1. Sakal bırakmak sünnettir.
2. Allahın rızasını, Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) şefaatini kazanmak için temiz niyetle ve ihlasla sakal bırakanlara ne mutlu. Onlar tebrike şayandır.
3. Gurur ve kibir haramdır. Sakalı yüzünden gurur ve kibre düşenlerin ulema, fukaha, meşayih ve mürşid-i kamiller tarafından uyarılması gerekir.
4. Her sakallı, salih Müslüman değildir.
5. Ebu Cehil ve azılı müşriklerin de sakalları vardı. Bugün dünyada ve ülkemizde nice ateist de sakallıdır.
6. Sakallı olmak elbette bir fazilet ve meziyettir ama hiçbir sakallının sakalsız mü’min kardeşlerini tahkire, incitmeye, onların kalplerini kırmaya, onları dışlamaya, ötekileştirmeye, kırıcı muamele etmeye hakkı yoktur.
7. Sakallı okumuş Müslümanın, nazik kibar, görgülü, mürüvvetli olmak hususunda; sakalsız Müslümanlardan üstün ve önde olması gerekir.
8. Okumuş sakallı Müslümana kabalık, hoyratlık, gılzet, holiganlık, militanlık yakışmaz.
9. Sakal elbette sünnettir ama bu konunun teferruatı muhtelefün fihtir.
10. İcazetli alim ve fakih olmayanların sakal konusunda kendi re’y ve hevalarıyla fetva vermeleri doğru olmaz. Bu işi icazetli Ehl-i Sünnet hocalarına bırakmalıdırlar.
11. Sakal hiçbir zaman sahih bir itikattan, beş vakit namazı dosdoğru kılmaktan, diğer ‘ayn farzları yerine getirmekten, haramlardan uzak durmaktan, cihad fi sebilillahtan, istikametten ve İslam ahlakı ile ahlaklı olmaktan daha önemli değildir.
12. Sakallı bir Müslümanın, Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) bir Sünnetini hayata uyguladığı için, hal hareket ve etvarına çok dikkat etmesi, örnek bir Müslüman olması gerekir.
13. Sakal bırakmak elbette bir fazilet ve meziyettir ama sadece sakal ile iş bitmez.
14. Ehl-i Sünnet mezhebinde, büyük günahları helal ve mübah kabul ederek işleyenler küfre düşer. Lakin haram olduğunu kabul ederek işleyenler kafir olmaz.
15. Sakal bırakmayanları küfürle suçlayan, kendisi küfre düşmüş olur.
16. Sakallı Müslüman, sakalsız Müslümandan daha salih, muttaqi, muhlis, müteverri olmalıdır.
17. Her Müslümanın sakal bırakması, İslam devleti kurulduğu, ülke Darülislam olduğu vakit mümkün olur. Darülharb’te, darülfetrette bütün Müslümanları sakallı yapmak çok zordur.
18. Bendeniz Allahın rızasını, Resululllahın şefaatini kazanmak için sakal bırakan, sakal yüzünden gurur ve kibre kapılmayan; edib kibar terbiyeli nazik kalp kırmaz, mü’min kardeşlerine karşı şefkatli anlayışlı ve merhametli bütün Müslümanları kendimden üstün görür, onlara saygı besler; genç olsun yaşlı olsun hepsinin ellerinden öper, dualarını beklerim.
19. Allahü Teala bütün mü’minleri kardeş kılmıştır. Bir kimsede iman bulunduğu müddetçe, hiçbir bahane ile o kimse dışlanamaz, ötekileştirilemez, ona düşmanlık edilemez, uhuvvet-i islamiye bağları kopartılamaz.
20. Kendini, bütün mü’minlerin derece ve rütbe olarak en sonuncusu bilen, aczini ve fakrını muterif bir kimse olmaya çalışan biri olarak yukarıdaki satırları kaleme almış bulunmaktayım. Sakallı ve sakalsız bütün kardeşlerime selam ve hürmetlerimi arz eder, kusurlarımın bağışlanmasını dilerim.

(İkinci yazı)

TEFSİR DERSLERİ

MERAKLI ve hevesli bir gence: Bir hoca nezaretinde otuz ciltlik Tefsir-i Kebir dersleri okumaya başladığınızı duydum. Bunu herkese şifahen, e-maillerle, telefonla söylüyormuşsunuz. Bu konuda birkaç satır yazmama izin vermenizi istirham ederim.
Tefsir derslerine başlamadan önce yapılması gereken işler:
1. Mükemmel seviyede Arapça öğrenmek. Arapça bilmeden Türkçe tefsir dersi olmaz.
2. Âlet ilimlerini okumuş ve icazet almış olmak.
3. Ehl-i Sünnet akaidini okumuş ve iyice öğrenmiş olmak.
4. Usul-i tefsir dersleri almış olmak.
5. Usul-i fıkıh bilmek.
6. Usul-i hadis ve hadîs dersleri almış olmak.
Önemli bir madde de şudur: Tefsir dersini sırf Allah rızası için almalıdır. Sağda solda ben tefsir dersine gidiyorum… Ben tefsir-i Kebir okuyorum… Ben tefsir ben tefsir… Ben otuz ciltlik tefsir, sen kaç ciltlik tefsir… derse ihlasına gölge düşer.
Tefsirin, mutlaka icazetli ve ehliyetli bir alim ve fakih tarafından öğretilmesi gerekir.
Allahü Teala hazretlerinin on dört sıfatını ezbere bilmeyen bir cahilin tefsir okuması caiz olur mu?
İşin başı, kendini kurtaracak kadar ilmihal bilmektir. İlmihal bilgisi şu bölümlere ve konulara ayrılır: İtikad yani inanç bilgileri… Temizlikler… İbadetler… Herkesin bilmesi gereken muamelat, dünya hükümleri (Ticaret, alış veriş, nikah vs)… Ahkam-ı sultaniyye (İslamda devlet Hilafet vs)… (Bu konu çok mühimdir) İslam ahlakının esasları, iyi kurtarıcı huylar, kötü helak edici huylar… İslam görgüsü ve terbiyesi…
İnsan otuz sayfalık özet ilmihal bilgisi öğrenip bu bilgileri hayata uygulamakla inşaallah kurtulur.
Faydalı ilimleri okurken gururdan, kibirden, ‘ucbtan ictinab etmelidir.
Keşke ehliyetli bir alim veya heyet 250 sayfalık bir İSLAM TALİMATNAMESİ hazırlasa; bunda bir Müslümanın bilmesi gerekli dinî ve dünyevî bütün bilgi ve hükümler bulunsa ve ilk baskısı bir milyon adet olacak bu kitap camilerde, tv’lerde, sohbet meclislerinde okutulsa. Böyle bir şey yapılabilse gerçekten büyük bir islamî kalkınma ve ıslah olur.
Bahs ettiğim kitabın içinde israfın ve lüksün zemmi, kanaatli ve mütevazı bir hayıt sürmenin gerekliğini da yazılmış, anlatılmış olacaktır.
Ümmet birliğinin lüzumu, âdil ve râşid bir İmama biat ve itaat, hiçbir işte ve halde kafirlere benzememek…
Size bir tavsiyede bulunmama izin verir misiniz? İmamı Gazalî hazretlerinin İHYA kitabını, iyi bir hoca nezaretinde okusanız sizin için ne iyi olur…