Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, dar gelirli vatandaşlara sosyal konut kampanyasının yanı sıra Emlak Konut’un da diğer gelir grupları için yeni bir kampanyayı yarın duyuracağını açıkladı.
Bakan Kurum’un konuşmasından bazı başlıklar şöyle:
“İklim değişikliğine uyumlu projeler yapması da en büyük hedefimiz”
Tabi biz, müteahhitlik sektörümüzün çok daha güçlü olmasını, yetkin insanlardan oluşmasını, yeni teknolojileri takip etmesini ve bu gayretlerle küresel rekabet gücünü yükseltmesini istiyoruz. Bu çerçevede de çok çeşitli adımlar atıyoruz. Müteahhitlerimizin mali yeterlilik kriterlerini %50 oranında artırdık; ekonomik güçlerine uygun projeler almalarını sağladık. Yeni müteahhitlerin üstlenebileceği iş büyüklüğünde %15’lik bir azaltmaya giderek, “tecrübeye göre iş” anlayışını benimsedik. Bunun yanında, müteahhitlerimizin iklim değişikliğine uyumlu projeler yapması da en büyük hedefimiz. Bu hedefe yönelik olarak; 2 bin metrekareden büyük binaların enerjisinin en az %10’unun yenilenebilir kaynaklardan sağlanması şartını getirdik. Ulusal yeşil bina sertifikası alan projeler yapan müteahhitlerimize %5 ek puan vermeye başladık. Yaptığımız tüm bu düzenlemelerle; inşaat malzemeleri üretiminde döngüsel ekonomiye geçiş sürecini hızlandırıyoruz. Bu sayede; Türk inşaat malzemelerinin AB ülkelerine ihracatını kolaylaştırmayı ve artırmayı hedefliyoruz. Ben sıraladığım tüm bu adımların ışığında şunun teminatını da buradan veriyorum. Hep birlikte, istişareyle ve ortak akılla hareket etmeye devam edeceğiz. Çalışmalarımızın sayısını arttıracağız ve yapı sektörünün önünü açacak her türlü desteği vermeye devam edeceğiz.
“Ülkemize maliyeti 104 milyar dolar”
Cennet vatanımızın en acı gerçeği, hiç şüphesiz depremdir. Çünkü bugün Türkiye’nin yüzölçümünün yüzde 66’sı, nüfusumuzun yüzde 70’i deprem tehlikesi altındadır. En son 6 Şubat 2023’te “Asrın Felaketi”ni yaşadık. Bu felaket, 14 milyon vatandaşımızı etkiledi, bölgedeki yapı stoğunun yaklaşık yüzde 40’ını yok etti. Bu büyük kaybın ülkemize maliyeti 104 milyar dolara; konut hasarının ekonomik maliyeti ise 57 milyar dolara ulaştı. Türkiye; tarihinin en ağır imtihanını yaşadı. Ama bu manzara karşısında tek bir an bile çaresizce beklemedi. Bunu deprem bölgesinde bizzat yaşadım, gördüm.
Depremin ilk haftalarıydı. İnşaat sektörümüzün tüm temsilcilerini Gaziantep’e davet ettim.
Orada, gerek ihtiyaç duyduğumuz inşaat malzemeleri gerekse de yüklenicilerle alakalı olarak; sabahlara kadar süren toplantılar yaptık. Bir masa etrafında toplandık ve hepimiz; şehirlerimizin bir an önce ayağa kalkması için çözüm aradık. Ben hemen her toplantıda sizlere sorular sormuştum. Ve cevaben hepiniz; “inşaat malzemesi sorunumuz olmaz. Çimento da yeter, beton da yeter, demir de yeter. Biz Allah’ın izniyle bu işleri devletimizle, milletimizle ele ele vererek yaparız” demiştiniz. Ve sizin bu özgüveniniz, bu gayretiniz bugün sahada kendini ispatladı. Deprem bölgesini dünyanın en büyük şantiye alanı hâline getirdik. Ben burada olan-olmayan tüm sektör temsilcilerimize, mimarlarımıza, mühendislerimize, işçilerimize; depremzede kardeşlerimiz adına çok teşekkür ediyorum.
“Dünyada başka bir örneği daha yoktur”
11 ilimizde, 4 bin 333 köyümüzde, tam 174 ayrı alanda, 3 bin 481 şantiyede gece gündüz demeden çalışmaya devam ediyoruz. Toplamda 201 bin ev ve işyerini afetzede vatandaşlarımıza teslim ettik. İnşallah 2025 yılının sonuna kadar da söz verdiğimiz 453 bin sayısına ulaşacak, tüm depremzede kardeşlerimizi yuvalarına kavuşturacağız. İnanın, bu çalışmanın dünyada başka bir örneği daha yoktur. Türkiye’den başka hiçbir devlet, bu süre içerisinde böylesi büyük bir organizasyonu gerçekleştiremez, bu kadar konutu yapamaz, bu afetin altından kalkamazdı.
