Medine Münevvere ehlinin, Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin mübarek kabr şeriflerine takdim ettikleri buğday, bu gün mukaddes emanetleri bölümünde muhafaza edilmektedir[9].

Halini Arzetmeyenin Kötü Sonu
Eski zamanlarda Medînemünevverede oturan bir zat, her sene Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine halini arz etmekten utanmış!

Yani her sene Zilkâde ayının on yedinci gecesi akşam ve yatsı namazları arasında, Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin kabri şerifine buğday takdim edip 

-"Ya Rasûlallah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretleri! Benim şu kadar borcum var! Lütuf ve merhamet hazinenden ödensin!" demekten sıkılmış!

Daha önce ömrü boyunca yapmış olduğu müracaatı o sene yapıp yapmama konusunda hanımına danışmış!

Hanımıyla müzâkere etmişler.

Müşâverelerinde o sene Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine borçlarını arz etmeme kararını aldılar.

Bu kararına uydu.

O sene borçlanmadı.

Herkesin gidip, Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine borçlarını arz ettikleri bir anda o evinin bir köşesinde oturdu.

Kendi aklınca iyi yaptığını sanıyordu.

Hatta:

-"Çok şükür! Bu sene olsun; Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerini rahatsız etmedim borçlanıp halimi ona arz etmedim!" diyordu.

O gece çok bereketli bir rüyâ gördü.

Rüyâsında Padişahlara mahsus bir divan kurulmuştu.

O divan meclisinin ortasında çok muhteşem ve süslü bir kürsü vardı.

Kürsünün üzerinde de Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretleri oturmuşlardı.

Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretleri, divanına gelen Ashâb-ı kirâma tek tek lütufta bulundu.

İltifatlar etti.

Sonra Hazret-i Ali (r.a.), elinde bir defter olduğu halde ayağa kalktı.

O sene borçlarının ödenmesi için, Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine müracaat eden mü'minlerin isimlerini okudu.

Hazret-i Ali (r.a.):

-"Ya Rasûllüllâh (Sallallâhü Alehi ve Sellem) Hazretleri! Ümmetinden ve komşularından falan oğlu falanın şu kadar borcu var! Nübüvvet hazinenden talep ediyor ve ödenmesini istirham ediyor!" dedi.

Hazret-i Ali (r.a.), defter bulunan isimleri teker teker okudu.

Hallerini, Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine arz etti.

Borçlarının ödenme emri verildi.

Sonra sıra o zata (utandığı için halini Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine arz etmeyene) geldi.

Onun da ismi okunduğu zaman Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretleri:

-"Onun bize ihtiyacı yok! Fakat geçen seneden kalma yüz kuruş borcu var ödensin!" buyurdu.

Meğer bu zat borcunun olduğunu unutmuştu.

İmkanları olduğu halde borcunu ödememişti.

Hazret-i Ali (r.a.) tam bunu yazmakla meşgûl iken o zat büyük bir dehşetle uyandı.

Hemen abdest aldı.

Yerlerde sürüne sürüne Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin kabr şeriflerine geldi.

Ağladı.

-"Aman ya Rasûlallah! Sadece ben değil bütün mahlukat sana muhtaçtır…" dedi.

İhlâs ile tevbe etti.

Göz yaşları döktü.

Ve ondan sonra yaşadığı müddetçe her sene Zilkâde ayının on yedinci gecesi akşam ve yatsı namazları arasında gelip Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine halini arz etti[10]

Huzurdan Kovuldu

Yine o dönemde Medine de oturan biri vardı.

İtikadı zayıftı.

Tasavvuftan habersizdi.

Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin büyüklüğünü tam kavrayamamıştı.

Hallerini Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine arz ettiklerinde bütün maddî sıkıntılarından kurtulan ve borçlarını ödeme imkanına kavuşan gerçek fakir, sıkıntı ehli ve musîbetzedeleri gördüğü halde yine de inanmıyordu. Halka kızıyordu:

-"Böyle bid'at'ten ne çıkar!" diyordu.

Ve halkı, Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine hallerini arz etmekten vazgeçirmeye çalışırdı.

Bu adam bir gece rüyâsında, Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin huzurunda bulundu.

Borçlarının ödenmesi için, Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin mübârekkabr şeriflerine buğday takdim ederek Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerine hallerini arz edenlerin her birinin teker teker isimleriyle çağrıldığını gördü.

Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretleri tarafından her birinin borçlarının kendilerine ihsan edildiğini gördü.

Bu adamda Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin ihsanına nail olmak için birkaç adım ileri gitti. Ve:

-"Ya Rasûlallah! Bu kulunuza da lütuf ve ihsanda bulunun!" dedi.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretleri:

-"Sen halini bize arz etmekten müstağni davrandın! Bununla da kalmadın; komşularımın güzel amellerine ve itikadlarına saldırdın! Cahilâne bir şekilde onlara saldırdın!" buyurdu. Ve onu huzurunda tart edip uzaklaştırdı.[11]

Pişmanlık

Bunun üzerine bu zat gördüğü rüyâdan dehşetle uyandı.

Büyük bir korkuyu kapıldı.

Telâş ile uyandı.

Hatasından tevbe etti.

Gördüğü rüyâyı tanıdık-yabancı herkese anlattı:

Medine ehlinin adetine itirazı terk etti.

Bu güzel adetin güzelliği ve Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Hazretlerinin tarafından kabul gördüğü hakkında hiçbir şek ve şüphesi kalmadı.

Kendisi de artık Medine ehlinin adetine sarıldı. Büyük bir ihlâs ile o adeti yerine getirdi[12]. Daha geniş malumat için bakınız: TEVESSÜL ve İSTİĞÂSE- Ömer Faruk Hilmi;

[2]Mir'âtü'l-Harameyn- Mir'ât-i Medine, c. 3, s 46, EyyûbSabrî Paşa,

[3]Mir'âtü'l-Harameyn- Mir'ât-i Medine, c. 3, s 46,

[4]Mir'âtü'l-Harameyn- Mir'ât-i Medine, c. 3, s 46,

[5]Mir'âtü'l-Harameyn- Mir'ât-i Medine, c. 3, s 48,

[6]Mir'âtü'l-Harameyn- Mir'ât-i Medine, c. 3, s 48,

[7]Mir'âtü'l-Harameyn- Mir'ât-i Medine, c. 3, s 48,

[8]Mir'âtü'l-Harameyn- Mir'ât-i Medine, c. 3, s 48-49,

[9] Bakınız: Hırka-i Saadet Dairesi ve Mukaddes Emânetler, s. 204, Hilmi Aydın,2007-İzmir.

[10]Mir'âtü'l-Harameyn- Mir'ât-i Medine, c. 3, s 46,

[11]Mir'âtü'l-Harameyn- Mir'ât-i Medine, c. 3, s 49-50,

[12]Mir'âtü'l-Harameyn- Mir'ât-i Medine, c. 3, s 50,

Kaynak: Haber Merkezi