“Ankara’da deniz yok”;
Herhangi bir nedenle Ankara’yı gurbet edinenlerin belki de ilk söylediği şeydir denizsizlik. Bu bir yoksunluk mu tartışılır ama Türkiye Cumhuriyetinin Başkenti, göz bebeğimiz, Atamızın yadigarı olmuş Ankara’mızda Kent Estetiği yok. Yani bildiğimiz yok, hiç olmama durumu . Nasıl olmaz neden yok?! Kent estetiği yerelin işi ve sorumluluğu olduğundan bu soruyu büyük vaatlerle Ankaralının iş başına getirdiği Sayın Yavaş’a ve ekibine sormak lazım…
Sahi nedir Kent Estetiği?!
Kentte yaşayan tüm insanlara ( yaşlı genç yabancı engelli vb.) açık olan kent bünyesinde bir kültür alanı olan kent estetiği, hem özel bir alan olmamakla birlikte, gündelik yaşam alanı içinde insanların estetik duygularına hitap edecek ve bu yolla iyi hissettirecek kaliteli bir yaşam içinde olmanın farkını bireysel ve toplumsal anlamda aktive edecek çalışmaların tümüdür. Diğer bir tanımla kentsel estetik, kentsel alanların güzelliğini ve kültürel önemini artıracak şehir ortamlarının görsel işitsel ve duygusal özelliklerine odaklanan bir dizi imtiyazlı oluşum alanıdır. İmtiyazlı dedim çünkü estetik sanatla, sanat estetikle bir bütündür. Sanatın tüm var oluş kaygısı estetikle birleştiğinde son bulur.
Peki estetik nedir?
İnsanda güzel duygu uyandıran, güzellik duygusuna uygun olan, güzelliği araştıran bilim dalı diye geçer literatürde. Sanatsal yaratıcılığın, sanatta ve yaşamda güzel ve güzellikle ilgilenen genişçe alt başlıklar içeren bir alandır.
Bu başlıklardan biri olan Kent estetiğinin en önemli kolu ise Çevre Estetiğidir.
Çevre Estetiği güzel sanatlar dışında, çevreyi ve içindeki öğeleri ele alan, estetiğin bir diğer koludur.
Bu kısa tanımlardan hareketle Ankara sokaklarında ve caddelerinde yürürken ara sıra çevremizde gözümüze hoş ve güzel görünen hiç değilse temizlik açısından iyi bulduğumuz neler var, neler yapılmış ya da yapılıyor? Dikkat edip biraz gözlemlesek!
Doğma büyüme elli yıllık bir Ankara’lı olarak ABB’nin kabarık bedelli ihale üstüne ihale haberlerini okurum lakin büyük umutlarla Beypazarından transfer edilen M. Yavaş’ın kent estetiği adına bir çalışmasını ya da hiç değilse bir girişimini göremedim. Çünkü Sayın Yavaş Beypazarında da bir önceki dönem Belediye Başkanı İbrahim Demir’in bakiyesiyle idare etti ve bu millet Beypazarı’nı var edenin Yavaş olduğunu sandı ve avundu.
Ankara’m Ankara olalı hiç bu kadar hoyrat ve kötü yönetilmedi. Ulus’tan Tunalı’ya kadar birgününüzü ayırıp uzunca yürüyün ve Bentderesi’ndeki yaklaşık ikibin yıllık Antik Roma tiyatrosu restorasyonu ve restitüsyonundan başlayıp ( antik bir tiyatronun seyirci bölümüne çimento üzerine taş döşeyip merdiven basamağı görüntüsü verildi*) Anafartalardaki dükkanların sadece tabelalarını yenileyip iş yaptık diye böbürlenen belediye bürokratlarının anti marifetlerini bir görün lütfen …
En merkezi lokasyon “ Güven Park’ta buluşalım” deriz ya hani, artık orada buluşmayın, içiniz el vermez, göz estetiğiniz kanar. Sözüm ona iş yaptılar göstermelik. Dostlar alış verişte görsün demir telden bükülmüş kuğuları. Evet yanlış duymadınız: Güven Parkta beton dökülmüş boş havuzda ocak ayından bu yana dikilmiş demir telden bükülmüş kuğu maketleri arzı endam etmekte. Kazulet kuğular diye adlandırsak çok yerinde olur. Kuğulu Parktaki canlı kuğulara mı özendin desek o da uymaz! Estetiğe hiç uymaz! Sanatla uzaktan yakından ilgisi yok! Peki bunlar nedir Sayın Yavaş?! Ankara’yı bunca yavaşlatmaya, pespaye ihalelerle uyduruk kaydırık kandırmaca düzmece tuhaf işlerle oyalamaya hiç hakkınız var mı, tabiki yok!