Bu gerçek ortadayken; bazı kesimler hala deprem bölgesine dair çalışmaları eleştirmek, devlet-millet el ele verdiğimiz bu gayreti gölgelemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Biz onlara; “siz bu eserlerin maketini bile yapamazsınız” deyince de kızıyorlar. Gerçekten yapamazlar.
Samimi söylüyorum, deprem bölgesine ne tek bir çivi çaktılar, ne de tek bir kardeşimizin yarasını sardılar. Milletimizin acısı üzerinden propoganda yapmaktan ve istismar siyasetinden başka bir şey yapmadılar. Hep belirttim, yine söylüyorum. Biz bugüne kadar; milletimizin en hassas konusu olan Asrın felaketini ve deprem bölgesini asla siyasi malzeme yapmadık, bundan sonra da kimseye malzeme yaptırmayacağız.
“Türkiye’nin Her Yerinde Kentsel Dönüşüm”
Tabi biz bu acıları tekrar yaşamak istemiyoruz. Bunun için de kentsel dönüşümü bir milli güvenlik meselesi olarak görüyoruz. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanımız, 2012 yılında, “Türkiye’nin Her Yerinde Kentsel Dönüşüm” hedefini halkımıza beyan ettiler. O günden sonra, tam 3,7 milyon ev ve işyerimizi başarıyla dönüştürdük. Bir taraftan kentsel dönüşümle milyonlarca insanımızın can güvenliğini sağlarken; bir taraftan da insanımızın uygun şartlarda ev sahibi olmasını sağladık. Gerek sosyal konut projelerimizle gerekse yeni konut kampanyalarıyla; sektördeki büyümeyi ve istihdamı güçlendirdik. Bu noktada; 81 ilimizde, dile kolay, tam 1 milyon 481 bin sosyal konut inşa ettik. Halen, 312 bin sosyal konutun yapımına hızla devam ediyoruz. Bunlarla da sınırlı kalmayacak yeni sosyal konut kampanyamızı 81 ilimiz için bu yıl sonunda başlatacağız.
“Kazançlı bir yatırım imkânı sunuyoruz”
İhtiyaç duyduğumuz arazileri 81 ilimizde eş zamanlı olarak belirliyoruz. Bu çalışmalar biter bitmez, dar gelirli vatandaşlarımızı ev sahibi yapacak olan proje için adımımızı atmış olacağız. Bu kampanyamızla beraber; sektörün hareketliliğini artıracak bir diğer kampanyayı da, Emlak Konutumuzla başlatıyoruz. Nasıl dar gelirli vatandaşlarımıza uygun ödeme imkanlarıyla konut sunuyorsak, bu kampanyada da diğer gelir gruplarındaki vatandaşlarımıza, uygun vade oranlarıyla, kazançlı bir yatırım imkânı sunuyoruz. Yarın başlayacak kampanyamızın tüm detaylarını Emlak Konut’umuz duyuracak. Ben tüm bu gayretlerimizin; milletimize ve sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum.
İMKON’umuz bir sivil toplum kuruluşu olarak milletimizin refahına, ülkemizin kalkınmasına, dünyanın geleceğine hizmet ediyor. Ben inanıyorum ki, İMKON gibi kuruluşlarımız, önümüzdeki dönemde, Gazze’nin, Halep’in ve Şam’ın yeniden ayağa kaldırılmasında da önemli bir rol oynayacaktır. Zalimlerin ellerinde harabeye dönen bu Türk-İslam şehirlerinin o eski güzel günlerine dönmesine ve kardeşlerimizin mutluluğuna katkı sağlayacaklar. Şunu da ifade etmek istiyorum. Bugün, böyle büyük hedefler ortaya koyması gerekirken, üretime ve istihdama katkı yapması gerekirken; işi gücü bırakıp siyasete parmak sallayan kimi sivil toplum kuruluşlarını görüyoruz. Çok açık ve net söylüyorum. Biz devlet olarak, Türkiye’yi büyütmek için, milletimizin istikbali için dertli olan tüm sivil toplum kuruluşlarımızla biriz, beraberiz, beraber olmaya da devam edeceğiz.
TÜSİAD’a tepki
TÜSİAD’ın tarihini biliyoruz, daha önce yaptıklarını biliyoruz, alışkanlıklarını biliyoruz. Ama o dönem, çeyrek asır önce kapanmıştır. Bu nedenle de; herkes çeyrek asır öncesinin Güçsüz Türkiye’sine değil, bugünün Büyük ve Güçlü Türkiye’sine odaklanmalıdır. İşte biz bugün, Büyük ve Güçlü Türkiye’ye olan inancımızı yapı sektörümüzle birlikte gösteriyoruz. Ben bu manada her birinize; ülkemiz ve milletimiz adına çok teşekkür ediyorum.
📡 İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu’nun düzenlediği Türkiye İnşaat Sektörü Çalıştayı'ndayız.
— Murat KURUM (@murat_kurum) February 18, 2025
📍Ankara https://t.co/vkuTe5caBi