Bir Sanat Tarihçi ve aynı zamanda Kültürel Miras mezunu biri olarak ve aynı zamanda yıllardır Ankara’yı yazmış, Kentin edebiyatını yapmış biri olarak sizin ne kentin kültürüne ne sanatına ne de kent plancılığına ve estetiğine bir katkıda bulunmanız ötesinde Ankara’yı saydığım alanlarda zerre miskal ileri taşımadığınızın altını çiziyorum. Koskoca Başkenti sırf has yüzlerine hayransınız diye üç beş kişiye teslim ettiniz. Şehir Plancısı diye lanse ettiğiniz kişiler yüksek kürsülerde kıymetli hazirunlara her oturumda her panelde ısıtıp ısıtıp aynı lafları konuşup duruyorlar. Sunumlar aynı, katılımcılar aynı, sandalyeler bile aynı. Yaptığınız etkinliklerin adı ‘ dostlar alışverişte görsün!’ Olmalı … Bu kişilerden başka yetişmiş işin ehli akademisyenleri, uzmanları yok mu Ankara’nın? Başkenti kavanoza çevirdiniz! İçi boş kalabalık ve bol bol fotoğraf var. Ne iş yaptınız Sayın Yavaş bir de biz görsek?
Konseylerde göstermelik çalışma grupları, süslü fotoğraflar, mış gibi yapılan kültür sanat eğitim ve sosyal işler vb. önemli olması gereken işlerde sadece görüntüler var, sadece görüntüler… Sonuç itibari ile kente hizmet adına yapılan hiçbir şey yok. CHPli, aydın geçinen sanatçı olduğunu düşünen, burnu Süphan dağında, ayağı kırık kaldırım taşında lümpen bir grup konsey merdivenlerinde devre duruma göre çalkalayan yönetimle fotoğraf çektirmeyi marifet biliyor.
Güven Parktaki telden bükme demirden dökme kuğu maketleri beton havuzlarında neyi bekliyor? Havuzların susuzluğu Kuğuların sessizliği. Biz yaptık sen can ver Allah’ım mı demek istiyor Yavaş’ın ekibi? Yaz gelince ışıklanacaklar sanırım; yani şahtılar şahbaz olacaklar! Madem kuşlu tavuslu havuz hayalin vardı, canlısına kıran mı girdi hayvanların? Niçin çocukların gençlerin yaşlıların ortak paydada bir çok güzellikleri paylaşacağı bir kent varlığı olan Güven Parkı birkaç demir yığıntısına teslim ettiniz? Doğa, insan, estetik ve sokak dostlarımızın yararına bir mekan oluşturulabilecekken yine bu kazulet kuğumsu demir yığıntısından kimler nasıl nemalandı ve kaç para kazandı lütfen Ankaralıları aydınlatın…
Yazık oluyor güzelim Ankara’mıza!
Yazık oluyor milli servete!
Yazık oluyor bu memlekete!
Ve inanın bunca keşmekeş içinde ve bunca pespaye olmuş koskoca Ankara’da Mansur Yavaş ve avanesine yalnızca gösteriş yapmak kalıyor YAZIK OLUYOR! YAZIKLAR OLUYOR!
Esen kalınız değerli okurlar…